Star yaratma, sevdirme, oldurma mekanizması nasıl gelişti nasıl oturdu tam olarak kestirmek zor ama, mitolojik kahramanlardan sonra en çok özdeşleşilen ve uğruna manyak olunan star İsa, namı diğer jesus christ superstardır sanırım. Elçi olarak gönderilmiş kültleşerek geri dönmüştür. İsa uğruna hala cinayetler işlenir, onun adı haykırılarak hayatlara son verilir. Adına yapılan tüm manyaklıklarda İsa ve onu izleyen diğer kahramanlar sadece bahanedir, ardında manyak edimcinin sebepleri, güdüleri ve karmaşık hikayeleri vardır.

Mucizeler, büyük mesajlar ve ardından gelen değişimler uzun zamandır bu taraflara uğramadığından daha farklı starlarda medet aranmaya başlandı ya, bunun yapılacağı en verimli yer de elbette hayal makinası diye nitelendirilen hollywood ve müzik endüstrisidir. Bu insanların yaptıkları rolün, söyledikleri şarkıların ve diğer yaratıcı ve para getirici aktivitelerin dışında etraflarında öyle bir aura oluşturuluyor ki, mitolojik kahramanların en önemlisi sıradan insan bunlara kapılıp kendi hayatının sıradanlığını, elde edemediklerini, olamadığı her şeyi unutup onunla özdeşleşerek kendi derdine derman arıyor. Star merakının gündelik hayatta kabul edilebilir hale gelmiş olan normalleştirilmiş dozu bir starın hakkında çıkan her haberi küpürleme, adını çocuğuna, köpeğine, şuyuna buyuna verme, özel hayatı sanılan bilgilerin tümünü takip etme gibi sıkılmış ama yine de gündelik hayallerle yuvarlanıp gidebilen insan davranışı. Bunun bir ileri adımı bir konser sırasında sahneye fırlayıp üstünü başını parçalama ya da starın bahçesinde kamp kurup içeri alınana kadar oradan uzaklaşmayı reddetme. Kimi hayranlar starlara olan takıntılarını o kadar ileri götürüyorlar ki, iş ya akıl hastanesinde ya da hapishanede son buluyor. Star manyağı mertebesine erişmiş manyakların çoğu da amerika’dan çıkıyor. İşte örnekler:

Gwyneth Paltrow, Madonna, Steven Spielberg ve daha nicesi sayısız kere isimsiz hayranlar tarafından rahatsız edilmiş. Gwyneth Paltrow’a kafayı takan bir pizzacı, aktriste yüzlerce aşk mektubu, e-mail ve paket göndermek ve hatta Paltrow’un anne ve babasının evine giderek onları rahatsız etmek suçlarından mahkemeye çıkarılmış ve akıl hastanesine gönderilmiş. Brad Pitt’in hayranı olan bir genç kız, aktörü her yerde izleyip çeşitli şekillerde rahatsız ettikten sonra, bir gün evine girmeyi başarmış ve direkt yatak odasına gidip Pitt’in elbiselerini üzerinde denemeye başlamış. Pitt eve gelip genç kızı yatak odasında kendi elbiseleriyle yakalayınca polisi çağırmış ve genç hayrana mahkeme tarafından sanatçının yakınında bulunmama yasağı getirilmiş. Hayranların aktiviteleri genelde, bu hayranlar gibi, anonim mektuplar, sessiz telefonlar, ev ziyaretleriyle sınırlı. Özel hayata tecavüz önemli bir suç sayıldığından, bu hayranların çoğu da mahkemeye çıkmış.

Bunlar, sıradan, isimsiz kahramanlar. Bir de, gerek eylemleri gerekse daha sonra söyledikleriyle ünlenen hayranlar var. Bunların en ünlüsü John Lennon’u öldüren Mark David Chapman. Chapman, Lennon’ı New York’taki apartmanından çıkarken vurarak öldürdükten sonra şöyle demiş: “Dünyadaki en önemli kişilerden birini öldürene kadar Bay Hiçkimse idim.” Bay Hiçkimse Chapman’ın hastalıklı ünü sadece bu eylemle sınırlı ama onun yaptığını yapmaya teşebbüs eden birçok kişi var. İzlanda’nın çok yönlü temsilcisi Björk’ün bir hayranı, 1996 senesinde şarkıcıya bir asit bombası hediye etmeye karar veriyor. Bombayı postaya verdikten sonra evine gidip kamerayı çalıştırıyor ve “Ben onun ölüm meleğiyim, orada buluşuruz Björk” diyerek intihar ediyor. Bomba, şarkıcıya ulaşmadan bulunmuş.

Cinayete teşebbüs olmasa bile gayet tehlikeli girişimlerde bulunan hayranlar da var. Örneğin başarısız bir aktör olan Jonathan Norman, yönetmen Steven Spielberg’ün evine girip tecavüze yelteniyor ve 25 seneye mahkum oluyor. John Hinckley Jr. İse Jodie Foster’ı etkilemek için 1981 senesinde o zamanın ABD Başkanı Ronald Reagan’a suikast girişiminde bulunuyor.

Aslında ister ünlü olsun ister ünsüz, herkesin bir başkası tarafından gözlenme, rahatsız edilme tehlikesi var. Özel hayata tecavüzün cezası çoğunlukla çok da ağır değil. Amerika’da ise kamuoyunun ve mahkemelerin bu fenomenin tehlikelerinin farkına varmasına sebep olan olay 1988’de cereyan etmiş. Taşradan Hollywood’a gelen ve televizyon programlarıyla hafiften ünlenmeye başlayan Rebecca Schaeffer isimli bir aktriste kafayı takan bir hayranı, onu aylarca klasik yöntemlerle rahatsız ettikten sonra evinin adresini bulmuş. Bir sabah kapısını çalmış ve kapıyı açıp karşısında kendisini görünce sinirlenerek bağırıp çağıran aktristi çantasıdan çıkardığı tabancayla öldürmüş. Bu olay üzerine 1989 senesinde kişisel bilgilere ulaşım olanaklarını kısıtlayan bir yasa çıkarılmış. Yine de, Hollywood yıldızları her zaman gözönünde oldukları ve kendilerine ulaşan binlerce hayran mektubuyla uğraşamayacakları için, hayatlarına sızmaya çalışan bir tehlikeli hayrana karşı önlem almaları pek de kolay olmuyor.

Bu hayranlardan biri var ki, o hem suçlu hem güçlü hem de bayağı bir ünlü. Nicole Kidman’ın tescilli belalısı Matthew Hooker. Hooker işe Kidman’a aşk mektupları yazarak başlıyor. Yıldızı seneler boyunca izliyor, kocası olduğunu iddia ederek, onu Kidman’ın yanına yaklaştırmayan korumalarına saldırıyor. En sonunda tutuklanarak mahkemeye çıkarılıyor ve Kidman’ın 200 m.’den yakınında bulunması yasaklanıyor. İşte bunun üzerine Hooker çok sinirleniyor ve tek amacının flört etmek ve Nicola Kidman’a aşk şiirleri okumak olan bir centilmenin bu şekilde cezalandırılmasının haksızlık olduğunu söylüyor.

İntikamını almak için Kidman’e ve kendisi hakkında sapık olduğuna dair haberler yazan tüm gazetecilere toplam 200 milyon dolarlık tazminat davası açıyor. Hooker’ın bu davayı kesinlikle kazanarak aklanması gerek, çünkü 2004 ABD Başkanlık seçimlerine adaylığını koymayı amaçlıyor. Hooker’ın iddialarına göre Kidman’la ilk olarak bir kitapçıda karşılaşmışlar ve ünlü yıldız Hooker’la flört etmiş. Ayrıca tüm bu özel hayata tecavüz hikayeleri yıldızın kendisine olan ilgiyi ayakta tutmak ve o sıralar vizyona giren Moulin Rouge ve The Others filmlerine olan ilgiyi arttırmak için hazırlattığı asparagaslar.

Bu Hooker’ın mahkemeye ilk başvuruşu değil. Kidman’a yaklaşma yasağı gelince bu yalancı yıldızdan nefret ettiğini bir basın toplantısıyla açıklayan Hooker, Paskalya Tatilini yeni aşkı Claudia Schiffer’la geçirmek üzere Barcelona’ya uçuyor. Fakat iddialarına göre kredi kartı ve ehliyeti çalınıyor. Schiffer’ın evine yürüyerek gidiyor ve kapıyı çalıp “Ben geldim” diyor. Ünlü mankenin ailesi tarafıdan pek de hoş karşılanmayan Hooker içeri alınmayınca geceyi evin yakınındaki bir sahilde geçiriyor ve en sonunda hayallerinin tatilini yapamayacağına karar vererek memleketine dönüyor. Hooker’ın döndükten sonra ilk işi tatilini mahfeden havayollarını mahkemeye vermek oluyor.

Kendi internet sitesinde başkanlık kampanyasını sürdüren ve çeşitli konularda fikirlerini yazan Hooker, politik kariyerine leke sürmemek için yıldız gözetleme ve kovalama işine son vermiş ama kendisi büyük ihtimalle FBI tarafından gözetlenmekte. Kimbilir, belki de Hooker gerçekten de Amerikan Başkanı olur?

Buraya kadar verilen örnekler eonline‘dan feyz alınarak derlendi. Bizde de bolca var tabii magazin programlarıyla hayatını geçiren, tek bir ünlünün orasına burasına kafayı takan insanlar ama manyaklık mertebesine erişmiş bir star stalker’ımızın olmamasının sebebi ikon seviciliğin yasak olması mıdır acaba diye sallayarak bitiriyorum.