Karada yaşam başladıktan sonra gezegenimiz canlı türlerinin 2 büyük yokoluşuna tanıklık etmiş. Biri 250 milyon yıl önce neredeyse tüm canlı türlerinin yokolduğu Permiyen Büyük Yokoluşu, diğeri ise 65 milyon yıl önce büyük sürüngenlerin yokolduğu Kretase Yokoluşu.Bilim insanları 65 milyon yıl önce yaşanan ve dinazorların dünya üzerindeki 200 milyon yıllık hakimiyetlerine son veren yokoluşa, Meksika Yucatán yarım adasına çarparak Chicxulub denen krateri açan göktaşının tetiklediği olayların sebep olduğu konusunda hemen hemen hemfikirler. Yokoluşun çok kısa bir sürede, 10 bin yılda (Jeoloji için çok kısa bir süre olarak tanımlanıyor) gerçekleştiği biliniyor.
Ancak 250 milyon yıl önce yaşanan Büyük Yokoluşun sebebi konusunda rivayet muhtelif. Yine meteor çarpması olduğunu düşünenler var, ancak şimdiye dek o kadar büyük bir krater bulan olmamış ve o dönemki kaya katmanlarında diğerinde olduğu gibi çarpışmanın yarattığı etkiler gözlenemiyor. Büyük yokoluş 80 bin yıl sürmüş, ilk 40 bin yılda karada yaşayan hayvan ve bitki türlerinin bir kısmı yokolmuş daha sonra hızlı bir şekilde denizdeki tüm yaşam sona ermiş sonraki 40 bin yılda ise karada nerdeyse tüm türler yokolmuş.Bilim insanları Büyük Yokoluşun ilk 40 bin yılı sonunda kaya katmanlarında Carbon 12 miktarının arttığını gözlemlemiş durumdalar. Buradan yola çıkılarak oluşturulan son teori şöyle: Sibiryadaki volkanların faaliyeti sonrasında yeryüzünün ortalama sıcaklığı 5 C derece kadar artıyor, suyun ısınması okyanusun altındaki buz haldeki metanı buharlaştırıyor ve Carbon 12 atmosfere salınıyor. Bu denizdeki yaşamı yok ettiği gibi, Carbon 12’nin sebep olduğu sera etkisi ortalama sıcaklığın artı 5 C derece daha artmasına neden oluyor. Toplamdaki 10 C derecelik ısı artışı ise yeryüzünü cehenneme çevirmeye yetiyor, karalar çölleşiyor.Büyük yokoluşta türlerin %95’i yok olurken bu küresel felaketi atlatan ve felaket sayesinde 545 milyon yıllık yaşam macerasının 200 milyon yılında dünyanın başına eşkıya kesilen soğukkanlı dinazorlar bir sonraki küresel felakette yokoluyorlar.
Gelelim bizi ilgilendiren kısma, dinazorlardan başka büyük yokoluşu bir tür daha atlatmıştır: Lystrosaurus. İnek büyüklüğünde su aygırına benzeyen, yarı sürüngen yarı memeli bir hayvan olan Lystrosaurus, bugünkü memelilerin (dahi insanların) atasıdır.
Gün olur devran döner dinazorlar ortadan kalkınca sıcak kanlı memeliler dünyanın kontrolünü ele geçirir.Embedded ahkam :
Acaba maymundan geldiğimizi kabul etmeyenler, inek/su aygırı karışımı birşeyden geldiğimizi duyunca maymun olayına daha bi sıcak bakarlar mı? Espri bir yana evrim karşıtları geçiş aşaması türlere ait fosillerin bulunamadığını vurgulamayı pek severlerdi, ta ki 2004’te tiktaalik bulunana kadar. 375 milyon yıl önce sudan karaya geçişin kanıtı, ben susayım o konuşsun:
yorumlar
Bi arkadaşıma, evrimin olamayacağı hakkındaki sert tutumunun nedenini sordum. O da:”Madem maymundan geldik, neden gelişimini tamamlayamamış maymun-insan karışımı yaratıklar yok etrafta?” diye sorunca beni biraz düşündürdü.___Ama milyonlarca yıldan bahsediyoruz, bedenlerimiz değişerek (bronzlaşma gibi..) yaşam koşullarına uyum sağlamaya çalışıyor ve türler nesilden nesile DNA’larını paylaşarak daha da gelişiyor. Bu da, evrimi daha inandırıcı kılıyor.___Gençliğinde kuran kurslarına gönderilmiş arkadaşlarım, evrime inanmaktan korkuyorlar. Sorgulamıyorlar.. Ama bi tanesi, Kuran’da “Biz, her şeyi hazır olarak sunduk size” gibi bi meğal okumuş ve buradan da şu yorumu yaptı: “Evrim tamamlanmış ve biz (ruhlarımız) her şeyiyle eksiksiz bi yaşama başlamışız”.
250 yıl önceki yok oluşla ilgili olarak, Antartika’nın Avustralya’ya yakın kısmına düşen ve yaklaşık 500km çapında bir krater oluşturan bir asteroiti sorumlu tutuyorlar. Avustralya’nın Antartika’dan kopmasına da aynı asteroit neden olmuş olabilirmiş.
İnanan evrime inanmaya devam etsin.Ben inanmıyorum.Bu kadar ince hesaplarla meydana gelmiş bi organizma tesadüflerle meydana gelmiş olmaz.
herşeyden önce, evrenin tamda dünyamızın bulunduğu bu noktasın’da ki bu özel durum, yani canlılık ve türlerin inanılmaz bolluğu neden ve nasıl var? o gök taşlarının çarpmadığını düşünün, 250 milyon yıl önceki türler yok olmasaydı dinozorlar, onlar’da yok olmasalardı bizler var olamayacaktık… yinede, virüs ve bakteri türlerinden tutunda, insana kadar bir çok canlı türü yer yüzünde “var”lar… peki ama bu matematiksel konumun ne’si özel? eş matematiksel konumlar var mı ve bu konumlarda da böyle canlı çeşitliliği mevcut mu? belkide evrim tartışmalarına son verecek cevaplar buradadır… inanç sistemi evrimi red etmeli ve inançsızların kör kucaklarında daha çıkılmaz hale mi getirmelidir? bilimide yaratan yok mu? bence evrimi iterek,inancı dogmaya dönüştürüyor ve bilmeden de olsa onu biz yaratmışız gibi bir kılığa sokuyor… bu da evrim teorisini ya da sitemini inançsızların elinde bir oyuncak, bir koz yapıyor… bence evrim inançsızlığın sembolü ya da kanıtı değildir… evrim sandığımızdan daha karmaşık ve daha planlıdır… zaman, matematik, fizik, felsefe ve bir çok bilim ancak birlikte bunu açıklayabili. ne güzel bir kelime “bilim”, bilmek, öğrenmek, anlamak, anlatmak, öğretmek, okumak… bilim, evren, içindekiler ve dışındakiler herşey O’na aitse ve kurallar ile işliyor insan aklıyla araştırıldıkça çözülüyorsa, bence her iki kavram yaradılışçılık ve varoluşçuluk bir birine kaynaşıyor… bence O’nun “ol” demesinin tecelli buluşudur “var”oluş… zaman ise bu var oluşun başlangıcı ile bitişi arasında geçen süredir ve görecelidir her varlığa göre… işte bu var oluş matematik fizik gibi bir çok kurala dayanır ve bu kurallar da düzeni oluşturur… işte bunların hepsi birleşiktir,bütündür,bilgidir… o yüzden bilimi inkar ederken esasında O’nu da inkar ettiğimizi unutmayalım…
emsvizyon, gerçekten güzel açıklamalar. Bi avukat gibi irdelemişin konuyu. Senin yazını okuyan kimsenin karşıt bi görüş bildirebileceğini düşünmüyorum. İnsanın fikirlerini somutlaştırıyorsun. Konuyu daha iyi anlamama yardımcı olduğun için teşekkür ederim.
evrim konusunda bir okuma tavsiye edeyim: richard dawkins‘in “kör saatçi“si
İnsanoğlunun benmerkezcil düşünce yapısı kendisini evrenin merkezinde görmeye zorlar. Kopernik’e kadar dünyayı evrenin merkezine koyar mesela, Gallileo’ya kadar dünyanın döndüğünü kabul etmez. Yav benim için ne de güzel bir sistem kurulmuş, dünyanın atmosferinin kalınlığı, içindeki gazların oranı, yeryüzü sıcaklığı tam benim yaşabileceğim gibi, dünyanın güneşe olan uzaklığı tam da olması gerektiği kadar der, peh peh peh.Korteksleri biraz zorlamak lazım, biliyorum güç ama bu koşulların insan için oluşturulmadığı, bu koşullar var olduğu için insanın oluştuğunu kabullenmek lazım… Tabi biz kabul etmesek de dünya dönmeye devam edecek, o ayrı.
Yok..Biz korteksleri falan zorlamiyacagiz. Biz, laikligi ve seriati tartismaya devam edecegiz. Ve ondan sonra da ‘neden islam aleminden alim cikmiyor’ diye de dovunecegiz 🙂
hristiyan alemi de evrimi desteklemiyor. hatta destek bir yana tarihe gömmek için uğraşıyorlar. biz müslümanlar biraz daha şanslıyız din açısından.buradaki kilit nokta yine ekonomi. tarihte onlarca kendi bilim dalına öncülük etmiş islam alimi çıkmıştır. tabi bütün bu alimlere maddi destek ya sultanlar ya da yörenin zenginleri tarafından verilmiştir.şu an da farklı bir şey yok. araştırma fonları büyük şirketlerin ya da hükümetlerin cebinden çıkıyor. aklında ticari kaygılar olmayan insanlar da bilim yapıyor.
Evrim teorisi bir inanç meselesi değildir. Köklerini Darwin tarafından atılan ancak geçen yıllar boyunca Darwin önermiş olduğundan çok daha fazla gelişen (ve uzaklaşan) ama genel hatlarıyla benzer kalan bir teoridir.Bilimsel bir teori bilimin kuralları çerçevesinde, ve elbette bilgiyle tartışılır. Bunu magazinleştirmenin pek bir anlamı yok.(bu yazı haberi yollayana değil konuyu ilgisiz yerlere çekerek kendince haklı/haksız çıkarsamalar sağlamaya çalışanlara itaf edilmiştir)
neden hala insan olmadılar
Eğer evrim mekana ayak uydurmaksa hem fikir olurum lakin yoktan var oluş ve bizim maymundan gelişimiz.hayvanlar ehilleştiğinden buyana neden insana yakınlaşmamış ve bugün düşünen bir tür değiller.
@blacklake yani sen şimdi adem ile havvanın çocuklarının birbiriyle yattığını, kökümüzün kardeş evliliğinden geçtiğini kabul ediyorsun, bu acaip gelmiyor, evrimleşmeyen insanın farklı ırkları oluşturabildiğini kabul edebiliyorsun, ama maymundan evrilmek kabul edilmez geliyor..
türklerin yokoluşu şeklinde okuyup, ne alaksı var diye düşündüm. yeni farkttim araya fazladan bir “k” eklediğimi okurken.
bana evrim teorisi mantıklı gelmiyor. ama haberlerde “kadına tecavüz edip öldürdü, kadını öldürüp ırzına geçti gibi… ve dünyanın değişik yerlerinde (başkent ortadoğu olmak üzere) değişik kimliklerle yapılan katliamlar bazen hayvanlardan da daha aşağılık olabileceğimizin göstergesi!
Arkadaşlar bu konuda birbirinizi ikna edemezsiniz, tartışma kördöğüşü gibi uzar gider, önyargılar ve psikolojik bariyerler var beyinlerde. Ama tarafların bir an durup düşünmesini rica ediyorum, bilgiye ulaşmanın bu kadar kolaylaştığı dünyada çocukları ya da torunları bu konuda ne düşünecekler ? Sanırım bu rahatlatıcı olacaktır.
@serdarsabri haklı konu farklı yerlere doğru uzaıp gidiyor.@redogre açıklayıcı olması açısından bu konuda şunu söyleyim.Adem ve Havanin cocuklari ikiz olarak yaratilmış her seferinde biri kiz biri erkek dünyaya geliyormuş.Çocukların ikiziyle evlenmesi yasakmış,kendinden sonra doğacak olan çocuklarla evlenebiliyormuş.Bu konuda Habil ve Kabil çokca bilinir.Kabil diğer doğan kardeşiyle evlenmek istemeyip çok daha güzel olan ikiziyle evlenmek istemiş ve itirazlarda bulunmuş kendi ikizi olan kız Habilin eşi olacak, bunu kıskanan Kabil kardeşi Habili öldürerek ikizini alıp kaçmış.Buda dünyadaki ” ilk cinayet ” olarak anılıyor.
@ap , islam aleminden alim çıkmıyor derken sanırım, günümüzde çıkmıyor demek istedin. islam dünyasında yozlaş(tır)ma, hurafeler vs. başlamadan önce tıp, biyoloji, astronomi, matematik, mekanik, felsefe, sosyal bilimler ve edebiyatta pek çok bilimadamı, düşünür ve yazar/şairin çok önemli çalışmalar yaptığını biliyoruz. onlardır zaten bugün islam dünya’sının bulunduğu seviyenin islam’dan değil insan’dan kaynaklandığına emin olmamızın sebebi.
acemi kasap ben teşekkür ederim… birde aklıma yeni geldi; insan kelimesinin anlamını bilen var mı? ben kuran’ın okuduğum bir tefsirinde, adem ve havva’nın soyu, bir mertebeye geldiğinde, Allah bu topluma “insan” ismini koyuyor… ve insan isminide; “nereden geldiğini, öncesini unutan” anlamındaki bir kelimeden türetiyor vs vs diye okumuştum… bilimi dinle çatıştırmak, hristiyan engizisyonunun bir geleneğidir… ilk emri oku olan bir dinin öğretilerine tabii iseniz, bilim bu dünyada bir tanrı yok tur diyorsa ona inanacaksınız demektir… çünkü ” la ilahe illallah- allah’tan başka tapılacak yoktur”… tanrıyı maddi dünyada aramayı bırakalım arkadaşlar,O’nun yarattığı dünyada onu acaba şu taşın altındamı ya da yerdemi göktemi diye boyutlandırmaya çablamaya gerek yok… bilim evrim var diyorsa vardır, ancak evrim önce şu kamçılı hayvanın kuyruğundaki elektrik motorunun nasıl bu duzene gelebileceğini tesadüflerle açıklasın bana 😉 bence evrim sandığımız gibi karmaşadan düzene değildir… planlı bir süreçtir,akıllı bir süreçtir…
Yau burası ne enteresan bi yermiş, ne ararsan var. Şüpheciler, 3üncü yolcular, akıllı tasarımcılar, akıl hocaları, müritler, bilenler, bilmeyenler, bilmediğini bilmeyenler. İlk 3,5 milyar heba olmuş resmen, tasarımcı peşrevi uzun tutmuş, ne gerek vardı, yazışırdık bol bol.Çalışma konuları : Entropi, mitokondri
İşin teknik tarafına bakalım biraz da. @beeezy, linkini verdiğin yazıyı okudum, teşekkürler. Epey taze bir bilgi sanırım. Bahsedilen meteor henüz Meteoritical Society’nin veritabanına eklenmemiş. Meteor arama sayfasında 250 milyon yıl önce Avustralya veya Antarktika’ya düşmüş bir meteor görünmüyor (Search yapmak için “Impact craters” klasını seçmek lazım). Sanırım çalışmaya devam edecekler, literatürü değiştirebilmesi için birkaç yerden sağlamlanması lazım.Aynı linki sağınıza solunuza düşen meteroları aramak için de kullanabilirsiniz. İstanbul Rami’de bir futbol sahasının köşe gönderine düşmüş bi tane var mesela.
adem ile havanın rh uyuşmazlığı yokmuş iyiki! mazallah hepimiz sakat olurduk.birde en yakın akrabamız sirke sinee diye biliyordum, yanlışsam düzeltin.
Bence en büyük sorun, herşeyi okuduğu gibi anlamaya çalışmak. Adem ile havva tek tanrılı dinlerden bile eskidir, ama sadece bir elma yedim kovuldum hikayesi değildir.Affınıza sığınarak bu hikayenin arkasında ne olduğunu anlatmaya çalışacağım. Kimse beğenmek zorunda değil.Elma ağacı bilgiyi temsil eder. Bilginin ilk adımı “ben” i bilmektir, hayvanlar “ben” kavramına sahip değildir. İlk insan bu bilgiye sahip değilken cennette yaşıyordu, çünkü hayatımızda bizi mutsuz eden ne var ise “ben” ile ilgilidir. Ben’e sahip olmayan insan sonuçta cennettedir.Adem elmayı yiyerek ilk bilgiye yani “ben” e sahip olur. “Ben” yani kendini farkedişe sahip olduğu anda aşağı bakar, cinsel organını görür, ve utanır.Hayvanlar utanmaz, veya cinsel organlarını koruma dışında saklmaz, ama en ilkel, ve kimine göre çıplak gezen kabileler bile bir şekilde orayı saklar.Bu hikaye bize insan olmayı anlatır, bilginin bedelini anlatır, ben den sıyrılmadan cennete varılmayacağını anlatır.
Adem ile havvanin cocuklarinin ikiz oldugunuda ilk kez duydum acikcasi, bir de her dogumun ikiz olmasi ve ikizlerin diger kardesler ile evlenebilmeleri.Bunlar nerede yaziyor acaba?Yazilmis olsa bile yine bir ensest iliski soz konusu.@beynimkazanbenkepce : Daha once islam alemi/kadercilik/bilim/bilim adami cikmamasi olayi tartisildi bu forum da.
@ap bunu sanırım çok önceleri din k.ögretmenim anlatmıştı bana.Sen soruncada biraz daha araştırdım,Konu şu şekilde anlatılıyorikısaca dokunmadan bi bölümünü ekleyim.Âdem Aleyhisselâm, yüz yıldan sonra Hz. Havva’ya yaklaştı. [258] İlk batında Kabil ile kız kardeşi Lubud (Lübüz) [259] ikiz olarak doğdu. [260] İkinci batında Hâbil ile kız kardeşi Iklima [261] doğdu. Yüce Allah; birinci batında doğanı, ikinci batında doğanla;İkinci batında doğanı da, birinci batında doğanla- iki batın arasındaki evlenmede birbirine muhalefet korunmak sureti ile- evlendirmesini, Âdem Aleyhisselâma emr etti. [262]Âdem Aleyhisselâmın; Hz.Havva’dan, her batında biri erkek, diğeri kız olarak yirmi batında ikiz kırk çocuğu doğdu. [263]Devamı burada numaralar sanırım ayet numarası ben öyle düşünüyorum.Umarım açıklayıcı olmuştur.
Arkadaşlar hepinize teker teker tşk. ediyorum. Çokça tartıştığımız @redogre yede. Dünyada halen çok ateşli tartışılan bir konuyu birbirinizi kırmadan bazı enteresan fikirlerle süslemişsiniz. hafif’e yakışan da bu olmalı. @emsvizyon görüşlerin gayet ılımlı umut var türden. Eski diyanet işleri başkanını Süleyman Ateş’in kuran tefsirinde yaratılış konusu evrim teorisiyle ilişkilendirilmişti. Bir şekilde insan kendini kalıplara koymamalı, evrim teorisi bilimsel olarak ispatlanmadığı gibi yaratılış teoriside ispatlanmış değil. O zaman kati kavgalara gerek yok çalışmalara devam hatta başka başka teoriler ortaya konulmaya çalışılmalı. Evrim teorisini savunan bazı bilim adamları uydurma birçok veri hazırladılar maalesef bilim bu şekilde olmaz. Bilim tutculuğu kabul etmez objektifliği kabul eder. Yaratılış görüşünü savunan bazı yobazların bu teoriyi savunurken nasılda taassup içinde başka bir şey göremediklerinin tanığıyız. Aynı şekilde bazı evrimci teorisyenlerinde benzer yobazlıklar içine düşmesi bilim dünyası için ne acı. serdarsabri’nin kendi hazırladığı konunun bu kadar seviyeli ve uzun soluklu tartışılmasına neden itiraz ettiğini anlamadım. Yoksa karşıt görüşlere dayanamıyor mu?
serdarsabri karşıt görüşlere dayanır dayanmasına da yukarda topu topu bir tane karşıt görüş var o da beezy’nin yazdığı. Bilim ve inanç tartışamaz ki, dogmanın neyini ölçeceksin, hangi deneye tabi tutacaksın?Çalışma konusu : İbni Haldun
Dogmalarda (inanışın dışında bir cepheden baktığınızda) bilime kaynak oluşturacak tezler içerir. Bilim bunları kanunlaştırarak kabul etmez ama birer araştırma konusu edinir. National Geographic gibi kuruluşlar dogmaları araştırıp duruyorlar. Piramitlerde yazılan lanetleri sorgulayıp duruyorlar. İsa peygamberin havarilerini, incili sorgulayıp duruyorlar, “Adem’in İzinde” benzeri geniş antropolojik ve genetik araştırmaları yapıyorlar. Eğer inançlı kimseler dogmalara istedikleri zaman objektif olarak bakmayı beceremeseydiler; Einstein’ın Yahudi olmaması gerekirdi. İbn-i Sina’nın müslüman olduğu için bilim yapamaması gerekirdi. Bir Newton asla olmazdı. Bu gün dünyada ki üniversitelerde bir çok hıristiyan, yahudi, hinduist, budist, müslüman, yahudi Profesörler var. Bu insanlar dogmatik inanç kalıplarından sıyrılıp, bu öğretilere objektif yaklaşmayı biliyorlar. Dini inançlar bilim yapılmasına engel değildir. Dini öğretiler bilime ayak bağı olmazlar aksine insanları araştırmaya iten bir sürü tez içerirler. Ayak bağı olan yobaz düşünce tarzıdır. Bakınız yaratılış teorisi olmasa dünyanın başlangıcı hakkındaki araştırmalar bu denli şevkle yapılmayacaktı. Tıpkı muhalefetler olmazsa iktidarınların verimli çalışma temposunun bir süre sonra düşmesi gibi; tez olmadan anti tez olmaz.
@ap Adem ile Havvanın ikiz olup olmadığını sormuştun semavi dinlere in, ancak o derinlikte bunu görebilirsin ki Kuran-ı Kerim açık ve net olarak bunu ayetlerinde belirtmiştir.Burda senle müslümanlık tartışması yapmayacağım. Fakat Kuran-ı kerimin türkçe mealini açıp okursan göreceksin.hatta sen okadar da uğraşma net.den ara bulacaksın.
Havva’nın , Adem’in kaburgasından yaratıldığı söylendiğine göre, aynı genetik yapıya sahip olmaları mantıklı bir çıkarım olmaz mı? Yani ayrı yumurta ikizliği (cinsiyet farklılığından dolayı) DNA’larına sahip oldukları söylenebilir mi?
Bu yazı bugün BirGün gazetesinde, kaçın sakırmayın.
öbür tarafta anlarız dert etmeyin.bence algılama yeteneğimizin sınırı, anlama sınırımızı oluşturuyor, o da bana göre ivmelenerek genişliyor.
tebrikler:)gazeteye baktımorada yazarlık mı yapıyorsunuz?
Okur-yazarlık yapıyorum
hayır ben şunu sormak istedim,okurluğunuzu anladım da;aktif olarak yazarlık mı? yoksa bazı konularla ilgili ara ara yazı paylaşımı mı?teşekkürler
kusura bakmayın, anlamamış gibi görünmüş olabilirim;o yüzden ısrarla sordum;çünkü size sizinyazmanızı isteyeceğimiz konu önerileri olabilir mi ? diye soracaktım
Yok yok…Benim atalarım osuruk böceğiymiş. :))Benim anlayamadığım, maymundan geldiğimiziispatlamanın bize ne yararı olacak?Darwin zamanında daha mikroskop diye bir şey yokmuş.Ki, evrim daha da eskilere dayanıyormuş.Benim bilimden anladığım, incelersin, araştırırsın,ölçersin, biçersin…Sonra da şu şudur, bu budur dersin.Mikroskopu, teleskopu, leptopu, dijitayzırı icat edersin.Bokböceğini sıkıp AIDS’e ilaç bulursun.O zaman derim ki, bokböceği benim atamdır.Ya da maymun bokundan AIDS’e ilaç bulursun.O zaman da maymun resmini alır odamın duvarına asarım.Ama olmuyor böyle.Eski bir fanteziyi kabul ettirmeye çalışmakbana samimi gelmiyor.”Evrimi kabul etmeyen bilim düşmanıdır” mantığı,kendini inceden inceye hissettiriyor.Varsa evrim diye bir şey, bırakalım bilim bunu tam olarakçözsün, koysun ortaya.Ama, evrimle ilgili yeni kanıtların bulunduğuna dairhaberler, renkli gazetelerin magazin haberleri düzeyine düştü.”Maymun benim atam!” demek marifet değil.Marifet, “Atam, sen kalk ben yatam!”diyen gençliğe bir şeyler verebilmetir.Teoriye inanmıyorsun diye insanları bilim düşmanlığıylaitham etmek, evrimi bir din, kökendinci- putperest bir dinhaline getirir, başka da bir getirisi olmaz.Sadece bir cümleyle mutlu olacaksanız, buyrunuz.Benim atalarım bokböceğidir. Sevinin!
doğayı korumalı ve temiz tutmalıyız.hem kendimiz hem de gelecek nesiller için. yok olan yok olmuş.ancak nesli tükenmekte olan hayvanları koruyalım onlar yokolmasın bari. tabi diğerlerine de sevgi göstermeli elimizden geldiğince yardım etmeye çalışmalıyız. kanadada kürkleri için fok balıklarına yaptıklarını düşündüm.onlar insan olamaz.