Artık ölmekte olan bir sanat gözüyle bakabiliriz aşk mektuplarına. Ancak, insanların hala aşk mektupları yazdıkları da kuşku götürmez. Hızlı ulaşım araçları, telefon ve internet mektuplaşmaya gerek bırakmamakta… Günümüzde gençler birbirleriyle kolayca buluşup, rahatça gezmek konusunda geniş özgürlüklere sahiptir. Ana-babalar ya da toplumsal engeller yüzünden, birbirinden ayrı kalan aşıklar da yok sayılır. Ama aşk mektuplarını süsleyen romantik kelimelerin, ateşli itirafların modası geçmiş durumda. Yine de mektup yollama ve almanın, sevinç ve üzüntülerin yerini, en derin duyguları en tatlı hayalleri, özlemleri, ebedi aşk yeminlerini, yalnızlığın verdiği acıları mektupla anlatma isteğinin yerini hiçbir şey alamıyor.Yıllarca saklanan aşk mektupları yeniden okunduğunda, yazdıkları çağın insanlarının düşünce ve duygularını, yaşam şartlarını çok iyi yansıtır. Bunları okurken, görmememiz için yazılmış bir şeyi okumanın heyecanını duyarız. Büyük ozanların, ressamların, yazarların, bestecilerin en derin ve gizli duygularını öğrenir, kralların, soyluların, ünlü kişilerin yaşamlarına dalmış gibi oluruz. Aşk mektuplarının her birinin kendine özgü bir üslubu vardır. Zamanın dekoru içinde, insanoğlunun yüz yıllar boyu değişmeyen tutkularını dile getirir. Tarihten, ünlü kişilerden, örnek aşkları ve aşk mektuplarından bazı satırlar bulacaksınız. Zamanında belki de sizin yazdıklarınızı da anımsatır.Voltaire’den, Catherine Olympe Du Noyer’eVoltaire, genç bir delikanlı iken, babası tarafından Fransız elçiliğinde çalışmaya gönderilir. Hafifmeşrep bir kadının kızı olan, Olympe ‘ye vurulur. Büyükelçi tarafından hapsedilir. Sevgilisiyle kaçmak istese de başaramazlar. Voltaire kötü bir sicille Fransa’ya döner.“28 Kasım 1713Burada kral adına hapsedilmiş durundayım. Ama ancak canımı alabilirler, size olan sevgime dokunamazlar. Evet sevgili, tatlı sahibem, başımı giyotinle kaybetmek pahasına bu gece seni göreceğim.……………..” Napolyon Bonaparte’den, Josephine’eNapolyon, 1794 yılında küçük bir subay, Josephine ise, Paris sosyetesinin gözdelerinden genç bir dul olarak, birbirlerine aşık olurlar. Birkaç yıl sonra Josephine imparatoriçelik tacını giyer. Çocukları olmaz, ilişkileri fırtınalı geçer, 1810’da boşanırlar. Napolyon, özellikle seferlerde olduğu zamanlar birçok mektup yazar.“29 Aralık 1795Seninle dopdolu olarak uyandım. Güzel yüzün, dün gecenin baş döndürücü zevkleri, bir an bile aklımdan çıkmıyor. Tatlı, eşsiz Josephine! Nasıl da gerip bir biçimde oynuyorsun kalbimle? Kalbim paramparça, sana olan aşkım dinlenmeme izin vermiyor.…………..Demek üç saat sonra yeniden göreceğim seni. O ana kadar binlerce öpücük sana, mio dolce amor! Ama öpücüklerimin hiç birini bana geri verme, çünkü kanımı ateşliyorlar.”John Keats’den , Fanni Braune’ eOzan J. Keats’in yazdığı mektuplar sevgi ve tutku doludur. Keats bu mektupları yazdığı sırada, ağır bir verem hastasıdır, iki yıl sonra İtalya’da ölür.“ Mart 1820Bazen seni senin istediğin ölçüde, sevemediğimden korkuyorsun. Sevgilim seni çok, çok ve şartsız seviyorum. Her durumda, en ağır hastalık nöbetim sırasında bile, senin için ölebilirim, En son öpücüklerin; en tatlısı, son gülümsemen en parlağı, son hareketin en incesiydi.……………………”Birkaç mektup daha var.
yorumlar
Şerefsiz Atalay!Paparazzi gibi yaydı aleme.
Napolyon Bonaparte’den, Josephine’eJosephine nin Bonaparte e aşık olduğunu düşünmüyorum..
rosa luxemburg sevgiliye mektupları okunmalı.
öğretmenler öğrencilerinin mektuplarını böyle ifşa etmez ama…”kamile” de öğretmendin bakayım sen…
iyi bir derlemedir.
Sevgili Willie;Şu an pişmanlıklar içerisindeyim, bana, seni seviyorum dediğin an, sana karşılığında ”gerçekten mi”, ”bu kadar çabuk mu demiştim”..Meğer ne aptalmışım, bunu seni kaybettikten sonra anladım.Haftasonu oyuncak botumu yüzdürürken yine seni hatırladım, ve bu mektubu göndermek konusunda tereddütlerim var..İstersen yırt, at bu mektubu ama seni çok seviyorum..Bu yazdığım son aşk mektubumdu, yırtılıp geri gönderilmişti, bazı duygular kalıcı olabiliyor, mektubum değildi yırtılan, kalbimdi, bir daha hiç yazmadım..
Herhangi bir tanışıklığım yok mektup sahibiyle… Hem çocukça bir duygu gösterimi bu mektup, netten aldım…
Unutulmuş Bir Mektuptur Aşk {Ahmet Uysal }Kırılgan günler edinmişsemAltmışından sonra. Bir çiçeğiKoklar gibi tutacaksınız demektir buTutarken saydam ellerimiAşkın önüne geçen şiirler beklemesinArtık benden sevdiğim kadınlarVe bütün güzel kadınlar, beniÖper gibi öpsünler yaz ırmaklarınıSevgili olan, kızım olan, ıssızOrmanım olan ülkemin o kadınlarıÖlümü ardına almış, çağcılSoluğumdur yarışır durur hala atlarlaBen yalnızca bir tanımı arıyorumBelki de, büyülü yorumlar yorumunuDiyelim ki: aşk bir mektupturBir şairin göndermeyi unuttuğuEy ülkemin en güzel şair kadınlarıBana bir mektup yazın ve unutun onu
özür dilerim…
321ksd, rica ederim sorun değil…
nazım’ın piraye’sine yazdığı mektuplara ne demeli ?
kelebeklerozgurdur, evet yaa! onları nasıl kaçırdım ki? Bulabilirmiyim acaba?
nazım
…….
SEVDALIMHAYAT ,teşekkürler…
Bulmuşsun sevgili teacher07.Bir kere daha okudum, Nazım’ın Piraye’sine yazıp, sevgisini iliklerine kadar hissettirdiği o güzel mektupları…Offf Piraye olasım geldi şimdi yaa:))
evet, buldum, çok da sevindim bulduğuma.
ayy çok güldüm yaaa anılarım depreştiii.. ne mektuplardıı…hey gidi günler heyyyyama sanırım en uzun mektup rekoru bendedir.. bir bayan arkadaş tarafından yazılmış, tam 27 sayfaydı.. onu uzun süre saklamıştım daha sonra yırtıp attım .. adıma yazmış olduğu şiiri var hala saklarım..ismimin baş harflerini kullanmamış olsaydı burda yazabilirdim şiiri..
Gerçi bunlar aşk mektubu değil… Bir öğretmenin öğrencilerine Allah’a mektup yazmalarını istemiş ve öğrencilerde bunları yazmışlarSevgili Allah’ım,Turuncunun morla gideceğini hiç sanmazdım. Ama salı akşamı yaptığın gün batımını görünce fikrimi değiştirdim. Müthişti.***Sevgili Allah’ım,İnsanları öldürüp yenilerini yaratıyorsun. Bunun yerine elindekileri tutsan daha kolay olmaz mı?***Sevgili Allah’ım,Ayrı odaları olsaydı, sanıyorum Kabil Habil’i öldürmezdi. Annem öyle yaptı.***Sevgili Allah’ım,Pazar günü beni seyredersen, sana yeni ayakkabılarımı göstereceğim.***Sevgili Allah’ım,Dünyadaki herkesi sevmek zor olmalı… Ailemde sadece dört kişi olmasına rağmen, hepsini sevmekte zorlandığım zamanlar oluyor.***Sevgili Allah’ım,Dün öğretmenimiz bize senin neler yaptığını anlattı. Sen tatildeyken o işleri kim yapıyor?***Sevgili Allah’ım,Gerçekten görünmüyor musun, yoksa bize numara mı yapıyorsun?***Sevgili Allah’ım,Babam evde kaba konuşursa, gerçekten cennete gidemez mi?***Sevgili Allah’ım,Zürafayı gerçekten öyle mi yaratmak istedin, yoksa kazara mı oldu?***Sevgili Allah’ım,Ülkelerin çevresindeki sınırları kim çiziyor?***Sevgili Allah’ım,Sen ‘başkalarının sana nasıl davranmasını istiyorsan, sen de onlara öyle davran’ dedin mi? Dediysen kardeşime artık iyi davranacağım.***Sevgili Allah’ım,Bebek kardeş için teşekkür ederim. Ama sanıyorum bir karışıklık oldu. Ben bebek köpek için dua etmiştim.***Sevgili Allah’ım,Bana bir midilli gönderir misin? Senden daha önce hiçbir şey istememiştim. İstersen bak.***Sevgili Allah’ım,Büyüyünce aynı babam gibi olmak istiyorum. Ama onun gibi her tarafım kıl olmasın.***Sevgili Allah’ım,Sana hizmet edenlerin içinde en çok Nuh ve Davud’u sevdim.***Sevgili Allah’ım,Bir öğretmenimiz elektriği Edison’un yaptığını söylemişti. Başka bir öğretmenimiz de senin yaptığını söyledi. Kesin Edison senden çalmıştır.***Sevgili Allah’ım,Benim için endişelenme. Karşıdan karşıya geçerken hep sağıma soluma bakıyorum.***Sevgili Allah’ım,Bazen seni düşünüyorum. Dua ettiğim zamanların dışında da…Alıntıdır:
Çocuk her kültürde çocuktur halusinasyon88, onların nasıl ve neler merak ettiklerini kestiremezsin. Büyükler yazsa bu mektupları haklısın. Belli bir bilgi ve kültür sahibidirler. çocuklar daha özgür ve gerçekci düşünürler. Korkusuz ve çekinmeden. Bilmedikleri o kadar çok şeyler vardır ki… Günah nedir bilmezler, kavrayamazlar. Şu din bu din alakası olmasa gerek.
Naçizane bir örnek özgürlük
Çocuklarda belli bir kültürel yapı yüklü değildir, yüklenmiştir.Mercedes isteyenleri duymadın mı hiç? ( onlar büyüyememiş çocuklardı herhalde)Dünyanın hiç bir yerinde çocuklar farklı değildir. Daha üç yaşlarından itibaren akla hayale gelmeyecek sorular sorarlar. Daha ileri gideyim, doğduklarında çocuklar dinsizdir. Toplum onları o dinden bu dinden yapar.