Cinayet masasındaki görevinde beşinci yılını doldurmuştu dedektif sıtrango, bir cinayeti aydınlatması 2 günü bulmayan yetenekli, parlak zekalı ve katil gibi düşünebilen ender dedektiflerden biriydi. sadece üyelerine açık olan lüks bir gece kulübünde gece yarısı başlayıp 45 dakika süren erotik şovda tek başına dans eden alabildiğine güzel ve alımlı sao paolo’lu fırançeska ile 9 yıldır beraber yaşıyorlardı. bu 45 dakikalık gösterisi için dedektifin 1 aylık maaşına yakın para kazanmasına rağmen, bunu hiçbir zaman konu yapmayan ve hatta kazancının tamamını sıtrango ve kendisinin sıradışı yaşamı için harcamaktan çekinmeyen fıranceska olağanüstü bir kadındı. Her brezilyalı genç kız gibi o samba okullarına gitmemiş, kazandığı burs ile Oksfordda okumuş fizik dalında çeşitli ödüller alarak doçentliğe kadar yükselmiş ancak aşkı için oksforddaki görevinden ve kariyerinden ayrılmakta hiç tereddüt etmemiş ve sıtrangonun peşinden fıloransaya kadar gelmişti. burada diplomasını sandığına kadırmış, ırkının özelliği onun peşini bırakmamış ve dansı ile gecede onbeşbin avro kazanacağı san lorenzo kulüpte dans etmeye başlamıştı. kararını sıtrangoyu ilk gördüğü anda vermişti, dünyaya yaşamak için geldiğini farketmiş ve bunu tam karşısında oturan esmer tenli, yakışıklı ile o anda başlatabilmek için vücüdundan çıkan ateşinin karşısındakinin vücüdunu da yakmasını derinden arzularken o’nu seyre dalmıştı. londrada kentaki fırayt çikın da yemek yerken, karşı masada oturan yakışıklı genci bu düşüncelerle seyrediyordu o akşam ve ilk göz göze geldikleri anda hemen gülümsemekten de çekinmemişti. akdenizli kanı bu güzeller güzeli kızın gülümsemesiyle birdenbire ateşlenmişti sıtrango’nun ve hemen tabağını kapıp kızın masasında almıştı soluğu. bir süre konuşmadan birbirlerine bakmışlar, sonra da tekrar gülümsemişlerdi. sıtrango’nun sıkotlınd yardda geçici görev ile londıraya ilk geldiği günün gecesiydi bu. kızarmış tavuklarını yerlerken havadan sudan konuşmuşlardı. françeska o’nu yemekten sonra evine kahve içmeye davet etmiş ama kahve bahane diyerek vücütlarından çıkan ateşi ancak sabaha kadar sevişerek söndürmeyi tercih etmişlerdi.