şapkamda ay tüyü

Şapkamda ay tüyü ve kül izleri../ Günler öncesinden belirttiğim gibi yüz on yedi nolu kapının önünde buluşacaktık. Gece olmak üzereydi, bu sefer ağlamayacaktı. Bu yüzden gözlerini kızarıncaya kadar açık tuttu. Fakat yine ağladı.***Gece oluyor. Nefret etmek için bir akşam vakti. Neon ışıklar cafede oturan kadının yüzüne düşüyor, ama… Hemen yanına koşuyorum, kadın susuyor. Kim olduğumu biliyor sanırım. Çakmağımı istiyor tereddütsüz veriyorum, sigarasını yakıyor. Yüzündeki şapkadan gözlerini göremiyorum. Sigarasını art arda dudağına götürüyor bunu yaparken susuyor.. Bir ara hiç konuşmuyoruz. Ben ellerine bakıyorum, onun baktığı yeri kestiremiyorum. Ardından kadın beni nasıl buldun diyerek elleriyle şapkasını düzeltiyor.–Şey ben.. Ben unutmadım.Bunu derken ellerim titremeye başladı, bir sigara istedi ve cebimdeki paketi çıkarıp ona uzattım. Gülüyordu, etrafına baktı; kafede az ilerideki yaşlı adam ve bizden başka kimse kalmamıştı. Elini şapkasına götürdü. Sonra onu çıkararak masanın üstüne koydu. Saçları dağınıktı. Yüzüme baktıktan sonra ‘ben seni bekliyorum’ dedi.–Yoruldum hem de çok yoruldum.Sanırım gözlerinin içinde kalp atışlarımı görüyordum. Sağ elimle onun masada duran elini kavradım. Sıkıca tuttum gitmesin diye. Şehre sis çöktü yine. Sahi ben sayamadım vitrinlerde… Ne garip daha adını bile bilmiyorum ama…Kadın elini hafifçe çekti ve bir sigara yaktı. Sigaranın dumanı göğe kadar yükseldi. Ve umut bitti.Hayır! Hayır, umut bu işte; beni bulman, senin ellerin, bana bakışın, elimi tutuşun. Sevgilim aç gözlerini ve söyle türkülerini. Karanlığın en karası ellerim senin yanında aydınlanacak.[günahı tüten ölümler ve varta adlı hikayelerin VII. bölümü]