Markalar yaşamımızın ayrılmaz bir parçası uzun bir zamandır. Kullandığımız diş macunundan içtiğimiz suya; su ısıtıcısından her türlü mobilyaya ve tabi ki ne giydiğimize… Tüm yaşamımız markalar tarafından kuşatılmış durumda. Yaşamımızın en önemli pratiklerinden biri olan alışverişlerimizi tamamıyla markalar yönetiyor.Uzun zamandan beri hem fiyat hem de kalite açısından en uygun belirli bir markayı kullanmak; yıllardır kalitesi ve müşteri memnuniyeti sayesinde tüm dünyada bir marka olarak tanınmak elbette ki istenen bir durumdur. Öte yandan marka-insan ilişkisinde istenmeyen bir durum vardır ki o da hiç kuşkusuz son zamanlarda insanların gittikçe artan marka bağımlılıkları ve marka takıntılarıdır.Bugün artık hangi markadan giyindiğimiz, hangi parfümü kullandığımız nasıl bir insan olduğumuzdan daha önemli bir hale gelmeye baslamıştır. Oysa ki önemli olan dışımız değil içimizdir. Nasıl bir insan olduğumuz, ne kadar bildiğimiz ve daha da önemlisi topluma ne kadar faydalı bir birey olduğumuz… Dikkatimizi ne giydiğimize değil ne olduğumuza yöneltirsek daha iyi bir insan olmanın ötesinde daha iyi bir toplum yaratma şansı bulacağımıza eminim.