Almanya’da türk kanallarında yayınlanan bir su markası reklamıyla dertlerim depreşti. Videoyu arattım internetten ama bulamadım. Suyun markası MİSANA… Damacanayla satılıyor. Buralarda genelde 1.5 litrelik sular satın alınır. Reklamdaki kız belli burada doğmuş bir türk kızı… Şişelerden sıkıldığını belli edecek reklamda. Kocası gibi görünen şahsa „ne bu şişeler“ demek istiyor bıktığını belirtmek için. Almanca’da kelimelerin sonunda „er“ var ise „a“ diye okunur. Kız da Türkçe’de öyle okunmadığını biliyor. „şişeler“ demek için belli ki kara kara düşünmüs „nasıl desem ki?“ diye. Ve ortaya „ne bu şişeleyrrrrrrrr“ diye bir durum çıkmış. Hay Allah’ım! Reklamı her izlediğimde sinirlensem mi ne yapsam şaşırıyorum. Kızım o „siseleyyyyrrr“ değil şişeler diye haykırmak istiyorum. Ulaşamıyorum… Olmuyor…Peki hiç mi kimse söylememiş bu kıza böyle değil diye? Ya da o kadar uğraşıp beceremediyse başka birini bulalım olmayacak dememişler mi? Bu kadar mı önemsiz bizim dilimiz ya? Ama tabii biz önemsiz bir ülkeyiz onlara göre belki de…Yeni almanca öğrendiğim zaman „ä“ harfiyle „e“ harfinin ve „i“ harfiyle „e“ harfinin aralarındaki farkı anlayacağım diye haftalarca uğraşmış didinmiştim. Ve sonunda başarmıştım. Benim için yabancı bir dil olmasına rağmen… Ana dilim olmamasına rağmen… Belki seneler sonra kullanmayacak olsam bile… Peki neden bunu başkaları yapmıyor? „pantul“un aslında pantolon olduğunu bildiği halde neden çaba sarfetmiyor kimse? Neden defalarca düzelttiğim halde „şemşiye“diyorlar..?Peki ben boşuna mı uğraştım o üç harfi ayırıp, kafamda bir yerlere yerleştirmek için? Ben düzgün telaffuz edebilmek icin uğraşmak zorunda hissettim de kendimi, onların böyle bir zorunlulukları yok mu?Şimdi benim sinirlerim bozulmasın, dertlerim depreşmesin de ne yapsınlar?