Beraber geçirilen zamanın verdiği doluluk, diye başlamak istiyorum yazıma. Başı olan ama sonunu kestiremediğin bir derinlik gibi… Baş döndürücü, kimi zamanda tüyler ürpertici. Nefesini zor alırsın, kapıldığın anlarda. Hiç bir kelime ile anlatamayacağın kadar bir yoğunluk varken, yetersizliğinin sarmasına izin verirsin tüketmek istemiyor gibi. Bir fırtınanın ortasında, rüzgarın dokunuşlarına odaklanmak gibi hayal edebilirsin. Beraber geçirilen süre zarfında kırgınlıklar olur elbet, bir inerken iki çıkar bazı şeyler. Kızarsın, kabul edemezsin, umudunu ve beklentilerini kaybettiğini sanırsın… İlginçtir ki geçer… Aşkta normal olan bir şey var mı zaten? Tabi geçmekle kalmaz ve nedendir de bilinmez ama ona daha çok bağlar bu durum.

Gün gelir, düşmanın da o olur, arkadaşın da, sevgilin de, hatta rakibin de… Her olguyu tek bir insanda yaşamaya endekslenirsin birden. Zıtlıkları ile var olan her duygu, onu ve sevgini daha da vazgeçilmez, boşluğu doldurulamaz hale getirir.Güneşin de odur, dünyan da; gecesi ve gündüzü ile…Kimi zaman seni anlamasına izin vermezsin, hayıflanırsın bu duruma. Biraz daha ilgi, biraz daha sevgi istemenin yolu buradan geçer zannedersin…Aslında kendi kendini anlayıp, sınırlarını görebildiğin önemli bir süreçtir, birliktelik yaşamak. Ancak zamanın çoğu saçma sapan düşünceleri ve davranışları anlamaya çalışmakla geçer. Hem kendinin hem onun… Eğlencelidir, acıttığı zamanları da vardır.Bazen reddetmesini istediğin itiraflarına, hapseder seni. Cezanı çektiğinde özgür bırakan da odur. Bazen de beklediğin coşkuyu göremezsin onda, acaba o da benim hissettiklerimi hissediyor mu acaba o da benim düşündüklerimi düşünüp, yapıyor mu? gibi buhranlara düşersin… Ama bazen öyle bir şey görürsün ki beklemediğin, sevgisi karşısında yetersiz hissedersin kendini. Hep bir zıtlık hali mevcutturYaşanılası kılan da budur…
Olana da olmayana da bu sözüm;Zamanla daha çok içine girdikçe, bir masaldan çıkıyorsun. Eksilerini gördükçe artılarını yaşıyorsun…