Brian Dettmer’in kitap otopsi çalışması
Çocukken duydukları okudukları insanın içine işlermiş, hatta çocukken öğrenilenlerin hayatın geri kalanı için temel oluşturduğunu düşünen, kabul eden birçok uzman var. Bu yüzden ki şu anda eğitim yedi yaş sınırının altında tutulmaya ve dört yaşından itibaren çocuklara belirli bir eğitim sağlanmaya çalışılıyor. Sanırım benim de içime işleyen kitap sevgisi oldu, bunda babamın kırtasiyeci olması, babamın gençliğinde ateşli bir kitapsever olması ve annemin onu gördüm göreli okumayı sever olması etken olmuştur tabi. Annemle okumaya yeni başladığım zamanlar eve gelen paketlenmiş gazete kâğıtlarını bile okuduğumuzu hatırlarım. Ki annem kendisi okuma yazma öğrenirken de aynı şeyi yaparmış, çünkü onların bulunduğu koşullarda hem kitap bulmak çok zormuş hem de kitaba para verilmesi fuzuli bir harcamaymış. Ben ise bu konuda oldukça şanslıydım; çocukluğum bir çocuk için fazla büyük sayılabilecek bir yerde geçirdim hayatımı ; babamın kırtasiyesinde. İnternette görsel için araştırmaya kalktığımda ise hiç bir fotoğraf çocukluğumun kitaplığıyla eşleşmedi, şimdiki kırtasiyeler fazlasıyla test kitaplarıyla dolu.
Sonrasında kendisi gibi bir öğretmene hala rastlayamadığım ortaokuldaki Türkçe öğretmenim aklıma gelir; bugün eğer ben hala kitap okuyorsam ve elime kağıt kalem alıp bir şeyler karabiliyorsam kendisi sayesindedir.Çocukluktan zihnimde kalan kitaplara dair bir anım daha var, yüzyıllar önce var olmuş, yakılmış kütüphaneler ve kitaplar oldu, her seferinde içim acıyarak canım yanarak dinledim bu hikâyeleri…
“Alman olmayan” addettikleri kitapların etrafında toplanan Alman öğrenciler. Kitaplar herkesin gözü önünde Berlin Opera Binası’nda yakılacaktır. 10 Mayıs 1933, Berlin, Almanya. National Archives and Records Administration, College Park, Md.
Sadece bunlar da değil üstelik, darbe olunca babamdan bana kalabilecek en değerli mirası sırf babam zarar görmesin diye toprağın altına gömebildikleri gömmüşler geri kalanı da yakmışlar. Acaba şimdi o topraklarda bir kitap ağacı var mıdır?
Üniformalı Nazi parti yetkilileri müsadere edilen kitapları taşıyor. 15 Mayıs 1933, Hamburg, Almanya. Bildarchiv Preussischer Kulturbesitz
Hamburg’da SA üyeleri ve Hamburg Üniversitesi öğrencileri “Alman olmayan” olarak addettikleri kitapları yakıyor. 15 Mayıs 1933, Hamburg, Almanya. Bildarchiv Preussischer Kulturbesitz
Eski birarkadaşımla ( eski olmasının nedeni aşağıdadır) ki kendisiyle kitaplardan fotoğraf müziktesn sinemaya her türlü konuda hiç ama hiç sıkılmadan uzun süre konuşabilceğim biriydi, bir yazar hakkında konuşurken, yazar hakkında daha önce bilmediği bir bilgiyi öğrenmiş oldu benden. Gizli bir bilgi değildi, google amcaya soracakl herkesin cevap alabileceği kadar basit bir konuydu aslında. Öğrendiği şey; malum yazarın kendisinin tasvip etmediği, bulunduğu siyasal konumunu beğenmediği, kendi düşünceleriyle uyuşmadığı bir gazetede çalışıyor olmasıydı. Kendisinden hiç beklemediğim bir tepki gösterdi bana, çünkü bende o gazeteyi o yazarı okuyordum, fikirlerine katıldığım veya katılmadığım bir sürü yazar gibi…Hemen gazeteyi kötülemeye başladı, söyledikleri haklı olabilirdi ya da olmayabilirdi ama bu şekilde tepki göstermeye hakkı yoktu. Sıra yazara geldi, yazarın nasıl böyle bir şey yapabileceğini söyledi- böyle bir şey dediği kendisinden farklı düşünen bir gazetenin personeli olması aslında- ve sonra beni şaşırtan sözleri sarf etmeye başladı; Malum yazarın kitaplarını yakacakmış!
Sırf kendisinin onaylamadığı bir tarafta olduğunu düşündüğü için. ama beni asıl kızdıran konu, yazara tepkisini aşka türlü göstermek yerine, kitaplığındaki yazarın kitaplarını yakacak olmasaydı! İnanamadım, bunlar benim bildiğim çok eski zamanlarda ve örümcek kafalı insanların yaptıkları bir şeydi. Benim kitapları, filmleri ve fotoğrafları tartıştığım bir insan, çoğumuzun kendisine entellektüel olarak hitap edebileceği bir kişi, arkadaşım dediğim biri yapamazdı böyle bir şey, hatta böyle bir cümle kuramazdı. Peki bu ortaçağ zihniyeti değilse neydi peki? Neye karşılık bir düşmanlığın sonucu kitapları yakmaya kadar gidebiliyordu? Bu tepki başka türlü gösterilemez miydi? Sevgili eski arkadaşıma anlatamadım bunları, anlamak istemedi. O kendi bildiğini yapacaktı…Kitaplara sıkı sıkı tutunmamız gerekirken hala böyle düşünebiliyorsak, aramızda hala böyle düşünen insanlar varken ortaçağ zamanlarından ne farkımız kalır. Arkadaşım kitap yaktı mı bilemiyorum, o konuşmadan sonra bir daha görüşmedim kendisiyle, ama eğer yapmadıysa bile bu şekilde düşünen tüm insanları kınıyorum. Kitaplar yakılmak için değil; okunmak ve gelecek nesillere aktarilmak içindir. Eğer bu zihniyet okumuş , eli kitap , kalem tutan insanlarda bile mevcutsa yazık bizlere…
yorumlar
Çok benzer olay da alimlerin darağaçlarında katledilmesidir.
malesef sadece alimleri değil, siyasetçileri de dar ağacına götüren hatta gencecik henüz reşit olmayan çocuklari bile darağacına götüren bir ülkeyiz.
Düşünceye ve düşünene, her iki taraflı saygı olmayan bir ülke hemde….
biz de bir gün öğreniriz umarım
umalım ve hayal edelim.
kitap yakmanın zevki bir başkadır.üni. 2. sınıfta aldığım “cebir” dersini bir türlü veremiyordum. samimi arkadaşımda benimle aynı durumdaydı. bu ders aslen kolay bir derstir lakin derse meşhur a.s.ç. kısaltmalı(bu harfler isminin baş harfleri lakin biz güzel bir sövgüye dönüştürmüştük, gençlik işte yavf.) hocamız geliyordu ve bir türlü geçmemiz mümkün değildi.artık tek hedefimiz vardı dersi geçip kitabı yakmak. fethi çallıalp diye hatırlıyorum yazarı, okuyor veya yaşıyorsa affetsin beni. dersi 4. sınıfta geçtik ve şehir dışında bir yerde ateş yakıp kitabı özenle sayfa sayfa yaktık elhamdülillah.
Valla benim de istatistik le…. Ah istatistik ah
şuan kullanılmayan bir dili öğrenmenin zorluğuyla karşılaşıtırılamaz bile.
Sende mi benim gibi dertlsin mucizem.
atlattım ben o devreyi şükürler olsun.
şu kısma aynen katılıyorum:Sonrasında kendisi gibi bir öğretmene hala rastlayamadığım ortaokuldaki Türkçe öğretmenim aklıma gelir; bugün eğer ben hala kitap okuyorsam ve elime kağıt kalem bir şeyler karabiliyorsam kendisi sayesindedir.bir de yazıyla alakası yok ama, radikal gazetesi fotoğraf yarışması açıyor..
mesaj alındı kahraman:)
321ksd, hiç kitap yakmadım ama seninki de özel bir durummuş dersten geçmişsin en azından:) affedildin:)
Gülsey ben istatistik açısından bi sorun yaşadım bir hocamız vardı melek gibiydi, derste ne yazdıysa tahtaya onu sorardı, derse hiç girmeden güzel notlar aldım. ama şimdi istatistiğe dari hiçbişey hatırlamıyorum malesef.
“hiç bi sorun yaşamadım olacaktı”
mucizemsin kim geçen gün demişti dil öğrenmek beyin kası yapıyor diye 🙂 sende o açıdan bak 🙂
şimdi kol kası için çalışıyorum:)
bende göbek kası için çalışıyorum:) baklava dilimi olarak görmek istiyorum kendimi:)
@ Kahraman düşünüyorum da acaba aynı hocadan bahsediyor olabilir miyiz ? gerçi denk gelmez ama, tesadüf ya olur olur.
okuyunuzhttp://www.kitapyurdu.com/kitap/default.asp?id=36751
marmaris anadolu lisesinde okudum ben orta kısmı. öğretmenin adı da .. adı da.. aha unuttum, tebrik ediyorum kendimi..
@Manson , teşekkür ederim.kitap yakmakla ilgili ya da konuyla ilgili başka önerebileceğiniz kitap ve yazar var mı?@Kahraman , hocam marmariste hiç eğitim ver miş mi bilmiyorum ama sanırım aynı kişi değil. ne güzel böyle hocalarımızın olması
@gulsey belki hayalllerimizi biz göremeyiz ama torunlarımızın torunları görür.
ya evet, aynen dediğin gibi, o olmasaydı, hiçbir şey yazmaya okumaya meraklı olmayacaktık belki de..
ve tabi onlarında gerçekleştirmek istedikleri başka ütopik hayalleri olur…
@kahraman, yine okurdum kesin, ama o olmasaydı yazma isteğimin olacağından o kadar emin değilim, ya da yazdıklarımı yayınlamaya cesaret bulacağımdan.
okumakla ilgili bu blogdan patricia cornwell’in book of dead kitabını yayınlayan altın kitapları şiddetle eleştirmek istiyorum.orjinalini okumadığım halde çevirinin berbat olduğunu düşünüyorum. kopuk, anlamsız, boş laflarla dolu cümleler var.delice yazım hataları da cabası.ayıptır.
çevirilerde aynı durum beni de rahatsız ediyor, ister istemez insan önce yazar hakkında şüpheye düşüyor, sonra çevirmeni sonra yayınevini suçluyor.el insaf. yazar o kadar emek gösterip yazmış, aynı emeğin çeviri verilirken de verilmesi gerekli.aynı şekilde ben de pegasus yayınlarını eleştiriyorum, ayrıca kitap sayfaları da eksik çıkıyor. tam kitaba çeviri hatalarına rağmen konsantre oluyorsunuz 2 sayfa eksik,sonra yine , sonra yine…
kitap sayfası eksikse o kitabı alır o kitapçının gözüne sokarım.korsansa ayrı tabee
bildiğin orjinaldi.
bu arada doğan kitap bir kampanya yapmış “en okunaklı kitap” adı altında. okumak isteyebileceğiniz eserler bu kampanya altında satılıyor olabilir…kitaplar sadece 4 tl, görünce çok sevindim, daha önce hiç okumaduığım 4 yazarın kitabını hemen aldım.özellikle polisiye gerilimler dikkatimi çekmiş eve gelince farkettm.manson bildiğim kadarıyla sende polisiye gerilim macera seviyorsun.