bildirgec.org

nazo hakkında tüm yazılar

bahar gel artık

nazokiraze | 19 April 2011 14:31

Yazılarımın bir kısmının ana konusu olan yemek,içmek türü bir konu ile tekrar karşınızdayım sayın okuyucu.Aylardır beklediğimiz halde kendisini hissettirmeyen ancak tam bahar geldi diye sevinirken ”sonunda geldim hepinizin imanını gevreteceğim” dercesine Nisan ayının kendisini Şubat zannetmesine neden olan kış mevsiminin son demlerinde içtiğiniz her türlü çay ve bitki çayının içerisine bir dilim taze zencefil atmayı unutmayın diyerek başlıyorum.

temmuz gelirken haberler

nazokiraze | 27 June 2010 14:36

Şaka maka yazı yarılamak üzereyiz, Temmuz yaklaşırken hemen bir yazı patlatayım dedim, zira günlerdir pek birşeyler yazmaya fırsat bulamamıştım. Üzüme, incire,duta adım adım yaklaşırken , hala dondurucuya konulmamışsa eğer bezelyenin çok az bir zamanı kaldığını, bitmek üzere olduğunu belirteyim. Bununla birlikte enginar ve marulun da mevsimi geçti geçecek. Temmuz çıkınca Ramazan telaşı bizi bekler.

Ayrıca çocukların kaderini belirleyen SBS sınav sonuçları Temmuz ayında açıklanacak.
“Istancool” Festivali 2-4 Temmuz tarihlerinde İstanbul’da sanat,sinema,moda rüzgarı estirecek.

Ayrıca I. Uluslararası İstanbul Opera Festivali 2-23 Temmuz tarihleri arasında Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü katkılarıyla İstanbul’lularla birlikte olacak.

kör olasıca günlük

nazokiraze | 22 June 2010 16:24

Yazın gelmesi ile birlikte arka arkaya gelecek olan sınav, mevlit, karne, diploma o, şu,bu gibi telaşelerden bir taraflarımı kaşımaya bile vakit bulamayacağımı varsayarak yazdığım fakat , yeni çıkaracağım kitaptan alıntı zannedilerek edebi eleştirilere maruz kalan yazımda yer alan maceralarımdan devam sevgili okuyucu.

Yukarda yer alan kurduktan sonra benim bile pek anlayamadığım acayip cümlede belirtmiş olduğum gibi bu yaz oldukça hareketli başlamıştı ve ben bunu daha önce anlatmıştım. Sınavımız fena geçmedi önce onu belirteyim. Sonrasında kayınvalidemle birlikte organize ederken evdekilerin burnundan getirdiğimiz mevlit ise gerçekten oldukça sıradışıydı. Bir kere etli pilavdan isteyen eşim ve eniştesine bir çimdik bile koklatmamamızın sebebi onlara olan kastımız değildi, hele aynı sitede yer alan ablamızın evine yollamaya üşenmek hiç değildi (erkekleri hapis ettiğimiz yer orası) sadece misafirlere yetmez korkusuyla eşimin sevgili annesinin aldığı bir önlemdi ama yirmi kişiye sekiz kilo pirinçten yapılan pilavın mevlit sonrası hala eşe dosta dağıtıldığı halde bitmeyecek kadar çok olacağını bilse göndermez miydi sevgili oğlu ve damadına. Neyse pilav muhabbeti ile olayı yemeğe bağlamayayım mevlitte başımıza gelen hadiseler bunlar değil çünkü, bir gece evvel hastalanan oğlum kendi sünneti için yapılan etkinlikten haz alamadı, her mevlit, nişan, gün gibi ortamlarda birleşip azan veletler grubuna ev sahibi ve hatta sünnet çocuğu olarak bile iştirak edemedi, koca gün 39 derece ateşle baygın gibi yattı durdu ne pilavını yedi ne oyun oynadı zavallı.

artık sıcaklamaya başlıyorsun

nazokiraze | 16 June 2010 13:06

Yaz yaklaşırken, Haziran gelirken, Mayıs giderken bıdı bıdı bıdı şeklinde yaza-okuya bir baktım yazın ortasındayım, sıcakların dibini bulmuşum, henüz Haziran ayında bu kadar bunalırken Temmuz ve Ağustos ayı ne getirir ne götürür bilmez halde yatıp yuvarlanıyorum.

Ben kış seven biriyim, isterim kar yağsın ,her yerim donsun yaz hiç gelmesin gelse de hep bahar havası gibi olsun. Aşırı sıcakların nefes darlığımı iki katına çıkardığını, susamayan bünyeyi zora soktuğunu söyleyerek başlıyayım yahu insan hiç mi susamaz öyleki mecburi bir bardak su içsem midem ağrıyor, alışmamış tabi. Soda, limonata ,kahve falan içmesem heralde yaprak gibi kuruyacağım.

Dünya Rüzgar Enerjisi Konferansı ve Sergisi 15-17 Haziran tarihleri arasında İstanbul’da gerçekleştiriliyor.

yazım geldi

nazokiraze | 04 June 2010 09:24

Yaz geldi herkeste bir telaş , sanki birileri kovalıyormuş gibi herkes kımıl kımıl dolanıp duruyorlar, herkesin derdi başka tabi, mesela ben bu Cumartesi son kez SBS sınavına girecek kızım yüzünden topuklarım ensemde bir garip hallerdeyim, ben böyleysem yavru kuşum ne halde kimbilir, iyi bir liseye girmesi gereken o , sınav üstü feleğin çemberinden geçen biziz.

Geçen haftam çok yakın arkadaşımızın düğün telaşıyla geçti, alışverişti, şuydu buydu tam bitti geride bir düğün kaldı dedik, sevgili dostum Gulsey’in iki gün üstüste sınavının nedeniyle kollarıma getirilen minik yaramaz ortaya çıktı, bebek gitti, düğün geldi nasıl hoş bir hafta sonuydu o.

Yeniden Merhaba

gulsey | 15 September 2009 13:07

Aradan geçen uzun zaman diliminden sonra tekrardan sahalara dönmek heyecan verici bir duygu, aslında heyecan verici o kadar çok durumlar ve anlar yaşadım ki belki de buraya dönmek en hafifi.

Geride bıraktığım süre zarfında hayatımda oluşan değişikliklerin haddi hesabı yok. Ama bunların içinde bir tanesi var ki o da dünyaya bedel. Kızıma kardeş , bana ve eşime ikinci bir evlat yedi seneden sonra çok muhteşem bir duygu. Şimdiden onunla tanışmak ve yumuk gözlerine bakabilmek için sabırsızlanmak , aldığım her nefesin ona hayat veren damarlarla buluşmasını bilmek dünyanın yedi harikasının gizemini ve güzelliğini bile geride bırakıyor . Herkesin ve isteyenin bu duyguyu tatmasını isterim . Bu arada siz bu heyecanı anneme sorun , son iki yıl içinde bu dördüncü torunu , sekiz ay önce ve ondört gün önce teyze oldum . Dolayısı ile teyze olmaya doydum anne olayım dedim.

gelinlik…

nazokiraze | 22 April 2009 20:02

Tarihe olan alakam eni bugün geçmişteki soylular evlenirken ne giyerlerdi diye bir soruya yönelmeme neden oldu. Elbette gelinlik oldugunu biliyordum ama tarihe bakacak olursak , aslında önceki dönemlerin gelinliklerinin hiçte günümüze benzemediğini anlarız. Tabi aslında olaya geniş olarak bakarsak günümüzde dahi hala bildigimiz tarzın dışında gelinlik kullanan kültürler var.(Hindular, Türkmenler, Afrikalılar), ancak ben burada alıştıgımız kabarık, tüylü yani evlilik töreni için özel yapılan alışılmış gelinliklere ve kraliyet ailelerinin kullandıklarına göz atmak istedim.Her genç kızın rüyası olan beyaz gelinliklerin kraliyetteki yeri ve geçmişten günümüze yolculuğu.

kraliçe sophie
kraliçe sophie gelinlik

Prenses Charlotte gelinlik 1816
Prenses Charlotte gelinlik 1816

isveç kraliçesi Hedvig Elisabeth Charlotte Holstein of Gottorp
isveç kraliçesi Hedvig Elisabeth Charlotte Holstein of Gottorp

Marilyn Monroe hormonu bulundu!

nazokiraze | 17 January 2009 11:00

http://www.milliyet.com.tr/Yasam/SonDakika.aspx?aType=SonDakika&Kategori=yasam&KategoriID=&ArticleID=1047879&Date=16.01.2009&b=Marilyn Monroe hormonu bulundu&ver=79

mideden geçen yol

nazokiraze | 08 January 2009 17:32

Erkeğin kalbine giden yol mideden geçer yada can boğazdan gelir oda olmaz sa bir gram et bin ayıp örter şeklinde ülkemiz insanının gırtlağa düşkünlüğünü anlatan pek çok söz bulabiliriz ararsak. Evet erkeğin kalbine giden yol mideden geçiyormuş bu pek çok ülkede de böyledir.

Yalnız merak ettiğim atalarımız bu sözü söylerken gerçekten eşlerin yada sevgililerin kalbinden, midesinden mi bahsetmişler yoksa kayınvalidelerin mi? Öyle ya yaşlı kadınlar yada kaynana adayları eskiden bir araya gelince gelin adaylarının marifetlerinden bahsederlerdi. Macide hanımın kızı çok kuru, onun ablası da pek oynak hem hamam da görmüş bizim Kadriye memeleri pek sarkıkmış… gibi konuşmalar zamanla kızı aldıkça yada tanıdıkça amanın bir börek açıyor sorma benim diyen karı halt etmiş, pilavı lapa yaptı pilav beceremeyen kızdan gelin olmaz, yemeğin altını yaktı yapraklarıda kalın sardı gibisinden cümlelere bırakıyor yerini.

takunyamın tıkırtısı

nazokiraze | 05 December 2008 09:45

Hamam kültürü olanlar herkesten daha iyi bilir takunyayı. Biz ev yerine hamamlarda banyo yaparak büyüdügümüz için takunya gayet iyi bildigim bir şeydir, tıkır tıkır azmı giydik özledim vallahi…

Çiçekli elbiseli, sudan elleri ayakları buruşmuş mis kokan orta yaşlı keseci teyzelerden, ortaya kurulan nasıl yaptıklarını anlayamadıgım biçimde metrelerce uzayan borularıyla kış günü deli gibi yanan sobadan,hamam tasından, tabiki gazozdan daha çok ünlüdür takunyalar hamam aleminde..

Ancak hamam takunyaları öyle gösterişli, güzel deildir ve hep ayaga büyük gelir. Çok çirkindir ve kimbilir kaç ayaga giyilmiştir ancak hamamda giyilmesi mecburi bir şeydir .

Tabi Osmanlı döneminde kullanılan sedek kakmalı, altınlı, elmaslı, gümüşlü takunyaları kullanmak kısmet olmadı bana. Ancak gelin hamamlarında gösterişli takunyalar gördüm gelinlere giydirilen, çeyizleri için özel yaptırılmış olan..