Rosa Luxemburg Yahudi bir ailenin çocuğu olarak 5 Mart 1871 yılında dünyaya geldi.Çok küçük yaşta kalça hastalığına tutularak bir yıl yatağa bağlı kaldı ve yatakta yattığı sürece beş yaşını doldurmadan kendi kendine okuma yazma öğrendi.Yaşamını kaybedene kadar taşıdığı aksaklığın sebebi bu hastalıktır.(Film)
Yaşıtı olan genç kızlardan daha farklıydı ,çok genç yaşta solcu gruplara katılarak sosyalizm ile haşır neşir oldu,herkes tarafından yola gelmez bir kız olarak tanımlanmaya başlandı Lehçe konuşmanın yasak olmasına sürekli karşı çıktı , bunlar yüzünden İsviçre’ye kaçtıgında ise henüz 18 yaşındaydı.Orada Zürih Üniversitesi’nde politika, tarih,ekonomi,doğa bilimleri ve matematik üzerine eğitim gördü. Marksizminin en önemli merkezi konumunda olan İsviçre aslında tam ona göre bir yerdi.Bilinen ilk yayını 1892 1 Mayıs konuşmalarının derlemesidir, Lehçe yayınladığı bu konuşmalardan sonra Birleşik Polonya Sosyalist Partisi ( PSP ) kuruldu ve İsviçre’de yaşayan tüm mülteci grupları bünyesine aldı.Her ne kadar Psp’den destek gelmiyor gibi görünse de İşçi Davası adlı gazete tam partinin kuruluş zamanında çıkarılmaya başlamıştı ve bu bir tesadüf değildi, gazetenin en ateşli yazarlarından biri ise R. Kruzsynska idi, bu Rosa’nın kullandığı takma isimdi.(kendi yazdıgı ve kendisi için yazılan kitaplar )Sonrasında Psp ile fikirleri uyuşmayan Rosa SDKP(Polonya ‘Krallığı Sosyal Demokrat Partisi) kurdu.Rosa, Leo Jogies, Julian Marchlewski ve Adolf Warszawski ile birlikte çalışmalara başladı , Polonya Komünist Partisi kuruluncaya kadar tüm kararları bu dört kişi aldı. Rosa o dönem başka bir takma isimle küçük bir kitapçık yayınladı.Rosa Lenin’le de tanışıyordu ve sık sık görüşüyorlardı. Rosa’nın istediği sadece Polonya’da değil Almanya, Rusya ve Avusturya’da da devrim olmasıydıi ancak bu Polonya’daki dava arkadaşlarını rahatsız etti.Yaşamının Almanya dönemi Gustav Lübeck ile evlenmesiyle başladı.(Alman vatandaşlığı için yapılan bir evlilikti) SPD (Almanya Sosyal Demokrat Partisi) üyesi olması evlendigi döneme rastlar. Alman vatandaşı olduktan sonra yazdığı her yazı olay oldu, defalarca hapise girmesine rağmen Marksizm’i hayatının parçası yapmaya devam etti. Daha önce olduğu gibi bu partiyle de fikirleri uyuşmamaya başladı bunun sebebi ise partinin yöneldiği milliyetçi eğilimdir.SPD ile tüm ilişkisini keserek Internationale grubunu kurdu yanında dava arkadaşı olarak Karl Liebknecht yer aldı.(iki yıl sonra kurulan grubun adı Spartaküs Birliği olarak değiştirildi)En son hapise girdiginde ise iki yıldan fazla içeride durdu ve orada da yazmaya devam etti. Hapisten çıktıgı gibi Alman Komünist Partisi‘ni kurdu.Parti kurulurken kendisinin yanında yine Karl Liebknecht vardı.
15 Ocak 1919’da Karl Liebknecht ile birlikte tutuklanarak Berlin’deki Eden Oteli’ne getirildi, otelde hem sözlü hem fiziki hakarete uğradı.(otelin hizmetçilerinden biri “Zavallı kadına nasıl vurduklarını, nasıl kötü muamele ettiklerini hiç unutamayacağım diye açıklama yapmıştır) Dövülmesinden sonra İmparatorluk subayları tarafından sırtından kurşunlanarak öldürüldü.(son sözü: “Ateş etmeyin”)Berlin Hayvanat Bahçesi kanalında cesedinin bulunması bu olaydan aylar sonraya denk gelir.( Spree kanalı)Arkadaşları onu eldivenlerinden tanıdı.Leo Jogiches ile ölümüne kadar ilişkileri oldu, Sevgiliye Mektuplar bu birliktelikten doğmuştur.Loe’nun kıskançlığı Luxemburg’un hayatına damga vurmuştur.İlişkileri bittiğinde Rosa ölene kadar politik birliktelikleri sürdü.1974 yılında resmi posta pulunda yer almaya başlar.(buna karşı çıkan bir kadının yorumu :”Şimdi de aşırı solcu, eski tüfek kızıl karıların ve göçmenlerin resmini koyuyorlar bu değerli pulların üzerine” )
Son yıllarda ortaya atılan iddialara göre ise o zaman bulunan cesedin aslında ona ait olmadığı, Rosa’nın 90 yıldır Charite Hastanesi`nin anatomi bölümünde bulunduğu yönünde.Mumyalanmış halde başsız,elsiz,ayaksız bulunan ceset üzerinde yapılan araştırmalara göre ceset Rosa Luxemburg ile örtüşüyor.DNAdışında tüm özelliklerin hatta ölüm sebebinin bile Rosa ile aynı olduğunu söyleyen yetkililer her yıl dünyanın dört bir yanından gelerek tören yaptıkları mezarda yatanın o olmadıgını belirtiyorKimileri tarafından Devrim Kartalı diye yere göğe koyulamayan , kimilerince de Kızıl Rosa diye nefret gören Rosa Luxemburg yeri gelinde kendi safında yer alanlara bile saldırmaktan çekinmemiştir. Pek çok kişi tarafından haşin,kavgacı,kırıcı ama bir o kadar da savaş karşıtı oldugu söylenmiştir ama kadın özgürlügünün simgesi oldugu asla inkar edilmemiştir.İlk kez 13 yaşındayken Alman İmparatoru II. Wilhelm’e bir şiir yazarak tepkisini dile getiren Rosa bu olaydan yirmi yıl sonra majestelerine hakaretten cezaevine girdiginde çıkan genel affı bile kabul etmemiştir.Bir kraldan gelen hediyeyi istemeyen kadın istemeyerek çıkar. Marksistlerce devrim şehidi olarak görülür , mektupları ise pek dile çevrilmiştir.(Luxemburg konferansı)13 yaşındayken krala yazdıgı şiir:
Nihayet göreceğiz seniBatı’nın gücü.Belki ben bile izleyeceğimSaksonya bahçelerinde dolaşan seniSakın Saray’a geleceğimi sanmaAklıma bile getirmem aslındaSizin gibilere saygılarımı kanıtlamayıBilmek isterdim yoksaNeler konuşulur ortamınızdaSenli benli konuşuyorsundur çarlaPolitikadan hiç anlamam ya,fazla uzatmayayım, amaSevgili Wilhelm sende sakın unutma:Söyle kurnaz Bismarck soysuzunaBarışın ırzına geçmeye bilenmesinEy Batı’nın İmparatoruBunu Avrupa için yapasın.
yorumlar
nazo ne güsel yazılar hazırlıyosun.eline sağlık
Hiç duymamıştım ama linklere bakınca nasıl olup ta bu kadar ses getiren bir kadını duymamışım diye kızdım kendime
duymadıklarımız duyurmayı görev edinmiş nazo:) çok şey öğrendim sayende.teşekkürler
tuttum ve bırakmadım:)
Çok güzel bir yazı, teşekkürler..!
aslında ön sayfa yazısı gibi duruyor ama ben bilmem yönetim bilir:)
çıkmış demek, uzun zamanımı almıştı yazmak. Begenen ve begenmeyen sağolsun
beğenmemek elde mi?
sağol massay
oldukça kısa boyluymuş
boyu kısa ama sesi büyük
geçtiğimiz yıl diyarbakırda rosanın fotoğrafları sergilendi.diyarbakır büyük şehir belediyesienternasyonalist devrimci, kadın hakları savunucusu gibi özellikleri ile bu serginin açılmasını gerekli kıldığını söylüyordu…….19.yüzyılın yiğit kadını diye geçiyor rosa…gazetelere ise”Fotoğraflarda hep bir noktaya bakıyordu Rosa; beş yaşında, on iki yaşında, lise öğrencisiyken, militanlık yılları ve politik önderken hep uzağa bir noktaya bakıyordu: Sosyalizmin gerçekliğe dönüştürüleceği noktaya…”diye geçti…teşekkürler nazokıraze ne iyi yaptında yazdın..müthiş seçim
sağolasın sevgili elllla idealist insanlar fikre uysa da uymasa da taktir edilmelidir. tabiki idellar ugruna masum canı yakmadıkça
haklısın
😀
ideololiye saygı en başta önem arzeder
he