bildirgec.org

beklemek hakkında tüm yazılar

BENİ KURTARIR MISIN?

oyuncuhandan | 10 August 2011 08:59

Şimdi ne kadar yalvarsam sana boş. En iyisi içimdeki yalnızlığı paylaşayım. Tarif edeyim senin için.

İlk gün hiç birşey değişmemiş gibiydi. Herşey aynı gidiyordu. Sabah kalkışım aynı, kahvaltım aynı, haberler aynı. Sokağa çıktım. İşe kadar yürüdüm hergün gibi. Hatta hergünden daha güzeldi. Göğüs kafesime çöreklenmiş olan ağırlık yoktu. Ne zamandır alamadığım kadar derin bir nefes aldım, göğsüm acımadı. İçeme dolan nefesin huzur dolu olduğunu düşündüm.

İkinci gün ilk günü aratmayacak kadar güzeldi. Güneş parlıyordu, sokaklar cıvıl cıvıldı, insanlar hiç olmadıkları kadar dost görünüyorlardı. Herkesle konuşabiliyordum.

Ürküyorum gecelerden, senden!!!

admin | 27 March 2011 17:36

Düşümde sen vardın: Bilirsin çılgınımdır, düşümde sen vardın, zaten hep vardın… İnkar etsem de geceler gündüzler hep seninle geçti gitti…

Şimdi yeni yeni canlanıyorum, üstümdeki örtü yeni yeni kalkıyor sensiz dünya daha ürkütücü, geceler daha siyah… Ben deli miyim? Bilmem ki belki de! Yoksun zaten hiç olmadın ki; verecek sevgin oldu mu? Olanları da talan edip gitmediler mi?
Şimdi zaman değişiyor, sen de ben de değişiyoruz, yeni kapıların açılmasını beyhude bekiliyoruz… Biraz, o yüzden yazıyorum ya o yüzden yüssüzlük ediyorum ya!

Bilmek İstiyorum !!!

Cali Kusu | 15 February 2011 10:41

Kuşların ağladığında neden öldüğünü bilmek istiyorum. Gözyaşının gücü öldürmeye yeter mi? ya da bir damla yaş için ölmeye değer mi?Köpeklerin neden bukadar sadık olduğunu bilmek istiyorum. Değer bilmeyen insanlara böylesi sadık varlıklar neden veriliyor? Sadakatin anlamını bilmeyenlere sadık dost lazım mıdır?

Eskiden !

Cali Kusu | 13 February 2011 17:06

Eskiden güzel günler vardı,
güneşi tam gecesi tam. Eskiden sabahları güneş güzel doğardı. Birde akamüstüleri güneş batarken geceyi beklemek vardı… Ne güzeldi, eskiden güzellik vardı. Nasıl desem huzur vardı işte. İnsanlar mutluydu, gülüyordu. Hani her köşede ağlayan birileri yoktu en azından. Köşe kapmaca oynar gibi, dörtnala kaçar gibi geçerdi günler…

Eskiden zaman vardı,
Zamansızlığa inat saatlerce gülüp oynamak vardı. Ne bileyim işte geçerdi zaman. Böyle tıkanıp kalmazdı, işkcence çeker gibi saatlere bakmazdım. Nefes bile almıyorum saate baktığım kadar. Halbuki eskiden saat bile yoktu. Oda neymişki sabah çıkardım sokağa, güneş doğunca yani. Baktım akşam oluyor, güneşin gözlerini kapattığı an damlardım eve. Eskiden sokaklar vardı, insanı iki döşemelik taşa sığdıran kaldırımlar değil…

ben mi ağırım kurşun gibi, yoksa mermi gibi mi sözler?

scapegoat35 | 05 January 2011 16:50

günlerdir dalgın dalgın geziyorum.

neden birisine yardım ettikten sonra, yardım ettiği kişiyi ezer ki insan? ya da yaptığı iyiliğin yükünü hissettirir? o zaman bu iyilik olur mu ki?
olmaz olsun dedirtmez mi insana? al diyetini deyiverip kolunu kesesi gelmez mi insanın?

zamana mektup

hakikatci | 04 October 2010 14:34

Zamana dedim ki bit bitebildiğin kadar. Neden dedi zaman. Dedim ki: Yalnızlıklar yaşanıyor kimilerince sende yaşananları unutmak adına, mutlu olmak için ve sende geçen seni akıl sehnesine düşürmemek için… vefa denilen duygu ayaklar altına alınıyor. Senin gözlerin önünde hissedilenler yalanlanıyor bazen. haksızlıklar, topuzu kaçmış kantara dudak ısırtıyor. Bit ki unutulsun bu yaşanmışlıklar.Umudun ateşine odun atan sensin ve sen bit ki küllensin ateşim. Çünkü ey zaman, senin coğrafyanda beklemek, mumun pervaneye olan tutkulu ve umutsuz aşkından daha da acılıdır.

BEKLERİM

bozok06 | 04 October 2010 14:02

SENSİZ GÜNLERİMİ SAYAMIYORUM,

YERİNE KİMSEYİ KOYAMIYORUM,

GÖNLÜMDEN BEN SENİ SİLEMİYORUM,

BEKLERİM SEVDİĞİM DÖNERSİN DİYE .

GEÇMİYOR GÜNLERİM BİR TÜRLÜ SENSİZ,

BİTMİYOR BU ÇİLE SEVGİLİM SENSİZ,

CENNET BİLE BANA ZİNDANDIR SENSİZ,

BEKLERİM SEVDİĞİM DÖNERSİN DİYE.

BEKLERİM SEVDİĞİM DÖNERSİN DİYE,

BELKİ BU HALİMİ GÖRÜRSÜN DİYE,

DERDİME BİR ÇARE BULURSUN DİYE,

BEKLERİM, BEKLERİM, BEKLERİM SENİ…
(bozoklu)

ANADAN,BABADAN,YARDAN AYRI

pillihafif | 09 September 2010 12:09

Yarın bayram. Sadece yatacağız ve kalkacağız. Bitti işte bu kadar. Arefe günü öğlen saatlerinde başlardık banyo yapmaya. İlk önce en küçük kardeş yıkanırdı. Saçlar büyük bir özenle taranır,kremler sürünürdü ellere pamuk gibi olsunlar diye. Banyo faslı bittikten sonra annem yaprak sarması yapmaya koyulur,bizde etrafında çember oluştururduk. Akşam olunca babam ellerinde poşetlerle gelir,ellerine koşardık hem yardım hem içinde ne olduğunu öğrenme maksatlı,merak ağır basardı…
Akşam yemeği bittikten sonra saatler hiç geçmezdi. Offf hemen bayram gelseydi…Annem tatlı şerbetiyle uğraşırken,erkenden yatağa girerdik,erkenden sabah olsun diye. Öncesinde bayramlıklar başucuna konurdu ama ütüsü bozulmayacak şekilde,yanıbaşında gıcır gıcır ayakkabılar…
Bayram sabahı günün ilk ışığıyla uyanırdık bizde. İlkin annem uyanırdı,babamı bayram namazı için uyandırırdı. Babam gelince kahvaltı çoktan hazırdı,bizde öyle… El öpmeler ve tabiki bayramın en cezbedici yanı harçlıklar. Sonra dökülürdük köy yollarına uzun kuyruklar şeklinde. Köyde bayram bambaşkaydı. Son güne kadar gezer eğlenirdi çocuklar. Ev gezmeleri büyüklerle birlikte,tatlılar,muhabbetler ve pekiştirilen dostluklar….Zaman acı geçti. O köyler çoktan boşaltıldı. Bizler büyüdük. Köy muhtarımız yok ki artık şekeri ilk o dağıtsın. Bakkal Rüstem efendi ağır bir hastalıktan yıllar önce hayatını kaybetti. Büyük şehirlerde bayramı karşılar olduk. Anadan,babadan,yardan ayrı…

bebek..

taha3045 | 29 August 2010 17:34

Çocuktum ilkokul bire gidiyorum , yavaş yavaş bana annen sana kardeş getirsin mi sorularına maruz kalmaya başladığımda anlamamıştım, bunlar benden izin istiyor ama bebek çoktan yola çıkmış zaten, bari bana sormayın.

Annemin karnı büyüdükçe daha çok tepesine binme isteğim oluyordu, zavallı kadın beni mi üzmesin, kendini ve bebeği mi korusun bilemiyordu.

Bir gün gidip kucaklarında kızkardeşimle geldiler, sonraki günler her sabah yastığımın altında çikolata, gofret gibi yiyecekler bulmamla geçti, neymiş efendim bunları bana kardeşim hediye ediyormuş, bende yedim .(gerçek anlamda yiyordum, farazi anlamda ise yemiyordum) Bir gün kalktım baktım ne çikolata var ne gofret, sakıza bile razıydım o bile yok, hemen koşa koşa gittim anneme bağırdım: Anne, yastığımın altına yiyecek koymayı unutmuşsunuz.

Eğilme kimseye , eğilme!

| 09 August 2010 09:50

Açıldı uçurum, bir yıldız kaydı..Yabancı gezegenlerin yabancı güneşlerin,içinde bocalayan minik bir yıldız..sevemedim,ölümden ve kandan,soğuktan ve sıcaktan,yalnızlığın ve boğuntunun sahipleri adınasevemedim..Belki de çok geçmeden beklenen gelecek..Bir an yakalayıp, bıraktığı düşüne süzülecek…Bir şey gelecek evet,Adam gelen şeyi görecek,ölümün ve soğuğun,dövüşün ve uykusuzluğun,sahipleri adına!gelecek..

Bekle beni sen gelmezsen ben geleceğim
Kırmızı berenle bekle.
Yağmur ıslatırken yüzünü
karlar yağarken bekle..
saçma da olsa bekleyişin,
bekle yine.
Yalnız sen olsan bile bekleyen,
bekle
Bekle beni.
Bekle beni geleceğim.
Acıma bizi unutturmak isteyenlere..
Eğilme önlerinde bekle
Bizi yaşatanın ne olduğunu bilenim!
Bekle be