Efendim gecen gun evde Prison Break seyrediyorum. Bu gecen gun dedigim de dun. Ama herhangi bir sorun yok, dun de gecen gunlerden biri degil de ne, hee sorarım sana kucuk dostum. Var mı bi hata, yok, ben de oyle tahmin etmistim. Evet seyrediyorum diziyi sienbisie’den. Evde de digiturk var. Hava boka sarınca (örnek veriyorum fırtına, yoğun yağış vb.) yayın gidip gelmeye, durmaya, kesilmeye başlıyor. Adeta bir üst geçitten “abi valla super görüntü, bir problem cıkarsa ben hep buradayım. getir kafama at” diyen bir işportacıdan alınmış bir vcdyi seyretmeye çalışıyormuşcasına. Ne guzelmiş lan bu laf. ‘Çalışıyormuşcasına’ haha çok zevkliymiş soylemesi. Aaa ‘soylemesi’ de hic fena degil hani. Dizinin de son kısımları, gerilimin heyecanın arttıgı anlar. Kocakafalı, karizmatik adam Lincoln Burrows (Scofield’ın abisi, ağabeyi, soyleyin ağalar beyler..) Scofield’ın yavuklusu Sara ile kendi oğlu yani Scofield’ın yeğeni L.J’yi arıyor. Ne komik lan yabancılardaki akrabalık ilişkilerini anlatmak, hiç inandırıcı gelmedi bana ‘Scofield’ın yeğeni L.J’ lafı. Daha komiği var Scofield’ın babaannesi.. O ne lan! ehehehe, koptum olm.