farzedin ki böyle manalı manalı bakan bir tavukla bir gün gözgöze geldiniz, ne yaparsınız? yerinizde olsam arkama bile bakmadan kaçardım, çünkü tavuk eşhası hiçte sanıldıkları kadar masum değildirler, kendilerinden beklenmeyecek kadar ani bir şekilde gözünüzü oymaya kalkabilirler.
her neyse, esas konuya geçelim hep beraber. geçen gün samanyolu tvde kümes hayvanlarını tanıtan heyecan dolu bir dökümantere denk geldim ve merakla izlemeye başladım..
kötü yürekli olmayan, ama doğanın kanunu gereği karnı acıkan bir kartal irisi, yavrularını etrafına toplamış huzur içinde toprağı eşeleyen bir tavuk ailesini iştahla izlemeye başlar. amacı belli, ailenin biraz uzağına düşmüş olan minik sarı civcivi gözüne kestirmiş, fırsat kolluyor. bir ağacın arkasına saklanıp civcive göz kırpıyor, tabi civcivcik de kendi türünü hatırlatan, bu tüylü-kanatlı yeni oyun arkadaşına doğru sevinçle hamle yapıyor. tam civcivi kanadının altına alacağı sırada anne tavuk, teyze tavuklar, baba horoz ve amca horozlar durumu farkediyorlar veee ne olsa beğenirsiniz? kartal önde, kümes mensupları arkasında, bir curcuna bir tantana, sormayın. kartal binbir güçlükle havalanıp nefes nefese kendini bir ağaca atıyor, aşağıda bizim kahraman kümes halkı, alkışlar, ıslıklar içinde sahne kararıyor, aksiyon bu şekilde sona eriyor.
şöyle bir düşündüm, bu konunun bir anlamı, bir mesajı olmalı, her şeyin bir sebebi var, nedir bu tavuklar aleminin durumu; araştırmaya ve belli etmeseler bile bu cesuryürek-gözüpek dostlarımızı sizlere tanıtmaya karar verdim.
işte bay horoz:
tavukgillerin erkek olan ferdidir. zamanlamasıyla ve attığı sololarıyla ünlüdür. ancak karizmasının esas nedeni parlak kırmızı, yüzünü kısmen örten larry yuma ibiğidir. yabancıların, özellikle çocukların kümesine girmesinden hiç hoşlanmaz. ciddi, ağırbaşlı ve keskin bakışlıdır. gagası ve ayakları sarıdır. dört parmaklıdır. şahsına münhasır şarkısı bile vardır, adile naşit’in kulakları çınlasın, horozumu kaçırdılar, damdan dama uçurdular, suyuna da pilav pişirdiler şeklinde hüzünlü bir ezgidir.
tavuk:
tavukgillerin dişi olan ve yumurtlayan bireyidir. erkeğine göre daha küçüktür. genellikle turuncu ve beyaz tonlarında olur. en çok buğday, mısır, arpa, yulaf, çavdar sever, ama yine de ne verirseniz ve ne zaman verirseniz yer. doyduğunu anlamaz, bunu sizin tahmin etmeniz gerekir. yemek arasında aperatif olarak solucan ve kurt tercih eder. dört parmaklıdır.
cüce tavuk:
normal bir tavuğun tıpkısının minyatür olanıdır, haliyle herkesin favorisidir. yavruları 2 aylık oluncaya kadar gözle görülemezler. çok hareketli ve saldırgandır, avlanırken çok iyi saklanır. dört parmaklıdır. uçan tekme atabilen tek tavuktur. hızlı koşar, amuda kalkar, parande atar. hatta aralıksız 3lü salto atabildiği de söylenir.
paçalı tavuk:
bacaklarında moğol çizmelerini hatırlatan tüyleri vardır, buna mukabil ibiği yoktur. son derece ağır ve uyuşuktur, sabahları geç uyandığı için horozdan en çok fırça yiyen türdür. ancak yavrularına çok iyi anne olur. şefkatli, müşfik ve sabırlıdır. dört parmaklıdır. (benim jenerasyonumda kenarları tüylü moğol çizmesi giyenlere rastlanmıştır)
tepeli tavuk:
gelmiş geçmiş en huysuz, bir o kadar da kaprisli tavuk türüdür. başındaki tüy yumağını taç zannetmektedir, o yüzden en yüksek tünekte hak iddia eder, bütün gün etrafa emirler yağdırır, sürekli söylenir, herkesi canından bezdirir. yemeğinin mutlaka diğer kümesdaşlar veya ev halkı, muhtemelen evin yeniyetme kızı tarafından yedirilmesini bekler. fazla bezdirdiğinde azotlu yem verilir. komada geçirdiği bu dönemde kümeste bayram havası yaşanır. dört parmaklıdır.
kentucky tavuğu:
en popüler tavuk türüdür. besili ve gevrek vücut yapısından anlaşılabileceği üzere sakin ve fütursuzdur, hayata pozitif bakmayı tercih eder. filozof duruşları onları iki kola ayrılmaya itmiştir: çilekeş-kaderci benediktinler ve ezilmeye karşı çıkan-isyankar mandeistler. benediktinler teslimiyetçi yapılarından dolayı lezzetiyle ünlü bir manastırda çile doldurmakta, mandeistler ise modern yaşama atılarak hayatın keyfini çıkarmaktadırlar.
tavus kuşu:
tavukgillerin paris’te yaşayan kuzenidir. en büyük özelliği arkasındaki olağanüstü kuyruğudur, gösterişli ve renkli renklidir. fakat bilindiği kadarıyla, hatta bilinmediği kadarıyla 14. yüzyılda siyam kralı don-li-dorp tarafından bu kuyruklar kesilerek saray halkı için yelpaze olarak kullanılmaya başlanmış, 18. yüzyılda ise çin kraliçesi feng-shui’nin emriyle bu kepazeliğe son verilmiştir. hatta denilir ki, tavus kuşlarından o kadar utanılmıştır ki istedikleri zaman saraya girmelerine, tahta oturmalarına, törenlere ve orjilere katılmalarına, hatta ve hatta gerektiğinde devlet işlerine karışmalarına bile müsaade edilmiştir. bu karışıklıklar esnasında kaç parmağı olduğu saptanamamıştır.
şurada nefis bilgiler var, şurası ve şurası tavukların hayatımıza ve mutluluğumuza katkısı açısından bize ışık tutuyor, şurası ve şurası ise karşıt fikirler olarak fena kapışıyor, şurası ise modern tavuğun insan yaşamındaki yerini saptamış, bize gösteriyor.
kaynakça: fenni tavukçuluk ve tavukların gizemli dünyası, doç.dr. fuat ali örsan, genişletilmiş 7. baskı
(örtmenim bitti, tenefüse çıkabilir miyim?)
yorumlar
veee justine mükkemmel bir sol kroşe çıkarıyor tam runaway’in çenesinin üstüne.. şimdi herkes bir sonraki roundu, runawayin ölümcül vuruşunu bekliyor..
oldum olası hazetmem hayvan mevzularından. lassie falan vardı eskiden. pazar sabahı eziyeti. şimdi de bunlar çıktı yok kaplan, yok tavuk.
hiç tarif vermemiş. şöyle güzel bir çerkez tavuğu tarifi vereydi o zaman daha iyi gözle bakabilirdim.
oooouuuvvvvvyyuuukeeeennn
Komik olmuş, fakat işin ilginç yanı bu yazının belki de uzun zamandır Türkçe’de tavukçuluk üzerine yazılan en kapsamlı yazılardan biri olması. Şimdi biri gelse de, “tavukçuluk olayında o öyle değildir de, şöyledir” diye yazsa, oradan bir tartışma doğsa, böyle böyle aslında başka bir amaçla yazılmış bu yazı Türk tavukçuluğunun en hararetli tartışmalarından birinin temel referans noktası olsa..
Tarihte böyle başka amaçlarla yazılıp da, yanlışlıkla derin anlamlar çıkartılmış kaç yazı vardır kimbilir.
yanlışlıktan çıkan derin anlam yeteri kadar derin değildir:)
isterseniz sonucu da bildirin. Ama kıvıl yapmayın.
Aman efendim bu ne kadar enfes bir inceleme. Zaten ana sayfamız tamamen mükemmel yazılarla dolmuştu ki bu ayrı bir .. nasıl desem.. kuul. Ben de bir nebze katkıda bulunmak maksadıyla içinde kelaynakların geçtiği filmleri araştırdım. Çok yoruldum. Ama başarılı olamadım. Böyle bir film yapmayı kimse akıl edememiş sanırım.
ünlü tavukları da ekleseydin 100 olacaktı ama bu hali ile 95…
çok leziz olmuş, elinize sağlık, tadından yenmiyor. ama hindiyi unutmuşunuz. hani şu “kabaramazsın kel fatma annen güzel sen çirkin” lafına sözüm ona cevap olarak “glu glu glu” yanıtını veren muhteşem hayvan… şu günlerde gerçekten hafif bana ışık tutuyor, beni öyle bir düşünce kasırgasına itiyorki size anlatamam… emeği geçenlere sonsuz teşekkürler…
jüstin hanım, pek vulgarsınız:) (95’den 100,..)
keşke daha önce çıksaydın. tutamamışsın gene.
bu yani komik.
Guzel bi yazi tabi. Esasli sosyobiyolojik tesbitler var. Ben sahsen horoz bolumundeki huzunlu ve suyuna pilav pisirilen durumlari kendime yakin buldum.
Departman basligi da sunu dusundurttu bana. Bu bi hayvani yanina alip, besleyip besleyip sonra da kesip yemek nasi bi sey? Bi de bazi tavuklar boynu koparildiktan sonra elden kacip bi sure kosusurlar ortalikta. Neyse.
kucuklugumden beri tavukların canlısından nefret ederim. ölüsünden itina ile süper yemekler yaparım affettmemm. hayatımda ilk defa köy göriiim diye 5-6 yaşlarında yengemle trabzonda bi köye gitmiştik. genelde insanlar tavukları kovalarken nedense beni tavuklar kovalamıştı.. onlardan kaçayım derken bir yere girmiştim ahırmış bisürü inek vardı ve bacağıma kene yapışmıştı köyün sözde doktoru bi ilaç sürmüştü alerji olmuştum sonrasındada bisürü şey geldi başıma. tavuk korkum yuzunden başıma bisürü şey geldi trabzonda. o yuzden mutfakta affetmiyorum onları.
ben de Dali ve Gala’nın hikayesini anlatayım bari:
Dali ve Gala Fransa kırsalındaki evlerinde tatil yaparken bir gün dört tavşan yavrusu bulurlar. Pek severler, eve getiririrler, akşam da mutfak tezgahı üzerine bırakırlar her ne hikmetse. Sabah kallktıklarında bir bakarlar üçü tezgahtan düşüp ölmüş gece. Kalanı daha da severler ve yanlarından hiç ayırmazlar. Öyle ki, sofraya onun için de bir tabak koyarlar, yemekleri birlikte yerler. Derken efendim, çiftimizin Paris’e dönme vakti gelir ama sevgili tavşan dostlarını Paris’e götürmenin iyi bir fikir olmadığına karar verirler. Ama nasıl ayrılacaklardır bu sevgili mahluktan? Gala’nın sorunu çözmesi uzun sürmez. Onlar Paris’e gitmezden önceki son akşam yemeğini hazırlamakta olan ahçıya haber salınır: Bu akşam tavşanımızı yiyeceğiz… Ahçılar, hizmetkarlar ağlar ama Gala’nın dediği dediktir bilirler, çaresiz pişirirler tavşancıkı. Ve Dali ile Gala, son akşam yemeğinde tavşancığı afiyetle yerler ki böylece ondan asla ayrılmamış olurlar.
Kıssadan hisse: yemezsen yazık etmiş olursun justine…
olmaz öyle şey.yok sana teneffüs filan. isyan çıkarmaktan, arkadaşlarınla geçimsizlikten, konsantrasyonlarını bozmaktan, sınıfa kötü örnek olmaktan dolayı cezalısın. şimdi git 24 saat tek ayak üstünde bekle bitincede _iyi kız olacağım arkadaşlarımı üzmeyeceğim_ başlıklı bir kompozisyon yaz ve panoya as. ödeve gelince. yılsonu karnende görürsün sonucu 🙂
fakat hal ve gidişat kırık gelebilir. küçük erkek çocuklarını ağlatıp kaçırdında kızlaramı sıra geldi? çok ayıp çok.
haywanlı filmlerden.. akıllı köpek buddy.. hırsız maymun bilmemne uçan fil jumbo, topal kırkayak hamdi…
aduuukeeettt tamilgerillası
dep dep dep dep
🙂
Geçen ramazanda Aydın’da arkadaşlarımı görmeye gittim.Nerede randevu verdiler dersiniz?Kümes hayvanlarını sevenler derneği lokalinde.Öyle bir dernek var,hatta arkası bahçeli bir lokali var ve hatta ramazan günü insanlar oturmuş rakı içiyorlar arkada.Hala şoku atabilmiş değilim üzerimden.
biz de bi kere koyun almıştık.kesmek için kurban’da. ama koyuna çok alıştım ben küçüğüm ya.babame hemen öneri götürdüm :koyunun sadece 2 bacağını keselim ama öldürmeyelm. hem koyun u yaşatırıs. hem de 2 bacak yemiş oluruz.
babam ileri görüşlü bi adam olmadığı için beni doktora götürmedi hemen.büyüyünce o yüzden böyle oldum.tedavi görseydim…
esasında bu hayvanımsı blogları genişletmek gerekir. beni de mesela boğa, kirpi ve at kovalamıştı. bu mahlukatlardan bahsedecek değerli site sakinlerini beklemekteyiz.
Kirpi tamam da, boğa ve attan nasıl kurtardın canını??
boğa saldırdığında ki kurban bayramıydı ve kan kokusuyla delirmişti hayvan, ben böyle koştururken babamın laz arkadaşlaro o sırada “tikkatli ol ula uşağım” şeklinde yol gösteriyorlardı bana, ince bir ağacın arkasında durup bir sağa bir sola gider gibi yaptım; aptallaştı tabii hayvan olasılıkları hesaplayamayıp öyle kaldı. kaçtım ben de.
at ise ısıracaktı beni kocaman ağzını açtı, apartmana kaçtım. yazlık yerlerde çok geziyor ya atlar.
nasıl kovalar ki adamı?
bu kadar yakışabilir yani bir ahkamın altına:)
aslında uzun hikaye; beykoza kız kaçırmaya gitmiştik allahın dağına; çakal zannettim ben bunu kirpiymiş:) şehirden köy yaşamına inince duraksıyor insan, samimiyetle söyledik yüzüme vurmayınız lütfen. sanki sizi hiç köpek falan kovalamadı. şimdi aklıma geldi horoz da saldırmıştı bana.
son ahkamı okumadan yazma kararı almıştım. tam yazacakken farkettim tek olmadığımı. 🙂
12-14 yaşlarındayken horoz kovalamıştı beni. O zamandır korkarım horozlardan. Ayrıca hatırlıyorum horozun bulunduğu sokaktaki bi tanıdığa bahsetmiştim olaydan. Adam da bana horozun kafadan sakatolduğunu sıksık insabnlarını kovaladığını söylemişti. Niye kesmiyorlar dediğimde de sahibinin de korktuğunu söylemişti.
İşte böyleyken böyle. 😀
görünce çosuyo bu horozlar. Kardesime saldirdiydi bi denesi, bahcede mangal yakioduk, kafasina mangal kömürü atip kacirmistik :))
biz de kaçardık, hayır korkmasak kaçmasak ne yapacak onu merak ediyorum. Horozlar tavukların boynuna çökmese yumurta yiyemiyeceğimizi, bu nedenle her kümeste bi horoz bulunduğunu da öğreneli çok uzun olmadı, ağır işçilik valla, ama bu bilgiden hala şüpheliyim, tavuk üretme çiftliklerinde nasıl yapıyolar, binlerce tavuğu horozlara nasıl paylaştırıyolar??
valla ayaklariyla tutunup çatir çatir gagaliyo abi kaçmadiinda 🙂 hayir simdi olsa sorun diil, elinin tersiynen verirsin terbiyesini, az hasarla kurtarirsin da, 3-5 yasindayken ciddi bi tehdit oluyodu
Horoz sadece yumurtayı döller. Yoksa tavuk her daim yumurtlar. Tıpkı kadınlar gibi…