vapur iskelesindeki gazete-dergi satıcısına ağır adımlarla yaklaştım.”eveet gazteler, dergiler” diye kulağımın zarına ilk müdahale geldi. gözlerimi kısıp hızla seyirttim oradan.bu sefer amerikan dedektifleri gibi çaktırmadan yaklaştım polikarbonat gazete “kiosk”una.yüzüme baktı. bağırmadı. tanımıştı.”evet abi gazteler…”tamam ulan anladık “gazteler”, diyemedim. gözümü kaçırdım ve “sadece bakıyorum” dedim.la havle çeker gibi kafasını salladı. aldırmadım.güne pozitif takılma azmiyle başlamıştım çünkü.bütün cicili bicili şeffaf poşetli ve de bol promosyonlu dergiler oradaydı da benimki neredeydi?vapura yetişme telaşındakilerlever parayı-al gazeteyi mekanizmasınıgayet güzel kurmuştu da…pirelendi benden. yanıma geldi ve…- abi aradığın bir şey varsa söyle, dedi.istanbul’a çöken kirli karanlıkta gazetecilerdenporno dergi alanlardan mı sanmıştı beni de?…- yok, ben şey arıyordum da…- ne arıyodun abicim?- mahfil.- mavfi ne?!- maah-fiil…- ya hakan, abiye bi baksana, bi dergi arıyomuş…aranan kan hakan’mış. geldi. derginin adını söyledim.şıp diye taaa en kuytu köşeden bir yığını çıkardı.tek yapraklık “dergi”yi uzattı bana.sağ köşesindeki “50 kuruşa şiir” patlangacıyla karşılaşınca bir garip oldum ikinci yeni sempatizanı olarak…ellerinde bir tomar mahfil vardı. 4 ytl’lik şiir satın aldım.turnikelerden mutlulukla geçtim. sakin sakin girdim vapura.vapurun da dumansız hava sahası bölümüne çıkıpmahfil’lerimi okumaya başladım iştahla…kıç tarafında bir kanepedeydim. sol yanımda portatif müzik çalarıyla kendini hayattan soyutlamaya çalışan bir kız, ortada ben, sağ yanımda da…vapurun pervanesi denizi olanca şiddetiyle dövmeye başladı. gömüldüm 4 liralık şiirlerime…keyfim yandan çarklı… o da ne!bu pervanenin sarsıntısı kanepeyi de mi köpürtecek deniz gibi?!okumayı kestim. durumu anlamaya çalışıyordum.pervane gayet edepli çalışıyor. bir sorun yok. sorun sağ yanımda. hafifçe dönüp baktım.dudaklarını örten bıyıklarından görüldüğü kadarıyla bir şeyler mırıldanıyor…25 dakika boyunca mırıldanıp ayağıyla tempo tutacak değil ya, iki üç dakika sonra pes eder diye düşündüm.ne de pozitifmişim! 10 dakika sürer mi ağız, bacak, ayak trio’su?!sürermiş. rahatımı bozmak da istemedim.acaba söylesem mi, bu sabah konserini kısa kesmesini?…kanepeyi sallayan ayağa doğru eğdim kafamı.gördüğüm manzaradan sosyolojik saptamalar yapa yapa yalpalayarak ayağa kalkmaya karar verdim.deri takliti ucuz siyah bir sandaletin içine giyilmiş”baklava” desenli kahverengi çorabın içindeki ayağın suratıma suratıma doğru sallandığını gördüm sanki. kalktım.kocaeli üniversitesi’nin sosyoloji bölümünde öğretim üyesi de olan şair osman konuk’un şu cümlelerini vapurun pruvasında ayakta tekrar okudum:“türkiye’de yüksek kültürü ve sanatı şiir temsil ediyor. yüksek kültür de, hakikat, güzellik ve erdem birliğini anlatan büyük hikaye.yani paranın satın alamayacağı şeyler. (…) ruha karışınca artık onsuz yapılamayan ama çok da pahalı bir karışım.(…) sinemada yan yana salonlarda, yumurta ve recep ivedik filmleri vardı. yumurta’yı koca salonda iki kişi izledik. recep ivedik’te izdiham vardı. olması gerektiği gibi.yumurta bir şairin eve dönüş hikayesini anlatıyor.güzel konu.öyle muhteşem bir film değil ama semih kaplanoğluşiir okuyan bir yönetmen.hikayedeki kahramanın şair olması nedeniyle değil.başka bir şey.zihnine şiirin değdiği bir yönetmen. bu nedir?yazmak lazım: türkiye’de yüksek kültür ve sanatı şiir temsil ediyor…”
yazıyı okuyup bitirdikten sonra şunu düşündüm.bu “temsilî kuvvet”, çorapla sandalet giyen beye,”kentte yaşama kültürü” konulu dersi deverebilir mi acaba?ya da çenesine bi tane çakma(ma) hususundabana yol gösterebilir mi?not: osman konuk’un “aslında neden bahsediyoruz” başlıklı yazının tamamınımahfil’in 20 haziran 2008 tarihli 023 no’lu sayısında okuyabilirisiniz.pahalı da değil, 50 kuruşa şiir!
yorumlar
makaleci kooooş..!
nolduk şimdi demin bir elemana yazım klavuzu em filan şimdi ‘bi’ yazmışsınız.
özelse neden büyük harf kullanmadık. cümle başlarındaki büyük harfe hiç girmeyeyim.hayır ben kurallara uymuyorum iddiam yok ama sizininki de perhiz lahana turşusu kombinasyonu olmuş.
+5
bence güzel yazı, kısa lâkin çok şey anlatıyor,bi demesi önemli deil, büyük harf de….sonuçta konuşurken büyük harf diye belirtmiyoruz özel isimleri…
Ben sevdim anlatımı, lütfen devam ediniz…
ben yazıyı değil arkadaşın kendine iltimasını eleştirdim.
paranoyak değilim ben.. bu da tanıdık değil..
herkesin kendine iltimas yapması doğaldır manson, örneğin ben küfür sevmem ama bazen ederim, bu kendime yaptığım bi iltimastır meselâ…arada bir yani…
mansonilized’e…bestloser’e “yazım kılavuzu” tavsiye etmiştim,yazdığınız gibi “klavuz” değil.yazım kuralları hakkında “en az” sizin kadar bilgim var.üslup denen şey nedir bilirsiniz sanırım.”bi çakarım görürsün” ile “bir çakarım görürsün”üokurkenki farkı da anladınız sanırım.internet adabı gereği ve de hız açısından “min” tercih edilir.”öykü”sünde “Fatihe” yazarsa, nerede apostrof diye sorarım. madem ismi de büyük yazmış…bense tamamını “küçük harf” kullanarak yazdım.lütfen böyle derin boşluklar vermeyin defansınızda :)fuzulî bir hata arama çabası içine girmişsiniz bence.kabuğu inceleme derdinden özü okuyamamış olmanız üzücü.perhizimdeki standart bozulmamıştır sayın mansonilized.selamlar…
bestin yazısının rengi daha belirgindi.bence bu öle değil
onnupro da sayın mansonilized’e verdiğim cevabı üzerine al(ın)abilir 🙂
sayın malum;ben konuyu da beğenmedim.türkiyede yüksek sanatı şiirin temsil etmediğini düşünüyorum.bence yazınız olmamış.selamlar saygılaronnupro
iddiam olmadığını söyledim zira en iyi savunma saldırıdırı benimseyeceğinizden emindim.ayrıca tebrik ederim o kadar hatamdan bkz;nolduk bi tek o çarpmış gözünüze.hem kelim hem fodul ama gereksiz eleştri yapıp millete bok atmak nasıl oluyormuş gördük en azından.
ayrıca sanat için soyundum oldu mantığının hastasıyım.değiştir butonu nerde beaa taksit taksit yorum yazıyoruz.
Kültürlü kişi kültürsüzle mecburi iletişiminde kültürsüz gibi davranmak zorunda bırakılır.Kültür 50 kuruş da olsa her zaman para ile satılan bir şeydir.Nietzsche der ki:”para ile satılan şey değersizdir.”Merak ediyorum acaba Osman Konuk bu durumda ne derdi..
“iddiam olmadığını söyledim zira en iyi savunma saldırıdırı benimseyeceğinizden emindim.”bakla falını kaça bakıyorsunuz? bu hislere güven meselesini fazla abartmayın da…haddim olmayarak…çok “kırıcı” ve çok gri bir tonunuz var.konuya yaklaşım tarzınızı beğenmedim sayın mansonilized.”gereksiz eleştiri” yapmadım. sitedeki demokratik hakkımı kullandım sadece.siz buna ahkam eklemek diyorsunuz sanırım.neyin gerekli eleştiri, neyin gereksiz eleştiri olduğu konusunda şahsınıza danışılacağını bilmiyordum.öğrendiğim iyi oldu.başarılar!size danı
saldırın… saldırın…böylesi çok hafif…evet, hafif tüylü yelpaze…yazık.tamam bi daa yazmam. siz de huzura erersiniz.şuraya eğlenelim, bilgilenelim diye üye oldukdakkada ağzıma etmeye kalktınız!cidden yazık!
sen değil misin diğer yazıda defansif olmayan diyen. ne bu uzun paragraf şeklindeki yanıtlar o zaman.ne yazacağız ona da siz karar verin diye serzenişte bulunan ama diğer bir blogta başka bir yazarı paylayan, fırçalayan.herkes istediğini yazıyor hafif formatı filan diye birşey yok. ben de yorumumu yazarım işine gelmez sen de cevabımı verirsin olay bu.sonra da düşmanca tavır aldın oluyor. bir rahat verirsen bizde kendi istediğimizi yazacağız. defansif ofansif kararını veririz evelallah.pehhh.
yazıyı beğendim. mahfil’i de merak ettim. bir şiirsever olarak gidip bulup alıp okumak şart oldu.teşekkürler,
deniz sezonundayız,denize girin tuzlu suyun rehabilitesi yüksektirkumda yürüyün stresiniz boşalırsurf yapınyelken yapınbilmiyorsanız da sorun deilkürek çekino da olmadı frambuazlı dondurma yiyin,iyi gelir…
yumurtayı izledim iki gün evvelinde..yönetmenin şair ruhundan filme yansıyan çok şey olduğunu söyleyemeyeceğim..eğerki, ‘hiç konuşmam ve şiir olur’ diye yeni bir akım peydah olmadıysa..sessiz sözsüz bir film yumurta..görüntülerle ilerleyen..görüntüler güzel, ama şair filmin içinde biryerlere saklanmış olmalı.)
izledim. sonra aldım annem de izlesin deyip ona götürdüm. ilk 15dakika sesi kapalı kalmış dvd’nin fark etmemişiz. bi baktım kızın ağzı oynadı çay koyim mi derken oha dedim ne yaptım ben.annem sürekli soruyor o arada kızım ne kadar sessiz anne işte sanat filmi ya bunlar ödül alıyor diye açıklama yapıyorum ben.yer yarılsa da içine girsem anı.
hay allah manson, bende film yarılsada içine girsem dedim..dile getirecektim biraz oyuncuları..köpekle karşı karşıya kaldığı sahneden çok etkilendim..
tek kayda değer sahne benim için. gerisinden özel bir mana çıkaramadım.
yok, ben kendimi “gerçek hayatta” sanıyorum hâlâ hala!bu bööle olmıycak!hala elâlemin şeyinde değil baksana bi de bana!(bir de değil!)ne güzel yaa! bi’ de (esasen böölşe yazılır sayın bayan; edyebyat pırofesoruyum yaaani!) bana bak!sizlerle fazla oynaşmayayım en iyisi.korktum valla!ödüm bokuma karıştı karışacak…ucunda…ıııyyyggghhh!bakın hafif’in bıçkınları, kaçkınları, yarım ve tam akıllıları…ben de az buçuk a’kıllı bir ayıyım bazı erkekler gibi…ne var ki!morfik bey (beyse tabii), bana çemkirmiş çengi mengi makamı…sağ olsun o da…bana “sen men” diye şeetmiş. aybbetmiş.bak sen şu yazana…yazdığım yazının davul zurna (ah tike!) eşliğindekarşılanması ve çooooooooooooooooooooooooookbeğenilmesini istediğimi nerenden çıkardın ki??????böyle bir merakım, dileğim ya da kompleks mi ne diyorsan işte, böyle bir fikrim zikrim morfikim falan yoooooooooooooooooooooooooooooooooooook!filiz bingölçe’yle veda ediyorum size/sizlere…tanır mısınız bu bayanı?tanımaz mısınız?kadın argo sözlüğü diye bir kitap hazırlamış.alın, okuyun.büyük bir kıyağımdır sizlere…oradan bir alıntı günün ve de günlerin mânâ ve ehemmiyetine epey uygun düşecektir:”sikinde peynir görünce, götünde mandıra açma”!teşbihte hata olmaz: şeyimde peynir gördünüz,kıçımda mandıra kurmaya ve bi’ de bunu özelleştirmeye kalktınız…hadi eyvallah!
hadi güle güle kuzum.giderken ışığı kapat.kapıyı aralık bırak ceryan yapsın.pek sıcak bu aralar.
sen ne komik şeysin öyle!olur, aynen öyle yaparım abim, sen gönlünü ferah tut e mi?hadi heidi klum, gel gidelim gulum!
yazmışsın dallama.ya adam gibi git.ya da insan gibi otur anlat derdini.höööst.edebiyatçının da şakası pek kötü oluyo ha
şey var bir de; yürrüüü anca gidersin ama şık olmaz sanırım.
niye bu kadar hödüksüznüz acebağa?”dallama” mallama!aynen iade etmek icap eder bana:DALLAMA SENSİN, DALAI LAMA’NIN BASTONU…neyse.sinirlenmiyim, değmez.anında küfre sapanlardan zırnık hazzetmem.bi dur lan oolum, bi dur.iki üç cümle kur insan gibi…menzilin bu kadar mı güdük ha?küfür etme, küfürün en yakası açılmadık örneklerini boca ederim önüne, yok olur gidersin…edepsizliğin âlemi yok!edebiyatçı medebiyatçı da değilim!!!posta’yı mostayı bırak iki kitap oku…”tap on” dışındakileri…ayrıntı yayınları, metis falan…bürst!
yürüdüm, gittim abla!ama şık olanla ayılık arasındaki farkı fark etmenizden ötürü hem gözüm nemlendi hem de kuyruksokuma doğru bir ter damlası hareketlendi he vallah!
oy oy oy..bu ne be ?bu ateş ne böle ? Sen geldin, 2 gıdım yazı yazdın diye hep beraber off mu olacaktık.ayrıca;“hödük babandır”
ah sizi hat avcısı ah!laf sok, pardon, laf yetiştirme telaşından eksik yazdım da hemencik düzelteyim bari:”kuyruksokumuma”.
onupuro musun ne karın ağrısıysan!…o “2 gıdım” deyip de kafatasının içinde salındırdığın et parçasıyla yazdıklarımı anlamanı zaten beklemiyorum ama “baba”ma hödük diyemezsinDÜDDÜK HÖDÜK!ve de ben babanı tanımam etmem!seni gıyaben tanıma talihsizliğine duçar oldum,o kadar!cevaben “hödük senin babandır” demek icap ederilkokul çocukları lisanınca ama sen ilkokuldüzeyinde değilmişsin!seni amip seni!yıkıl karşımdan a-mip!aaa bu mip üstüme iyilik sağlık!yaylan amip!amip amip!amip beynindir!yallah!
okumaz,sadece yazarlar.malumatematik istenen bir gözdü,seninle geldi son model lens.
kim ne istedi yine bea. efendi olun demedim mi ben size.
bu ne len onnupro..!yahu, uyuz oluyorum kardesim, su islere aileyi karıstırmayın.
höööt..!
ulen malumatematik sen daha siktir olup gitmedin mi ?
damarına basam da sussun dediydim.lakin adam damarsız bi öküz çıktı
“DAMARSIZ ÖKÜZ” SENSİN HIŞIR!EDEBİNLE YAZMAYI BECEREMİYORSAN SENTASINI TARAĞINI VE TESTİSLERİNİ BİR TORBAYA SOK DA ÖYLE DEFOL!BENİMLE EDEBİNLE YAZIŞMAZSAN DAMARI DA,BABAFİNGOYU DA KAFANA VURA VURA ÖĞRETİRİMSEVABINA…KES TIRAŞI HIRT!
sieee lan zibidi.
size ne yahu????????????????adam istediği zaman gelir, istediği zaman gider…!Hazımsızlık zor iş tabiii!Edebi yetenek görünce gözler hemen bir rahatsız oluyor nedense…Ayrıca yazar kaprisi yapar, kredisi yüksek biri gönüllerde, size ne?Hadi,hadiyazı eleştirin, kişi değil!
makaleci,dün buralara bok atıp,ben buraları edebiyatla ilgili bir yer zannedip geldim,bi bok yokmuş deyip,soorada ben gidiyom, ben gidicem, ben gittim şeklinde ağlıyan bu arkadaşa güle güle dedik,zoruna gitti.böle ota boka sarıyo şimdi.Ne git dedik ne gel dedik.Gidiyom dedi güle güle dedik bu kadar
ben de onu diyorum, anlamıyorsunuz…ben gidicem dedi, gitmedi…gitti, tekrar döndüdeğil mi?tamaaam, kime ne???gitme /kalma bekçiliği mi icat olundu?hesap sorma merciliği mi ihsan eylendi tarafınıza?bırakın ya, baktın seni ilgilendiren bir şahıs değil söylemleri itibari ile, hakkında hiçbir şey yazmazsın olur biter,nedir bu ilgi?
uzun uzun açıklama yapmamı istermisin ?Kısa keseyim aydın havası mı olsun ?
ayol neden edebi yetenekten rahatsız olalım. rahatsız olunan şey açık. ortaya da koymuş herkes derdini. neyi hazmedememiş insanlar. anlamadım valla mak?
sen en son yorumumu oku yeter o sana
YA KARDEŞİM ADAM SİZİ RAHATSIZ EDİYORSA HAKKINDA YAZMAYINben de onu diyorum, anlamıyorsunuz…ben gidicem dedi, gitmedi…gitti, tekrar döndüdeğil mi?tamaaam, kime ne???gitme /kalma bekçiliği mi icat olundu?hesap sorma merciliği mi ihsan eylendi tarafınıza?bırakın ya, baktın seni ilgilendiren bir şahıs değil söylemleri itibari ile, hakkında hiçbir şey yazmazsın olur biter,nedir bu ilgi?
onupıro musun ne hışırsan…ne diyosun evladım sen?!işin gücün yok mu?hangi salaş kahvehanenin müdavimisin?okeye dönüyo musun evladım?seni de tanımam, önceki ve yeni rumuzunu da bilmem!ne irin şeysin sen yahu!ağzın lağım çukuru!ruhun kim bilir ne çıfıt çarşısı…seni muhatap alamayacağıma artık!sanal sanal dalaşmaktan zevk alıyor olabilirsin sen belki ama beni kusturuyorsun sen!çok sığsın ve çok ilkel…senin tarzın değilim ben koçum!git, kendine göre bir muhatap bul…şööle hırlaşıp “siktir” miktir diye cilveleşeceğin”sik kafalı” bir errrkekk!”sieee lan zibidi” gibi gerzek bir cümleciğiyazan birine “sitroyen” diyorum sadece!anlayan anladı evladım sen sıkma basen bölgeni,tamam mı?sana “tam am mı” yazmak lazım, senin evrimintenasül bölgesinde duraksamış çünkü!severim lan seni!hadi “sitroyen”!kardeşim kim bu “adam” ya?!kim gidiyor, kim geliyor???kafayı yiycem ya!biri, birilerini birine/birilerine benzetiyor galiba!burası o kadar çok nick kaynıyor ki!birileri ha babam gelmiş, ha babam gitmiş anlaşılan…malummatematik de birine benzetildi benimbıçkın kardeşçe ve başkalarınca…ulan burası çok berbat bir yer be!ben hiçbir “grup”un adamı olmıycam!ben, bireysel takılıcam agalar!sizler yazıya bakın, yazana değil!yazıdan keyif alıyor musun, geç o zaman!yazıyı beğenmedin mi, okuma o zaman!ne bu ya!işim gücüm var kardeşim benim!arada sırada takılalım dedik şurayabok ettinin her şeyi!ne biçim rumuzlarsınız sizler!muz yiyen kabız mı olurdu?sizler de çok rumuz yemişsiniz, beyin kabızlığınatutulmuşsunuz.başlarım bööle işe ya!
makaleci bağırmazsan iyi olur.okuduğumuzu anlıyoruz.adama güle güle dedik,o da cozuttu.bu kadar.kapiş ?
kapiş değil!birine güle güle dedin, baktın gitmedio noktadan sonra olay senin ilgi alanından çıkar…gidip gitmemesi kendi ile ilgilidir, banane ya der oturursun, güle güle dediğinin cezasını mı çektircen kendisine?giden gider, gitmeyen de gitmez!
gideni bırak dönerse senindir, dönmezse hiç senin olmamıştır:)
makaleci onun derdi bu!
yüksek sanatı şiir temsil etmiyorsa “mahfil” reklamı yalan olur:)
mak şimdi senin tavsiye özüne aykırı oldu. bırak karışma demişsin aynını da onnupro aynı mantıkla sana diyebilir şu halde. sen de beni bırak karışma. görende hafifi son derece adil sadece yazılar etrafında dönen bir site sanacak.kıllanmış adam rahatlıyor kendince. ha sen de yaz tabi. herkes yazsın. sinir başka türlü bitmez. insanoğlunun doğası.
ne güzel dert bu farkında mısın?yoksa bu sitede herkesin ”eline sağlık, ne güzel de döktürmüşün” cülerinden misin de gözün salt bir eleştiriyi göremez hâle gelmiş?
ne güzel dert bu farkında mısın?yoksa bu sitede herkesin ”eline sağlık, ne güzel de döktürmüşün” cülerinden misin de gözün salt bir eleştiriyi göremez hâle gelmiş?
bugün evden çıkasım yok,telefonu açasim yok,rakımız var içesim yok,acelem var koşasım yooook…….
ben böle ortada edebiyatçıyım,asarım,keserim yazarım,çizerim lakin bir kişi beğenmezse kusarım tiplerden bıkıyorum.yaz yazını,de diceni,bizde kendi yorumumuzu yazalım.ha beğenmiyosan bu durumu buraya değil evdeki defterine yazsın yazılarını.kendisi hep beğenir kendi yazısını zaten
ulan daha dün bir, bugün iki!kimin derdi bu?!ne diyorsun ve ne diyorsunuz siz ya!kafayı yiycem şimdi!benim derdim, sağda solda adını duyduğum bir siteye üye olup gördüklerimi, göremediklerimi, görülmesini istediklerimi sanal paylaşıma açmaktı ya!amma da büyüdü bu saçmalık!sıkıldım saçmasapan komplo üretkenliğinizden valla!”ONNUPRO” rumuzlu kişiye de tavsiyem, 50 YKr’sine kıysın ve mafil’in 20 haziran 2008 tarihli023 numaralı sayısını alsın, güzelce okusun ve öylekessin ki ahkâmını, temeli olan laflara doğru gidebilsin bu yazıyı okuyanlar da…küçük bir alıntı üzerinde havanda su dövmek ve önyargıların okşanması verimli bir tartışmaya götürmez hiçkimseyi…benden bu kadar muhterem hazirun!
sende 10 YTL ne kıyıp Playboy Haziran 2008 sayısını al,orta sayfa güzeline gözlerini hafif kırpıp bak.kafan rahatlar daha güzel yazılar yazarsın bizde güzel güzel yorumlar yaparız.
manson;kibarca sana ne deyişini sezinleyiverdim. Ama o kadar kolay değil…Ben bu adamın kelimelere ettirdiği dansı seviyorum demiştim vakti zamanında…burada bunu yakalamak da zor, farkındaysan…O yüzden, kendimce bırakmıyorum onu, gitmesin istiyorum, gidip gelme hallerini de görmüyorum bile!Bu mudur suç, tepki gösterilecek konu bu mu?Gittin, niye geldingeldin niye gittinKreşlerde çocuklara öğretilen tekerlemelere benziyor!
hesap sormadık mak.olayı fazla kişiselleştiriyosun.uzatmanın manasıda yok bence
mak sen beni tanırsın sanıyorum ona istinaden yazıyorum; ‘sana ne’ demek istesem hiç dolandırmam lafı. zira yukarıya da yazdım sen de onnuproya müdahalende kendince haklısın diye dikkat etmediysen lütfen tekrar bak.benim söylediğim çok açık. insanız doğamızda var. yani birinden huylanırsan hatalarını ararsın. her söylediği batar. burası da müdahale için ideal ortam. yüzyüze değil kimse.
“daha güzel yazılar yazarsın” demiş ara sıra da olsa küfürsüz yazmayı becerebilen bir rumuz…kime göre “daha güzel”?”daha güzel” kriterin ne, var mı?”güzel” nedir?yazıdaki güzellik nasıl olmalıdır?bak canım kardeşim, ben nabakov okurum.bana iclal aydın okutamazsın.kendimi bi bok sandığımdan değil haa, ben, okuya okuya edebiyat zevkimi yonttum bu aşamaya geldim.küçümsemiyorum ama şunu bil ki, ideal güzel, ideal iyi edebiyat yoktur. olmadı. olmayacak.kendini donattığın edebi bilgi içinde zevk alırsın okuduklarından.bak, mesela ben klasik müziği dinlemeye mozart’ın türk marşı ile başladım.şimdi arvo part dinliyorum.bunları dikkate al. bence iki yazım da “fena değil”kratındadır ;)kızmaca yok, kapiş?…”uzatmanın manasıda” yerine, “uzatmanın manası da” yazarsan,”güzel yorum” yapma çabanda bir aşama kaydetmiş olursun, kapiş?…insanlar el ele tutuşsa, hayat bayram olsaaaaaaa!
gaz sıkıştırıyo biliyon mu, o bakımdan, çıkarınca raatlıyo insan zaar..
öok nefret doluyuz thing. orada olmazsa burada kusalım diyerekten birbirimizin gözünü oyuyoz.
işte senin mantaliten budur arkadaşım.ben onu dinledim ben bunu okudum ben şunu sevdim.karşındakinin “ne bok” olduğunu bilmeden, en iyi benim,en mükemmel bende mantığına gıcık oluyorum.yapmaya çalıştığın şeyin adı “sanat”.beğenip beğenmemekte benim elimde.benim zevkimde.ya yazmıyıp değerli sanat ederlerini kendine saklıcaksın.ya da yazacak yorumları dinleyeceksin.mozarta kıl oluyorum.her yerde her zaman sölerim.ben barberın adagio for strings ini seviyorum var mı bi itirazın edebiyat aşçısı ?
mantalitem ne arkadaşım? cidden soruyorum bunu.ben, okuduklarımla, dinlediklerimle övünmüyorum ki!bunu niye ısrarla görmemeye çalışıyorsun?okuya okuya, dinleye dinleye bir bir nevi “zevk sıçraması” yaşamışım.bunu diyorum.ve de herkesin dinlediğiyle, okuduğuyla yetinmemesi gerektiğini söylüyorum.bu mu yanlış olan?necip fazıl da okurum, turgut uyar da…ikisi de uyar bana!beğenmek son kertede öznel bir şeydir.bu öznel beğeni düzeyini geliştirmek için de olabildiğince çok okumalıyız.truman capote da oku, necati cumalı da…nefret ettiğim ve kınadığım bir şeyi, sen böyle yapıyorsun diye bana yüklenmeni anlamaıyorum.kişi okuduğuyla ve dinlediğiyle ne adam olur, ne de diğerinden “elit”…bunlar özel zevklerdir. ve ben, zevklerimizi rafine kılalım diyorum.belki böyle anlaşılırım: du yu egri vit mi?
okumalıyız.sana sonuna kadar katılıyorum dasen bunu oku,sen şunu dinle mantığı çöktü artık.herkesin kendine ait bi dünyası var.herkes kendince okur,herkes kendince dinler.güzel olan budur.bazen klasik müzik bazen arabesk be arkadaşım.burası türkiye ve bizde bu tencerenin içindeki çorbanın sosuyuz.neyse uzatmayalım.ay andırsitend.ay egri
egri olunca herşey bitti!edebi tavsiyeler almak, ufku genişletmek zor mudur, ayıp mı?öğreniyorum sayende, yeni bir şey daha ekledim kendime, belleğime sağol be…denemez değil mi?zor…hayat zor dedim zaten ben
okumak ve yaşamak arasında iyi bir denge kurmak önemlidir bana göre..okudukların yaşayabildiklerinin önüne geçiyorsa, kaybetmeye başlıyorsundur yavaş yavaş..şairin anlattığı, süt kokulu dilbere uzanamıyorsa ellerin, yazarın anlattığı köylüyü tanımıyorsan,insanı başka başka ağızlardan tanımaya başladıysan, hayatı ıskalıyor olabilirsin..sana önerebileceğim bir şair yok, ama küçük bir çoçuğun gözlerinin içine bakmanı istesem, yapar mısın?
türkçenin sütdişleriyle yazan yunus emre’ye baktım ben.sağ ol! küçük bir çocuğun gözüne de bakarım.daha önceleri baktığım gibi…esenlikle…
Felsefe resme dönüştü ise malum olmaz ancak matematik, odur ki aslını arıyan…Güzel yazı güzel giydirmeler, bu defa ayrılmayın lütfen, naylon dondan beter koksada bazı yorumlar alınmamak gerekli naylon vicdan endamı gereği…
delirttiniz adamı biri baby diyo biri naylon vicdan diyo biri mefkud diyo.
allahtan, kopan diyen çıkmadı, şükürler olsun
kim ne diyo ?
:)))
koop soldan bakınca senide andırmıyor değil ha:)
yaw bırakın adam anlatsın! mahfil’in mesela yanına en iyi ne gider? limonata mı? çi kefte mi? ekmek arası midye mi?yani, hani diyorum, mahfil okurken, şöyle yüzünü hafiften rüzgara verirken, okuduğun iki mısra sonrası durup düşünüp gözlerini etrafta gezdirirken, oturduğun yerde (in)sana en iyi ne eşlik eder?yaw, çok merak ettim. hele bi konuya dönün: adam mahfil demiş!
çok özür dilerim pilli pati ama bir de şey vardı bak dünden beri aklımda; hymatloss.he nerde kalmıştık mahfil.
@ malum kişi, “aramıza hoşgeldin” derken sana bir kaç soru sormak istedim:) Tanışmak, kaynaşmak amacıyla tabi ki;Sence insanlar kendi kültürlerini belirleyen öğeleri seçerken eşit özgürlüğe sahip olabilirler mi?İnsanın, okuduklarını, dinlediklerini, ezberlediklerini ve özendiklerini bir saldırı gücü olarak kullanmaya çalışması edebiyatın temelini mi oluşturur?Zevk sıçraması olarak düşünülen şey zevkin değişimi olabilir mi?Çok okuyan birinin çok okumayı ve çok gezen birinin de çok gezmeyi savunduğu tinsel bir savaş alanında önemli olan çok okumak mı, çok gezmek mi yoksa savunma mekanizmasının gücü müdür?”Az biraz okuyun gelin lan” ağızlarının modası artık geçmedi mi?Evrensel ve ideal iyi edebiyat olmayacağını, edebiyatın göreli olarak kişilere zevk verebileceğini düşünen biri, “ideal iyi olmayan” bir edebiyat örneği hakkında ne kadar konuşma hakkına sahip olabilir?Eğer bunlara cevap verip ruhunu tanımamıza izin verecek kadar cesur olabilirsen yazarken dürüst ol.Senin de merak ettiğin bir şeyler varsa (sanmıyorum çünkü; o kadar fazla şey okuduğun için sadece bizi bilgilendirmek için buradaymışsın gibi bir hava yarattın) çekinmeden sor.. Sen değil miydin “insanlarla bir şeyler paylaşmak için geldim” diyen?İşte buradayız..
@bestloser’ım derin feylesofum! ner(e)lerdesin?