Sokakta hiç tanımadığınız insanları kucaklayabilir misiniz?
Sokakta hiç tanımadığınız insanları kucaklayabilir misiniz?

Bu yazının etiketleri şöyle de genişletilebilirdi; sevgi, barış, huzur, mutluluk, gülümseme, yaşama sevinci, güven, cesaret, terapi, uyum, zevk, doğallık, farklılık, sade, umut, aydınlık, pozitif, yeryüzü, insan, enerji… Çünkü ben ilk kez bu videoyu izlediğimde bunların hepsini birden içimde hissetmiştim.Free Hugs (Bedava Kucaklaşma) hareketini başlatan adamın adı Juan Mann. Bir süreliğine yaşadığı Londra’dan evine, Sydney’e döndüğü zaman havaalanında bir gerçeği fark ediyor; kendisini karşılamaya gelen hiç kimse yok. Bir süre etrafına bakıyor, orada bekliyor, insanları izliyor, birbirine sarılanlar, mutlu yüzler, karşılaşmalar.. “Yaşadığım şehirde kendimi bir turist gibi hissettim” diyor o zaman. Ve eline bir karton alıp yazıyor ; “Free Hugs”. On beş dakika sonra yanına bir teyze geliyor ve ona sarılıyor, kızının ölüm yıldönümü olan bir güne çok kötü başladığını ama bu tamamen yabancı adama sarılmanın kendisine çok iyi geldiğini anlatıyor adama ve JUan Mann o anda karar veriyor, bunu sokaklarda da yapacak, insanları birbirine yakınlaştıracak, tamamen yabancı insanlar birbirileriyle kucaklaşacaklar, tanışacaklar, “dünya” diyor, “pozitif bir alan olmaya bir adım daha yaklaşacak”.En son kimle, nerede, ne zaman kucaklaştınız? Hani şöyle gerçekten, içten.. Birini kucakladığımızda yüzümüz güler, içimiz ısınır, kendimizi iyi hissederiz, ondan yabancı ve farklı değil de, onun gibi, birmiş gibi.. Kucaklaşma Terapisi adlı bir kitap bile varmış, “Sağlık için kucaklaşın” sloganını içinde barındıran bir kitap.Juan Mann, videosu youtube ta milyonlara ulaştıktan sonra Oprah Winfrey Show’a katılıyor, site kuruyor, röportajlar veriyor, dünyanın farklı ülkelerinde Free Hugs pankartları açıyor ve binlerce insan da ona katılıyor. Bir ara polisler Free Hugs’ı engellemeye çalışıyorlar, yasaklıyorlar (!), ama sonuçta Free Hugs tüm hızıyla devam ediyor, yasak kaldırılıyor.Bazıları için “saçma” belki, ya da /ve gereksiz bir eylem, ama ben gerçekten önemli bir şey olduğunu düşünüyorum, Matt Harding’in yaptığı gibi tıpkı, insana “işte bu'” dedirten, kendisini iyi hissetmesine sebep olan, gözlerini yaşartan bir şey. … “Bir şey”… Mutluluk, umut, ya da siz ne derseniz..:)