bildirgec.org

khun

11 yıl önce üye olmuş, 25 yazı yazmış. 27 yorum yazmış.

Muro’yu vursunlar mı, yoksa Atatürk vatan haini miydi?

khun | 31 August 2008 17:51

Bence Yiğit Bulut yanılıyor, devletin Muro filmini engellemesi gerektiğini düşünerek.

Çocukların Muroculuk oynaması, sadece yeni sonuçlar doğuracak bir sonuçtur.
Her nasılsa başla(tıl)mış bir akım, engelemesi mümkün olan noktayı henüz geçmemiş bile olsa
engellenmemelidir. Dış desteği kesin olan hatta dışarıdan başlatıldığı belli bir hareketle
mücadele, engelleme girişimleriyle yapılabilemez. Tabii ki filmden bahsetmiyorum.
Bu ülkedeki neredeyse her evden bir şehit verilmişse artık biraz da psikoloji gibi sosyoloji
gibi çatışma dinamiği prensipleri gibi daha nitelikli yöntemleri devreye sokmak gerekmez mi?
Akımı yönlendirmek, kanalize etmek, enerjisini dağıtmak, sıradanlaştırmak, marjinalleştirmek,
genel çerçeve içindeki sıradan bir dinamik haline getirmek akılcı bir yöntem olmaz mı?

popüler kültür

khun | 26 July 2008 12:09

Kendi özgün düşünce sistematiğini oluşturamamış insan kitlelerine eşi bulunmaz bir hizmet olarak sunulan, tüm dünyadaki insanları aynılaşmaya doğru güden popüler kültür.
Bireyselleş !
Farkını ortaya koy !
Şampiyonların yiyeceği !
Klişeler,
Klişeler,
İnsanları benmerkezci anlayışa hapsetmenin en kestime, en verimli yolu, popüler kültür!
Güt, sömür, soy..

8 – 0

khun | 21 July 2008 09:38

Derin devlet 8 küresel güç ve temsilcileri 0.
Uzun zamandır olan biteni anlayamamaktan ve devletin kendini koruma yeteneğini büsbütün kaybetmiş olması endişesinden huzursuzdum, fakat şimdi rahatladım, çünkü artık bariz şekilde ortaya çıktı ki bu geri çekilme, uzun soluklu bir stratejinin sonucuymuş.
Rusya’da Putin’in iktidara gelişinin bir derin devlet operasyonu olduğu daha baştan belliydi.
Burda da benzer bir operasyon mu yapılıyor diye düşünürken gördük ki bizdeki daha farklı bir süreç ve hiç de lehimize gelişmiyor.
Her ne kadar Putin’in Rus halkı için ne derece iyi olduğu tartışma götürse de devletin güçlenmesi açısından başarı ortadadır. Fakat, Rusya’da demokrasi zaten geleneksel olarak pek rağbet görmez. Halk açısından birşey farketmiyor denebilir. Ayrıca bu onların sorunu.
Bizde ise, devlet yapısına sistematik şekilde sızma gayretleri belli ki tahammül sınırlarının çok ötesinde başarıya ulaşmış ve kesin bir temizliği kaçınılmaz hale getirmiş.
Ancak temizlerin arada kaynamayacağı, içerdeki uzantıların da en net şekilde deşifre olmasını sağlayacak kapsamlı bir operasyonun çok zor olması sebebiyle;
-zamana yayılarak kamuoyunun hazırlanması,
-oyunu kaybediyormuş görüntüsünün verilmesi,
-iç ve dış dengelerin devletin çıkarlarını zarara uğratacak şekilde değişmemesinin sağlanması
-ve de dış politikanın, kontrolden çıkmadan devamının sağlanması gibi son derece başarılı bir operasyon icra edilmiş durumdadır.
Benim gördüğüm odur ki, bu devletin sırtı yere gelmez.
Bu kadar profesyonel iş çıkardıkları için bir vatandaş olarak teşekkürlerimi ve saygılarımı sunuyorum.

Egoizmin Zaferi, bir başarı öyküsü

khun | 17 September 2007 19:00

Yetmiş yaşında daha en temel kavramları bile tanımlayamamış, davranış bozuğu hallerini
insani şeylermiş gibi algılamaya çalışan ve en yaygın ahmakça fikirleri dahi kendilerine hiçbir faydası olmamasına rağmen bir kerecik olsun sorgulamaya yanaşmadan büyük bir sadakatle savunup uğrunda her türlü fedakarlığı yapmaya hazır insanlardan, onların yetiştirdiklerinden ve elan yetiştirilmekte olanlardan oluşan bu egoist kısır döngünün yamyamlığa vardığını görmek..
İnsanın terörist olası geliyor.
Bu yaptığım mantık hatasına ne deniyor acaba?

Vay Be..

khun | 25 July 2007 15:07

Bi de özür diledim, pardon ben yanlış bilmişim dedim meğer yanlış manlış bilmemişmişim!
Kimi ortalığa ip atar, asarız keseriz der; kimi mazotu ben daha iyi 1 ytl yaparım, fındık benim ben fındığın el ne karışır der;
kiminin eşi, eşinin alnındaki teri silmek için otobüsün üstünde peşi sıra gezelenir ( bunlar televizyonda kendilerini hiç mi seyretmiyorlar acaba? ); kimi Atatürk’ün adıyla oy istediğinde meclis dışında kaldığını unutur hatırlayasıları gelmez.
Sandılar ki muhalefet yapma şekli eskiden neydiyse bugün de odur.
Bi de dip dalgacılar vardı çın çın çınlayıp velvele yaparak milletin tepkisel zihninin tepkisini çektiklerini anlayamayan. Kahretsin aylar önce yazmıştım bu dip dalganın altında kalacaksınız diye, yayınlanmamıştı, sevinmiştim, çünkü pişman olmuştum haksızlık ettiğimi düşünerek.
Bi de e-muhtıra verdiler yürü ya millet dediler, burda ben görüyorum sade vatandaş, iş nereye gidiyor, orda onlar görmediler (ya da istedikleri buydu!)
Böyle muhalefete böyle iktidar,
Böyle millete böyle siyasetçi!
Yazıklar olsun.
Vay be..

Oyun Oyun İçinde

khun | 25 May 2007 20:21

Oyunları vardı ben’in, oyun içinde ve ben’lerin. Ben, oyunlar oynardı ben’e ve ben’lere. Herkes oyunlar oynardı kendine ve herkese.
Oyun oyundu sadece, ama hayattı aslında, yaşamaktı.Ben bunu bilirdi, herşey ben içindi, yaşamak da.
Yaşamak bir oyundu, iç içe geçmiş oyunlardı. Ben bunu bilirdi, yaşamakdı asıl olan. Herşey bir oyundu ve hepsi yaşamak. Ve hepsi ben içindi.
Ben varolmak demekti, anlamak, bilmek, acıkmayı, doymayı, doyamamayı, öfkeyi, kıskançlığı, sevgiyi ve plan yapabilmek herşeye dair, oyunlar oynayabilmek.
Ben bilirdi, hayatın kuralları vardı, şartları ve sınırları, hepsi kendisi içindi. Oyunlardı hayat, oyun içinde.
Oyun hesaptı sadece, yalan değildi, yanlış da. Kötü ya da iyi ya da çirkin veya güzel. Sadece oyun, sadece hesap, ben bilirdi hesabını. Çünkü oynamayı bilirdi, herşeyi anlamlı yapan kendisiydi, herşey ben içindi. Gerisi önemli değildi.
Herşeyin bir açıklaması vardı, zaten olmasa ne olurdu ki? Önemli olan hesaba uymasıydı ve herşey hesaba uydurulabilirdi. Bu bir oyundu.
Bazıları düşer, bazıları ayakta kalırdı, hayat böyleydi.
Sınırları vardı hayatın ve kuralları. Ben bilirdi.
Ben’ler vardı ben içinde ve ben’e oyunları, bu, yaşamaktı sadece, hayat böyleydi, ben bilirdi.
Oyunlar önemliydi, hesap önemliydi. Hesap yaşamaktı. Ben hesabını bilirdi. Gerisi önemli değildi. Bunu bütün ben’ler bilirdi, iç içe veya yan yana. Bütün ben’lerin oyunları vardı. Çünkü hayat buydu.
Sadece ben ve ben’lerin hesabı önemliydi, çünkü herşeyi var eden ben’di ve anlamlı. Ben olmasa hayat da olmazdı, kurallar, sınırlar ve oyunlar da.
Ben en önemli olduğunu iyi bilirdi nasıl bilmesindi ki?
Bütün oyunlar sadece oyundu yaşama dair ve isimleri önemli değildi ya da sıfatları ya da ayrıntılar. Önemli olan sonuçlardı. Sonuçlar içindi bütün oyunlar, hesaba uygun olmalıydı bütün sonuçlar. Şimdi doğru olan biraz sonra yanlış olabilirdi. Hayat değişkendi.
Ben bunu bilirdi bütün ben’ler bilirdi.
Hayat böyleydi.

Ben ben içinde..

khun | 22 May 2007 18:47

Benler vardı, sınırlar içinde ayrı ayrı. Benler vardı, ben içinde bir arada. Ben’e ve benlere göreydi, bütün sınırlar ve ben için.
Ben, bilirdi herşey kendisi içindi. Sınırlar da benler de. Ben’e göre tanımlanmıştı herşey ve tanımlanacaktı, çünkü öyle olmalıydı.
Çünkü, ben’di herşeyi anlamlı yapan. Çünkü, ben’di varolmak denen.

Ben olmazsa sınırlar da olmazdı, tanımlar ve kurallar da. Ve hayat da. Tanımdı herşey, sınırdı.
Ve ben bunu bilirdi.
Suyun bile ben’leri vardı, ben içinde. Sonsuzluğun içinde bir sınırı ve sınır içinde sınırları. Atomları, molekülleri. Dalgaları vardı okyanusların ve akıntıları.

Fani dünya

khun | 17 May 2007 11:34

olay,
sabah saat altı,
Bir adam sesi geliyor sokaktan, telefonla konuşuyor koşarken,
-Abi iki dakka bekle geliyorum, yolda koşuyom şu anda
tamam mı abi?
-tamam abi, görüşürüz birazdan.
çıkarım,
1-adam muhtemelen servise geç kalmş,
2-servis şöförünü arıyor
3-şöförün tlfnu adamda var
4-şöförü arayıp beklemesini rica etmek onun için de,
şöför için de, hatta servis aracında bekleyecek olan
diğer yolcular içinde normal,
5-tlfn la yüksek sesle konuştuğunun muhtemelen farkında değil,
6-koşuyor olmaktan ve geç kalmış olmaktan dolayı heycanlı,
7-muhtemelen ya taksiye verecek parası yok veya servisi kaçırmakla işe geç kalma ihtimali yükselecek (taksi de lazım olduğunda bulunmaz),
8-tek başına geç kalmaktansa herkesle birlikte geç kalmak daha iyidir.

Sınır sınır içinde..

khun | 08 May 2007 23:55

Bir köyde yaşıyorlardı zamanla büyüyüp genişleyen.
Bir düzenleri vardı, çünkü kuralları vardı, sınırları içinde, basit.
Sınırları vardı aralarında ve etraflarında. Sınırlar iyiydi. Ve kuralları vardı, karmaşık görünen, ama basit.
Sınırları vardı içinde yaşadıkları, düşündükleri, hayaller kurdukları. Umut ettikleri.
Herkesin kendi sınırı vardı ve herkese ortak bir sınır, içinde yaşarlardı.
Kuralları vardı kendileri için. Ve kuralları vardı ortak. Çünkü bir düzenleri vardı. Hep vardı ve hep olacaktı.
Sınırları vardı aralarında, sınırlar gerekliydi, çünkü herkes kendi sınırları içinde yaşardı.
Sınırları vardı etraflarında ve hepsi o sınırın içinde yaşardı birlikte, ama ayrı. Çünkü herkesin ayrı sınırı vardı, sınır içinde.
Sınırlar birlikte çizilmişti özenle, etraflarına ve hepsinin etrafına.
Kuralları vardı sınırlar içinde.
Sınırların kuralları, kuralların sınırları vardı, düzen içinde.
Çünkü hayat böyleydi.
Kurallar koymuşlardı sınırlar içinde, zamanla ve gelişmişti kurallar kendi içinde.
Unutulmuştu bazı kuralların neden konduğu, zaman içinde, ama gerekliydi herhalde.
Sınırları vardı içinde yaşadıkları, sevdikleri, sevildikleri, paylaştıkları.
Kuralları vardı sınırlar içinde ve sınırların.
Paylaşmaktı esasında sınırlar, özgürlüğü, sevgiyi, umudu, hayalleri.
Ve ayırmaktı sınırlar, herkese ait olanı.
Sınırlar vardı sınırlar içinde, aşama aşama, derece derece.
Sahiplenmekti aslında sınırlar, belirlemekti neyin kime ait olduğunu ve ne kadarının.
Böyle olmuştu hep, sorgusuz, çünkü hayat böyleydi.
Bir sınır vardı bütün sınırları kapsayan ve herşey o sınırın içindeydi sınırlarla birlikte.
Kurallar vardı, artık kimsenin hatırlamadığı, nasıl konduğunu.
Böyle iyiydi, çünkü hayat böyleydi.
Kurallar iyiydi, kuralsız olmazdı, sınırlar içinde.
Sınırlar vardı herkesin bildiği, çünkü içinde yaşarlardı.
Pek azı merak etti sınırların ötesini, çünkü herşey zaten sınırların içindeydi, hayat buydu, bunu herkes bilirdi.
Sınırlar vardı tanımlı, tanım, tanım içinde.
Ben, vardı sınırlar içinde tanımlı, ben’le başlayan.
Ben’e göre yapıldı tüm tanımlar, ben için. Sınırlar vardı ben içinde, ben’le başlayan tanımlı.
Ben içinde sınırlar vardı, sınırlar içinde ben’ler.
Hayat böyleydi.
Sınırlar gerekliydi.
Sınırlar, paylaşmaktı, sahip olmaktı, yalnız kalabilmekti kalabalık içinde, var olmaktı.
Sınırlar ben içindi. Çünkü ben, var olmaktı, sevmek, kıskanmak, öfkeden deliye dönmek, anlamak, ağlamak, tiksinmek, alışmak, kanıksamak, acıkmak, doymak..
Sınırlar, bensiz olmazdı ve ben, sınırlar olmadan.
Sınırlar ölçüydü, ben bunu bilirdi.
Bunu herkes bilirdi.
Kurallar buna göreydi ve sınırlar.
Ben’ler vardı yan yana, aralarında ve etraflarında sınırlar.
Düzen içinde yaşarlardı, çünkü kuralları vardı.
Düzen içinde düzen vardı, çünkü kural içinde kural, sınır içinde sınır vardı.
Sınırlar tanımdı, hayatı özetleyen.
Ben bilirdi, herkes bilirdi, hayat böyleydi.
Bir köyde yaşarlardı sınırları belli, ordan ötesi önemli değildi.
Çünkü ordan öte birşey yoktu.
Hepsi buydu.
Bunu herkes bilirdi.

Sineğin Ölümü..

khun | 04 May 2007 17:50

Vızıldayıp duruyordu, koşup spreyi getitdim, cama takıldığında fısladım. Yere düştü, bir süre daha vızıldadı, sonra sesi kesildi.

Onu öldürdüm. Ben bir katilim.

Daha önce de öldürmüştüm, sinekleri, karıncaları, arıları, balıkları, hatta hamamböceklerini, ben soğukkanlı bir seri katilim.

Fakat bu sefer farklı.

Elektrikli süpürge vakumladı, tozlara karışıp gitti cansız kalıntısı.

Peki ya canı, o nereye gitti?

Belki bu cinayetle tüm tarihi değiştirdim, buna hakkım var mıydı? Fazla değil belki sadece on sene sonra sırf bu yüzden insanlık korkunç felaketler yaşayacak.