bildirgec.org

üzüntü hakkında tüm yazılar

Kendi Kendinizin Katili Olmayın!!

admin | 21 March 2011 11:52

Aşk Nedir bileniniz var mı? Çoğu kişi aşık olduğunu söyler ama aşkın ne olduğunu dahi bilmez. Bu bilmediğin bir şeyi yemek gbi birşeydir. Bence aşk başlamadan kaybedilen bir şavaştır bir şairin dediği gbi. Neden mi? Çocukluğunuzdan bu yana bir düşünün kaç kere aşık oldunuz veya aşık olduğunuzu sandınız belki 10 belki 20 belki daha fazla.. Peki kaç tanesini sürdürebildiniz? Hiç bi tanesini 😉 Bazen bırakan siz oldunuz bazen karşı taraf ama sonuçta ortada biten bi olay var bu olay aşk mı değil mi onu bilemezsiniz. Ancak bazılarımız bu aşk sandıkları olayı hayatları pahasına sürdürürler ve istediklerini alamadıkları zaman da tek çare sandıkları intihara teşebbüs ederler. Sizce bu doğru mu? Tabi ki değil; ama o kişiyle empati kurmaya çalışın her nekadar zor olsa da bi deneyin ve bunun onlarca yanlış olmadığını düşüneceksiniz.

Geçmişe Olan Özlem

admin | 18 March 2011 20:55

Ah Küçük Dünyam
Ah Küçük Dünyam

Geçen gün eski dolabımı karıştırırken bende önemli hatırası olan eski, kırmızı ve birazda çatlamış topacımı gördüm. O an cocukluğum bir holywood filmi gbi gözümün önünden geçti. Komşularımızın top oynarken kırdığımız camlarının parçları, ev sahibinin bahırışları, annemin kulağımı yerinden çıkarmak istermişcesine çekişini, saklambaç oynadığımız tenha ve bi o kadarda karanlık asfaltsız sokaklar ve daha neler neler… 12 yaşımdan beri gözyaşıyla sulanmayan gözlerim bir anda dere yatağına döndü. Aslında insan ne istediğini bilmeyen aciz bir yaratıktan başka bir şey değildir. Kışken Yazı, Yazken Kışı İsteriz. Çocukluk da böyle birşey. Hani her bayramda söylediğimiz bir söz vardır ” Nerde o eski bayramlar”diye. Oysa Değişen Bayramlar değil benliğimizin ta kendisidir. Şu varki çocukluk insanların yaşamlarında ki en büyük özlemlerden biridir. Ama ne yazık ki çaresi olmayan tek şeyde bu özlemin giderilmesidir. Ve keşkelerle geçer ömrümüz keşke deriz keşke hiç büyümeseydik hep çocuk kalsaydık annemz tarafından çekilen kulaklarımız kopsaydıda hep çocuk kalsaydık. Oynarken düşüp kanattığımız dizlerimiz hep kanasaydıda hep çocuk kalsaydık…

İHANET

Chat Noir 1 | 22 February 2011 11:29

Hala seviyor muyum seni?
Yeter artık ne hallere soktun beni.
Bir rüya mahvedemez her şeyi.
Unutmadım bana çektirdiklerini,
Göz ardı edemem hissettiklerimi.
Zamanında sen de yalnız bırakmıştın beni.
Düşünmemiştin seni ne kadar sevdiğimi.
Her gün başka bir sevgili.
Unutmadım bana çektirdiklerini,
Göz ardı edemem hissettiklerimi.
Beni üzmek için söylediklerini,
Kalbimdeki sessizliği,
Gözyaşlarımdaki çaresizliği.

kaçınılmaz son hikayeleri bölüm 2

nazokiraze | 16 November 2009 20:17

Televizyonlar iki kanallı iken ilkokulda okuduğum sırada Cover Up (gizli görevli) adlı bir dizi vardı, orada oynayan yakışıklılar yakışıklısı delikanlıya bayılıyorduk, sonrasında onun ölüm haberini almıştık.(Zamanda Yolculuk dizisinde de oynamış ben bilmiyorum) Yıllar sonra ölümünün sebebini öğrenme şansım oldu, küçüktüm sebebini merak etmemiştim ve unutup gitmiştim.(Mac Harper rolündeydi)

Hexum, dizinin çekimleri arasında arkadaşlarına şaka yapmak amaçlı silahı şakağına dayar ve tetiği çeker.Boş kuru sıkı silah geri tepince de kafatasında çatlaklar oluşur, hastaneye kaldırılan genç oyuncu altı gün sonra ölür.Ve eleştirmenlerce geleceğin yıldızı olarak görülen Jon Eric Hexum şöhrete tırmandığı sırada hayattan göçer. Dizi hem onun ölümüyle hemde “Holding out for a hero” (O Benim Dünyam şarkısının orjinali) şarkısıyla anılarda yer alır.(öldüğünde 26 yaşındaydı)

Romy Schneider :senaryo gibi hayat

nazokiraze | 11 November 2009 13:05

Paris’te bir apartman dairesinde, sevgilisi tarafından masa başına yığılı halde ölü bulunduğunda henüz 43 yaşındaydı ünlü oyuncu Romy Schneider ve elinde Almanca bir not tutmaktaydı:Çocukluğunu cebine koy ve kaç, çünkü yapabileceğin tek şey bu.”.(1982)

Doktorların kalp krizi şeklinde yaptığı açıklamalara rağmen , herkes kadının yüksek dozda yatıştıcı ilaçtan öldüğünü bilmekteydi.İmparatoriçe Sissi rolünü oynadığı üç filmle zamanının en ünlü yıldızları arasına giren Schneider’in hayatı acılarla doluydu.(Annesi de çok ünlü bir oyuncuydu)

renkli duygular

taha3045 | 27 August 2009 20:06

Odanın kapısını sessizce açıyorum, sakin ol adam diye kendi kendime telkinde bulunuyorum, kimsecikler yok her yer sakin. Kolaçan ediyorum etrafı ne bir anı, ne bir umut ne de çarpıntı hiç bir şey yok kalmamış, yerlerde gözyaşlarım yok, süzüldüğüm yatak odasındaki yataga bakınca bile gözümün önüne belli belirsiz yürek yakan görüntüler gelmiyor bu hiç normal değil.

Üzerime battaniyemi alıp sadece kıvrılmak istiyorum tek kişilik televizyon koltuguna, ne içecek bir şey ne müzik ne televizyon istiyorum,elimden gelse kalbimi durduracagım atıp ta ses çıkarmasın diye. Battaniyenin yeşil olanını aldım yeşil umut rengi ama şu an işe yaramaz yine de aldım, utanmadan kırmızının, kahverenginin arasından onu seçtim arsızca umut rengi diye.

Nedir Bu Aşk Böyle

liquidlightening | 02 June 2009 09:47

Beraber geçirilen zamanın verdiği doluluk, diye başlamak istiyorum yazıma. Başı olan ama sonunu kestiremediğin bir derinlik gibi… Baş döndürücü, kimi zamanda tüyler ürpertici. Nefesini zor alırsın, kapıldığın anlarda. Hiç bir kelime ile anlatamayacağın kadar bir yoğunluk varken, yetersizliğinin sarmasına izin verirsin tüketmek istemiyor gibi. Bir fırtınanın ortasında, rüzgarın dokunuşlarına odaklanmak gibi hayal edebilirsin. Beraber geçirilen süre zarfında kırgınlıklar olur elbet, bir inerken iki çıkar bazı şeyler. Kızarsın, kabul edemezsin, umudunu ve beklentilerini kaybettiğini sanırsın… İlginçtir ki geçer… Aşkta normal olan bir şey var mı zaten? Tabi geçmekle kalmaz ve nedendir de bilinmez ama ona daha çok bağlar bu durum.

Gün gelir, düşmanın da o olur, arkadaşın da, sevgilin de, hatta rakibin de… Her olguyu tek bir insanda yaşamaya endekslenirsin birden. Zıtlıkları ile var olan her duygu, onu ve sevgini daha da vazgeçilmez, boşluğu doldurulamaz hale getirir.
Güneşin de odur, dünyan da; gecesi ve gündüzü ile…
Kimi zaman seni anlamasına izin vermezsin, hayıflanırsın bu duruma. Biraz daha ilgi, biraz daha sevgi istemenin yolu buradan geçer zannedersin…
Aslında kendi kendini anlayıp, sınırlarını görebildiğin önemli bir süreçtir, birliktelik yaşamak. Ancak zamanın çoğu saçma sapan düşünceleri ve davranışları anlamaya çalışmakla geçer. Hem kendinin hem onun… Eğlencelidir, acıttığı zamanları da vardır.
Bazen reddetmesini istediğin itiraflarına, hapseder seni. Cezanı çektiğinde özgür bırakan da odur. Bazen de beklediğin coşkuyu göremezsin onda, acaba o da benim hissettiklerimi hissediyor mu acaba o da benim düşündüklerimi düşünüp, yapıyor mu? gibi buhranlara düşersin… Ama bazen öyle bir şey görürsün ki beklemediğin, sevgisi karşısında yetersiz hissedersin kendini. Hep bir zıtlık hali mevcuttur
Yaşanılası kılan da budur…

Olana da olmayana da bu sözüm;
Zamanla daha çok içine girdikçe, bir masaldan çıkıyorsun. Eksilerini gördükçe artılarını yaşıyorsun…

bir şey yapmaya gerek yok. gecikme yeter

taha3045 | 17 April 2009 11:02

Oturup düşündünüz mü hiç? Aslında daha yaşlanmadım, her ne kadar ölüm paralı değil sıralı da olsa ,yarına çıkıp çıkmayacagımızın garantisi olmasa da sonuçta uzun yıllar var önümüzde, yolu yarılamadım bile belki yada sona tamamen yakın ancak sonuç itibarıyla, çok uzun yaşamasak ta yaşadık birazcık.Bu yaşa geldikten sonra oturup düşünen var mı? Ana ,babamız biz küçücükken başladılar bizim gelecegimizi düşünmeye, onların anneleri de onlarınkini düşünmüştü bu kısırdöngü misali uzayıp gidiyor.

Peki düşünen oldu mu hiç. Bu yaşa geldim hayatı diledigim gibi yaşadım mı? Güzel bir hayat yaşadım mı? hayatımı düzeltebilme şansım var mı? Bu yaşa kadar hayalini kurdugum neyi yaptım veya yapamadım? Kimleri mutlu,kimleri mutsuz ettim? Yüzleşen oldu mu hayatıyla, pişmanlıklarının sayısı , iyikilerden daha mu çok daha mı az?