Biliyor musunuz? Bu güne kadar bize öğrettikleri ve hepimizin var sandığı gibi bir tanrı hiç olmamış. Tapılacak tanrıları önce yeryüzünden seçen insanoğlu daha sonra yeryüzündeki bütün varlıkların ölümlü olduğunu farkedince semaya yönelmiş yıldızlara tapınmaya başlamış. Ya da yıldızların birini kendine mesken tutmuş olan, kimine göre tonton yüzlü bir ihtiyar kimine göre güçlü bir sultan görünümünde hayal ettikleri tanrılara tapınmışlar .Sonra bu gökteki tanrıya inananlar kafalarında şöyle bir şablon geliştirmişler; Gökte oturan bir tanrı var ve bu gökteki tanrının adına eğer müslümansan da “Allah” dersin. Tanrı’nın ödükten sonra bizi sevap ya da günahlarımıza göre göndereceği “cehennem” ve “cennet” isimli iki yeri var. Zaten sevgili tanrımız atamız Adem’i de adına cennet denilen yerde, elleriyle çamuru karıştırarak yaratmış, ruhundan “üfleyip”, sonra da cennetten dünyaya indirmiştir. İnsan nesli çoğalınca da kendisi ile arasında postacılık yapmaları için de peygamberler göndermiş. Bu peygamberler de insanları” gökteki Allah öldükten sonra kıyamet günü sizi diriltip hesaba çekecek ona göre, sonra uyarmadı demeyin demişler.Gerçi yüzyıllardan beri Arap, Acem, Osmanlı topraklarında da pek çok zat “tanrı yoktur..” gerçeğini, sembollerle de olsa, ifade etmiş ama pek çok kimse onları ya hiç anlamamış ya da söylediklerini yine kafalarındaki, hayallerindeki tanrıları ile özdeşleştirmişler.Neyse ki bilim artık öyle bir noktaya gelmiş ki gökte bir yerde oturan bir tanrı olamayacağını insanların gözlerinin, beyinlerinin içine içine sokmuş. Kuantum fiziğinin de gelişmesi ile evrenin tüm yapısı açıklanabilir hale gelmiş. Tüm bu gelişmeleri “gör”ebilen, yazılanları “oku”yabilen bazı insanlar da bu konuları bizlere anlatabilmek için çeşitli internet siteleri ve bloglar kurmuşlar. Bu sitelerden bazılarına buradan, buradan, buradan ve buradan ulaşabilirsiniz. Eğer işin bilimsel yönü ile ilgili iseniz de buradan buyurun lütfen!Şaşılacak şey gerçekten ama meğer Tanrı Yokmuş!..