ÖLDÜREN KIYAFETİlkokuldaki bir başarı sonrası babam; hediye olarak sana kot pantolon alacağım, demişti. Küçücük çocuk, ne bilsin kot pantolonu. Ben o zaman ki aklımla kotu, “got pantolon” olarak algılamıştım. Ben utangaç çocuk, böyle bir pantolonun arkadaşlarım arasında alay konusu olacağını düşünerek, Gözü yaşlı anneme koşmuş;” ben bu got pantolonunu giymem” demiştim.
Sonra öğrendim kot pantolonun ne olduğunu. Ancak bu olayın etkisi olsa gerek hiç sevmedim kot pantolon giymeyi.. Kendime hiç yakıştırmadım onun içinde durmayı. Ama arkadaşlarım, dostlarım bana çok yakıştırdılar. Aldığım birkaç kot pantolon da arkadaşlarım sebebi iledir.

Zaten onun içinde iken kendimi rahat hissetmiyorum, bir de kot pantolon sebebi ile hastalığa yakalanan insanların dramını öğrenince iyice soğudum kot pantolondan.
Bu benim kişisel tercihimdi. Kot pantolon giyenlere saygı duyuyordum. Çoğu kişiye de yakıştırıyordum. Kot giymeyi SADECE kendim için sorun ediyordum. Ancak kot pantolon sebebi ile hastalanan insanların dramına şahit olunca kot pantolon olayı artık benim için şahsi sorun olmaktan çıkmıştır. Bu sebeple bu yazıyı sizlerle paylaşmaya karar verdim.

KOT PANTOLON GİYMEK ZARARLI MI?
Yanlış anlaşılmasın, konu kot pantolon giymenin zararları değil. Dini açıdan; dar pantolon giymenin caiz olup olmaması da değil konu. Bu konuda yapılan bir çok araştırma, yazılan bir çok yazı var. Bu ayrı bir konu.http://baskentlim.com/dar-pantolonun-zararlari-t9022.0.htmlhttp://www.amaney.com/forum/saglik-ocagi/34566-dar-pantolon-giymenin-sagligimiza-zararlari.htmlBenim dikkatleri çekmek istediğim konu; kot pantolonun üretilmesindeki şartlar sebebi ile hastalanan ve ölen insanlar.
Düşünsenize başkasının ölümüne sebep olan bir kıyafet giyiyorsunuz. Ben şahsen o kıyafetin içerisinde rahat edemem.Misafirliğe gittiğim evde televizyon haberlerinde kot pantolon üretimi sebebi ile hastalanan ve ölen insanların dramını izleyince, saatlerce internette bu konuyu araştırdım. Dehşet bir tablo ile karşılaştım.Meğersem kot pantolon sebebi ile hastalanan, ölen ne kadar çok insan varmış.http://www.metinakgun.com/silikoz/basinda_silikoz.aspBu konuda ne kadar çok araştırma, uyarı yapılmış. Kaç çığlık kopmuş, kaç feryat yükselmiş de haberimiz yok.
İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı öğretim görevlisi iken kot işçilerinin dramına şahit olan ve bu sebeple ;kot pantolonun sağlıksız şartlarda kumlanmasına savaş açan Prof. Dr. Zeki Kılıçaslan, “İşçi Kardeşliği” adını verdiği Partisinin tüm mücadelesini bu konuya adamış. http://www.ikp.org.tr/index.php?id=57Ancak ben konunun politik bir malzeme olmasına karşıyım. Sayın Kılıçaslan’ın mücadelesini de politik olarak algılamak istemiyorum.

EKMEK UĞRUNA ÖLÜME KOŞAN İŞÇİLER
Farkındasınız ya da değilsiniz ancak kot pantolonlar sebebi ile ülkemizde hastalanan ve ölen insanlar var. Bize göre, ateş düştüğü yeri yaktığı için, sessiz sedasız devam eden bir dram var. Tekstil sektöründe kot pantolonun üretiminde gerçekleşen bu dram, ekmek kazanma uğruna bu işe koşan birçok insanımızın genç yaşta nefesinin tükenmesine ve yaşamını yitirmesine sebep oluyor.
Tablo; tahmin edemeyeceğiniz kadar dehşet bir boyutta.Kot kumlama atölyelerinde, sağlıksız çalışma koşulları sebebi ile Anadolu’dan iş bulma umudu ile İstanbul’a gelen gençler, silikozis denilen hastalığın pençesine itiliyor.

SİLİKOZ NEDİR?
Uzmanlar silikoz hastalığını şöyle tarif ediyor: silika adı verilen partiküllerinin solunması sonucu ortaya çıkan, akciğere verdiği hasar sebebi ile ölüme yol açabilen bir hastalıktır.http://www.cyprusaction.org/humanrights/environment/lefke/akciger.htmlKimler risk altında?
Tünel açma işlemlerinde çalışanlar, taş ocakları ve madenlerde çalışanlar, silikoz açısından risk altındalar.Diğer tarafta; gemi yapımında, mücevher kesme, işleme, cilalama işlemlerinde, kurşun kalem yapımında, cam, kristal, tuğla imalatında, seramik, porselen ve çini yapımında ve diş protezi yapımı gibi işlerde Silika kullanılıyor. Bu iş kolları silika kullanımı sebebi ile silikoz hastalığının tehdidi altında.Kot, blucin kumlama ve beyazlaştırma işinde çalışanlar, basınçlı hava yoluyla öğütülmüş silika kumunu kot pantolon üzerine püskürtürler. Kumlama işlemine bağlı olarak, bu işte çalışan kişiler, yüksek oranda silika içeren tozu kısa sürede, yoğun bir şekilde solumuş olurlar. Bu soluma sonucunda ağır, hatta ölümcül, seyreden bir hastalık olan Silikoz hastalığına yakalanırlar.

GELSİN PARALAR, ÖLSÜN İŞÇİLER
İşçi ilk günlerde bunun farkında değildir. Çoğunlukla Anadolu’dan İstanbul’a yeni gelmiştir. İş bulma ve para kazanma derdindedir. Kot kumlama işinden alacağı yüklü miktarda paranın cazibesine kapılır. (Alacağı para, onun için iyi bir paradır) Belki de hayatında hiç kot giymemiştir. Silikoz denilen şeyi zaten hiç duymamıştır. Günler geçecektir, o yavaş yavaş hastalığın pençesine düştüğünü fark edemeyecektir. Ne sigortası vardır ne de sosyal bir hakkı. Kayıtsız bir işçidir. Patron hastalığı da bilmektedir, işin riskini de. Ancak kimin umurunda… Patron da bu duruma kayıtsızdır. Gelsin paralar, ölsün işçiler.
Örneğin; Yozgat’ın Çekerek ilçesine bağlı Koyunculu köyü bu hastalığın pençesine düşen kot işçileri ile dolu.Bunlardan biri Kenan Çelik…, 30 yaşında…Üç çocuk babası.. O artık oksijen tüpüne bağlı olarak yaşıyor. Eşinin bakımına muhtaç. Artık babasının desteği ile geçiniyor. Silikoz hastalığı sebebi ile bu köyden 40 kişi hastanede tedavi altına alınmış. Köyden İstanbul’a giden elli gençten 14’ü bugüne kadar hayatını kaybetmiş.
Anadolu’nun bir çok köyünde aynı tablo var.
22 yaşındaki Nurettin Özcan bir başka kurban.. Hiçbir sosyal güvencesi yok. İlaç alacak parası yok. Aylardır yatağa bağlı olarak yaşıyor. Gözü yaşlı, gençliğimizi çaldılar bizden, diyor.
Yine bu hastalığa yakalanan, Bingöl’ün Taşlıçay köyünden Abdülhalim Demir , “Yaklaşık yüz kişi hasta bizim köyden…” diyor.
http://kottaslama.org/php/kt/wp/?cat=3http://www.kotiscileri.org/hikayelerimiz.htmlBir şekilde bu işe giren kişi, iyi para kazanınca akrabasına haber vermiş, köylüsünü çağırmış veya taşeron firmanın sahibi kendi köylüsünü getirmiş.
Azeri ve Romenler başta olmak üzere bir çok yabancı uyruklu işçi de çalıştırılmış. Ülkelerine dönen bu insanların akıbetlerini bilmiyoruz.

KOTÇULAR SİTESİNDEN YAYILAN ÖLÜM
İstanbul’da Kotçular sitesi olarak anılan bir bölge var. Buradaki işletmelerin bazı bölümlerine yabancıların girmesi yasak… Çünkü burada yapılan işin yol açtığı hastalık ve ölümler gibi, yapılan iş te, meslek sırrı anlayışı ile gizli tutuluyor. Maliyetler ve hukuksal riskler; dikkate alınarak tüm sosyal haklar, yasal uygulamalar askıya alınmış. İnsan sağlığı da öyle…
Bu hastalık korkunç yüzünü ilk olarak 2004 yılında göstermiş. Tahminlere göre, bu güne kadar 10 bin civarında tekstil işçisinin kot kumlama işinde çalıştırıldığı düşünülüyor. O tarihten bu güne kadar yaklaşık 500 kot kumlama işçisi silikozis tanısı ile tedavi altına alınmış. Onlarca işçi bu hastalık sebebi ile ölmüş. Kayda geçmeyenlerin, doktora başvurmayanların, yakalandığı hastalık sebebi ile köyüne dönüp, kaderine razı olanların sayısını ise sormayın… Çünkü tespitlerin bir kısmı askerlik için müracat eden gençlerin muayenelerinde ortaya çıkmış. Askerlik çağına kadar bu işi yapan işçi yakalandığı hastalıktan habersiz askere gidiyor. Eğitim koşusunda nefesi tıkanıp kalıyor ve acı sonucu askeri hastanede öğreniyor.
Uzmanlara göre toplam 5 bin silikoz hastasının var olduğu tahmin ediliyor.Mevsimlik işçisiniz. Size göre iyi para alıyorsunuz. Her şey çok güzel… Ancak sizden habersiz bünyenize yerleşen hastalık bir yıl sonra ciğerlerinizi parçalamaya başlıyor. Bazen de on yıl sonra, hatta yirmi yıl sonra hastalık korkunç yüzünü gösteriyor.

BU İŞİN SAĞLIKLI ÇÖZÜMÜ YOK MU?
Kot kumlama işlemi genellikle kaçak olarak ve denetimsiz yapılıyor. Bu işlemin yapıldığı atölyeler çoğunlukla küçük ve herhangi bir önlemin alınmadığı sağlıksız şartlara sahip. Çoğunda ne bir havalandırma var , ne de bir koruyucu maske…Bilakis silika kumunun zayiatının en aza indirilmesi amacı ile tüm kapı ve pencereler sıkı sıkıya kapatılmakta. Hatta istirahat vakti gelen işçiler aynı havayı solumak durumun da kaldığı mekânlarda uyumakta.
Peki bu işin çözümü yok mu? Uzmanlara göre; İşçinin vücudunun tümü kapatılır, dışarıdan hortumla temiz hava alması sağlanırsa, hastalık riski olmadan bu iş yapılabilir. Ancak maliyet ve iş kaybı sebebi ile patronlar bu tür uygulamalara yanaşmıyor.
Tuzla tersanesi yaşanan ölümler sebebi ile sıkça kamuoyunda gündeme geldi. Kimya Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi,Tekstil Terbiye Komisyonu Başkanı Mustafa Cüneyt Gezen’e göre; kotçular sitesinde yaşanan ölümler daha vahim boyutlarda. Gezen’in tabiri ile buralarda toplu cinayetler işlenmekte.

SONUÇ
Diyeceksiniz ki; “Bütün bunların benimle ne ilgisi var. Ben kotumu giyerim işime bakarım. Birilerinin ihmali sebebi ile ben mi sorumluluk hissedeceğim. Devlet organları işini yapsın. Gerekli kontrol ve denetimleri gerçekleştirsinler. Çalışma şartları iyileştirilsin. Çalışanlar da ne iş yaptıklarını bilsinler.”
Haklısınız ancak, ben de diyorum ki; siz de ne giydiğinizi bilin. Giydiğiniz çoğu kot markası, ürününü bu tür taşeron firmalara yaptırıyor. Giymeyin demiyorum. Belki bu konuda bilinç vermeniz gereken insanlar vardır etrafınızda. Belki bu işi yapanlar bulunuyordur çevrenizde. Belki bir canın kurtulmasına aracı olursunuz.
Bir NEFES ,BİR CAN İÇİN BUNLARI PAYLAŞMAYA DEĞMEZ Mİ?
BİLİMSEL KAYNAKLAR
http://kottaslama.org/php/kt/wp/?p=266BİLİMSEL KAYNAKLAR-B
http://www.metinakgun.com/silikoz/s_haber_186.asp