Bizi bir Fransız’ın gözünden görmek isterseniz( ama ne yazık ki fransızca olarak) Marie‘nin blogunu size kesinlikle tavsiye ederim. Normal karşıladığımız, kültürümüze, alışkanlıklarımıza farklı bir bakış açısı.
marie sıradan bir fransız vatandası. tesadüfler sonucu buraya gelmiş ve çok sevmiş. artık istanbulda yasıyor.blogunda gerekistanbulu gerek gittiği diğer yerleri anlatıyor. Günün fotografı olarak buradan kareleri koyuyor. okuduklarını anlamasan bile sadece fotograflardan bile hoslanabilirsin bence
evet fotoğraflar çok güzel ki zaten bildiğimiz manzaralar ..tabi bakış açısı elbette farklı.. da kişi türkçe de bilmiyor mu.. ingilizce de mi.. neyse.. zaten bize anlatmıyor bunları demekk ki.. ama.. istanbul u sevmesi ne güzel.. istanbul türkiyenin reklamı … umarım bir gün istanbuldan isyan edip kaçmaz… her şey güzel değil.. gülü seven dikenine katlanır…
Bugün tesadüfen yolda onu görünce kendimi ünlü birini görmüş gibi hissettim. İnternet sayesinde herkes değil 15 dakika belki de yıllarca ünlü olma hakkını kazanabiliyor sanırım
Bir ornegiTembellerin icadıTürkiye’de yakınlık arz eden birçok alışveriş mekanı var, her mahallede bir veya daha fazla bakkal bulunuyor, seyyar satıcıları saymıyorum bile. Dolayısıyla arabaya binip de alışverişe gitmek gereksiz; Türkler ekmeklerini, gazetelerini, sebzelerini ve sularını birkaç adım öteden temin edebiliyor. Buna karşın, çoğu, temel ihtiyaçlarını evlerine kadar getirtiyorlar. Her şeyden öte, eve teslimat ücretsiz, niye faydalanmasınlar ki? Bakkala bir telefon etmek yeterli, iki dakika sonra çırak elinde taşıdığı ihtiyaçlarınızla kapınızda.İşler biraz daha hızlı yürüsün diye Türkler bir sistem icat etmiş: Elle sepet sarkıtmak. Bundan daha kolay bir şey olamaz: Bir sepet alıyorsunuz, içine poşet yerleştiriyorsunuz, sapını iple bağlıyorsunuz. İşte, her şey tamam! Size sadece bakkalınızın isteklerinizi küfeye yerleştirmesini beklemek kalıyor. (Eğer zemin katında oturuyorsanız bu sistemin yerine sadece ellerinizi camdan uzatmanızın yeterli olacağını söylememe gerek yok herhalde !)Bilin ki bu sistem Türkiye’nin her köşesinde işliyor. Hatta her gün binlerce sepet sokaklara iniyor ve yukarı çıkıyor…Sarkıtılan sepetlerin kaç tanesi yanlışlıkla yoldan geçenlerin kafasına isabet ediyor, işte bu konu hakkında yeterli bir istatistiğe sahip değilim’ Ama eminim ki, birçok şehir sakini, tuhaf ve matrak hikayelere sahiptir.
Yazılarını okurken normal saydığımız bir cok şeyin aslında ne kadar bize özgü olduğunu görüyoruz. Aynı manzaraya nasıl farklı yerlerden bakılırın güzel bir örneği. ikimiz de Kız Kulesi’ne bakıyoruz mesela, ama onun Kız Kulesi hakkında bildiği farklı efsaneler var.
Yaptigi is bence cok faydali ve orjinal bi fikir, fotograflar bazen herseyi anlatir derler ya, fotograflara baktim da gerceken objektif ve Istanbul un neredeyse gercek yuzunu yansitan foto lar. isin aslinda baska bi boyutu da var ,yazinin basinda ki giris cumlesi (bizi bir fransizin gozunden gomek isterseniz fln diye) malesef bu fransada yasayan Turkler icin Fransa da gecerli bi akce degil, Fransanin genellikle yapisinda var olan gizli sovenizm in farkinda olmayan eminim yoktur.Bu zaten bir yana Fransa da Musluman ve Turk olarak normal bir Avrupa vatandasi gibi yasamaniz zor, toplumun bir cok kesiminde psikolojik dislanmaya maruz kalmamaniz icten bile degil, araplar bu konuda Turklere nazaran biraz daha sanslilar ,fransa toplumuna daha asimile olmus bir durumlari var lakin bu durum Avrupanin genelinde Turklerin araplarla ayni kefeye konulmasini engellemiyor malesefff..( tarhsel surecte araplarla yakinlan yada ortak olan noktalarimiz var ama bunu toplum yapisina kadar indirgmenin yanlis oldugu kanaatindetim) kadinlarimizi peceli sanmalari, bizimde dilimizin arapca oldugunu sanmalari, poligaminin halen revacta ,bole biz erkeklerin 2 li-3 lu kadin ile evli olduklarini dusunmeleri fln fismannn;;;bir sefer Ispanyol bir arkadasim;–Muslumanmisin? diye sordu–Evet! Dedim–Muslumanlar neden atlet giyer! deyince once bi afalladim ama icimdende olesiye onunla sole bi guzel dalga gecme istegi geliyordu. (yok Muslumanim ama ben atlet giymem fln diye)Asimile olmus Turkler de zaten GENELLIKLE (dislama yahut kucumseme degil) kebabcilik yada insaat isleri ile ilgilenen vatandaslarimiz; Koca bir tolumun turk insanlarinin genelini kebab=Turk, Turk=kebab gibi duz bir mantikla kategorize etmeleri cook ayip cok ,ustelik katlanilmaz,p.S konu ile birebir baglantisi olmayabilir lakin olaya fransiz kalmamak icin bunlari paslasmanin guzel olacagini dusunduum
2007’ye randevuNoel tatili geldi çattı! Ve her sene olduğu gibi, sene sonundaki tatilimi Fransa’da ailemle geçireceğim. Türkiye’de 3 Ocak’a kadar tatil olduğu için, bunu değerlendireceğim ve seyahatimi uzatacağım.Dolayısıyla blogumu kısa bir tatile sokuyorum… Ama unutmayın ki, benim blogum interaktif bir ortam. Yine de umuyorum ki, tatil süresince, benim yerime ilginizi çeken konuları yorumlarınızda belirteceksiniz. Beklerken eğer okumayı özlerseniz, sizi expat-blog’u ziyaret etmeye davet ediyorum, orada ülkesinin dışındaki birçok insanın bloguna ulaşabilirsiniz.Son bir şeyle bitiriyorum: 2006’nın en iyi anları, 2007’nin en kötüleri olsun !Yakında görüşmek üzere sevgili okurlar,Hepinize yıl sonunda iyi tatiller diliyorum 🙂
Bayagıdır bakmıyordum simdi tekrar göz attım da kıskandım: ) cidden kıskandıM, ne kadar güzel yazıyor.Istanbul’da yasamak güzel cidden, göz ardı ettiğimiz ne cok ayrıntı var…
Tanrı ilk önce Fransa’yı yaratmış, bakmış çok güzel olmuş, demiş ki “Bu böyle olmaz, diğer insanlara haksızlık olacak şimdi”, ardından fransızları yaratmış 🙂
vize fln demeyin bana ; hayatimda verdigim en genis ifademi ben elcilikte verdim , kendimi bi an CIA in Guantomo ustunde zannettim, adamlarin bir 775 gun once fln ca saatte nerede oldugumu sormadiklari kalmisti
Web sitemizde size en iyi deneyimi sunabilmemiz için çerezleri kullanıyoruz. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, bunu kabul ettiğinizi varsayarız.Tamam
yorumlar
azıcık özetle bari ne var ne yok, ayıp valla:) en azından kim bu marie(fransız olduğunu biliyorum) onu de bari.
marie sıradan bir fransız vatandası. tesadüfler sonucu buraya gelmiş ve çok sevmiş. artık istanbulda yasıyor.blogunda gerekistanbulu gerek gittiği diğer yerleri anlatıyor. Günün fotografı olarak buradan kareleri koyuyor. okuduklarını anlamasan bile sadece fotograflardan bile hoslanabilirsin bence
evet fotoğraflar çok güzel ki zaten bildiğimiz manzaralar ..tabi bakış açısı elbette farklı.. da kişi türkçe de bilmiyor mu.. ingilizce de mi.. neyse.. zaten bize anlatmıyor bunları demekk ki.. ama.. istanbul u sevmesi ne güzel.. istanbul türkiyenin reklamı … umarım bir gün istanbuldan isyan edip kaçmaz… her şey güzel değil.. gülü seven dikenine katlanır…
Bence biraz Türkçe biliyordur ama dediğin gibi hedef kitlesi Fransa’daki yakınları olduğu için Fransızca yazıyor olmalı
Bugün tesadüfen yolda onu görünce kendimi ünlü birini görmüş gibi hissettim. İnternet sayesinde herkes değil 15 dakika belki de yıllarca ünlü olma hakkını kazanabiliyor sanırım
Ayrica bazi yazilarin Turkcesi var(sanirim, cevirisi olmayipta ek olabilir).
Bir ornegiTembellerin icadıTürkiye’de yakınlık arz eden birçok alışveriş mekanı var, her mahallede bir veya daha fazla bakkal bulunuyor, seyyar satıcıları saymıyorum bile. Dolayısıyla arabaya binip de alışverişe gitmek gereksiz; Türkler ekmeklerini, gazetelerini, sebzelerini ve sularını birkaç adım öteden temin edebiliyor. Buna karşın, çoğu, temel ihtiyaçlarını evlerine kadar getirtiyorlar. Her şeyden öte, eve teslimat ücretsiz, niye faydalanmasınlar ki? Bakkala bir telefon etmek yeterli, iki dakika sonra çırak elinde taşıdığı ihtiyaçlarınızla kapınızda.İşler biraz daha hızlı yürüsün diye Türkler bir sistem icat etmiş: Elle sepet sarkıtmak. Bundan daha kolay bir şey olamaz: Bir sepet alıyorsunuz, içine poşet yerleştiriyorsunuz, sapını iple bağlıyorsunuz. İşte, her şey tamam! Size sadece bakkalınızın isteklerinizi küfeye yerleştirmesini beklemek kalıyor. (Eğer zemin katında oturuyorsanız bu sistemin yerine sadece ellerinizi camdan uzatmanızın yeterli olacağını söylememe gerek yok herhalde !)Bilin ki bu sistem Türkiye’nin her köşesinde işliyor. Hatta her gün binlerce sepet sokaklara iniyor ve yukarı çıkıyor…Sarkıtılan sepetlerin kaç tanesi yanlışlıkla yoldan geçenlerin kafasına isabet ediyor, işte bu konu hakkında yeterli bir istatistiğe sahip değilim’ Ama eminim ki, birçok şehir sakini, tuhaf ve matrak hikayelere sahiptir.
keşke İngilizce’sini de koysaydı yorumlarının… çevirisine gönüllü olarak yardımcı olup kendisine iletirdim… ama bilmiyorum Fransızca… ne gelir elden?
Yazılarını okurken normal saydığımız bir cok şeyin aslında ne kadar bize özgü olduğunu görüyoruz. Aynı manzaraya nasıl farklı yerlerden bakılırın güzel bir örneği. ikimiz de Kız Kulesi’ne bakıyoruz mesela, ama onun Kız Kulesi hakkında bildiği farklı efsaneler var.
Yaptigi is bence cok faydali ve orjinal bi fikir, fotograflar bazen herseyi anlatir derler ya, fotograflara baktim da gerceken objektif ve Istanbul un neredeyse gercek yuzunu yansitan foto lar. isin aslinda baska bi boyutu da var ,yazinin basinda ki giris cumlesi (bizi bir fransizin gozunden gomek isterseniz fln diye) malesef bu fransada yasayan Turkler icin Fransa da gecerli bi akce degil, Fransanin genellikle yapisinda var olan gizli sovenizm in farkinda olmayan eminim yoktur.Bu zaten bir yana Fransa da Musluman ve Turk olarak normal bir Avrupa vatandasi gibi yasamaniz zor, toplumun bir cok kesiminde psikolojik dislanmaya maruz kalmamaniz icten bile degil, araplar bu konuda Turklere nazaran biraz daha sanslilar ,fransa toplumuna daha asimile olmus bir durumlari var lakin bu durum Avrupanin genelinde Turklerin araplarla ayni kefeye konulmasini engellemiyor malesefff..( tarhsel surecte araplarla yakinlan yada ortak olan noktalarimiz var ama bunu toplum yapisina kadar indirgmenin yanlis oldugu kanaatindetim) kadinlarimizi peceli sanmalari, bizimde dilimizin arapca oldugunu sanmalari, poligaminin halen revacta ,bole biz erkeklerin 2 li-3 lu kadin ile evli olduklarini dusunmeleri fln fismannn;;;bir sefer Ispanyol bir arkadasim;–Muslumanmisin? diye sordu–Evet! Dedim–Muslumanlar neden atlet giyer! deyince once bi afalladim ama icimdende olesiye onunla sole bi guzel dalga gecme istegi geliyordu. (yok Muslumanim ama ben atlet giymem fln diye)Asimile olmus Turkler de zaten GENELLIKLE (dislama yahut kucumseme degil) kebabcilik yada insaat isleri ile ilgilenen vatandaslarimiz; Koca bir tolumun turk insanlarinin genelini kebab=Turk, Turk=kebab gibi duz bir mantikla kategorize etmeleri cook ayip cok ,ustelik katlanilmaz,p.S konu ile birebir baglantisi olmayabilir lakin olaya fransiz kalmamak icin bunlari paslasmanin guzel olacagini dusunduum
demiş ki
Bayagıdır bakmıyordum simdi tekrar göz attım da kıskandım: ) cidden kıskandıM, ne kadar güzel yazıyor.Istanbul’da yasamak güzel cidden, göz ardı ettiğimiz ne cok ayrıntı var…
Hales gerçekten ilginç bir blog istanbul manzaralarını görmek hoşuma gidiyor parmaklarına sağlık .
hales ilgiyle 4-5 sayfasına baktım… bizi bizden daha çok sever gibi… diğer sayfalara sonra göz atacağım… teşekkürler…
Tanrı ilk önce Fransa’yı yaratmış, bakmış çok güzel olmuş, demiş ki “Bu böyle olmaz, diğer insanlara haksızlık olacak şimdi”, ardından fransızları yaratmış 🙂
:)))
: ) Bir de vize alması kolay olsa değmeyin keyfimize
amaaan bırak allahaşkına, vizesi de onların olsun, gölge etmesinler başka ihsan istemezük 🙂
@EUQOn oyle deme hiç, vize bizim olsun gezelim Avrupa’yı. Valla Amerikalarda gözüm yok güneyinden Avrupa bana yeter
vize fln demeyin bana ; hayatimda verdigim en genis ifademi ben elcilikte verdim , kendimi bi an CIA in Guantomo ustunde zannettim, adamlarin bir 775 gun once fln ca saatte nerede oldugumu sormadiklari kalmisti