Artık yalnız bırakın beni,Sıkıldım hepinizden.Alıp başımı gitmek isterdim,Sevmeseydim kendimi derinden.Düşünmek istemiyorum artık geleceği,Bugünü dolu dolu yaşamak varken.Kuralları ezip geçmek istiyorum.İsyan bayrağını çektim gerçekten.Bilmiyorum ne olur halim,İsteklerimi gerçekleştirirsem.Bir martı kadar özgür olmak isterdim,Ama martı da özgür değil ki ezelden.Gülücükler dağıtmak artık zor geliyor,Değirmenlerle pençeleşirken.Bazen yağmur damlaları beni sevindiriyor,O büyülü koku yükselirken.Güzel bir gün diyorum.Herhalde farklıdır diğerlerinden.Yanılıyorum her zamanki gibi,Çıkmak imkansız bu labirentten.Güliz Ardilli / 4 Haziran 1998 Perşembe 2:00 / İstanbul
yorumlar
hafifin hali pek içler acısı olmuş. okuyun bakalım şimdi ilkokul defterlerinden kalma yazıları vah ki ne vah!!! görüyor musun hasan bey abicim manzarayı?
Bu şiirimi kırmızı tükenmez kalenle yazmıştım. Kırmızı, aşkın, ateşin, tehlikenin, meydan okumanın, iddialı olmanın, hayatın kaynağı kanın ve şanlı bayrağımızın rengi. Kırmızı en sevdiğim renk. Şiirimi hem kırmızı tükenmez kalemle yazmış olmamdan dolayı hem de şiirimin içeriğinden dolayı ona bu ismi verdim. Kırmızı.
Bu siiri degil kirmiziyla, altin murekkeple yazsan, okunmaz..
marti canitin
simit atammı?
eccük
tamam eccük. susamları vermem ama,ona göre.aryan?
Marti olmasa ne yazacaklarmis acaba sairler.. Birakin su hayvanin yakasini, rahat rahat yesin simidini..
sinir oldun bak sen pillibebeque. sinir olma. sinirler pek bir işe yaramaz. ayıklanıp atılır etten.
Hic te sinir olmadim, bilakishk Tosunpasa yi gorunce duzeldim biraz..
sevdim, güzel olmuş kalemine sağlık.
Beğenmene sevindim Zorkedi, teşekkür ederim. Bir kedinin halinden ancak bir kedi anlar 🙂 Üniversite sınavına hazırlandığım dönemde dershanede bir türkçe dersinde yazmıştım. Sınav stresi, heyecanı bir başka.