I.Evden ayrılırken son kez yüzüne baktı kadının..Çoğu zaman suskunluktan vazgeçmek istediğinde kelimelerin güçlü olması gerektiğine inanırdı..Güçlü kelimeler bulamaz hep kadına yenilirdi..Kadın hırslıydı, konuşurken kolunu kanadını kırardı adamın..Ama hassas kalbine giden yolu bir türlü bulamadı, adamın en değerlisi olamadı..”Hoşçakal, geçliğim” dedi içinden adam..Adam evliliği süresince, hep suçlanmıştı kadın tarafından..Kadın tüm sevgisini vermiş adamın her istediğini yerine getirmişti.. Ama adam hiç mutlu olmamıştı..Sadece kadın istediği için yaptığı evliliğini, yaşadığı küçük an lara, o küçük aşk heyecanlarına feda eder gibiydi..Bu aslında bir veda, kendine ”merhaba” ydı.. Adam o kadar çok başkasının tercihleriyle yaşamıştı ki, kendini tanımıyordu bile..O kolayı tercih etmiş, düzenli sevgi filminin, sevilen aktörü olmuştu..Giriş, gelişme, sonuç yoktu sadece kurulan düzenin ortasına oturuş, reddetmeyiş vardı..Çoğu geceler hayal kurdu, başka bir kadın hayali, hiçbirşey paylaşmadığı sadece hissettiği o gizemli kadının hayalini..Kadının evlenirken kabullenmediği bir konu vardı..Adam ”Seni seviyorum ama aşık değilim” demişti, başka birine olan tutkusunu açıkça dile getirmişti..Bu vazgeçme noktasıydı kadın için ama yenilmiş olacaktı..Oysa ki kazanmalıydı..Ama aşk bir savaş, para, ya da bir mevkii değildi.. Yenik başlarsan eğer bu oyuna kazanman sözkonusu olamaz..Aşk, bir ömrün hüzünlü geçmemesini sağlayan, bir büyü, bir heyecandı..Aşk heyecanlar yaşandıktan sonra yerini sevgiye bıraktığında güzeldi..Bunu görmemezlikten gelip, ilk ve en önemli basamağı atlayıp, hayatını hırsları üzerine kurmuş bir kadın haketmediği kadar yalnız kaldı.. Keşke en başından adamın gerçek duygularını anlamaya çalışıp onun da hayatından çalmasaydı..Aşk hırsızı, hayat hırsının yanında masum kaldı ve bilmese de hep değerli olandı..II.Adam artık olgundu, kendisini kimsenin yönlendirmesine izin vermeyecek sadece kendi istediklerini yapacak, hayatına sahip çıkacaktı..Adam, kadını öperken, heyecandan kalbi yerinden fırlayacak gibiydi, arada bir kadının ihtiraslı çekimine karşı koyup, derin derin nefes alıyordu..Kadın sanki hiç nefes almıyor adamın nefesleriyle can buluyordu..Aşk tı bu, öyle namussuzdu ki gelirken şehveti de tutkuyu da beraberinde getiriyor..Düzenleri yıkıyor, bir saç kokusuna, yenik düşüyordu, sevgi dolu bünyeler..”İşte bu” dedi, adam ”işte bu”..Kadına tekrar yüzünü döndüğünde kadın kaybolmuştu..Bir gün onu yakalayacak ve sımsıkı tutacaktı..Adam hayatında ilk defa bir kadını kıskandı..
yorumlar
ilk kadının yerinde olmak kötü ama erkeğin yerinde olmak daha kötü galiba.İkinci kadının yerinde olmak mümkün müdür ki?
ah pbk!!! aşk, aşk,aşkçok güzeldi
Cık ,cık ,cık!
Bu arada sitenin Barbara Cartland `u ilan ediyom şuvan senü Pbk!hayrlu ugurlu ola.
amen
pbk’in aşk sorunsalı part 217 chapter 817 …
Witamin, 3 ünün de durumu iyi değil, sen en iyisi kendi yerinde ol..:)Lavinya, yine aşk değil mi..Harlem, beni onurlandırdın, çok mersi, yazdığım şato aşkları değil ki ama….Onnupro, aşk bazen acı, bitter gibi..
aşk bazen dediğiniz gibi acı bitter, ama sonra fıstıklısı başlar. (attırdım galiba)
aşki bazen alttaki paragrafta oldugu gibi en genel haliyle anlatiyorsun, bazen de en alttaki paragrafta oldugu gibi, belki de sadece sana ozel haliyle anlatiyorsun; ikisi de guzel bence:)
zevkle okudum. çok güzel.
Yorumlarımı hikayelerimle karıştırmamanı tavsiye ederim..Belki de bu yazarın bile içinden çıkamayacağı durumudur, ilham kaynağı, karmaşık duygular, bu çözemediği özel halleridir..Eğer çok düz ve kuru yaşamayı becerirse, yazamaz belki de..Yabani otlar..Teşekkürler, Jasmin.
ne farkeder, ikisi de senin düşüncelerinin ürünü değil mi?”düz ve kuru yazan birinin hayatı, çok hareketli olsa bile okunmaz” diyerek katkıda bulunayım cümlene:)kendine münhasir bir kadınsın, yazılarin da öyle, hep söylediğim gibi, yazını hasbelkader herhangi bir dergide, gazetede falan görsem senin yazın olduğunu anlayabilirim
Bu kadar iltifatı hakediyor muyum ki, şımarmama sebep olacaksın.. 🙂
Zamanında hayli fotoroman okumuş yazarımız..Şu yazılan metni göklere çıkartıp, yazarı yeni girişimleri için teşvik etmenin, yanlışlarla dolu yazılara çanak tutmaktan başka ne amacı olabilir?Yok amaç ahbap-çavuş ilişkisi içinde abukluklara yol vermekse bir sözümüz olamaz.Hafif org ortamında, bu tanımın dışında, gerek düşünce gerek öz gerek biçim olarak çok iyi metinlere ve şiirlere rastladım.. Ama böyleleri de karşımıza çıkınca canımız sıkılıyor işte.Yazarın, kendini yeniden organize etmesini ve çok ama çok okumasını, gerekirse hiç yazmadan sadece okumasını öneririm..
Ben yazamıyorsam, cümle yapılarına önem vermiyorsam, kimse yazamıyor bu sitede, hayatımda hiç fotoroman ve aşk romanı okumadım, fakat aşkın derin tariflerini yapabilmem, bu konuda ”yazıyoruz” diyenleri bir hayli kızdırıyor farkındayım..Hangi nickle geldin de yanlışlarını buldum çok merak ediyorum, İvan..Oldukça güncelim, hikayelerim ise mutlaka gerçekten çizgiler taşır, düş ve gerçeği ustaca birleştirdiğimi düşünüyorum..Dünyada kadın ya da erkek ne sürekli mutlu olur ne de mutsuz, bunu bulabilirsin yazılarımda..Onlara ”yalan” diyen yalan söyler..Beğenmeyen gerçeği reddeder..Daha iyi düşün yazılarıma yorum yaparken, benim düş dünyama yorum katacak derinlikte ve incelikte değilsin.. Ve komik ki bunun farkında da değilsin..Git araştırma yazılarına yorum yap elle tutabileceğin bilgileri yorumla..
ivandenisovic,Yukarıda da yazdığım gibi pbk’nın kendine ait bir tarzı var, bu tarzı belki herkesin beğenmesi mümkün değil, ama onun yazılarını okumak bana gençliği, modernliği, bazen postmodernliği ve bazen de tutuculuğu çağrıştırıyor, yorumlarından çok, bu yazıları, kendisi hakkında ipucu veriyor bana; yaşam stili, ailesi, eğitimi, karakteri hepsi bir bir ortaya dökülüyor gibi geliyor bana. Ve çok az kişide hissediyorum bu duyguyu, beğenim belki de o yüzden…
kızdırmayın pbk yı , karışmam sona
Bakın, siz içine düştüğünüz yanlışta ısrar eden bu tavrınızla sadece kendinizi aldatırsınız.Hayatınızda aşk romanı okumamanız çok mu önemli?ya da bunun size ne kattığını düşünüyorsunuz?”Aşkın derin tariflerini yapıyorum” derken bile ne kadar komik olduğunuzun farkında değil misiniz?”Felsefe utanmazlığın çağdaş biçimidir” der camus.”Ben iyi yazıyorum arkadaş” diyebilmek nedir sizce?Köstebekler gibi kendi yazdıklarınıza değer atfedip,onları yücelteceğinize aklınızın da ötesinde akıllar olduğunu kabul edip bu aymazlığa son verip düşünmenizi öneririm..Sizin “incelik ve derinlik dediğiniz” düş dünyanız size kalsın bunun saltanatını sürün..Ancak bunları yazılı hale getirip bizlere sunarsanız,bizim düş dünyamıza uygun olup olmadığına da bırakın bizler kara verelim..Keşke fotoroman okusaydınız.. Gölge ile ışık arasında bir denge kurmayı öğrenebilirdiniz..
Keşke fotoroman okusaydınız, öyle olmadı böyle diyorsunuz, bu kelime oyunları, kelimelerle oynayan bir insana hafif kalır..Burada bu kadar insan aptal mı yazılarımı tutuyor, hatta çok iyi yazanlar da tutuyor, biz derken siz kaç kişisiniz, merak ettim..Karalamak beni yüceltir, farkında değil misiniz..Bazen içten bulduğum bir cümle için yazı tutarım ben, duygu işte, anlamak hissetmek sanatı, bırakın bu kıskanç tavırları, yine Pbk neler uydurmuş deyin, geçin, daha çok memnum olurum..Siz İstanbul u tanırken yeni yeni, ben terkettim, orada yaşamak insana çok şey katar, öğreneceksiniz..Kıskanmayın, yazılarımı yaşayın, İstanbul gibi..
Polemik, zaman zaman iyidir,faydalıdır. İyi sonuçlar verirse tabii..Sizin yazdıklarınıza, eksik ve güdük kalmış metinler diyorum; Elini eteğini toplumdan çekmiş, penceresinden komşu kızını gözetleyip onun aşk maceralarını modası geçmiş tarzınız bir yana, olması gereken uslup ustalıkları,zeka, psikoloji ve felsefeden yoksun bir şekilde ortaokul talebesi kıvamında yazıp insanların gözüne sokmaya çalışıyorsunuz. Sonra da “benden daha iyi yazan var mı?” diyerek gülünç oluyorsunuz.Sayın yazar; Gücünü, büyük kentlerin türedi yaşamlarından alan yazılarınızla ancak kendi içinizde taltif edilirsiniz..İstanbul için söylediklerinize katılmıyorum. İstanbul ne çok şeydir ne de hiçbir şey.. Yaşam sınavınıza ne kattıysa odur..
Peki neden bu incitme çabası, neden bana dokunmaya çalışıyorsunuz, ben söyleyeyim hırsınız, neden yazılarınız tutulmuyor ve nick değiştirip geliyorsunuz, bunu bir düşünün..Burası, Pbk istasyonu, siz yine uyudunuz geçerken, bakın el sallıyorum, her anlamda..
polemik yararlı olmadı.Yazılarım tutulmuyor! Olsa!Nik değiştirip gelmek?Hırsım size değil anlayamadınız. Anlasaydınız yazı yazmanın nemenem zor bir iş olduğunu bilip bu işlere son vermeyi becerirdiniz. Faydasız bir şişirilmiş balon gibisiniz..İstasyon olduğunuz çok doğru, ama trenlerin vaktinden ve sinyalizasyonundan bile haberiniz yok..statik ve gelişmekten ürken bir istasyon ve yolcuları..Belki gelişirseniz vasat bir gar lokantası kıvamına gelebilirsiniz!Bol şanslar..
”Seni seviyorum ama aşık değilim”adam acaba sonrasin da asik oldugu kadina”sadece ask icin evlen” demismidir?
Çok etikeyici sözleriniz ne yapsam yazmaktan vaz mı geçsem, aman Allah ım..Aklımı başıma getirdiniz birden..Deprem mi bu..Yoksa gitsem mi hafiften..Çok hedef alındım, yaptığım herşeyle, yabancı değilim bu duygulara..Hatta sahip olabilecekken benim için değerli olanlardan bile vazgeçtim insanlar kıskanmasınlar diye..Ama yine de insanlar vazgeçmediler beni karalamaya çalışmaktan..Ne büyük hata yapmışım..Çok dertliyim çok..Ben yazıyorum, bu konuda da sonsuz güveniyorum kendime..Burada iyi yazan birileri çıkarsa gölgede bırakırım kendimi bundan eminim..Bol şans size, hırs yapmayın geceye akın, koyun bir viski, buz atmayı unutmayın , hava sıcakk..
Heh buldum seni Issız Ada, ebe sensin, şimdi sen beni bul..
İvan’dan öğreneceğim çok şey var.Tutulmanın olası sebepleri için bkz.Pbk’nın da hakkını yememek lazım ortalamanın gayet üzerinde yazıyor aşk, yalnızlık v.b konusunda. Ama işte biz ortalamanın üstünde diye överken kendisinin fildişi kulesinden tapulu yerini ayırtması talihsizlik olmuş.Çok beğendiğim bir kaç yazısından özür diliyorum.
Pbk’ye biri sataşmış…Hafif’e uzun zamandır gelmiyordum.İvan; Pbk eleştiriye gelmez biri değildir. Eleştirileriniz epey kırıcı ve müstehzi ifade ile yazılmış.Merhaba Hafif sakinleri. Ne haber Pbk?
Kuduzum, nerelerdesin, hasret kaldık, kendinden emin, dürüst bünyelere..İşlerim var biraz yoğunum, yazılarıma yapılan eleştriler, hayal dünyamı kırbaçlar, ama daha kendiyle uzlaşmamışlara ne diyebilirim ki..Yazı neden yazılmıyor tarafından, gitti bir kulak..
Eleştirik
yalnızlıktan unutuldu benim adımsiz üzülmeyin ben alışığımkedim bile uğramazken evimeçift kişilik yatak benim neyimedört işlemden ibaretparmak hesabıyla bütün hayatımeksildikçe saatler ömrümdenartıyor gelecek telaşıanlattıkça bölmüşüm umutlarımıduvarlara çarpa çarpauyandım saat üç dört beşbana hiç farketmezne zaman çalınsa kalbimderler ki bir arkadaşa bakıp da çıkacaktımkalan umutlarımdanbirini seçip hepsini hepsinihep kaybettimşimdi kendimden geri ne kaldı ne kaldıkimseler duymadısadece duvarlar anladıdüşün düşün hep bir sonraki adımıbu yüzden unuttum ben yaşamayıkesin kesin söyledim lafımıacımadan kanattılar yaralarımıdört işlemden ibaretparmak hesabıyla bütün hayatım
Çok duygulu..
hı hım
Ne güzel bir erkeğin, içinden gelenleri şiirle döktürmesi..
bence de
bu kadar güzel döktürebilmeyi ben de çok isterdim.Korkuna kurban ettiğin bu kaçıncı sen, ya ben?Sendeki şüpheli ben, bendeki sensiz sen, Neden?Sözlerin başıboş kırıyorsun kalbimiDaha mı hakkedilmiş sanıyorsun kendiniNeden? Korkma, sevmek için burdayımBilirim eğilmeyi seven sarmaşıklar gibi, ama kırılmamDüşerim baharda kuruyan yapraklar gibi, dans ederim
PILLIBEBEKKUYUDA DİYOR Kİ, (15 MAYIS 2010 11:47)Ben yazamıyorsam, cümle yapılarına önem vermiyorsam, kimse yazamıyor bu sitede…SEN NEYMİŞSİN BE ABİ, PARDON ABLA?
Yüzümü gönlüne koysamYemin tutsa kalbim beni sever miydinİçimi avcuna döksemBeni azıcık çözer miydinYok olmuyor istemekle bitmiyorHiç bir yol yarılanmıyor uzadıkça uzuyorKal demiyor söz vermiş susuyorKelimeler düşmüyor içinde salınıyorDüşümü aklına katsamYemin tutsa kalbim beni sever miydin
”majorlerbitti DİYOR Kİ, (28 Mayıs 2010 08:05)SEN NEYMİŞSİN BE ABİ, PARDON ABLA?”Yeni mi anladın, ödlek..Başka bir yazıdaki kızgınlığınızı buraya taşımayınız..Çoluk çocuk doldu Hafıf e, hiç uğraşamam..Latino nun duygu dolu şiirleri iyi geldi, devam..
İçi boş bir yıldızParıldıyor anlamsızİçinden geçenleriFısıldıyor zamansızYine kaldım tek başınaBende kalsın düşlerimYazık olur umudumaGünahlarınla besledinHüzünlerinle süsledinAma içimden bi ses çıkmazDuvarlarım vardı benimHep aynı yerde bekledimAma içimden bi ses çıkmazBeynimde bir ses varVe dur diyor tüm kapılarNolur gitme kal benimleİçimde kötü bir his varYine mutlu tek başınaBende kalsın gözlerinYeter derim gururuma
Duvarlarım vardı benimHep aynı yerde bekledimDuvarı yanında götürürse şair daha iyi, ayy ne romantik.. Kaç gündür muhteşem duygusalsın..
Şiirin en çok ”Alayına isyan” kısmını sevdim
Aşk tı bu, öyle namussuzdu ki gelirken şehveti de tutkuyu da beraberinde getiriyor..Düzenleri yıkıyor, bir saç kokusuna, yenik düşüyordu, sevgi dolu bünyeler..İŞTE BU…