Sol yandan kalkmak uğursuzluk getirir… Salı günü işe başlamak uğursuzluk getirir… On üç uğursuz bir sayıdır… Gece tırnak kesmek uğursuzluktur… Aradan kara kedi geçmesi uğursuzluktur… Merdiven altından geçmek uğursuzluktur… Uzanmış yatan kişinin üstünden atlamak yanlıştır, boyu kısalır… Bu gibi; duyduğumuz , bazılarımızın da inandığı nice düşünceler saplantılı düşüncelerdir.Bazı kişiler, yatmadan önce belli hareketler yaparlar.Elini belli yerlere sürerler.Terliklerini yada başka eşyalarını belli yerlere koyarlar. Belli sözler mırıldanırlar. Kimi kişi kapıyı kilitler, elektrik düğmesini kapatır, ocağı kapatır, ya yatar, ya da dışarı çıkar. Sonra bütün bu işleri yaptımmı diye kuşku duyar. Bu işleri defalarca yineler. Bazı kişiler ellerinin kirlendiğini düşünerek, saçma olduğunu bile bile defalarca yıkar. Bazı kişiler kapı tokmağı tutmazlar, el sıkmazlar. Bu gibi davranışlar da zoruntulu davranışlardır.Saplantılı düşünceler, sürekli yinelenen tedirgin edici düşünceler ve kuruntulardır. Kişi saçma olduğunu bile bile bu düşüncelerin etkisinde kalır. Bazı düşüncelerden suçluluk duyar ya da utanır ama kurtulamaz. Kendini başka bir işe verir, unutmak ister, ancak bu düşünce en olmadık yerde zamanda geri gelir. Kişi kendine yabancı olan bu düşünceyi savmak ister. Bu saplantılı düşünceler kendini bunalttığı gibi çevresini de rahatsız eder.Çoklukla saplantılı düşüncelere zorlayıcı davranışlar ve zoruntular eklenir. Kimi zaman saplantılı düşünceler, kişiyi başka bir iş göremiyecek ölçüde bunaltır. Kişi bunlardan kurtulmak için kendisine de saçma görünen, yapmazsa rahat edemeyeceği zoruntular geliştirir, törenler düzenler. Bu törenler kendi tasarladığı gibi bir sırayla yapılmazsa sıkılır, tedirgin olur. Hepsini yeni baştan yapar. Kişinin karşı koyamadığı zoruntular, kimi zaman işkenceden farksızdır. Temizlik ve düzen çabası çok aşırıya gider, sağlıklı yaşam araç olmaktan çıkar, bir amaç olur. En küçük dağınıklığa gelemez. Kılı kırk yarar. Genellikle kuruntuludur. Bizim toplumumuzda kadınlar daha çok temizlik ve düzen düşkünüdür. Ancak, her gün iş dönüşü evi denetleyen, mutfağın dağınıklılığına, dolapların tozuna kadar karışan erkekler de vardır.Ana ve babaların ikisinin de aşırı titiz ve kuralcı olduğu evlerde çocukların durumu çok güçtür. Ana baba sevgisini sürdürmek için yaşının el verdiği ölçüde kurallara uyacaktır. Öğretmenin gözüne girmek için herkesten önce kurallara uyar. Çalışkanlığına karşın kendine güvensiz ve kararsızdır. Girişken değildir. Saldırgan değldir. Eleştiriden korkar. Ancak bencildir, eli sıkıdır, inatçıdır. Paylaşmayı bilmez. Çocukluğunu yaşayamazlar, kısıtlı ve tedirgindir. Yanlış iş yapmaktan, kural dışına çıkmaktan ödü kopar. Temizlik, düzen ve kuralcılık yararına değil onun köstekleyicidir. Kuşkusuz belli ölçüde düzen, temizlik, kuralcılık uygar insan özelliğidir. Titizlik isteyen işlerde başarı kazanmak için bu özelliklerin kazanılması gerekir. Ama tutku ve tutsaklık haline getirmemek gerek. Çocukta beliren saplantılı düşünceler ve zoruntular karşısında şaşırmamak için bunları göz önüne almalıyız.Bir anne kendini çocuğuna adamakla övünür. Onun için her özveriye katlanmıştır. Oyuna çıkarmamış, çocuğunu evde eğlendirmiştir. Kendi elleriyle beslemiştir. Temiz ve düzenli olmasını sağlamıştır. Bir fiske vurmadan büyütmüştür. Bir dediğini iki etmemiştir. Olumsuz duyguları ayıklayarak bastırmıştır. Cinsel sorularını küçüksün diye yanıtsız bırakmıştır. Doktorculuk oynarken, komşu kızın eteğini kaldırırken görüp polisle korkutmuş ve çocuğunu dövmüştür. Ancak ergenlik çağına gelen çocuk ana babayı kuruntu ve tedirginliklerle ürkütmüştür.Çocuk içimden kızları ısırmak geliyor, bacaklarına saldırasım geliyor. Manyak mıyım? Saldırmam değil mi? Demektedir. Biraz sonra çocuk aynı kaygıyı duyuyor, aynı düşünceleri yineliyor.Çocuklukta saplantılı düşünceler geçici olabildikleri gibi süreklilik kazanabilirler. Özellikle zoruntular baş gösterince ortaya önemle ele alınması, geciktirilmeden iyileştirilmesi gerekli ruhsal bozukluklar ortaya çıkabilir.kaynak: Atalay YörükoğluÇocuk Ruh Sağlığı