soğuk..çok soğuk bu yaz gecesi.yine de terlemeye başlıyorum,vücut ısımı yükselten nefesin değil, rom şişesi..
kumsal zifiri karanlık,ay bulutların arkasında,yıldızlardan hiçbir iz yok.sadece çok uzaklardaki birkaç teknenin ışığı gözüme takılan.rom kokusu dalgaların kokusunu bastırıyor gibi biraz.anlamazdım eski denizciler romu nasıl sek içermiş?şimdi anlıyorum..zormuş her limanda bir kelebek öldürmek.acıtıyormuş iskelede ağlayan bir martıya veda busesi bırakmak.dudaklarımdan gitsin diye onun tadı,sek içiyorum ilk defa..hissizleşiyor dudaklarım.ısırıyorum hissetmek için.kan tadı geliyor.pek de iyi gitmiyor diye düşünüyorum romla kan.senin kanın olsa belki..ama benim kanım pis.ruhumu arındırmak için defalarca damarlarımda dolaşan bu kan pis.yine de arındıramayan bu kan pis..kansızım derdin diye hatırlıyorum,her an bayılacakmış hallerin,ve üşürdün hep..gereksiz ayrıntıları hatırlıyorum hep nedense.ama sevdiğin rengi hatırlayamayacak kadar gereksiz bu balığın hafızası..unutmak istediklerini unutamayacak kadar da seçici geçirgen..ıslak bir kalp benimkisi.dokunursan ıslanırsın demiştim.gözlerinin ıslaklığı rimellerini akıtıyor.ve yastığın kurşuniye boyanıyor, biliyorum..geri gelecek misin sorusuna doğru yanıtı vermeyi çok isterdim.ama yapamıyorum.bilirsin yalan da söyleyemem.o yüzden susuyorum..zaten ruhum hep alargada.o karaya hiç ayak basmıyorki..bedenimse her vedada gözlerimin altına bir çizgi ekliyor.zaman hiçbir şey öğretmiyor, öğreten tecrübe.ve yine her kaçışta,gitmek istemezcesine,sancağım mezestre..