Çocuksal edinimlerimi bıraktığımı sanıyordum. Taa ki sen eğrilerinle bana gelene kadar…Saygı çerçevesi resmi eğik tutsa da, görünen imaj beklentiseldi. Ayaklarımla yüzümü uzun zamandır yıkamadığımdan olacak, mesafesel yalnızlıkları yadırgamışım…Belki de duygusal hezeyanlar harcım değildi. Saplantılar ve sapkınlıklar arasında sıkışmış bir kişiliğim olmadığından, baktığında gördüğün sendin ama sen seni rahatsız eden şeyin adını ben olarak değiştirmeyi seçmiştin…Duygularımı şeytana bağışladığımdan olacak! Kimseye verecek bir şeyim yoktu benim…İrrasyonel düzlemi; sürreal patinajlarla aşmayı denediğimden Freud’un çocuksal dönemlerinde oral dönemi sevmemişimdir. Nietzsche’nin üstün insan teorinde Zerdüşt ile delilerle sohbeti amaç edinsem de galiba etrafta ki tek deli bendim… Lacansal tükürüksü cümleleri özlerim bazen…Bir gemi yaparım kaybedişlerden ve keşkelerden, ufukta yalnızlık ve ben. Ahh ne fahişesel bir duygudur bu tatmini geciktiren ahhh ahhh. Geceleri severim, eskilerden kalma bir hikaye kulaklarımda uğuldar. Her yıldız kaymasında bir insan ölürmüş diye başlayan… Kendi yıldızımı unutalı çok olmuş… Ya da ben ölmüşüm…Gece olur ben saçmalarım, gündüz olur yok olurum. Yalnızım yalnız olmasına ama kendimle değil. Arabesk duygular gençliğimde kalmış. Bir yerlerden okumuştum. İlkler unutulmazmış diye! Kendini unutan bir insanın ilk’i olur mu?Ya da heyecanı bitmiş birinin bir heyecanı? Ahh zavallı ben (duyar gibiyim herkes zavallı diyor bana)En saf halimle söyle bir şiir karalamıştım. (İnsanken)İSTEDİMYalan olmak istedimİnsanları mutlu edenAma doğru oldumİnsanları üzenAma ben yalan olmak istedimİnsanları mutlu etmek istedim…Gerçek olmak istedimDokunulduğunda hissedilebilenAma bir düş oldum sadeceBenden habersizce görülenAma ben gerçek olmak istedimDokunulduğunda hissedilebilen..Bir tohum olmak istedim sevgi adındaCehennem yüreklerde doğmak istedimÇiçek açmak istedimDoğamadım, çiçek açamadımSadece yandımAma ben doğmak istedim…Gözyaşı gibi masum olmak istedimAğlamak istedimÇok istedimAğlayamadımMasum olamadımAma masum olmak istedim…Sevmek istedimÇıkarsızca sevmek istedimAmaçsız sevmek istedimSebepsiz sevmek istedimSadece sevmek istedimÇok şey mi istedim…?Masum düşlerimi özlemiyorum! Çünkü artık eski ben ben değilim.Ama hala dürüsttüm…Beynimin bana bir oyunu var hafızam çok zayıf yalan söyleyemiyorum.O yüzden herkese doğru söylemek zorundayım. Tanrının es geçtiği bir ayrıntı gibi…Fazla lafı da uzatıp kimseyi sıkmak istemiyorum…( Burada yazılanlar aldığım alkol oranı ile ilgilidir. Sonuna kadar okuma katlanan herkese teşekkür ederim. Bu gece bunları paylaşmak istedim kimse üzerine alınmasın lütfen…)Sonuna kadar okuyanlara
yorumlar
Çok şey istemişsin desem olmazaz desem yine olmazevet sıra ben de
Aklımı zorladın thanks
Sen, her dokunuşta hissedilebilen herşeyin gerçek olduğunu düşünüyorsan, hiç düş görmemişsin küçüğüm..Bazen düşler en büyük gerçeklerdir..Yazını çok beğendim.
Cesaret suçun ön koşuludur… Yalan en büyük gerçekse? Ya dacesaretsizlikse?
Yalanı da cesaretli olan söyler, ama onun cesareti, kendini hiçliğe iter..
Hiçlik? ve size yorum yazmak? galiba alkol oranını dengelemem lazım…
o yüzden dokunduğunda gerçek bile olsa hiiiiiiç hissedemezsin..Özümüz insan ama sözümüz, ıspatı…Bunu demek istedim.
Anlam anlamsızlık. Kelimer uzun sadece gerçeksel cevaplar, tanrısaldır. Hangimiz Tanrı…
gece gece ayar ettin beni. kendimin ayarı kaçtı.sonuna gelemedim. ama okucam.yüzünü ayağınla yıkayınca mesafeli ayrılıkları yadırgamıyor musun? diye sorasım var sana? bir de çok sal ve sel ekleri kollanıyorsun/kullanıyoruz bu eklere türkçeciler uyuz olur, frenç miymiş neymiş…
Cevabını bildiğin soruları sorma lütfen:)
Bir çapraz bulmacadan ibaret bazen yaşamlarımız.Kelimelerin yetersiz kaldığı meteliksiz zamanlarda boş kutucuklara sığdırılan altından sukut-u hayaller ve yaşanmışlıkları değil de masumiyeti özlenen çocukluğu tüm sıcaklığıyla sunan ellerin sahibini öldürüşler,ne büyük gaflet.Yaşamak, mutlu olmak için önkoşul iken suç oluyor böylesi suni acılarla,cesaret zindanında.
“yaşamak sanatı” diye bir söz vardır hani; bir kitaba da isim olmuş…ama anlamı hiçbir zaman hakettiği kadar bilinememiş bir söz…yaşama sanatı…sanat mıdır, kavga mıdır, zulüm müdür, mucize midir yoksa öylesine bir yolculuk mu…ben de bilmiyorum..ama sen devilorangel, sanırım “yaşama sanatı” üzerine bilerek ya da bilmeyerek “düşünmüş” ve bulduğu cevaplardan tatmin olamamanın sancısını kalemine akıtabilmiş bir adam olmuşsun hayat serüveninde….bu yolda devam..ve böyle güzel yazmaya da…sevgiler.
@devilorhangi sorumun…birinciyi hakkaten bilmiyorum, ikinci sadece bir duyumda ve sanırım doğru…
ben bugün okuduklarimi anlayamiyorum…
🙂
şiirine bayıldıgımı söyleyerek başlamak istedim. yazdıkların ne kadar alkolle orantılı olsada eminim alkolsüzde bu yazı bu kadar güzel ve anlamlı olurdu gerçekler yalanların üzerine kurulmuş olsada temelde yine gerçekler vardır aslında.
@zülce: kusura bakma şehir dışındaydım yeni gördüm sana öz türkçe ile söyle açıklama yapıyım. Ayaklarla yüz yıkamak bedensel ve ruhsal eğilmek anlamında kullanılmıştır, ya da kendinden vermek (ödün, imtiyaz) anlamınla. Mesafeli ayrılıklar konusuna girmek istemiyorum belki bi ara..@dejavu: yorumuz çok hoş ve düşündürücü teşekkürler.@çilek: O kitabı yanılmıyorsam okumuştum ve çok ağır gelmişti, burada yazılanlar kişiliğimi yansıtmasada suskunluğumda ve herkesten sakladığım ruh hallerimin kaleme alınma edinimidir( bu arada tekrar hoş geldin:)@suuguurccann Bir dönem çilek maddeleri vardı hafif nasıl okunur diye… Burada önemli olan anlamak değil ilk planda paylaşmak ve sende bu paylaşımıma ortak olduğun için teşekkür ederim.@cheyenne :)@DEJAVU07 Gerçek eğri bir kesittir. Ama haklısın yaşanan bir gerçek her zaman vardır, alkol sadece beni ayıltır. Şiir diye adlandırılan yazım dilim son isyanımdır. Burada bir deneme yazısı ile kendimi 3 eşit parçaya böldüm sadece. Anlamsızlık, anlam ve ben.
hımmm!anladım, sağol…