hemen hemen hepimizin aşina olduğu bir cihaz. bankalarda bulunur(çoğunlukla). gidip, düğmesine basıp sıra numarasını alır ve bekleriz.ilk çıktığında amacı insanları kuyrukta bekletmemek, kalabalık şubelere gelen insanların sıra numarasını alıp diğer işlerini de halledebilmesini sağlamaktı. çok faydalı bir uygalama idi. idi diyorum çünkü artık sinir sistemini yıpratan bir hale geldiler. özellikle bazı bankalar, kapitalizmin tüm gereklerini yerine getirme pahasına bu aleti de ona uygun hale getirdiler.banka müşterisi değilseniz, normal bir sıra numarası alıyorsunuz. bu en sade vatandaş durumu. şimdi yavaş yavaş paranın gücüne doğru yol alalım.banka kartıyla başlayalım. bir hesabınız var. ona bağlı banka kartı. ancak uzunca zaman işlem yapmıyorsunuz. şubenin müşterisi değilseniz, sade vatandaştan hemen sonra gelirsiniz. yok şube müşterisi iseniz 2 -3 basamak atlama şansınız var. ancak o durumda da hatırlı ve sıra numarası alma gereği duymayan müşterilerin gazabına uğrar sizin sıranız.bir gün deneyin. işlemeyen bir hesabınız varsa gidin, ona bağlı kartınızla bir sıra numarası alın. sonra gidin hesabınıza para yatırın. ertesi günü gidin parayı çekin. tabi hesap ücreti almadılarsa. sonra gidin bir sıra numarası daha alın. önceki günle karşılaştırın farkı mutlaka göreceksiniz. paranın gücünü hissetmeye başlarsınız.bir üstte kredi kartı müşterileri var. onlarda kullanımlarına göre değişiyor. az kullanıyorsanız farklı numara, çok kullanıyorsanız farklı numara, vip müşteri ya da platin kart sahibi iseniz neredeyse tek haneli numaralar alma şansınız var.en çok sinir bozanı da, şubede hesabı bulunan ve bu hesabı işlek durumda olan bir müşterinin gelip rastgele bir numara alması, orada tanıdığı bir gişe görevlisi ile görüşüp hemen peşinden onun numarasının yanmasıdır. siz panikle sıranızın geçtiğini sanırsınız. etrafınızda sizin gibi manasız şekilde birbirine bakıp durumu anlamaya çalışan kişilerle doludur. ancak ne oluyor nasıl oluyor diyene kadar o kişi işlemini bitirir ve yüzünde kimseyle alakası olmayan ancak, hakkı gasp edilenlerin tamamının üstüne alındığı bir gülümseme vardır. paranın, gücünü en çok hissettirdiği zamanlardan biridir.işin özü, bu aletten aldığınız sıra numarasındaki önceliğiniz, bankaya ne kadar para kazandırdığınızla doğru orantılıdır. çok para – ön sıra, az para – bekle işin ne?keşke en başta olduğu gibi normal sırada takip etse, ben geldiğimde sırada 5 kişi varsa, bana sıra gelene kadar 35-40 kişi ve 1 saatten fazla değil, 10 dakika ve sadece 5 kişi bekleyebilsem. bazı bankalarda hala mevcut ancak zamanla onlarda muhakkak paranın gücüne karşı koyamayacaktır.bu makine, bir gaspçı gibi, sade vatandaşın hakkını alıp, parayla başkalarına satıyor. sizce de cezalandırılması gerekmez mi?
yorumlar
hoş o makina olmadığı zamanlarda da zaten bankanın kıdemli müşterisi sıra beklemeden işini görüyordu.
bence bu döngü iş hayatında olası durumlar.mesela, siz bir iş yapıyorsunuz, bir hizmet veriyorsunuz ve müşterileriniz var.size devamlı iş yaptıran ve kazançınıza devamlı katkı sağlayan bir müşteriniz var. Bir gün bu müşteriniz sizden o gün için yine bir hizmet istiyor. aynı gün hiç tanımadığınız bir müşteri de sizden aynı hizmeti istiyor.ne yaparsınız?şahsen ben o gün devamlı bana iş yaptıran müşterimin işini yaparım. hiç tanımadığım müşterimin işini ertesi gün yaparım.bence tamamen bunun gibi bir şey ve iş hayatında olası durumlar.
dolce bunu yaparsan tanımadığın müşterini tanıma şansın olmaz. olumsuz etki yaratırsın ve onu kaybedersin bence.
yok öyle değil tabi, yeni müşteri yoğunluk sebebini bilmek zorunda değil. yani yeni müşteriye bugün çok meşgulüz yarın yaparız deriz, sonuçta yeni müşteride zaten yoğunluğu anlamayacak değildir. niye vazgeçsin ki. iş hayatındaki çok olağan şeyler bunlar.
şahsen ben kaprisliyimdir, yok öyle benim işimi yarın yapmak.
ooo galanthuscum siz gelin hemen yaparız işinizi. de ki bana hemen en modasından bir çizim, şıp diye çizeriz cicim. (torpil denen meret bu olsa gerek)