bildirgec.org

mahrem hakkında tüm yazılar

Elif Şafak

admin | 21 March 2011 13:26

Daha önce yedi roman yazan, Türk Edebiyatı’nın en kısa sürede en çok satan kitabı “Aşk” ile adını dünya çapında duyuran ve her kitapta yeni bir dünyayı keşfetmeyi amaç edindiğini söyleyen Elif Şafak, ülkemizin en çok okunan ve dolayısıyla en çok tartışılan isimlerinden biri.

Nuri Bilgin ile Şafak Akayman’ın kızları olarak (Bilgin o sırada felsefe doktorasını yaptığı için) 25 Ekim 1971 tarihinde Fransa, Strasbourg’da dünyaya gelen Elif Şafak, kısa bir süre sonra anne ve babasının ayrılma kararı alması ile annesinde kalmaya başladı. Hala Ege Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanı olan Bilgin’in İzmir’e dönmesi yüzünden uzunca bir süre babasını görmeyen Elif, Bilgin’den sekizinci yaş gününde gönderdiği tebrik kartına dek haber alamadı. Diplomat olan annesi Şafak ile yaşayan Elif, ilkokula İspanya, Madrid’de başladı; Amman’da devam etti. Bu okulda okuyan tek Türk olan Elif, ilk zamanlarda oldukça zorluk çekti. Daha sonradan anlattığına göre Şafak, okuldaki en iyi arkadaşı Hint Kiran’mış ve Mehmet Ali Ağca‘nın Papa’ya suikast düzenlediğinin ertesi günü okula gitmekten çekinmiş.

TÜRK ROMANCILIĞINDA POSTMODERNİZM

kahvekokusu | 23 March 2010 15:01

: paintingsbybrims.com
: paintingsbybrims.com

Son zamanlarda yaşamımızdaki tüm kargaşayı yüklediğimiz Postmodern sözcüğü, hayatın hemen her alanında karşımıza çıkmakta. Bir çeşit anlamsızlık, kaos, reddetme biçimi olarak giyim kuşamımızdan, konuşmamıza kadar yansıyan bu sözcük sokakta takım elbise altına giyilen spor ayakkabı ya da türban-kot pantolon eşliğinde farklı tarz yaratma peşinde olan insanların tercihi iken, konuşma dilinde ise internet dili diye tabir edilen yanıyla kendini gösteriyor. Yarım kesik cümleler, Chat tarzı mesajlaşmalar, konuşma dilinin aynı şekilde yazıya yansıtılması Postmodern kabul edilen jargonun bir parçası.

Bu yazının amacı; tüm bunların dışında son dönem Türk romanında oldukça geniş bir etkiye sahip olan, okurun çoğu zaman şaşırdığı ya da anlamlandıramadığı postmodern roman tarzını sizlere tanıtmak ve daha keyifli, tatminkâr okumalar elde etmenizi sağlamak.

POSTMODERN SÖZCÜĞÜNÜN TANIMI VE KÖKENİ:

sebahattincucu.com
sebahattincucu.com

Esasında postmodernizim sözcüğü edebiyattan mimariye, siyasetten felsefeye kadar geniş bir alanı kaplamakla beraber en çok edebi metinlerde kafa karıştırıcı bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır. Postmodern sözcüğünün romanda; modernden sonra, eklektizm, öncü, absürt, tözsüzlük, gruplaşma/bireyselleşme gibi kavramları karşıladığı söylenebilir.

20.yy ile birlikte kullanılmaya başlayan sözcük ilk olarak mimaride ve ardından edebiyatta yerini bulur. Teknolojiyle birlikte değişen toplum yapısının ortaya çıkardığı bir sürece bağlı olarak önce dünya edebiyatında ardından Türk edebiyatında kullanılmaya başlanmıştır.

Postmodern romanın kökleri Postmodern durumun ya da düşüncenin ortaya çıkmasından ya da bu şekilde adlandırılmasından çok daha eskiye dayanır. Hatta klasik roman içinde dahi Postmodern öğeler taşıyan eserler yazıldığı bilinmektedir. Jale Parla, Cervantes’in meşhur eseri Don Kişot’un roman türünün öncüsü olduğu kadar içerdiği parodi, ironi, üst-kurmaca gibi özellikler bakımından Postmodern romanın temelinde bir eser olarak kabul edilmesi gerektiğini savunur.

Elif Şafak / Resmi İnternet Sitesi

kahramancayirli | 28 December 2009 14:48

elifsafakokurlari.files.wordpress.com adresinden alınmıştır.
elifsafakokurlari.files.wordpress.com adresinden alınmıştır.

Türk Edebiyatı’nın önemli isimlerinden Elif Şafak’ın beklenen resmi internet sitesisonunda açıldı. Çok şık, renkli ve kullanışlı görünen internet sitesinin alt kısmında İstanbul, Boston, Amsterdam şehirlerinin silüetleri yer alıyor. Üstelik sitede gezinilen saate göre görüntüler güncelleniyor. Gece gezerseniz lacivert gökyüzüne dolunay eşlik ederken, gündüz saatlerinde şehir silüetleri de saate ayak uyduruyor.

elifsafakokurlari.files.wordpress.com adresinden alınmıştır.
elifsafakokurlari.files.wordpress.com adresinden alınmıştır.

Üç kentin de Elif Şafak ve romanları için önemleri büyük. Yazar, derinlikli romanlarını ya bu şehirlerde yazdı ya da bu kentlerden etkilenerek eserlerini oluşturdu. Sitede bir yıldız kayıyor, Boston, Amsterdam’a; Amsterdam, İstanbul’a dönüşüyor. Şafak’ın diliyle “şehirler içre (içinde) şehirler”…

Telefon Sapığınız Kocanız Çıkarsa?

keremx | 09 November 2008 13:13

CEP TELEFONU SAPIĞI KİMMİŞ?

İnsanın eşi ile arasında, hiçbir sınır söz konusu değildir, diye düşünüyorum. Olmamalı, diye de savunurum.. Eşler en mahrem yerlerini ve anlarını bir birleri ile paylaşmıyorlar mı? Gizli saklı nereleri kalıyor ki? İnsan eşinin en tatlı,en gizli,en utanılası,en çılgını,en saklanılası,bazen de en çirkin,en itici yanlarına muhatap olur. Bir karışımdır eş olmak,birlikte olmak.. Bedenin,ruhun,tüm sırların ve gizemlerin karışımı…

Sezen Aksu’nun yaz şarkısı ne güzel anlatır bu karışımı:
Doya doya seviş benimle hadi
Açık saçık konuş benimle hadi
Buram buram yaseminler tüterken
Alev alev tutuş benimle hadi

Zerâfet İstanbul’du…

GRAFTONCUN | 05 August 2008 09:54

• Güzel bir o kadar alımlı, pozitif elektriği ile girdiği ortamda tüm nazarları üzerine çeken mağrur ve kırılgan, utangaç bakışları ile başka bakışlarla çarpışmamak için gözünü yerden nadiren kaldırıyor. Kariyeri ve âdab-ı muâşeret paralelindeki tavırları ile kendini çoktan ispatlamış..
• Uzun zaman olmuştu, kalabalık bir ortama girmeyeli. Yakın arkadaşının ısrarlarına duyarsız kalamadı. Birlikte dışarı çıkacak ve hava alacaklardı. Zûl geliyordu, kabuğunda sıyrılmak, insanlarla bir arada olmak. ”O” odasında yalnız ağlamayı seviyordu. Gözyaşları mahremiydi, el sürdürmezdi. Gururu icâzet vermedi. Ağlamak zayıflık diye öğretilmişti, hiç zayıflık yapmadı öğretileni iyi öğrenmiş ama bedellerini de ödemişti. Zayıf değilsen ya da kendini zayıf hissettiğin anlarını paylaşmazsan gözyaşlarını kuru bir mendille silmeye mahkûmsundur. İşte bu yüzden sırf bu yüzden “O”’nun gözyaşını silen hiç olmadı…
• Vakit gelmişti, zûl geldiğini hissettirmeden güzel bir gece yaşamak istiyordu. Ortama girdiklerinde nazarlar ona dokunmuştu, süzüyordu inceden inceye…

okuma notları-9

kahramancayirli | 29 July 2008 13:28

elif şafak’ın mahrem’i upuzun, ikiyüz küsur sayfalık bir şiir adeta. öyle akıcı, kafiyeli ve güzel. yazarın birçok okuru da mahrem’in şafak’ın en iyi kitabı olduğu konusunda hemfikir. konu, anlatım, dil tümü çok iyi. 28 yaşında böyle iyi bir kitabı kaleme alması, elif şafak’ın önümüzdeki yıllarda yazacakları hususunda heyecanlandırıyor beni. şimdilik şehrin aynaları’nı atlayıp elif şafak romanları okumaya devam etmem gerek.
furuğ’un şiirleri (yeryüzü ayetleri) çok güzel. kadın duyarlılığı içeren kırılgan, iyi, keyifli şiirler. içinde bulunduğu coğrafyayı, yaşadığı sosyo ekonomik koşulları göz önünde tutarak okumalı, şiirlerini.
yücel kayıran’ın çalgın’ı ise, altın portakal ödüllü şairin daha önce dergilerde yayımlanan şiirlerini bir araya getiriyor. çok derin ve felsefi şiirler, bunlar.. tekrar tekrar okumakta fayda var.
arada bir de öykü kitabı okuyabildim. usta öykücü tomris uyar’ın ilk öykü kitabı ipek ile bakır, yazarın 1965-1970 yılları arasında yazıp yine dergilerde yayımladığı kısa öykülerden oluşuyor. türk öykücülüğü denince ilk akla gelen isimlerden biridir tomris uyar, bu kısa öyküler bile uyar’ın bu payeyi ne kadar hak ettiğini kanıtlıyor. sıcak ve samimiler ayrıca.
orhan kahyaoğlu aynı zamanda müzik eleştirmeni. radikal kitapta şiir kitabı eleştirileri de yayımlıyor düzenli olarak. rahimdeki ot, yazarın dosya bütünlüğündeki son şiirlerini bir araya getiriyor. anlattığı hikaye, etkili ve güzel. bitirdiğinizde kitabı, aklınızda kalacak tat muhtemelen sizin de hoşunuza gidecek. ancak kahyaoğlu’nun şiirlerinin zor olduğunun altını çizmekte fayda var yine de.

Küçük, minicik puştluklar ve kimi karşılaşmalar, hafif şaşkınlıkları

astral | 26 February 2008 21:23

Pantolan deniyorum mağzanın birinde. Düşük bel, siyah, dar paça.

Giydim ama muallakta kaldım, tezgahtara sormak istedim.

E, tabii, yanımda kardeşim, arkadaşım yok, ya alacapım ya almayacağım. Oldu mu olmaz mı mevzusu kolay değil. Velhasıl, şöyle bir dönüverdim, görüşünü almak için elemanın; tabii bu arada belimin alt tarafında boylu boyunca uzanan bronz tenim açıkta kalarak- üzerimdeki bluzde kısaydı- dövmem açıkta kaldı.

arafta, med cezirde bir kadın: elif şafak

kahramancayirli | 30 January 2008 21:56

elif şafak
elif şafak

türk edebiyatında dün murathan munganla başladığımız yolculuğumuza bu kez elif şafakla devam edelim..
notos öykü dergisi yüzyılın 40 romancısını seçmiş. listenin ilk yirmisi açıklandı, ilk yirmi arasında elif şafak ismine rastlamayınca şaşırdım açıkçası..
yazarın pek bilinmeyen esrarlı ilk öykü kitabından bahsetmek isterim zira ünlü yazar, kitabı piyasadan toplatır çünkü bu ilk kitabını (kem gözlere anadolu) hiç sevmez..
yazar, mesneviden besleniyor büyük ölçüde ama Şafak’ın türk ve dünya edebiyatını da çok genç yaşta sindirdiğinden söz etmeliyiz..
babasını sevmiyor, soyadı olarak kullandığı “şafak” ünlü yazarın annesinin adıdır..
külliyatı içinde hangi kitabının en iyi olduğu üzerinde epey düşündüm. sonuçta “siyah süt” ve “med cezir” hariç tüm romanları gayet iyi. romanlarının içindeyse “mahrem” ve “pinhan” bence en iyileri..

Elif Şafak Siyah Süt

behman | 28 January 2008 10:46

elif şafak
elif şafak

Yüzyüzeyim artık kendimle ben!

Pinhan‘la başlayan edebiyat serüvenine “Siyah Süt”le devam ediyor usta yazar elif şafak. fakat itiraf etmeliyim ki, son eserinden diğerleri kadar etkilenmedim. zaten yazarın kendisi de kitabın ilk sayfasında ‘okuyun ve unutun’ diyor. diğer yapıtları kadar dolu, anlamlı, ve roman tadında değil. daha çok araştırma. kadın yazarların geniş çaplı incelenmesi. diğer taraftan post natal depresyon geçiren yazar kendi içine yolculuk yapıyor ve kendisiyle; düşünceleri, tarzı, yaşamı ile yüzleşiyor. okunabilir ama öncelik diğer eserlerde olmalı ; Pinhan, Mahrem, Araf, Baba ve Piç ves.