sürreal
sürreal

Seni gördüm, sesin dokundu tenime…Kanattı kanamayan yaralarımı, aktıkça kanım yaşamaya başladım diğer hayatımı…Tanrı yukarıdan gülümsedi, kör dilenci saatine baktı…Kendimi insan gibi hissettim, kalbim bombalanırken…Yüzüme tanımadığım bir maske taktım, sana parçalattım…Yağmur yağdı kurudum, güneş açtı üşüdüm, seni gördüm kalakaldım…Dumanını çektim sigaramın beynime, alkol kustu kelimelerim…Gözlerin siyahtı… Cehennem siyahı…Bilinmezliklerin siyahı…Pişmanlıkların siyahı…Uyuyamadım, kedim havladı…Sokaktaki bozuk lamba yandı…Tanrı gülümsedi, kör dilenci saatine baktı…Anlamsızlığım pekişti seninle, bilmediğim dudakların arasında sıkıştı kalbim, öldüm yaşadım…Saçmaladım çoğu zaman ama bu kadar değil…Aklımı uçurtma yaptım göklere saldım…Bir sinek emdi gözlerimin yeşilini, gözyaşımı tükettim…Tırnaklarım battı ellerime, el izlerim silindi, falcılar kızdı…Çürüdü bedenim, kanım akmaya devam etti…Tabutsuz girdim mezara, yılanlara sarıldım…Yukarıda yazanlar ödünç verdiğim kafamın geri kalanı ile bana ait olmayan bir dilin tükürükleridir, Beyin dediğimiz şey aklı kuşatan bir zehirdir… Kalp ise ruhun kırbacıdır… En büyük cezayı bedenimiz çekse de ölümün nefesi ile ödüllendirilecektir… Yaşadığımız sandığımızı bu simulator bir gün bitecek elbet ve melekler artık ağlamayacak…Son not : lütfen beni anlamaya çalışarak cezalandırmayın…