Aman Allah’ım işte o şarkı! Youtube sen varya müthişsin. Yo! yo! Bu hikaye böyle başlamamalı.küçüktüm. ilkokulda okuyacak kadar. 1,2 veya 3. sınıftan birisi, ama kaçıncısı bilemiyorum. her yaz olduğu gibi o yaz da gitmiştik dedemin köyüne. fethiye’nin güzel bir köyüydü. dedemin yaşadığı köy.Fethiye merkezine varılınca dolmuşa binilir. kemer kasabasına gidilir. kasabaya varınca, sayıya göre; 2 veya 3 kişiysek kara Java kiralanır. kalabalıksak araba kiralanır. onunla da bir süre gidilir ve dedemin evine nazır tepede inilerek, kalan yolu da yürüyerek varılırdı dedemin evine.tepenin başına geldiğimizde her seferinde dedemin evine doğru nida ederdim; “saati durmuş dede!” diye. küçücük beynim ismi durmuş olan dedemin ismini saatin durmuşluğu ile algılayabiliyordu. ama o şarkıda ki yasağı algılayamamıştı aynı küçücük beynim.tepeden inince dedemin köyü. köye bak sadece dedemin evi var. eren dağının eteğinin dibinde bir köy. dedemin evi iki göz odalı. odalardan birbirine geçiş yok. eski topraktan bir ev. bir tarafta; yatak, yorgan ve şahsi eşyalar. diğer tarafta şimdilerin meşhur, çok amaçlı amerikan mutfağı. henüz özal’ın ve elektiriğin gelmediği yıllar.en küçüğünün bir büyüğü olan amcam. saz meraklısı. kasabada ki alem gecelerinin değişmezi. bir gün aynı amcam bana bir şarkı öğreteceğini söyledi. ama bu şarkıyı kimseye söylememem gerektiğini de ilave etti. çünkü bu şarkı yasak bir şarkı dedi. öğretti amcam bana şarkıyı, ben de öğrendim tabi.okul zamanı gelince, Serap öğretmenim sınıfta şarkı söylemek isteyen var mı diye sorduğunda tereddütsüz atladım. söyledim gururla amcamın öğrettiği şarkıyı. çünkü şarkıyı öğrenmiştim ama amcamın söylediği “söyleme” yi öğrenememiştim. şarkının bitip bitmediğini şu an hatırlayamıyorum ama öğretmenimin beni idareye götürdüğünü hatırlıyorum. şarkıyı kimin öğrettiğini soran müdüre tereddütsüz; Osman amcam dedim. o kadar saftım ki hala hatırlıyorum ortamın olumsuzluğundan habersiz oluşumu. sanki marifet yapıyordum. ta ki müdürün kulağımı burkup “bu şarkıyı bir daha söyleme” diyesiye kadar. anlamıştım şimdi amcamın yasak demekle ne demek istediğini.bu şarkının adı sanırım “büyü de baban” dı. sanırım ferhat tunç’un şarkısıydı. şimdi bu şarkıyı youtube’de birkaç delikanlının saz eşliğinde söylediğini görünce bu hatıram geldi aklıma.
yorumlar
benzer bi durumda kalmıştım yıllar önce.. şarkıydı sadece söylediğim.. ve bilmiyordum yasak olduğunu.. meğer vatan hainleri söylermiş.. öyle dediler..o zaman da anlamamıştım.. anlayabileceğimi de sanmıyorum.. vatana ihanet etmek bu kadar kolay mıdır diye uzun uzun düşündüğümü hatırlıyorum sonraları..üstelik lisedeydim.. koca adam sayılırdım.. çok ağırıma gitmişti..yıllar içinde “ihanet” terimi şekil değiştirdi.. artık memleketi pazarlayanlar vatanperver oldu.. satmayın diyenler hain.. ayakta alkışlanır oldu pazarlamacılar.. fırsatçılar.. ve bense sadece seyrettim olan biteni.. soracaklar benden bunun hesabını.. kimse sormasa çocuğum soracak biliyorum..”haziran’da ölmek zor” idi şarkı.. şiir de beste de çok etkileyicidir..
GERÇEK HİKAYE!!!!
yasaklar…
hepinize teşekkürler…hikayedeki karakterler dahil herşey tamamiyle gerçek.zaten kafamdan hikaye uydurabilecek kadar kabiliyetli değilim.
Bana bu anlattıkları Bir oğul büyütmelisin‘i parçasını hatırlattı
İnsan büyü de baban sana deyip bırakmaz.
grup yorum’da güzel yorumlamış.ya varya şu şarkıyı dinlerken acayip oluyorum.anım dün gibi aklımda.
Bende de çok anısı var iki parçanın tarif edilemez ya.. Uzun zamandır dinlememiştim şimdi defalarca dinliyorum.Eğer bi veledim olursa ona da dinletcem.
zulce iş görüşmelerin nasıl gidiyor, uygun birşey olabildi mi?
başladık çok oldu.ne demişler hayırlısı…
aa sevindim…hayırlısı olsun önemli olan o zaten:)
eskiden çok dinlerdim
yasak şarkı değil de 23 nisan da bir piyes oynattı diye bana okuma alışkanlığını kazandıran mustafa öğretmenimle buna izin verdi diye okul müdürümüz hüseyin beyi öğretmenlikten azleden milli eğitim bakanı geldi aklımaher ne hikmetse, kararda öğretmenlik mesleği ile yakışmayacak davranışlar kısmı ilgimi çekmişti