bildirgec.org

görüş hakkında tüm yazılar

“ma”sa”de” üçlemesi 2

aktifparanoya | 03 July 2010 14:12

Üçüncü saatin sonunda pc bana göz kırpmaya başlamıştı. Zaman geçtikçe kolaylaşacağını ve alışacağımı düşünürken zorlaşıyordu. Can’ın bana seslenişini duymamaya çalışıyordum ama Ece’nin sesi taaa içime işliyordu. Bugün sahil kenarında yürüyüş ve ardından denize girecektik. Onun bebeksi tenine dokunacaktım ve mutlu bir şekilde uyuyacaktım. Güneş batmak üzereydi. Bu ilk günden sayılmalımıydı? Henüz gün ışığı odamı aydınlatırken bu sevdadan vaz mı geçmeliydim? Üç saatin üstüne eklenen dört saat ve çöken karanlıktan bahsetmek bile istemiyordum. Ara ara Ece’yi, ara ara kavuşacağım zenginliği ve çoğunlukla o parayla Ece’yle neler yapacağımızı düşünüyordum. Bu dakikalar geçmiyor da diyemezdim. Masade’de hayal kuruyor muydu? 40 yıl neyin hayali kurulabilirdi ki. Akıllı olarak düşünmemek gerekiyordu, sonuçta o aklı kaçık delinin tekiydi. 40 yıl hiçbir şeye özlem duymamış mıydı? Sorular sorular… Hepsinin cevabı benim için çok basitti ama Masade gibi düşününce ulaşılması imkansız bir uçurum gibiydi. İnsan neye mecburdu? İşte anahtar soru buydu. Aslında onu karısı orda tutuyordu, eğer evet eğer yemek götürmezse çıkmak zorunda kalacaktı ve tekrar hayatın akışını görünce o köhne evi istemeyecekti. Hayır hayır bu kadar basit olamaz. Onca insan bunu düşünmemiş olamaz. Karısı bunu kesinlikle düşünmüştür. Hatta baktı ki çıkmıyor bu yüzden yemek götürmek zorunda kalmıştır. İlginç bir aşk ama Masade’den ne beklenebilir ki. Kirbit kutusu büyüklüğündeki eve playboy kızlarını atarak zaman geçirecek değildi ya. Leyla Mecnun, Ferhat ile Şirin’den ilham alacaktı tabi. Ben onları da anlayamamıştım aslında. Ece için ben böyle olabilir miydim.? Hayır elbet… Bir Ece giderdi ve “E”lif”, “C”eren”, “E”zgi” üçlemesini bulurdum. Henüz elde etmediğim para beni değiştiriyor muydu yoksa…. Ece’de böyle düşünürdü elbet. Düşünür müydü? O zaman beni sevmiyor. Bir türlü kafamı toplayamıyordum. Saat kaç olmuştu? Bakmalıyım… Hayır belki Masade’nin de saati yoktur. Evet kesinlikle yoktur. Takvimle arası olmayan biri saati ne yapsın ki. Masade söyle amacın ne? Ne yapmaya çalışıyorsun? Bu eziyet neden? Buldum…Masade, sen sadece günah çıkartıyorsun. Kendine bile kabul ettiremediğin bir yara bu. Ama tecavüzcüler, anne katilleri, hırsızlar, imansız Yahudiler dünyada cirit atmakta. Sen ne yapmış olabilirsin bu kadar kötü? Hayır.. Bu böyle olmayacak. Bu soruların cevapları sadece sende Masade.Saate bakmadan pencereden sıvışmamı ve bahçe çitlerinden atlayışımı hatırlıyorum. Yolun yarısına kadar ayakkabı giymediğimin farkında bile değildim. Evin kapısının önünde belki 5 dakika bekledim belki 3 saat bunu ben bile bilmiyordum ama çok uzun beklemiş gibiydim. Sanki 40 yılı bir kapı önünde geçirdim ve aslında içerde ben vardım ve Masade hep özgürdü.Anlamsız bir hıçkırık ve garip bir boğaz hırıltısı. Bu gözümden akan yaşta neyin nesiydi? Hiçbir insanı bu denli anlamaya çalışmamıştım. İçimde ona karşı anlamsız bir sevgi büyüyordu. Buraya gelip sıyıranların başına gelen şeyde yoksa bunun gibi bir şey miydi? Şimdi kendim için korkuyordum. Boyumdan büyük bir işe mi kalkışmıştım? Kimsenin son zamanlarda cesaret edip giremediği evin kapısında gecenin bir yarısı… Deliriyor muyum? O zaman öyle düşünmüştüm. Ama bu beni korkutmaya yetmemişti.Kapıyı üç kere çalmıştım ya da ben o an öyle sanmıştım belki de ayaklarımın titremesinin sesiydi o. Kapının çıkarttığı gıcırtı dişlerimden de gelmiş olabilir. İnanın bunu net olarak bilmiyorum. Ama onu sırtı dönük koyu bir silüet olarak uyuduğunu çok iyi hatırlıyorum. Ay ışığında saçları grimside olsa bence beyazdı. Zayıf bir o kadar da sıska. Tam bir esir kampı tutsağını andırıyordu. Kıyafetleri eski değildi, ama çok yeni olduğu da seçilmiyordu. Koyu tonlarında görünseler de bu gecenin bir oyunuydu.“Masade kalk, Masade kalk. Uyumak için illa geceyi seçmene gerek yok. “ Her seslenişimde daha sıkı sallıyordum. Birden irkildi ve bana döndü. Korkuyla duvarın köşesine sinişini hiç unutamıyorum. Belki de 40 yıldır bu şekilde uyandırılmamış olmanın verdiği bir boş bulunmaydı. Belki de 40 yıldır ilk kez başkası tarafından uyandırılıyordu. Belki de 40 yıldır uyuyordu. Ne dersiniz… Ben öyle düşünmüştüm…

ölümünün 91. yılına yaklaşırken oyunbozan bir kadın Rosa Luxemburg

nazokiraze | 26 November 2009 10:52

Rosa Luxemburg Yahudi bir ailenin çocuğu olarak 5 Mart 1871 yılında dünyaya geldi.Çok küçük yaşta kalça hastalığına tutularak bir yıl yatağa bağlı kaldı ve yatakta yattığı sürece beş yaşını doldurmadan kendi kendine okuma yazma öğrendi.Yaşamını kaybedene kadar taşıdığı aksaklığın sebebi bu hastalıktır.(Film)

Yaşıtı olan genç kızlardan daha farklıydı ,çok genç yaşta solcu gruplara katılarak sosyalizm ile haşır neşir oldu,herkes tarafından yola gelmez bir kız olarak tanımlanmaya başlandı Lehçe konuşmanın yasak olmasına sürekli karşı çıktı , bunlar yüzünden İsviçre’ye kaçtıgında ise henüz 18 yaşındaydı.Orada Zürih Üniversitesi’nde politika, tarih,ekonomi,doğa bilimleri ve matematik üzerine eğitim gördü. Marksizminin en önemli merkezi konumunda olan İsviçre aslında tam ona göre bir yerdi.

Playskool Anneleri

simetra | 21 February 2009 17:15

Oyuncak dünyasının en gözde markalarından Intertoy Hasbro Türkiye anneler için deneyimlerini paylaşabilecekleri bir site açmış. playskoolanneleri.com sitesinden bilgi alışverişi yapılabiliyor, ayrıca ara ara yapılan yarışmalara katılan herkes, Playskool ürünlerinden kazanma şansı yakalıyor.

Hayata Bakış Açısı

sudenayay | 23 October 2008 23:38

Hayat, çirkinliklerin arasında güzelliğin ayrılmasıdır; olumsuzlukların yanında olumluyu görmektir; bazen de iyiyi kötüden ayırtetmektir.