O’na kendi ellerimle çorba yapacağım. Tarhana çorbası sever en çok… Sıcak sıcak ısıtsın içini. Kapıdan girdiğinde tüm soğuğu dışarıda bıraktığını anlasın kaşığı her ağzına götürüşte.Ne kadar yorgun olur o saatlerde sevgilim, kimbilir?! İlk kez evimde göreceğim O’nun o halini. Yolda rastladığım işten dönen insanların yüzlerinden çok iyi tanıyorum o görmeyen bakışları. Bu yüzden buraya geldiğinde, gözlerinde sevgisinden izler bulmaya çalışmayacağım. Bütün gün koşturup durmuş insanların gözlerine inen o perdeyi biliyor olacağım çünkü.
“Hadi, iç çorbanı canım.” diyeceğim. “Sevgini gözlerinde görmeye ihtiyacım yok, hissetmek için. Yorgunsun şimdi. Ruhun çoktan uykuya çekildi bile. Ama ben sadece bedeninle de olsa yanımda olmandan öyle mutluyum ki!”Bana nasıl bakmıştı o gün?! Hep o anki gözlerini hatırlıyorum. “Gitme!” dedi. Şimdiye dek hiç o kadar derinden duymamıştım var olduğumu. En azından biri için vardım! Olmamam sadece benim için değil O’nun için de yokluktu. Ne kadar büyümüştüm bir anda! “Birkaç dakika daha!..” dedi, benim içinde olacağım her dakikanın O’na bir armağan olduğunu anlatan, gözlerindeki o çocuksu pırıltıyla…”Bir gün bana çorba yapar mısın?” dedi birden. Kahkahalarla gülmemek için dudaklarımı ısırırken, yüzündeki bekleyiş ifadesi şaka yapmadığını, gerçek bir soruyla karşıkarşıya olduğumu anlatıyordu bana.Ben de gerçek bir cevap vermeliydim öyleyse. Annemle babamın içinde bulunduğu bir eve O’nu davet etmemin bu dünyadaki en çetrefil sorun haline dönüşebileceğini anlatmalıydım elden geldiğince incitmeden.Ama yalvaran bakışları “Hayır!” demek için yaptığım tüm girişimleri sonuçsuz bırakıyordu her seferinde. Sadece susuyor ve “Evet!” dememi sağlayacak o mucizeyi bekliyordum. Ve birden aklıma gelen bir şey o ‘evet’i gerçek bir cevap haline getirdi.”Evet! Bu Cuma akşamı…” dedim birden. “Annemle babam memlekete gidiyorlar. Ertesi gün akrabanın düğünü var. Oraya davetliler… İşte o akşam sana çorba yapacağım!””Pencerenin köşesinden ayrılmayan yaşlı komşu teyzenin faltaşı misali açılmış gözlerinin önünden seni nasıl kaçırıp da eve girmeni sağlayabilirim, bilmiyorum. Ama bir yolunu bulacağım.”Eğer o teyze bu evde ikimizin başbaşa yaptığı şeyi yanımızda olup da bizzat görebilseydi, yüzünde en sıcak gülümsemesiyle usul usul yerinden kalkar, bir gölge gibi süzülüp giderdi yanımızdan. Çorbadan tüten dumanların arasından birbirimize bakarken gözlerimizde var olan şeyin, utanılacak değil çok saygı duyulacak, bu yüzden de çok mahrem ve değerli bir şey olduğunu O bile anlardı çünkü.Sevgilim çorbasını içerken, yorgunluğun yüzünden yavaş yavaş çekilişini ve yerini o tanıdık ifadenin alışını… beni her zamankinden çok var eden ve büyüten sevgisini benim gibi O da görürdü.
yorumlar
Süpersin mavilikler.Çorba ve aşkın birlikte anlatıldığı, bu kadar masumane bir yazı daha önce hiç okumamıştım.Teşekkürler.
umarım ev ahalisi çorbanın orta yerşnde eve dönmez 🙂
ÇOk sıcak bir yazı olmuş. Eline sağlık.
ben de dün gece nişanlıma sormuştum bana çorba yapar mısın diye 🙂 evet domates çorbasını çok güzel yaparım dedi… tevafuk işte bugün bu yazıyı okudum… çok hoşuma gitti yazı,çünkü çok gerçekçi 🙂
Arkadaşlar, güzel yorumlarınız için çok teşekkürler… Ne zamandır hep karamsar yazılar yazıyordum. Kendi yazılarımdan benim bile içim daralmaya başlamıştı. Yeni yıla bu kez iç karartmayan, sıcacık bir yazıyla girmek istedim. Beğendiyseniz ne mutlu bana! Ayrıca hepinize iyi yıllar….
Iste mutlulugun formulu, her gece corbaaa..Karistirin ne bulursaniz atin tencereye..
Pbk, mutluluğun formülü şefkat ve sevgi… Çorba ise onlara giden yolda küçük bir araç sadece.
Corba sevkat doludur, butun kapilari acar soguk kis gecelerinde..
Pbk, seni severim. Ama ısrarlı bir alay ifadesi seziyorum yorumlarında. Yoksa sen bu duruma kadın erkek eşitliği pencesinden mi bakıyorsun yine? “Çorbayı niye erkek yapmadı?” diye mi bu kadar öfkelendin?
Israr ya da alay falan yok, hayat tecrubesi var, erkek falan degil, corbayi bilen yapsin..Sirrimi acikliyorum, Iste askin formulu, Oktay usta nin bulgur corbasi
içten bir yazı olmuş mavilikler.eline sağlık.ama aklıma takılan birşey var ki neden özellikle çorba? yani erkekler için çorbanın özel bi yeri mi var yoksa kolay olduğu için mi çorba istiyorlar?:)ne bileyim yani karnıyarık istesin,portakallı ördek istesin,kuru fasülye -pilav istesin.
Çorbanın özel bir anlamı yok sevgili Witamin. Dediğin gibi hikaye kahramanı çorba yerine karnıyarık da isteyebilirdi pekala. Bu sadece kişisel tercihi… Ayrıca hikayede için ısınması, soğuğun dışarıda kalması gibi şeylerden söz ediliyor. Bunu karşılayan yemek olarak da çorba daha bir uygun göründü bana nedense. İlgin için teşekkürler. Yeni yılın kutlu olsun!
mavilikler epeydir okuduğum en güsel yazı bu. içim ısındı hakkaten.mutlu yıllar dilerim herkeze
Çok teşekkürler Osghur…
çok güzel bir yazı olmuş tebrikler demek düşer bize.
Çok sağol…