Efendim gecen gun evde Prison Break seyrediyorum. Bu gecen gun dedigim de dun. Ama herhangi bir sorun yok, dun de gecen gunlerden biri degil de ne, hee sorarım sana kucuk dostum. Var mı bi hata, yok, ben de oyle tahmin etmistim. Evet seyrediyorum diziyi sienbisie’den. Evde de digiturk var. Hava boka sarınca (örnek veriyorum fırtına, yoğun yağış vb.) yayın gidip gelmeye, durmaya, kesilmeye başlıyor. Adeta bir üst geçitten “abi valla super görüntü, bir problem cıkarsa ben hep buradayım. getir kafama at” diyen bir işportacıdan alınmış bir vcdyi seyretmeye çalışıyormuşcasına. Ne guzelmiş lan bu laf. ‘Çalışıyormuşcasına’ haha çok zevkliymiş soylemesi. Aaa ‘soylemesi’ de hic fena degil hani. Dizinin de son kısımları, gerilimin heyecanın arttıgı anlar. Kocakafalı, karizmatik adam Lincoln Burrows (Scofield’ın abisi, ağabeyi, soyleyin ağalar beyler..) Scofield’ın yavuklusu Sara ile kendi oğlu yani Scofield’ın yeğeni L.J’yi arıyor. Ne komik lan yabancılardaki akrabalık ilişkilerini anlatmak, hiç inandırıcı gelmedi bana ‘Scofield’ın yeğeni L.J’ lafı. Daha komiği var Scofield’ın babaannesi.. O ne lan! ehehehe, koptum olm.

L.J ne bu arada, elle helleh. Çift isimleri ya da isim soyadı kısaltma hevesi nedir bu yabancılardaki. Bir de Scrubs’ta J.D var, kimse bilmiyor adamın adını. J.D asağı, J.D yukarı. Ama adamın dizideki adı John Dorian’mış. Neyse Lincoln bunların tutuldukları binayı buluyor. Sonra goruntu iyiden iyiye bozuldu gitti. Neyse ki o ara reklam girdi. Benim de aklıma arkadaşımın daha önce söylemiş olduğu birşey geldi. Bu yeni eve taşınmıştı, evde televizyonu yoktu. Sienbisie’yi internetten seyrediyorum falan demişti bana. Hemen aradım. O arada reklam bitiyor, dizi başladı başlayacak. Hemen sordum “Sienbisie internetten nasıl izleniyor?” diye. Bu bi durdu, sessizlik oldu. Sonra da ‘umbrellaaaa” dedi. Ben de ürktüm tabi. Ne diyosun deli manyah dedim buna. Nasıl anladıysa herif “Semsiye ingilizce nasıl deniyor?” anlamış benim sorumu. Sonra olay netleşince koptuk tabi biz telefonda, dizi mizi hikaye oldu.

İşte bu da boyle bir hikaye napayım yani size. Ne anlatayım. Yazmayınca da bayadır yazmadın, uğramıyorsun artık diyorsunuz. Uğrayıp yazınca da bu oluyor. Yazmayacağım olm beğenmiyorsanız..haha.
Bir de bizim şirketteki tuvalete sprey koku koymuşlar. Arada pııııss yapıp ‘noluyooooo laaan’ deyüü ürkütenlerden. Çokomel gibi kokuyor yahu. Her tuvaletten çıktığımda çokomel istiyor canım. Caaanııııııım yazık..;)