bildirgec.org

yorgun hakkında tüm yazılar

Ben Birşeyler Yapacağım !!!

Cali Kusu | 02 February 2011 09:22

Güzel bir fikrim var benim, bi an önce uygulayıp paketleyeceğim sonra rafa kaldırıp tozlanmasını bekleyeceğim. Tozlanan fikirlerimi temizleyip tekrar tekrar ortaya sereceğim kirli çamaşır serer gibi milletin gözününe girsin die çabalayacağım. Sabah erken kalkıp süperman olacağım, geceleri örümcek adam, canım isterse bazende kedi kız olabilirm. Bu benim fikrim herkes gibi erken kalıkıp şarkıcı olabilirim…

NE KADAR BÜYÜMÜŞTÜM

mavilikler | 31 December 2010 09:39

O’na kendi ellerimle çorba yapacağım. Tarhana çorbası sever en çok… Sıcak sıcak ısıtsın içini. Kapıdan girdiğinde tüm soğuğu dışarıda bıraktığını anlasın kaşığı her ağzına götürüşte.

Ne kadar yorgun olur o saatlerde sevgilim, kimbilir?! İlk kez evimde göreceğim O’nun o halini. Yolda rastladığım işten dönen insanların yüzlerinden çok iyi tanıyorum o görmeyen bakışları. Bu yüzden buraya geldiğinde, gözlerinde sevgisinden izler bulmaya çalışmayacağım. Bütün gün koşturup durmuş insanların gözlerine inen o perdeyi biliyor olacağım çünkü.

“Hadi, iç çorbanı canım.” diyeceğim. “Sevgini gözlerinde görmeye ihtiyacım yok, hissetmek için. Yorgunsun şimdi. Ruhun çoktan uykuya çekildi bile. Ama ben sadece bedeninle de olsa yanımda olmandan öyle mutluyum ki!”

gece…

firatocal | 17 August 2010 11:08

üşüyen düşlerimi şefkat dolu elleriyle örten sırdaş dostumdur gece… gözlerimi kapatıp tüm savunmasızlığımla kendimi bıraksam bile , bilirim bana ihanet etmeyeceğini…

bazen özlem dolu aşk kokan bir sevgili olur , bazense koruyup gözeten , başını güvenle yasladığın bir anne … dalıp gidersin düşler diyarına mehtap kokan , yakamozun ışıl ışıl aydınlattığı elleriyle…

yaşam yorgunu bedenimi , ayrılık bitkini ruhumu dinlendiren kendinden emin , yalnızlar rıhtımıdır kadim dostum gece… dobradır , dostların en harbisi… kimsenin söylemeye cesaret edemeyeceği gerçekleri düşlerime fısıldayan acı gün dostumdur…

sırtını hiç dönmez bana… gün boyu aklıma gelmese bile adı , güneşle veda
laşma anımda tüm affedi
ciliğini giyinip , güler yüzüyle karşılar onca karanlığın arasın dan … ayrılığın şiirini yazdırır kalp kırıklıkları üstüne… elimi kesse de kırıntıları , acıtmaz gün boyu canımı acıttığı kadar herşey onunla…

Ses ile Meditasyon

maskapsiz | 25 June 2008 17:06

Simdi biraz rahatlamak mi istiyorsunuz? Assagidaki site tam size gore. Siteye girin medyayi calistirin ve istediklerini yapin.

Bir Gün

suphi | 15 June 2008 09:44

Günün evveliyatını anlatmayı uygun görmediğimden ortadan başlayacağım.
Nasır tutmaya başlamış eller, taşıdığı yükü kaldırmakta zorlanan ayaklar, susuz ve yorgun bir beden..Bir elimde poşet; içinde kirli bir tulum, t-shirt ve bir çift çorap.Yolda rahatsızlık vermesin diye iki ayrı poşete koymuşum. Güneş batmaya yüz tutmuş ama hala yakıyor.Hava sıcak, dudaklarımı dilimle ıslıyorum.Az ilerde güvenliğe yaklaşıyorum,önce su istemeye çekinip ilerliyorum fakat susuzluğun tesiriyle geri dönüp tekrar yaklaşıyorum. Memur meraklı gözlerle yaklaşıyor yanıma.O daha bir şey demeden “Çok susadım da suyunuz var mı?” diyorum. “Şu karşı ki binaya gir içerde köşede su var” diyor memur.Teşekkür edip suya doğru gidiyorum. İçeri giriyorum,bina boş.Sesleniyorum; “kimse yok mu!”.Ses yok.Köşede damacanayı görüyorum.Ve su..Alnımda ter damlacıkları, oda serin, su soğuk..Bir bardak daha içiyorum.Bir bardak daha içebilirim fakat çekiniyorum.Neden, kimden? Ben de bilmiyorum.Dışarı çıkıyorum. Memura tekrar teşekkür edeceğim fakat yok.Gitmiş anlaşılan.Durağa çıkıyorum. Bir otobüs geliyor; benim bineceğim değil.Aslında çokta fark etmez ama binmiyorum işte. Bekliyorum.Farklı bir otobüs, bir diğeri derken deminkinin aynısı bir daha.Bekliyorum.Başkaları da geliyor durağa.Sonra onlar biniyorlar.Benim bineceğim otobüs gelmiyor.Bekliyorum ilk giden hattın dördüncü arabası geliyor. “Bineyim mi?” diyorum kendi kendime. “İlk gelene binmedin, ikinciye de binmedin, üçüncüye de binmedin” diyorum.Kendime kızmamak için olsa gerek binmiyorum.Yarım saatten fazla bekledim galiba ve nihayet otobüs göründü! Biniyorum. Oturacak yer yok.Ortada bir yerde, bir elim poşette bir elimde otobüsün tutunma yerinde bekliyorum.
Belkide en fazla zevk aldığım şeylerden biri otobüste insanları ve dışarıyı seyretmek..

Zırrrr-Zırrrr….

sekoci | 25 January 2008 14:11

telefon çalıyor… zırrrr-zırrr-zırrrr.cumartesi akşamı. iş yerinden-ölümden dönüşün ilk saatleri. huzur buluyorum kendimde.sırtımı yaslıyorum…zırrrr-zırrr… cumartesi gecesi.. Pazar günü çalışmayacağımı bilen bütün kadınlar arıyor. tercih şansım yok.. kıstırılmışım. Daimi sarhoşun yanındayım iftardan sonra..Teravi yolcularına gülümseyerek…15-16 tane bira… Parayı vermek zoruma gitmiyor.Gözümü kırpmıyorum.40 lira.zırrrr-zırrr…Bir bira açıyorum.hatice..evet evet o.bir bira daha. Damla? onu unutmuş olmalıyım.bir bira daha Sevgi.beni özlemiş olmalı? Karanlıkta köşeme kayboluyorum..üşüyor ellerim. zırrrr-zırrr… Bira.hatice istanbul’da yine… erken tükeniyor zaman. bir bira daha ikinci irem… ve kübra.. Lanet olsun.Tanrı kaybetsin geceyi..Rahatsız gece bitmiyor biralar ve telefonlar.. Saat vuruyor son biraları 4’de…Kusuyorum sonsuza dek sürecek gibi…zırrrr-zırrr… Selin bu.Geceleri internette kendini pazarlama seansını yeni kapatmış.Telefon faslında beni vuruyor.tiksiniyorum.Cumartesi gecesi.sarhoş.hasta.parasız.ama yarın erken kalkmak zorunda değil…. çorbacının merdivenleri attı beni.alnım yarıldı.kan akıyor. soğuk o da.Sendeleyerek yürüdüm eve.her zaman olduğu gibi ulaşmayı yine başardım.Babam ayakta annem ve bi kaç akraba.Ben sarhoş.Sonrasını yazmayacğım biliyoruz zaten hepimiz ne olabileceğini.Sabah.Uyandım.Giyindim bir kaç türlü. Beğenmedim hiç birinde kendimi.Yinede hazırdım.Bakkala girdim.Pazar günü.İstanbul.Yarış programı.Kanyak ve purom var.zırrrr-zırrr… Hatice güzel belki.Ama koşamaz.Ve bende……
Ve sakallarla. ve parasız. ve kışın. ve içmişken.ve haftanın 6 günü 6 da uyanmışken….
7.güne sahip olabilecek tek bir OR.SPU tanımadım ben. İlkerle takılıyoruz.Kupon 5’te kaldı.Para vermemişti zaten.Kaçırdığım tabela şanssızlıktı birde. Ama ben bana aittim.
VE herşeye değerdi…..

Aşkın yorgunluğu

darjeeling | 18 December 2007 10:57

Yorgun olur insan bazen. Tükenmişlikle sonlanacağını bildiği o yolda hırsla yürürken yorulduğunu anlar. Halbuki sonunun kötü olduğunu bile bile yapar bunu. Yolun sonu hiç te hayırlı değildir. Bir parıltı bile yoktur ki ona umut versin. Ama öldürmeyen şey güçlendirirmiş ya, heralde bu yüzden daha bir bağlanır, tutunur hedefine. Elimde tutayım derken avuçlarından kayıp gidiveren aşkını görünce anlar insan sona yaklaştığını. Gözyaşları nafile. Verilen tüm emekler nafile. Fedakarlıklar nafile. Duyulan acı sözler kulakların kiri olmuş artık. Ve bilinir ki, aşk, karşı tarafa çok ta değer vermediğin zaman güzel. Kendini yiyip bitirip tüketmedikçe, ona aslında ne(?..)olduğunu ima ettiğin sürece güzel…