O olduk, bu olduk! En sonunda Cumhuriyet’in Domuzları olduk!Turhan Selçuk’un 19.04.2006 tarihli Cumhuriyet gaztesinde yayınlanan karikatürü.
O olduk, bu olduk! En sonunda Cumhuriyet’in Domuzları olduk!Turhan Selçuk’un 19.04.2006 tarihli Cumhuriyet gaztesinde yayınlanan karikatürü.
yorumlar
bu karikatürün amacı tesettürlülere “domuzsunuz” demek değil, dikkatinizi çekerim.
peki sizin teviliniz nedir?
Bu karikatürde ne domuz, ne de tesettür kelime anlamı ile kullanılmış bana sorarsanız. Muhafazakar demokrat olduğunu iddia eden hükümetimizin, bir yandan dini değerleri sömürürken, bir yandan da Avrupa Birliği yolunda her türlü eğilip kıvrılmayı gerçekleştirdiğine dikkat çekilmeye çalışılmış. Domuz malumunuz, haramdır. Tezat kullanarak vurgu yapmış Turhan Selçuk. Dini inançları doğrultusunda kapanmayı tercih eden bir kesim halkımızı simgelemekten öte, hükümetimizi simgeleyen bir çizim kanaatimce. Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu anlamı çıkarıyorum ben. Laiklik, hükümet ve AB kriterleri kahramanlarımız yani.
bence çok saçma nerede görülmüş bir domuzun başını örttüğü?
o oldunuz bu oldunuz. pardon ama ne oldunuz. ayrıca bu ‘siz’ nedir. siz sözünüzün başında “biz” diyerek bir soyutlamaya girmişsiniz. başınıza örttüğünüz o siyasal bezle kendinizi çağdaş toplumdan soyutlama çabanız devam ettikçe o çarşafların içine daha çok domuz çok kedi girer bu ülkede. ha derseniz ki “biz” böyle karikatürler görmek istemiyoruz; o zaman buyrun “siz”i İran’a alalım. orda böyle bir karikatür yapanı çok kötü yaparlar. ama dikket edin İran’da saçlarınızın ucu gözükmesin.
marifet iltifata tabidir, plumprune. sizi takdir ettim. her ne kadar teviliniz izahdan yoksun olsa da.ama önemli olan görülen değil gören gözdür. sizin doğrularınızın, bu çiziğin kahramanını hükümet olarak ifade etmesi en azından bize olan hüsnüzandır deyip bizi aydınlattığınız ve rahatlattığınız için teşekkür ederiz.
bizim oralarda “siz” “sen”‘in saygı ifade eden biçimidir. geri kalan herze için de; “edep yahu!” diyorum.
Turhan Selçuk’un da aksini düşündüğünü sanmıyorum. Takdiriniz için teşekkür ederim.
uluslararası durum öyle gerektirdiği zaman ab’ne yanaşanlar için yapılmış çok güzel karikatür. gelen tepkiler de bunu kanıtlıyor zaten (kamuoyundan gelen tepkiler, buradan değil).
ben hiç başı örtülü bir domuz görmediiim! yiğidi öldürün hakkını artık kefenine mi koyarsınız naaparsınız bilmiyorum ama domuz yemek dinimizce haram bile olsa onlar yine de bu muameleyi haketmiyorlar. anlatmak istediğiniz paylaşmak istediğiniz bir şeyler varsa örten örtmeyenler gibi sizli bizli konuşmalar hiçbirimizi bir yerlere götürmedi ve götürmeyecek ama dediğim gibi en azından söyledikleriniz eski osmanlıca sözlükleri sayfaları arasından değil de ister örtülü ister örtüsüz farketmez birbirimizin anlayabileceği türden olursa ne bileyim belki boş konuşmamış oluruz. ben gegçenlerde şöyle bir reklam gördüm; reklamı yapılan ürün kullanımı kolaylaştırılmış türban yada baş örtüsü tam olarak nasıl adlandırıldığına takılmadığım için bir hata yapmış olmayayım diye söylüyorum. şimdi bu ürün yani öyle böyle değil şahane bişey. artık kadınlarımız kafalarına o örtüyü tutturabilmeleri için oralarına buralarına bir çok iğne takmak zorunda kalmayacak bu işlemi yaparken ağızda tutulan iğneler çoğu kez ani bir hareketle boğaza nefes borusuna kaçıp bir sürü ağır sorunlara vesile oluyormuş. işte şimdi bu ürünü takıp çıkartması o kadar kolaylaştırılmış ki tek hareketle takılıp iğne miğne gerekmeden hop diye oturtuluyormuş kafaya. vay be dedim süpermiş yahu insanın canı çeker örtünesi yoksa bile merak eder nasıl birşeymiş diye ve engel olamadan merak etmeye başladım. nasıl takılıyor acaba diye reklam devam ediyor ben pürdikkat seyrediyorum saniye saniye anlatıyorlar yok böyle kolay şöyle harika bişey ben hala bekliyorum kardeşim bir allahın kulu da çıksın desin ki ahanda olay budur bakın böyle takılır böyle çıkartılır göstersin diimi? yok bekle bekle yok herkes bir şekilde tarif ediyor ama gösteren yok deliricem. bu nasıl bir zihniyettir ?? bir kişi kafası açık bir şekilde ortaya çıkıp bakın burdan bunu buraya bunu şurdaan hah tamam işte bu kadaaar bile demedi. yahu aman böyle bir reklam da bile sakın saç teliniz görünmesin eyvaah maazallaah üstüme iyilik sağlık.. hadi bazıları inançları sayesinde böyle bu kadar. olmak istedikleri bu tamam buna da eyvallah da cansız bir manken bulup onun üzerinde bile göstermek akıllarına gelmemiş mi? hem cansız mankenlerin saçları da yok. ve yine yukarıda birisi demiş siz diyeceğim bu da karşıdakine duyulan saygıdan ibrettir yani evet sizin istediğiniz normlara uygun belli bazı ülkeler mevcut. tabi ki ya sev ya terketçi bir şekilde bir şeyler soyleyecek değilim ama işte bu tip karikaturlerin yasak olduğu yerler de var yok değil ve onların durumu da ortada.
Nerede okumuştum hatırlamıyorum.şairlerimizden biri bir gün ablasını ziyarete gider.yeğeniyle muhabbet ederken, yeğeni: dayı senin bir şiirini öğretmen ödev verdi der.şairimizde yeğene bir kıyak olsun diye açıklar yazarlar.Daha sonraları tekrar ablasını ziyarete gelen şair, yeğenine sorar: noldu bizim şiir?yeğen: öğretmen beğenmedi.neyse, burada dinleyicilerin, bazen anlatcının anlatmak istediklerinden, çok farklı şeyler anladıklarından bahsediliyordu.o yüzden plum hanım bi telefon açıp sorsanız daha garanti olurdu.yine bazıları siyaset, iran, yakışmıyo vs.konulara dalmış.Helal olsun size(saygı değil çoğul anlamında) bir mesele bu kadar çarpıtılır.En çokta bu düşünce, özgürlük, sanat vs. geçinenlerin bu konuda karşı cephe almasına kıl oluyorum.( yok yok kızmadım)Bu körlük baki mi kalacak?Tehlikenin farkında mısınız?
Dikkatinizi çekerim bu bir şiir değil, simgeler gayet açık. Anlatılmak isteneni alınganlık göstermeden anlamaya çalışan herkes, aşağı yukarı benim anladığımı anlar gibi geliyor bana. Hele ki söz konusu gazete Cumhuriyet olduğunda. Ama başından beri söylediğim gibi, bu benim düşüncem.
özgürlük dersen bu karikatürün yayınlanması bir çeşit özgürlüktür. sanatsal bir şeye rastlamış olmadığımdan tekrardan acaba var mı buralarda bir yerde diye aranıp durmayacağım. körlük ise evet malesef bu baki kalacak. düşünce hiç olmadı ki olsa bunları konuşuyor olmazdık
yeni neslin bir kısımında anlaşılmaz ve kırıcı olmak muteber bir meziyet gibi algılanıyor, be_goodie. muhatabımı ne kadar rahatsız edersem o kadar haz alır ve kendimi takdir ederim diye düşünüyorlar herhalde, yada bilmediğim başka sebepleri de vardır. bilemiyorum.Şunu ifade edeyim ki, yazılarınızdan kin ve edepsizlik başka fazla bir şey anlayamadım. gerçi bir şeyler demek istemişsiniz ama üslubunuz anlatmak istediklerinizi pekiştirmekten çok sizi tarif etmiş.İnsanları aşağılayarak, doğru olduğuna inandığınız düşünce ve davranışı muhatabınıza aktaramazsınız, ondan sizi anlamanızı bekleyemezsiniz. Ama siz, benim derdim muhatabıma bir şey anlatmak, onun da anlmasını beklemek değil diyorsanız o başka.Güzel insanlar, güzeli de çirkini de, iyiyi de kötüyü de, güzel güzel anlatacak bir yol bulabilir. Eminim siz de bulabilirsiniz. Eğer anlatmak istediğiniz bir şey varsa bize güzel güzel anlatın.
sevgili plumprune,simgeler hiçbir zaman açık seçik olmaz. ayan beyan ortada olan bir şey için de zaten simge kullanılmaz. simgeler çok kuvvetli iletişim araçlarındandır. çünkü sözle sınırlandırılmamıştır.bu nedenle basit bir iki çizgi için kitaplar yazılabilir. ve yazılan bu kitapları da eleştirecek başka kitaplar da yazılabilir.
siz kırıldığınız noktaları belirtiniz ben icabına bakarım. rahatsız etmek isteseydim çok farklı olurdu ki amacım o değil ama elbet haklısınız rahatsız olunacak hiçbir şey yok değil. benim genelikle durumun nasıl olduğuyla değil de ne olduğuyla daha çok ilgili biri olduğumdan ve ilkokulda sınıfa müfettiş gelmiş de bana birşeyler sormuş da ona cevap veriyormuş gibi bir üslubum olmadığından zati alinize biraz tatsız gelmişse yazdıklarım çok özür dilerim allah sizin güzelliğinizi başımızdan eksik etmesin. iç güzelliğiniz tabi. ama bunu söylemeden geçemeyeceğim gerçekten anlayabileceğiniz birşeylerden bahsettiğimi düşünmüyorum (kişisel algılanmaması için) burada farklı iki taraf varsa birinin diğerini anlamaya yanaşmayı düşünmesini bile neredeyse günah olarak görüyor olmaları yüzünden bir şey anlatıp bir etki yaratmak olmadı amacım ben gördüğümü olanı biteni anlatıyorum.zaten baştan beri anlatılanda herşey ortada herhangi birisine birşeyler anlatıp kendi fikrimi bastırmak amacında değilim. ister inanın ister inanmayın aşağılamak için söylemedim. bu arada aslında eskilerden günümüze o şekilde gelmiş bir çok bayan var ve onlara lafım yok benim beklentim nacizane biraz da aslı anlamsız beklentim yeni yetişen kuşaktan. ama sanırım beni yeni nesil olarak değerlendiriyorsanız siz de baya bi 40-50 yaş civarındasınız demektir. şimdi düşündüm de gerçekten sürçi lisan ettiysem affola bu arada gerçekten basit bir çizgi için bile yazılabilen kitaplardan bahsetmeniz ve sizin avatarınız sizi gidi sizi 😉
bana kalırsa karikatürün yarattığı tartışmalar, karikatürü çizen sanatçının ustalığından kaynaklanıyor. turhan selçuk bey bu karikatürü çizerken, karikatürünün tartışmalara yol açabileceğini düşünmemiş olabilir mi sizce? bence olamaz. düşünüyoruz, anlamaya çalışıyoruz, tartışıyoruz… turhan bey, işinin ehli. hepsi bu.
Haklısınız elfiya, yanlış bir ifade kullanmışım. Bana göre burada simgeler gayet açık.”simgeler çok kuvvetli iletişim araçlarındandır. çünkü sözle sınırlandırılmamıştır.” demişsiniz. Peki sizin karikatürü buraya aktarırken kullandığınız üslup, simgeleri kelime anlamları ile sınırlandırmak olmuyor mu? Bu karikatürün ve Turhan Selçuk’un amacı sadece başı örtülü halka hakaret etmek mi? Yok öyle değil diyorsanız, bir de sizin bakış açınızdan dinlemek isterim.
en sonunda ortak bir dil yakaladık ki, bu manada plumprune’nin simge yaklaşımı çok uygun görünüyor. müsadenizle bir deneme yapayım:çizikteki (en müspet idafesiyle karikatürde) kullanılan simgeler şunlardır:1- Günümüz dünyasını yaşanmaz hale getiren ve kötülüklerin beşiği olan (en müspet ifadesi ile de yeryüzü cenneti, ilmin, estetiğin, doğrunun ve güzelliklerin yegane kaynağı)AB’yi yada yolunu işaret eden bir levha2- Bir domuz (en müsbet ifadesiyle bir domuzcuk; şirinliğin simgesi olarak)3- Bir türban (en müsbet ifadeyle başörtüsü)bunlar maddi simgelerdi, şimdi eylemlere bakalım:4- sırıtma (en müsbet ifadeyle tebessüm)5- kesik atan bir bakış (en müsbet ifadeyle bakma)6-durma yada yürüme/yönelme (tam şeçemedim)bunlar benim bulabildiklerim tabiki. eminim başka da vardır. ama biz şimdilik bunlarla yetinelim.arkadaşlar, yukarıda listelenen simgeleri her iki karşıt uca ait ifadelerini yazdım. şimdi bu iki karşıt uç arasında belirli yada belirsiz sayıda ifadeler olduğunu varsayın ve bu 6 simgenin ifadelerinden 6 boyutlu bir matris oluşturun.işte buna algılama matrisi diyelim. biz bu çiziğe/karikatüre baktığımızda yukarıda tanımladığımız matrise göre bir algımaya sahip oluruz. örneğin, bir domuzcuğun cennetten bir bahçe olan AB’ye giderken tebessüm ettiğini görürüz. yada bir domuzun her türlü kötülüğün kaynağı AB yolunda sırıttığını görürüz. bu örnekleri çoğaltabiliriz.Bu algılama safhası, kişiseldir. yani kişiler tecrüblerine, alt kütürüne, meslek ilkelerine, o gün ki haleti ruhiyesisine vb. sebeplere göre seçici bir yaklaşımla, yukarıda tanımlanmış matristen her boyuta düşen bir ifadeyi seçer/algılar.Sonra bu algılama yorumlanır ki, bu yorumlama algılamaya göre daha karmaşıktır. algılamada seçtiğimiz ifadelere kişisel anlam kalıplarımız yüklenir.Diyelim ki iki kişi domuzu algıladı. biri domuzu hükümet olarak diğeri de başörtüsü için ahime başvuru yapan kadınlar olarak yorumlasın bunu. ilki domuzu haram yada hata olarak yorumlasın, ikincisi deyim haline gelen domuzluk yapmak, çirkeflik yapmak olarak yorumlasın.bu safhların hepsi kişiseldir ve bir sınırlamadır. yani matrisde olası çok sayıdaki konumdan birini seçmektir.beni rahatsız eden yukarıda sayıp döktüklerim değil kesinlikle. her fırsatı, hakaret ifade edecek/ifade edebilecek şekilde kullanmaktır.ben şahsen, başörtüsü için ahim’e başvurulmasını çok büyük bir basiretsizlik olarak değerlendiriyorum. kesinlikle hatadır. bunu her yerde söyledim. ama insanların hatta yapması onlara hakaret etmemizi, aşağılamamızı, dışlamamızı gerektirmez.hatta yaptılar, amenna. hattalarını göstermeliyiz, ayıktırmalıyız, hep amenna.turhan selçuk eğer bunu kasttettiyse üslubu o kadar çirkin ki, rahatsız olmamak mümkün değil.
cevap vermeyi unuttum: kesinlikle sınırlamadır. zaten yukarıda ki yazı bunu açıkça tasdik ediyor.
“En sonunda Cumhuriyet’in Domuzları olduk!” ifadesi ile yukarıda anlattıklarınız arasında fark olduğunu eminim siz de kabul edersiniz. İlk ifadeniz matrisin çok farklı noktalarına isabet ediyor ne de olsa. Yine de ben hala hükümeti kastettiğini düşünüyorum Turhan Selçuk’un. O tabelaya AIHM yazmaktan mı çekindi sizce? Üslup derseniz, evet, Turhan Selçuk hiç de iyi şeyler söylemek istememiş, hatta hakaret etmiş. Amacı da oymuş sanırım.
Mevlana’ya biri gelmiş “aşk nedir” diye sormuş. hikaye, uzundur kısaca anlatayım. Mevlana tekrar tekrar farklı yöntemlerle “aşk”‘ı anlatmış, ama soru sahibi bir türlü mutmain olmuyormuş. en sonunda Mevlana, ince bir edayala; “kuzum, ben olda, anla” demiş.ben de tekrar tekrar anlatmaya kalksam, artık anlatacaklarımın hakkını veremem karşınızda. neden “en sonunda Cumhuriyet’in domuzları olduk” dediğimi size anlatamam, anlayabilmek için ancak elfiya yada bir benzeri olmak gerek.akıl ile anlama bir yere kadar vazife görür ki, biz de sizinle uzun uzun fikir alışverişi yaptık, birbirimize anlattık. bu yazınların hepsi bu amaca yönelikti zaten. bundan sonrası ise ancak “hal” ile anlaşılır.yorumlanınız, değerli katkılarınız ve anlayışınız için teşekkürler.
Yaşasın sonunda bu saçma tartışma bitmiş.Oysa Turhan Selçuk ne güzel iğnelemiş ve olayı özetlemiş
yeri gelmişken tayyipler alemini de tartişsaydiniz?
Plumprene`yi tebrik etmek gerekiyor,bu en az 100 ahkamlik bir linkti ama tansiyon yukselmeden orta yollu, hosgoru kokan bir teviliyle kavga baslamadan bir ablalik yapmis bize. Ben Plumprene nin karikaturu yorumlayisini begendim sahsen, guzel yonden de yakalamis ama ben baska bir yorum daha getirmek istiyorum karikature ve muhabbet bittikten sonraki bakkal camina tas atan yaramaz cocuk edasiyla azicik konuya giriyorum. Yazdiklarimdan sonra yine mi yaramazlik yaptin ustunu kirlettin sen diyip Plu abla dizine oturtup kafama istedigi kadar vurabilir, buna izin var.Bu Cumhuriyetteki Selcuklar hep ayni, al birini vur otekine. Tesetturlu insanlar cumhuriyet gibi zihniyeti belli bir gazetenin kendileri hakkindaki cizdiklerini yazdiklarini fazla ciddiye almamalari kendi sagliklari acisindan iyi olur bir tavsiyedir. Senin gibilere saldirmaktan ekmek yiyor onlar. Sistemin kemirgenleri… Yeni degil bu, sana hep saldiriyordu, yarin da saldiracak.Turhan selcuk`un bu karikaturu kendi perspektifinden dogru. O yillardir Abdulcambazin cizeridir. Ah o Abdulcambazki osmanlidan kalma bir teneke kalintisidir ve nasilda pis bir muhafazakardir. Abdulun kafasi tesetturlu hatunlarla fantazilerle doludur ki aslinda bu selcukun kafasidir. irreversiblede ki tecavuzcu adam gibidir Selcuk abi. Animallah kuytu bir metroda yakalamasin hic affetmez. Aslin da ben buraya cumhuriyet tarihi boyunca kapalilarla dalga gecen hep belli bir kesimin inanclarini ve prensiblerini asagilayan cumhuriyet gazetesi ve onun tayfa gazetelerinin karikatur serisini koymak isterdim ama arsivimden cok uzaklardayim. Koysam oha falan olursunuz yani ama eskisi gibi cizemez cumhuriyet tayfasi, cunku eskiden ekmek arasi kofte bol maydanozlu gelirdi onlara ve rahattilar simdi ise eskisi gibi prim yapmiyor bunlar. Bunlarin ekmek yedigi kapi bu, ellerinden almayin bunlari, kizmayin; baska konularda bu kadar hizli at kosturamazlar.Bence Turhan abi sunu diyor; Bu orumcek kafali gericileri ozellikle kadin kismini kamusal ve sosyal alandan uzak tutmaya calisiyoruz ama Akp de iktidar oldu ne kadar iktidar olsa da cok sukur birileri hala izin vermiyor onlara lakin AB ye giricez ayagiyla bu yasaklari bertaraf etmeye calisicak bu domuzlar.Korkmasin Turhan abi AB bizi almayacak zaten (durun bak almamak icin ne sartlar getirecekler onumuze ayol delirmis bunlar diyecegiz ilerde) hadi girdik diyelim Avrupanin hic umrunda degil Mumin kadina yok baski varmis yok bilmemneymis. Mumin kadinlar da bosuna hayal kurmasin ole AB gelecek zulum bitecek diye. Avrupalinin isi gucu yok seni bagrina mi basacak.Allahinizdan baska yardimciniz yok kizim sizin. Oturun evinizde cicek yetistirin.
Bir “Cumhuriyet” geleneğinin dışavurumu.Gazetenin diğer yazılarını okumasak arkadaşlara hak vereceğizama görünen köy kılavuz istemiyor.
Bir “Cumhuriyet” geleneğinin dışavurumu.Gazetenin diğer yazılarını okumasak arkadaşlara hak vereceğizama görünen köy kılavuz istemiyor.