bildirgec.org

saman hakkında tüm yazılar

GÜÇ RUHU UTHA

nihansage | 31 December 2010 10:50

Akşam oluyordu.Obaya dönemezlerdi.Mete çevreden odun topladı ve mağarada ateş yaktı.Yanlarında getirmiş olduğu yiyecekleri İbrahim dedeyle birlikte yediler ve çok geçmedende günün vermiş olduğu yorgunlukla hemen uyudular.O gece mete çok değişik rüyalar gördü.Rüyasında, içinde yatmiş oldukları mağarada, toplu halde intihar etmiş olan halkı gördü.Onlardan biriymiş gibi aralarında gezindi.Onlarla konuştu.Hepsi ümitsizlik içersindeydiler.Halkın içersinde bulunan şaman ile göz göze geldi ve uykusundan sıçrıyarak uyandı.Rüyasını ibrahim dedeye anlattı.O bölgede yaşayan, eski ilmleri bilen bir adam vardı.İbrahim dede meteyi, onun yanına götürdü.Rüyayı ona da anlattılar.Yaşlı adam rüyayı büyük bir dikkat ile dinledi.Yaşayan bir şaman’ ın meteye büyü yapmış olabileceğini söyledi.En büyük delili ise metenin şaman ile gözgöze gelmesiydi.O şaman’ı bulmalarını tavsiye etti.O nu bulmak ve meteden ne istediğini anlamaları için ise tekrardan mağarada bir gece geçirmelerini tavsiye etti.Mete’ nın kendini koruyabilmesi için Ayetel kürsiyi yedi defa okumasını istedi.Ellerine okunmuş su verdi.Bunu daire şeklinde yere dökmelerini ve içersinde uyumaları gerektiğini anlattı.Mete alime pek inanmamıştı.Ama ibrahim dede yaşlı alimin her dediğini büyük bir itinayla yaptı.Mete de ayetel kürsiyi yedi defa okudu.İkisi birden dairenin içersinde yattılar.

O gece de mete rüya gördü.Rüyasında, içinde bulundukları mağaradaydı.Etrafına bakındı.İnsanlar vardı.Elbiseleri yıpranmış,üstlerı toz toprak içersindeydi.Bu insanların eski türkler olduklarını anladı.Onlarla konuştu.Ve konuştuğuna cevap aldı.Demek ki bu insanlar da onu görüyorlardı.Konuştuğunu duyuyorlardı.Fakat bu konuştuğu dil çok farklıydı.O da onlar gibi eski türkçe konuşuyordu.Şaman ın yanına gitti ve ona sordu.-Sen kimsin?-Benim adım GÜÇHAN.Son şamanım.-Benim ile neden rüyamda konuşuyorsun?-Sana ulaşmamın ve dikkatini çekmemin tek yolu buydu.-Benden ne istiyorsun?-Atanın yarım bıraktığı işi tamamlamanı istiyorum.Senin atan metenin bana vermiş olduğu bir söz var.Onu senden istiyorum.-Neymiş bu söz?-Atan metenin soyundan gelecek olan ve duru görüye sahip bir taşıyıcı.Bu taşıyıcı atan metenin çocuğu olacaktı.Ama savaş sırasında öldürüldü.O da halkının kurtarılması karşılığında, soyundan gelecek kişiyi bana verdi.

EN SOĞUKKANLI IRK…İNUİTLER!

| 09 March 2010 13:22

Yaşlanan insanları ölüme terkedecek kadar kalpleri soğuk ve yaşlandıklarında da bundan kaçmayacak kadar onurlu insanlar aslına bakarsak İnuit, Yupik, Yuit denilen bu şirin ırk…

Kendilerine Eskimo denmesinden son derece rahatsız olmalarını anlamıyorum çünkü kelime “çiğ et yiyen kişi” anlamında kullanılıyor ve bu insanlarda doğa şartlarından dolayı eti çiğ yiyorlar. (eti salamura kıvamına getirip yeselerde)

“Lafı daha fazla uzatmadan bu ırkın Tarihçesiyle başlamak istiyorum”!

  • Buzul Çağın bitimine doğru(yaklaşık 12000 yıl önce) ve Amerika ile Asya kıtaları birbirine bağlıyken Sibirya’dan Asya’ya geçen insanların torunları olarak kabul edilirler.
    Amerika Yerlilerinden mi yoksa Moğollara mı dahil oldukları bilinmemektedir.
  • Boyları 1-50; 1-60m,
    Elleri ayakları küçücük,
    Derileri sarıya yakın,açık kahverengi,
    Saçları siyah,göz renkleri ise kahverengi,
    Sakal bıyık hiç çıkmaz,
    Ya yuvarlak yüzlü ya da Moğollar gibi düz yüzlü,
    Ve Şişman değillerdir,
    Özelliklerine de bakılırsa, dünyanın en farklı ırkına sahip topluluktur.

YÖRÜKLER

teacher07 | 27 May 2008 10:48

Orta Asya’dan Anadolu’ya gelen ve hayvanlarla göçebe olarak yaşayan Türklerdir. Yörüklerin yaşam tarzında hayvanlar büyük yer tutar. Uzun zaman yerleşik hayata geçmemiş, yazın yaylalara, kışın ılık sahillere göçmüşlerdir. Evleri keçi kılından yaptıkları kara çadırdır. Orta Asya’dan gelip erken yerleşik düzene geçenlere Türkmen denmiştir. Anadolu’nun hemen her yerinde bulunmalarına karşılık; Osmanlı Devleti’nin kuruluş yeri olan Bilecik-Söğüt, Ege bölgesi ve Akdeniz Toroslar’da yoğun yaşamışlardır. Zamanımızda yerleşik olmayan Yörükler yok denecek kadar azdır. Kara keçili yörükleri, kızıl keçili yörükleri, tekeli yörükleri gibi bir çok isim almışlardır. Obalar halinde oradan oraya göçmüşlerdir. Kültürlerini uzun süre korumuşlardır. Yabancıdan kız alamamış, yabancıya kız vermemişlerdir. Zamanımızda bu da değişmiş, çevreyle kaynaşmışlardır.

DEĞİRMENDE GÖMME

teacher07 | 05 May 2008 19:11

Güneş dağların başını yeni yalıyordu. Oğlunu başucuna geldi Döne Ana… Oğlum Hasan! dedi usulca. Kıyamadı uykusuna yavrucağın. Alçak sesle yeniden, Yavrum Hasan! dedi. Geç kalmamalıydı değirmene… Sular azdı bu mevsimde. Su değirmeni ağır çalıştığından, değirmen önünde sıra olurdu. Geç kalırsa, akşama kadar beklemek de vardı… Bıraksa uyusa yalnız kalacak yaşta değildi ki Hasan… Konu komşu herkesin de işi vardı. Kimse bakamazdı. Ablaları tarlada babaya yardım edeceklerdi. Harman da vardı daha…

Harman, tarladan getirilen ekinler, uygun düz bir harman yerinde serilir. Üzerinde, hayvanların çektiği düvenle ezilir. Ekin sapları saman haline gelir. Başaklar ezilir taneler dökülür. Samanla karışık harman bir öbek yığılır, çeç yapılır. Rüzgarda savrularak samandan ayrılır. Günümüzde modern makinalar harman yapmayı kaldırmıştır artık.

Şamanizm

cemazulevvel | 03 March 2008 20:10

Şamanizm; olayların teorik kısmına bile vakıf olamayan batılı araştırmacılar tarafından çok tanrıcılık, islamiyetin koruyuculuğunu savunanlarca ise, kötülemek maksadıyla, büyücülük ya da sihirbazlık olarak tanımlanan, fakat bu kısır tanımlamaların çok daha ötesinde, belki de insanoğlunun tabiatına en uygun inanç sistemi olarak karşımıza çıkan yaşam biçimi, din…

Dünyanın hemen her bölgesinde, Avustralya da Aborjinlerin, Afrika da ilkel kabilelerin, Avrupa da Fin ve Baltık halklarının, Kuzey Amerika da Kızılderililerin ve Güney Amerika da Amazon yerlilerinin, ama en şiddetli biçimiyle orta Asya da ki bozkır kavimlerinin yaşam biçimi olarak karşımıza çıkan bu din doğayla bütünleşebilmenin, ölümü ve yaşamı anlayabilmenin ortak dili aynı zamanda… Türklerin en eski dinidir şamanizmdir. Zaten, bir takım iddialara göre de, baskın yönleriyle islamiyeti de etkilemiş ve bu gün tasavvuf olarak tanımlanan düşünce sisteminin önemli parçalarından birisini meydana getirmiştir. Orta Asya da ki Şamanlar (kamlar) müzik ve dansın eşliğinde transa geçerek, ağızlarından köpükler saçarak, titreyerek ve çığlıklar atarak iyi ruhların tanrısına, gökyüzü tanrısı Ülgen’e kendi kavimleri için bolluk, yeraltındaki kötü ruhların tanrısı Erlik Han’ada düşmanları için hastalık ve felaket dilerlerdi. Bakın Cemal Şener Şamanizmin tanımını nasıl yapmış… “Şamanizm, trans durumuna geçebilme yeteneğine sahip kimselerin, doğaüstü varlıklarla ilişkiler kurarak onların güçlerini toplum yararına kullanmaları amacına yönelik olarak yapılan dinsel törenlerdir.”

Meğer Tanrı Yokmuş!..

akiladam | 22 November 2007 00:19

Biliyor musunuz? Bu güne kadar bize öğrettikleri ve hepimizin var sandığı gibi bir tanrı hiç olmamış. Tapılacak tanrıları önce yeryüzünden seçen insanoğlu daha sonra yeryüzündeki bütün varlıkların ölümlü olduğunu farkedince semaya yönelmiş yıldızlara tapınmaya başlamış. Ya da yıldızların birini kendine mesken tutmuş olan, kimine göre tonton yüzlü bir ihtiyar kimine göre güçlü bir sultan görünümünde hayal ettikleri tanrılara tapınmışlar .

Sonra bu gökteki tanrıya inananlar kafalarında şöyle bir şablon geliştirmişler; Gökte oturan bir tanrı var ve bu gökteki tanrının adına eğer müslümansan da “Allah” dersin. Tanrı’nın ödükten sonra bizi sevap ya da günahlarımıza göre göndereceği “cehennem” ve “cennet” isimli iki yeri var. Zaten sevgili tanrımız atamız Adem’i de adına cennet denilen yerde, elleriyle çamuru karıştırarak yaratmış, ruhundan “üfleyip”, sonra da cennetten dünyaya indirmiştir. İnsan nesli çoğalınca da kendisi ile arasında postacılık yapmaları için de peygamberler göndermiş. Bu peygamberler de insanları” gökteki Allah öldükten sonra kıyamet günü sizi diriltip hesaba çekecek ona göre, sonra uyarmadı demeyin demişler.

Dreamcatcher….(1)

| 28 June 2007 09:58

Bilmedigim toprakta yaklasik durmadan 200 mil yol yapmistim… yavas seyrettigim yol boyunca etrafta cölden baska… siyah ve yer yer erimis asfalt disinda hic bir sey yoktu…asiri sicak..ve arada yolda gördügüm su birinkitisi gibi hayali yansimalar disinda….cöl tehlikeliydi…hatta ara ara istemeyerek ezdigim akrepler vardi yolda ..5 arkadastik…bana
– yeter ne olursun bi yerde duralim…bir seyler yiyelim sonra da günes batmadan kamp yapacagimiz güzel bir yer bulalim dediler….bana uyardi..cünki tek yaptigim direksiyon kontrolüydü oda uykumu getirmisti … durmadan calisan klima…vücüdumu dondurmustu….
-iyi o halde ilk gördügümüz benzinlige daliyorum …bir ispanyol, 3 italyan v e ben yol yapan 5 kafadar hatun…

Yaklasik 10 mil sonra disaridan baraka gibi görünen iki benzin pompasi olan bir yerde durdum…iceride su amerikan filmlerinde bolca gördügümüz cinsten enteresan hayvan iskeletleri , bufalo kafalari ,rüya yakalayicilar ici doldurulmus sahin yada kartal cinsi kuslarin bol miktarda asili oldugu minik bir bar,….aciiiiiiiiz ve iyi bir filitre kahve lazim hepimize..daha yer bulacagiz cadirlari acacagiz…ates yakip yildiz seyredecegiz ….

ÖKÜZLER VE İNSANLAR …

NLPMaster | 27 May 2007 22:45

Bu yazıda dostlar, yaratılmışların en şereflisi “insan” ile hakaretlerimizde en başta söylediğimiz “öküz” arasında bir mukayese yapalım istedim.

  • * *
  • Öküzler, arabasını tam yolun ortasına park etmezler!
  • Öküzler, sola sinyal yakıp sağa sapmazlar!
  • Öküzler, yolun ortasında böğürerek balgam tükürmezler!
  • Öküzler, mahallenin ortasında müziğin son sesine kadar açıp akşama kadar mahalleyi diskoya çevirmezler!
  • Öküzler, Pazar günleri sabah erkenden motosikletlerinin ne kadar çok bağırabildiğini test etmezler!
  • Öküzler, yemek yedikleri yere pislemezler!
  • Öküzler, yedikleri samanın hakkını vermeyerek, işten kaytarmayı düşünmezler!
  • Öküzler, bir gün silahın kendilerine dönebileceğini düşünmeksizin dolma tüfekleri doldurup durmazlar!
  • Öküzler, layık olmadıkları işe getirilmek için eşlerini, dostlarını araya sokarak ahbap çavuş ilişkisi ile makam mevki sahibi olmaya çalışmazlar!
  • Öküzler, yönetici olurlarsa eğer, yanlarına işin ehillerinin yerine yağcıları getirmezler!
  • Öküzler, yemek yerken ağızlarını şapırdatmazlar! (Şapırdatsalar da bundan rahatsız olacak kimse yoktur ya! Neyse…)
  • Öküzler, sattıkları malı yalanlarla överek 3 -5 ürün satmayı yapmayı kâr saymazlar!
  • Öküzler, yalakalık yaparak ye da onurlarını satarak bir yerlere yaranmaya çalışarak para kazanmayı şereflerine yediremezler!
  • Öküzler, yaşadıkları otlağın sorunlarına karşı duyarsız kalmazlar!
  • Öküzler, esnaf olurlarsa “öküzce” davranmazlar!
  • Öküzler, yaptıkları iyilikleri günü gelince hemen başa kakmazlar!

Öküzler…