Gerek toplum yaşamında, gerek çalışma dünyasında başarının temeli, kişinin kendine güvenidir. Üstün yetenek, kişi bunu kullanacak güvenden yoksunsa yeterli olmaz. Ancak, herkes kendine olan güveni artırabilir. Herkesin övgüye değer nitelikleri vardır. En utangaç, en çekingen kişiler kendi kendine güvenir duruma nasıl gelirler acaba?Kendine güvenir biri olma isteği çağımızın olaylarındandır. Teknolojik toplum içinde, kendine güvenme konusu kaygılar yaratmaktadır. Kişi, kendini insan olarak kabul ettirmek gereksinimi duymaktadır. Toplum, küçük, dağınık tarım toplumu olduğu çağlarda, bireyler yerlerini bilmenin güveni içindeydiler. “Üstün” ve “Aşağı” ların kimler olduğunu biliyorlardı. Sanayi merkezleri, modern şehirlere dönüşmeye başladığında, söz konusu rahatlık kayboldu. İlk bakışta çok kolay görünen, insanın ne isterse olabilme durumu çekiciydi. Ancak bu o kadar kolay değildir. Kişinin bir takım yetenekleri olmalı, bunları ortaya koyabilmek için kendine inanması gerekmektedir.Yayınlanmasından yıllar geçmesine karşılık hala en çok satan kitaplar arasında bulunan; Amerikalı yazar Dale Carnegie, ” Dost Kazanmak ve İş Başarmak Sanatı” adlı kitabını bunun için yazmıştır. Kişilerin beden geliştirme dersleri alması, güvenme ihtiyacı nedeniyledir. ” Siz de benim gibi gelişmiş bir bedene sahip olabilirsiniz .” demek güven gösterisi kabul edilebilir. Herhangi bir müzik aleti çalma dersleri de rağbet görür. ” Çalmaya oturduğumda gülerlerdi eskiden.” Yani şimdi iyiyim, güven gösterisi…Kişilerin kendilerine güvenmeyi amaçlayan bütün çabaları, onların belli bir toplum gurubundan bir başkasına atlamasına yardım etmek içindir. O zamanlar sınıf bölümleri çok belirgindi. Sınıf ne kadar yüksekse, kendine güven o kadar fazlaydı. Günümüzde sınıflar arası parmaklıklar azalmıştır, sınırlar eskisi kadar kesin değildir. Günümüz toplumu hareketli olduğundan, kendine inanan, güvenen her insan gerçekten her şeyi yapabilir.Durum böyle olunca çağdaş toplumun, kendine güven konusunda kaygılanmaması gerek. Oysa insanlar yine de kaygılanmaktadır. Gazete ve dergilere yığınla yardım isteyen, dertlerini anlatan mektuplar yağmaktadır. İnsanların eskisinden daha becerikli olabileceklerine inandırabilmek için, giyim, moda, ev dekorasyonu, hatta yemek yapma konularında makaleler yayınlanmaktadır. Kişiler çocukları için de kaygı duymaktadır. Çocukların, kendilerine güven kazandıran eğitim sistemi istemektedirler.Kendinize güvenmeyen insanlardansanız, Kendinize güveninizi geliştirmek için yapacak çok şeyiniz vardır. Kendinize güvenden ne derece yoksun olduğunuzu anlamalı, güvensizliğinizi nasıl idare ettiğinizi kavramalısınız. Kendinize güven vermenin yollarını gerçekten aramalısınız. Kendinize güvenmeye tam olarak ulaşamasanız bile, başkalarına kendine güvenen bir kişiymiş gibi görünmeyi başarmalısınız.Kendinize ne derece güveniyorsunuz acaba? Bazı sorulara vereceğiniz yanıtlar, bu konuda hemen hemen kesin bir fikir verebilir. Sorulara samimi olarak yanıt vermelisiniz. Sonra açıklamalara gözatıp kendinizi değerlendirebilirsiniz.Talihsiz olduğunuza mı inanıyorsunuz? ” Gerekli eğitimi görmedim, suç bende değil.” “Görüşmeye gittiğimde moralim bozuktu, onun için işe alınmadım.” “Güzel değilim, onun için gurupta kimse yüzüme bakmıyor.” Bu ve benzer sözleri kullananlar, bir eksiklerinden değil, etkenler yüzünden şikayet ederler. Böyle düşünenler aslında; ” Başıma gelenleri denetimim altına alma olanağım yok, olaylar sürüklüyor beni, elimden bir şey gelmez.” demek isterler. Evleninceye kadar talihsiz olduğuna inanan eşler; “Sen bana şans getirdin” derler. Oysa biri tarafından sevilmek, sayılmak bu insanların, kendilerini daha önemli, daha değerli, işe yarar duymalarına yol açmıştır. Kendine güven dir bu… Başka alanlarda da başarıyı artırmaktadır, şansla ilgisi yoktur.İnsanların sizi sevmediğine , arkanızdan dedikodunuzu yaptıklarına mı inanıyorsunuz? Yabancılar yüzünüze baktığında hemen sizinle alay ettiklerini ya da beğenmegiklerini mi sanıyorsunuz? Bu kuşkuları insanlar zaman zaman duyarlar. Bazen de haklı olabilirler. Ancak bu kuşkular sürekli olursa; “Ben değersiz, sevilmeyecek garip bir insanım.” Demek anlamına gelir. Bu bir aşağılık-üstünlük kompleksi karışımıdır.Başkalarını durmadan eleştirir, onların davranışlarını, çalışma biçimlerini, giyim, konuşm vb. konulardaki tavırlarını kötüler misiniz? Bazı insanlar, engelleri aşarak başarıya ulaşmak için gerekli kendine güvene sahip olmayan kişiler, eksiklerini görmezlikten gelerek, çevresindekileri aşağı görme eğiliminde olabilirler. Ters bir tutum olmakla birlikte yararlı da olabilir. Çevredeki ev kadınlarının pasaklı, tembel olduklarına gerçekten inanan bir kadının, kendine güveni vardır. Ancak beğenmediği komşularının kendilerinden daha sevimli olduklarını, yaşamdan daha bir zevk aldıklarını görmezlikten gelebilir.Yeni tanıştığınız kişilerle konuşurken, çekingen davranır, kızarır bozarır, kekeler misiniz? Yeni bir işe girişmek sizi korkutur mu? Kendine güvensizliğin en belirgin en göze batan belirtileridir bunlar. Bu insanlar ötekilerden daha iyi durumdadır denebilir. Kendine güveni olmadığının bilincindedirler. Gerekli çabayı göstermeye de hazırdırlar.Kendine güvene, gerçekten kavuşmayı nasıl başarabilirsiniz? Pek az kişinin kendine güvensizlikler geçerli bir sebebe dayanır. Kendine güven geliştirilebilir bir durumdur. Helen Keller en iyi bir örnektir. Sağır ve kör olmasına karşılık, çevresiyle ilişki kurabilmiş, topluma yararlı olabilmiş, ünlü bir kadındır. Başarılı olmanın ilk şartı umutsuzluktan kurtulmaktır. Hiç dikkat çekmeyecek kadar güzellikten uzak bir kız, giyim konusunda, makyaj konusunda, saç biçimi şekil vermesinde önemli yeteneği vardır. Bunları kullanarak, herkesin güzel bulduğu bir kız durumuna gelebilir. Okuma yazma bilmeyen, bir çok bilgiye uzak olan biri, cana yakınlığı, sıcaklığı, sevme ve sevilme yeteneği ile çevresinden büyük ilgi, saygı görebilir. Yaşamını kazanmak için en sıradan işlerden başka iş yapamayan bir kişi, iyi bir düzenleme, örgütleme yeteneğine sahiptir. Bu sayede üyesi bulunduğu gurubun yöneticisi olabilir.Her bireyin hiç değilse bir yeteneği vardır. Önce yeteneği bilmek, severek o yöne yönelmek gerekir. Kişiye çocukca gelse de, saçma gelse de vazgeçmemelidir. En basit bir iş sevilerek yepılıyorsa, gerçek yetenek haline getirilebilir. Kişi en az başkaları kadar değerli olduğuna inanmalıdır. Kişiyi korkutan, iş ve seyirci karşısında konuşma yapmak ya da bir ev davetinde ev sahipliği yapmak ise; ” Fena halde saçmalayacağım, rezil olacağım.” korkusudur. Diyelim ki korkulan oldu, ölüm yok ya sonunda denebilmelidir. Saçmalayan, rezil olan bir o değildir ki… Aslında bu durumlar karşısındaki kişilere, kendini sevdirmektedir.Şunu unutmamak gerek; kişiye kendine güvensizliği, tanrının bunu çok gördüğü için değildir. Kendine güven çalınmıştır; ana-baba tutumları kendine güveni yok edebilir. Çocukların çabalarına yeterince değer vermeyen aileler, kendine güveni sarsarlar. Kendine güven konusunda, her başarı için kendinize ödül verebilirsiniz. Sizi küçümsemeye kalkanlara bozulmayın; acıyın, dertleri sizinkinden beterdir.Kendinize güvendiğinizi başkalarını nasıl inandırabilirsiniz? Kendine güven kazanabilime bir günde olabilecek bir durum değildir. Uzun uğraşalar gerektirir. Kişi önce kendi kendini inandırmalıdır. Örneğin utangaç, çekingen kişi; giyim, makyaj, modaya uygun giyinme vb. tutumlarla kendine güveni kanıtlar. Kendine güveni olmayan kişiler, güven artışının getirdiği yararları sık sık anımsarsa, güven kazanma çabalarını sürdürmek daha kolay olacaktır.”Yalnızca üç gün daha görebileceğinizi düşünün. Nasıl tüm ayrıntıları gördüğünüzü anlayacaksınız. Üç gün daha işitebileceğinizi düşünün. Her bir sesin, her bir notanın nasıl özlemle ruhunuza dolduğunu göreceksiniz. Yaşanacak üç gününüz kaldığını düşünün. Yaşamın tüm saniyelerini nasıl özlemle yaşadığınızı göreceksiniz.” (Helen Keller)İlgilenirseniz bir test…