Yunus Emre Anadolu’ya geldiğinde dervişliğin doruğundaymış bu topraklara sarılan zaman…Tabduk Emre`nin dergahına vardirmış onu…Yol ehli olmaya bir yıl kadar kalmış, Tabduk`un bir dediğini iki etmemiş ama bir türlü de memnun edememiş. Ne kadar canla başla çalışsa da, Tabduk’un aklından geçeni anlayıp yerine getirse de ne bir güler yüz ne de küçük bir memmuniyet göstermiyormuş mürsidi.Yunus dergahtan ayrılmaya karar vermiş, izin istemiş, düşmüş yollara. Bir hana varmış. Akşam üzeri, hanın bir odasında 6 tane derviş oturmuş, dua ederlermiş. Onların yanına ilişmiş. Dervişler dualarını bitirince her birinin önünde ayrı bir sofra, sofralarda yemekler dizilmiş başka başka.Yunus aç fakat dervişlerden aman dilenmek istemiyor.Başlamış yüreğinden yakarmaya…„Ey bu dervişlere bu sofraları nasip eden!Her kim isen bana da bir lokma nasip eyle,Onların dualarının iki mislini benden kabul eyle“ deyince önünde kocaman bir sofra belirivermiş.Dervişler öyle şaşakalmış sofranın zenginliğine ve Yunus’un gizemine. Sormuşlar;-Ey yabancı, sen kime dua ettin de böyle bir sofra nasip oldu?Yunus,-Bilmiyorum, sizi söyledim, siz kimden diledinizse, ben de ondan diledim. Siz kime dua ettiniz?Dervişler,- Tabduk Emre’nin dergahında bir ermiş var derler… Bizler o ermişin yüzü suyu hürmetine Yaradan’dan diledik, O da nasip etti.Yunus merak etmiş mürsidin dergahındaki ermişin kim olduğunu. Sormuş.- O ermişin adı ne imiş?Dervişler demişler ki,- Yunus Emre, imiş.Bu cevabı duyan Yunus sofrasını bırakıp, kalkmış, gitmiş Tabduk Emre’nin dergahına… Af dilemiş ve 7 yıl emrine amade olmuş, yol göstericisinin…Tabduk, Yunus’a belli etmemiş, fakat namını yaymış bütün kente, Yunus bundan habersizmiş. Dergahından ayrılıp gittiğinde ve…Yunus, Yaradan’a karıstığından habersizmiş dervişleri görene dek.Bunlar bugün için bize masal gibi geliyor…. Binlerce yılın öyküsü. Ben de rahmetli anneannem Leyla kadından dinlemiştim… Yaşamın sırlar kapısının ardına geçebilmiş olmanın keyfi ve aynı zamanda sızılı sancılarını içimizde yaşattığımız bir dönemdeyiz… Hepimiz yenilgiler, hatalar, kayıplar, yanlışlar, pişmanlıklar, vazgeçişler yaşıyoruz… Bunlar hayatlarımızın yapı taşları… Her gün öğreniyoruz… Gün gelecek her kişi kendini yaşama şansı bulacak bu dünyada… Fakat yaşamın içinde müthiş dönüşümler var…Kaç insan kendinde kendini bulabilmenin ebedi saadetinin ucundan tutabilir?Kendini yaşamanın tadına kaç kişi varabilir?Bütün sancılarıma rağmen… Tüm niyazlarım… Yaradan’a…„Yarın“ yüreğimde yatıyor…..Uyandırmaya kıyamadığım minik bir kız çocuğu gibi…Biliyor ve inanıyorum yaşam sofram yalnızca ve yalnızca O’nun… O’nun ellerinde…..Hak ettiğim anda,Bütün bedelleri ödendiği an önlerime serilecek…Inanıyorum.Nurlar içinde yat anneanneciğim… bu gece senin icin bir mum yaktim..karanligi sevmezdin bilirim.Küçük kızın yolda.