bildirgec.org

sindirella hakkında tüm yazılar

Umbrellaaa…!

aRRoGaNTe HoMbRe | 29 February 2008 14:36

Efendim gecen gun evde Prison Break seyrediyorum. Bu gecen gun dedigim de dun. Ama herhangi bir sorun yok, dun de gecen gunlerden biri degil de ne, hee sorarım sana kucuk dostum. Var mı bi hata, yok, ben de oyle tahmin etmistim. Evet seyrediyorum diziyi sienbisie’den. Evde de digiturk var. Hava boka sarınca (örnek veriyorum fırtına, yoğun yağış vb.) yayın gidip gelmeye, durmaya, kesilmeye başlıyor. Adeta bir üst geçitten “abi valla super görüntü, bir problem cıkarsa ben hep buradayım. getir kafama at” diyen bir işportacıdan alınmış bir vcdyi seyretmeye çalışıyormuşcasına. Ne guzelmiş lan bu laf. ‘Çalışıyormuşcasına’ haha çok zevkliymiş soylemesi. Aaa ‘soylemesi’ de hic fena degil hani. Dizinin de son kısımları, gerilimin heyecanın arttıgı anlar. Kocakafalı, karizmatik adam Lincoln Burrows (Scofield’ın abisi, ağabeyi, soyleyin ağalar beyler..) Scofield’ın yavuklusu Sara ile kendi oğlu yani Scofield’ın yeğeni L.J’yi arıyor. Ne komik lan yabancılardaki akrabalık ilişkilerini anlatmak, hiç inandırıcı gelmedi bana ‘Scofield’ın yeğeni L.J’ lafı. Daha komiği var Scofield’ın babaannesi.. O ne lan! ehehehe, koptum olm.

Sindirella Sendromu

FEYZAN | 25 December 2006 16:06

Sindirella’nın hikayesini hepiniz bilirsiniz sanırım. Balodan saat 12 ‘de kaçmak zorunda kalan ve kaçarken, camdan ayakkabısını merdivende düşüren Sindirella.Sonra, yakışıklı Prens elinde ayakkabı sevdiği kızı arar.Sindirella’nın üvey kız kardeşlerinin ayağına uymaz tabi bu ayakkabı.Çünkü onlar kötü kalplidir ve kocaman, taraklı, çirkin ayakları vardır.
Ahmet Altan’ ı da bilirsiniz. Onu okumayı seven kadınları, bu adam kadınlar hakkında nasıl bu kadar çok şey biliyor diye, hayrete düşüren yazar. İşte onun “Kristal Denizaltı adlı bir kitabı var. İçinde pek çok konu hakkında görüşlerini yazdığı denemelerinin olduğu bir kitap.
Açık ayakkabılar ve ahlaksızlık adlı denemesinde: İncecik bağlarıyla, pembe topuklu, bakımlı kadın ayaklarına sarılmış ayakkabılar.
Bana öyle geliyor ki, kadınlar açık ayakkabılarını giydiklerinde kendilerini sanki yarı çıplak hissediyorlar.Yalnızca o küçük ayakları değil de bedenler de çıplakmış gibi bir duyguya kapılıyorlar.Topuğu bacağa bağlayan, iki yanında derin gamzeler olan ve insanda dişlerinin arasına alma isteği uyandıran o adale köprüsü. Diye yazmış.
Demek ki sizi bir Prensin ( ya da yazarın ) keşfetmesi için minik ayaklara ve iki yanında derin gamzeler olan ince ayak bileklerine ihtiyacınız var. İşte bunların her ikisine de sahiptim ben( incecik bir bilek ve 35 numara ayak). Sonra bir gün Nişantaşı’nda parmak arası terliklerimle salına salına yürürken, ayağım kaldırıma takıldı ve yere düştüm. Hastaneye gittiğimde öğrendim ki, ayak bileğim tam 3 yerinden kırılmıştı. Yarım saat içinde ameliyata girmem gerektiğini söylediler.Sonra bir kez daha ameliyat oldum.Şimdi ayak bileğimin iki yanında dikiş izleri var ve yorulduğumda ayak bileğim şişiyor.Ben de düşünmeden edemiyorum.Bir gün beyaz adlı prens elinde 35 numara camdan ayakkabı ile kapıma gelirse ve bu ayakkabı sağlam olan sağ değilde, defolu olan sol ayağıma ait bir tekse ben ne yaparım?