İçeride oturmuş keyif yaparken, aniden kapı çaldı. Yerimden kalktığım gibi kapıya yöneldim. Açmadan önce kapının kolunu şöyle bir inceledim. Boyası çıkmıştı. Bir süre daha inceledim. Dışarıdan “Açsana lan kapıyı” diye ses duymamla birlikte, gerçeklere döndüm. Kapıyı açtığımda, karşımda biricik arkadaşım Erman vardı. Kulağında kulaklık, mp3 playerla mal gibi duruyordu. “Ooo Erman, gel içeri” dedim. O da “Yok abi sağol, gidecem şimdi, bir şey sormaya geldim” demek yerine yüzsüzce içeri girdi.”Geç otur şöyle koltuğa” demeye kalmadan, koltuğa oturmuş, eline de bi muz almış, yiyordu. En iyi arkadaşım, böyle davranarak, sanki kendinden soğutmak istiyordu beni. İçimden “Y.vşağa bak, babasının evi sanki” dedim. O da bana “Noldu, bi şey mi dedin?” şeklinde şüpheci bi soru sordu. Ben de “Yok yok. Rahat ol, keyfine bak” diyerek, belki alınır da, toparlanır diye söylendim. En ufak bi değişik olmadı. Karşımda fütursuzca, suratındaki ebleh ifade ile muz yemeye devam etti. Bir an aklıma National Geographic belgeselleri gelmesiyle birlikte, Erman’ı muz yiyen maymunlar gibi görmeye başladım. Elimdeki Olips şekerini kafasına doğru fırlattım. Şekerin kabını çıkartıp da, afiyetle yemesini, büyük bir zevkle izleyecektim ki “Abi nabıyorsun yeaaa?” demesiyle birlikte kendime geldim.Bir süre anlamsızca birbirimize baktık. Daha doğrusu ben ona bakıyor, o ise elindeki kumandayla zapping yapıyordu. Sessizliği bozmaya karar verdim ve “Eee ne oldu, anlat bakalım?” dedim. “Ha sahi unuttum. Akşam maç varmış, amcam bize gel dedi. Sen de gelirsin, beraber izleriz” dedi. Bu sözü duymak beni o kadar sevindirmişti ki, olduğum yerde zıplamaya, evin içinde sağa sola koşmaya başladım. Çok sevinçliydim. Bazen de “loy loy loy” nidalarıyla zıplıyordum, olduğum yerde. Erman’ı da kaldırdım, beraber zıplamaya başladık. Kahkahalar eşliğinde coştuk, kendimizden geçtik. Bir ara salsa yapmak istedim ama beceremedim. Çok zıpladığımdan olacak ki, yoruldum yerime oturdum. Erman “Abi hayırdır, neden bu kadar sevindin” diye, haddi olmayan bi soru sordu. Ben de durumu geçiştirmek adına “Yok bi şey yok” dedim. Halbuki çok şey vardı lan. Bu benim için büyük bir fırsattı. Bilhassa Erman’ın evimdeki sinir bozan davranışlarında sonra, intikam alacak olmam, beni mutlu ediyordu. Hayır, mesele Erman’ın evimde rahat hareket etmesi değildi. Otoriter yapımdan dolayı, benim bunu kabullenememdi.Maça 1 saat kalmış, ben ise tüm hazırlıklarımı tamamlamıştım. Hala mutluluktan havalara uçuyordum. Sevgilimin telefonlarına bile bakmaz olmuştum. “Çok eğleneceğim, ehe ehe” diye söylendim bir süre. Nihayet yola çıkmaya karar vermiştim. Aşağıya indim ve kendimden emin adımlarla otobüse doğru ilerledim. Kendimden emin adımlarla ilerlemem, otobüsteki insanları etkilemiş olacak ki, bir süre hayranlıkla beni seyrettiler. Bir ara, hep bir ağızdan bana tezahürat yapıp, omuzlarına alacaklar zannetim ama yapmadı adiler. Beni bi başıma, öylece bıraktlılar. O esnada cam kenarına oturmuş, duygulandım. “Hayatta her şey istediğin gibi olmayabiliyormuş” diye söyledim durdum. Etrafıma şöyle bi baktım ama benim s.kine takan yoktu. Hatta yanımdaki amca “Şu kılağa kıyafete bak. Yozlaşıyor bu gençlik. Senin ta .mına koyayım” diyecek zannettim ama demedi. “Açık konuş lan” diye amcanın yakasına yapıştım ve bir anda otobüs karıştı. Amca “Ne diyosun evladım” diye söylendi. Otobüs sağa sola sallanmaya başladı. Amca da karışıklıktan istifade, koltuğun bir köşesine geçmiş, tavşak gibi duruyordu. En sonunda muavin geldi ve beni dışarı attı. Kimsesiz, boynu bükük bir şekilde otobüse baktım ben de. Amca da bana dil çıkartıyor, nanik yapıyordu o sırada. Başımı öne doğru eğdim ve yürüyerek gittim arkadaşımın evine.Kapıyı çaldığımda, Erman açmıştı. “Hoşgeldin, geç otur maç başlayacak birazdan” dedi. Az önce yaşadıklarımı bi nebze olsun unutmuş, içeri girmiştim. Ben de Erman gibi otorite tanımayan, kofti anarşist bir insan olarak hareket etmeye başladım. Amcasına selam bile vermeden yerime oturdum. Amcasının “Selam dünyalı, biz dostuz” esprisiyle birlikte ileri gittiğimi düşündüm ve “Naber lan” şeklinde, samimiyetle yoğrulmuş, yılışıklık içeren bi soru sordum. Hal hatır sormak beni aşan olaylardı aslında. Çok gereksiz ve anlamsız buluyordum. Bir süre böyle düşünüyordum ki “İyidir lan y.rraam, senden naber” demesiyle donakaldım. “Yok artık” diye söyledim, ama bunların hepsi gerçekti. Amcadan korktum ve öylece, kaskatı kaldım. Bir kezdaha yüzüne bakmaya cesaret edemedim.. Belli mi olur, sülaleme söver şimdi, diye düşüp, bu doğrultuda hareket ettim.Sonunda maç başlamış, hepimiz heyecanlı bir şekilde takip etmeye başlamıştık. Aynı anda, tek vücut halinde, hop oturuyor, hop kalkıyor, kaçan gollerden sonra, hep bir ağızdan “Kaçar mı bu be?!” diye haykırıyorduk. Ben de otorite kurmanın, coşmanın, eğlenmenin tam vakti olduğunu düşündüm ve dolapta gördüğüm sazı koşarak aldım. Kitleleri coşturabilecek kapasitedeymişim gibi, oturduğum yerde çalmaya başladım. “Gezme ceylan bu dağlarda, seni avlarlar” şeklinde türkü söyledim. Erman ile amcası da hayretle, bir süre bana baktılar. Bana tempo tutmalarını bekledim ama beni yalnız bıraktılar. Ben de gittikçe sesimi kısıyor, sazın tellerine daha bi yavaş vuruyordum. Birazdan dayak yiyeceğimi, g.te gideceğimi düşündüm ama, amca nın komple tikiyiz, şarkısı eşliğinde dans ettiğini görünce şoke oldum. Erman da amcasına eşlik ediyor “Na na na na na naaa” şeklinde tempo tutuyordu. Ben de onlara ayak uydurmak adına, şarkının sözlerini bilmesem bile ağzımı oynatarak eşlik ediyordum. Maçı falan unutmuş, olduğumuz yerde dans etmeye başlamıştık. Onlar dansede dursun, ben oradan kaçmaya karar vermiştim. “Nasıl bi yer lan burası” diye hayatın anlamını sorulamak istedim ama buna pek vaktim yoktu. Elimdeki sazı onlara doğru fırtalatarak kaçtım.Otobüse doğru tüm gücümle koşuyor, bir yandan da, kız arkadaşımın aramalarını meşgule alıyordum. Ani bir zıplamayla birlikte otobüse bindim. Benim uzun atlamada, rekor denemesi yaptığı zannetmiş olacaklar ki, olduğum yerde, koltuğuma gömüldüm. Yol boyun öyle durdum.Otobüsten indim ve evime doğru koşmaya başladım. Evime gelmiştim artık ki, “Niye koştum lan ben” diye söylenmeye, isyan etmeye başladım. Sanırım mirkelam dan etkilendiğimden olacak, sürekli koşuyordum. Ne zaman dışarıya çıksam, ani bir şekilde koşmaya başlıyodum.Neticede bu olayların, bana kaybettirdikleri çok açıktı dostlarım. Maalesef onlar:”Erman, maç keyfi, kız arkadaşım.”Bu arada koşarken müthiş kondisyon yapmış, muhteşem kaslara sahip olmuştum. En azından bu şekilde teselli oluyordum.Ertesi gün, rekor denemesinde, bulunmamla birlikte “B.k kondisyon sahibisin.” diye söylenerek, o eski yaşantıma geri döndüm…