Küçükken ya da büyümüşken yaptığımız irili ufalı saçma sapan zararlı zararsız pek çok hata, dalgınlık yada kötülük yapmışızdır. Büyüdükçe hatalarımız fazlalaşmıştır ama türü değişmiştir. Şimdi küçükken yaptığımız hatalar bize komik gelir ama hala ve aslında çok daha zararlı şeyler yapmaya devam ediyoruzdur.İlkokul beşe giderken sokağımızın sonunda terkedilmiş bir ev vardı ve biz çocukların çogunun yaptığı gibi oraya perili, lanetli ev adını takıp kendimizce macera yaşıyorduk. Bu maceralarımız kocakafalı sarı bir kedinin oraya yavrulamasıyla daha hareketli bir hale dönüşmüştü. Gidip gelerek anne kedinin bizede alışmasını asğlayan biz yardımsever veletler evden cebimize Allah ne verdiyse yağlı sulu yiyecekleri cebimize doldurup sürekli lanetli evin yolunu tutardık. Bebeklerin gözleri yeni açılmışken biz onların bizim fasülye, pilav, köfte yememelerine kızar ve şaşırırdık. Nedense ben müthiş fikrilerimden biriyle! onlara süt vermemiz gerektiğini orta attım. Artık süt verecektik, yaşasın bitlenme tehlikesi kalmamıştı. Biz yemek götürmeyince tabi anne çere çöpe yemek bulmaya gitmeye başladı, biz de dadılık yapmaya iyiden iyiye başladık. Duvar boyası kapakları bulup onlara süt doldururken sevinçten zıplıyorduk bebeler iyice doyacaktı annelerinin sütü bizce yetmiyordu. Henüz gözleri yeni açılmış bir yavru kedinin hiç derin olmayan paslı boya tenekesi kapağından süt içemeyecegini anlamamız çok uzun sürdü eve bunu büyüyünce anladık. Biz yardım etmeliydik öyle ya biz onların dadısı olan acaip yardım sever iyi çocuklardık. Kafalarını, çenelerini süte batırmamıza ragmen tık yok, üstelik üstleri başları süt oldu hele benim kendime ayırıp özel ilgilendigim sarı kedi iyice süte bulanmıştı. Yıkamak gibi çok parlak fikir hemen aklıma geldi ve muslugun başında toplaşmamız uzun sürmedi.Sarı kedimizi bir güzel ciyaklata ciyaklata yıkadık. Kurulayacak bez de yoktu ama kediler üşürmüydü ki? Aylardan nisan bahar geldi gelecek birşey olmazdı sarı kedimize, ne kadar fedakardık ona tüm vaktimizi ayırıyorduk. Yıkadıktan sonra akşam yemek saati geldi diye evimizin yolunu tuttuk

Ertesi gün okul çıkışı eve koşa koşa gittik yardımsever arkadaşlarla. Hepimiz on dakika sonra perili evde olacaktık sözleştik. Dadılık görevimiz çok önemliydi bizi bekliyordu.Lanetli eve gittiğimizde anne kedi yoktu diger kediler bekleşiyor, sarı kedi uyuyordu. Onun uyumayıp öldüğünü anlamamız beş dakikamızı aldı. Beş dakika sonra hepimiz salya sümük ağlama krizindeydik. Ama ben bir parlak fikir daha bulmalıydım, bu kedi iyileşebilirdi ben bunu başarabilirdim. Gerekli olan şeyler cerrahi operasyon için malzemeler di. Bunu temin edecek olan kişi ise arkadaşımızın kardeşiydi. Arazmızda topladıgımız parayı jilete ve peçeteye bagladık. Malzemeler gelince bizi bir sevinç tuttu biricik sarı kedimize hayat verecektik.Operasyona başlarken arkadaşlara görevler verdim birisi kapıda nöbet tutacak anne kedi gelirse bizi oymasın diye birisi diger kedilerle ilgilenecek biri de bana yardım edecekti.Sarı kedimizi büyük özenle yatırdık. Ben başladım kesmeye, şüphelendiğim şey akciğerlerde olması muhtemel tozlar, pisliklerdi. Akciger, karaciger büyük özenle ıslak peçeteyle temizlendi iyileşmeye az kaldı. Bir de organlar vücuda geri girse iş başarıyla bitmiş olacaktı ama sıgmıyordu işte tüm organlar birbirine baglı geri girmiyordu. Kediyi apartopar, torbaya koyup çok uzaklardaki çöpe atma fikrim gelene kadar uğraştım kediyi yaşatmaya.İşte bu benim akıllara zarar bir çocukluk anımdır. O olaydan sonra bir hafta kadar yas tuttuk birbirimizin gözlerine suçlu suçlu baktık sustuk. Bir hafta sonra unutup başka şeylere daldık.Sonra kediye kıymak yedi cami yaptırılmayı gerektirir diye bir laf duyup, yıllarca korktum zengin olup en az sekiz cami yaptırmalıydım, yoksa bitmiştim.