Ben küçükken, dedem ve babaannem de bizimle otururdu. Babaannem de dedem de ben onları tanıdığımda çok yaşlıydılar.Zaten ben ilkokula başlamadan da ikisi arka arkaya gittiler.Babaannem çok yaşlı olmasına rağmen, stili olan bir kadındı.Hep aynı tür elbiseler giyerdi, robadan kesik ve belinde kuşak olan elbiseler.Bu elbiselerden birini terziye yollar,hiç prova olmadan aynı modelden yenilerini diktirdi.Elbise kumaşlarının hep İngiliz kumaşı olmasına özen gösterirdi. boynuna da çeşit çeşit renk ve desende mendiller bağlardı fular niyetine. Başında yemenisi vardı ( Rumeli de buna ŞAMİ denir). Bu yemeniden görünen 3 parmak saçı da hiç beyaz bırakmaz kına ile boyardı. Saçları ölene kadar hep uzundu, çok yaşlı olduğundan, artık iyice azalmış saçlarını her sabah tarar bu bir kısmı kınalı, bir kısmı beyaz saçları 2 kuyruk örüp ensesinde topuz yapar, sonra da şamisini bağlardı.Bir bayram arifesinde geceden saçına kına koyuyordu.Ben meraklı çocuk gözleriyle onu seyrediyordum.Bana da kına sürmesini istedim.O da bana naylon iplik getirmemi söyledi.O naylon ipliği serçe parmağıma alttan üstten çevirerek çapraz olarak doladı.Böylece o naylon ipli kısımlar kınayı emmeyecek ve parmağımda çapraz şekiller çıkacaktı.Hani şimdi batik yapmak için kullanılan yöntem var ya bu da onun gibi bir şey.Sonra parmağıma dikkatlice kınayı yerleştirdi,üzerine çaputtan bir bez sardı ve parmağımı sabaha kadar açmadan öylece uyumamı söyledi.Bu o yaşta ki ben için, inanılmaz bir deneyimdi.Gece uyurken çok dönersem kınalı parmağım açılır diye korkarak, uykuya daldım. Ertesi sabah erkenden uyandığımda dedem ve babam henüz bayram namazından dönmemişti. Kış aylarındaydık ve annem kafasında bigudileriyle, bir yandan sobayı tutuşturuyor, bir yandan da evi temizlemeye çalışıyordu.Ailenin en yaşlı kişileri bizimle oturduğundan bayramlarda evimiz misafirle dolup taşardı.Benimse aklım fikrim parmağımdaki kınadaydı.Anneme artık parmağımı açıp açamayacağımızı sordum.Annem bir kovaya su doldurmuştu evi silmek için, henüz kullanmadığı bu suya parmağımdaki bezi açıp kına kırıntılarını temizlemek için elimi soktu ve ovuşturarak kınaların dökülmesini sağladı.Sahiden de çok güzel olmuştu.O minicik serçeparmağımda baskın kavuniçi renkteki kına ve ara ara beyaz çapraz izler çok şık duruyordu.O bayram da bana her bayram olduğu gibi çok güzel giysiler ve ayakkabılar alınmıştı, ama benim için en özel tarafı herkese göstereceğim kınalı parmaktı.
yorumlar
çocukluk anıları ne güzeldir! kınalı kuzu oluverirsin hatırladığında… çocukluğumuzda büyükler daha mı dayanıklıydı ne?
halen var kına olayı aslında, ama artık askere giden erkeklerde damatlarda yaktırmıyorlar,büyükler ısrar etmedikçe
kokusu hala eskisi gibi thing, bende pek dayanamamam kokusuna…sağlık açısından yararlarını bende pek bilmiyorum ama yaşlı teyzeler ayaklarında mantar vb yaralar açılmasın diye yaparlar diye biliyorum sadece…
…
Kız evden ayrılırken Anneyi babayı özleyeceğini düşünerek ağlar, o gece..
…
Aşrı aşrı memlekete kız vermesinler, der, bu şarkı..Kız zorluk çekeceğini düşünüp babasının atı olmasını, annesinin yelkenlisi olmasını, kardeşlerinin yolu bilmesini ister..Oldukça hüzünlü, kızın uçak bileti olması yeter halbuki, bunu düşünmez cahilim..
Çünkü kız evden ayrılmak istemez ama evlenmekte ister, istemem yan cebime koy meselesi,,Ah belesh, yine beni geçtin, şarkıda..
Saygılar…
Ama kız evden ayrılmak isteristemez, olur bu durumda..
Bir de gelini at a bindirirler, gelin bu durumda, at ın içgüdüsüne teslim edilmiştir artık, at şahlandı, gelin yuvarlandı, gitti güzelim kız..İşte, ”gelin at a binmiş, ya kısmet demiş” cümlesi buradan yerleşmiştir, geleneklerimize..
Tanrılara verilen kurbanların süslenmesi geleneği diye hatırlıyorum ben kına yakmayı. Tanrıya, Allaha v.s. kurban olsun die hayvanlara, vatana millete kurban olsun die askere gidenlere, bide evlenecek kızlara yakarlar kınayı. Böle bişeydi sanki…
Bir kaç yıl önce Tv lerde yayınlanan Diva’mızın kına gecesi görüntüleri evlere şenlik idi. Damat adayımız ” uçan da kuşlara malum olsun ” diye o ünlü ve masum kına türküsünü söylerken hafiften detone olmaya başladı. Ablamız da kafasına örttükleri kırmızı tülü kaldırıp damat adayına anında postayı koydu ; do-si-la evlaaadım do si la !!!!
allah sana uzun ömür versin dhomdhom.ben de gelin olmuştum, kına yakmışlardı. üzerine de bez sarıp çorap geçirdiler. lan dedim gelin olcam süslü yapın, çorap ne! üzerine kırmızı tül bağladılar allahtan.bir de o kına hadisesi çok verimli bi andır. sabah elinizi yıkarken içinden kafanız kadar altın çıkar avucunuzdan.her genç kıza kına gecesi yapmasa bile kına olayını atlamamsını tavsiye ederim.
Eyvallah cigerim, bilmukabele.
kına olayı eskiler bir anlam yüklemişler işte. evlenecek hatuna yakılır, kocasına kurban olsun diye, askere gidecek erkeğe yakılır , vatana kurban olsun diye.
kimse kimseye kurban olmasın, bu açıklamadan sonra, kına yaktırırsam kına gecesinde!
galanthus işin ucunda eşşek kadar cumhuriyet altını var bebek. bi daha düşün derim.
niye olmasın yahu..bu öyle kötü bir amaç olarak denmiyor ki!olsun olsun vatana kurban olsun gerektiğinde herkes. kadın-erkek tüm millet.kocaya kurban olma meselesi biraz karışık ama sevgiye çıkıyor sonu. biz artık bu durumu anlayamaz olduğum için, hastalıklı sevgilerimiz yerine en azından ben sevgisizliği tercih ettiğimden yine körlemesine bir iyimserlikle belki demekten kendimi alıkoyamıyorum.
olduğum+uz
manson gülüm, çok karmaşık duygular içindeyim , sevdiğim askerde diye, -eşşek kadar cumhuriyet altının etkisinden de olabilir- bi anda kurban olasım geldi:)mümkünse o kurban olmasın, sağ salim dönsün evine…
öyle yani morfik, vatan elbette uğruna kurban olunacak, ama ben çok hassasım bu konuda bu aralar.
aboo allah kavuştursun olum. an itibarı ile konu ile ilgili tüm şakaları rafa kaldırıyorum. devam etmek isteyenlere de şiddet uygulayacağım uyarayım.tamam galanthus. herşey kontrol altında yavrum.
amin amiin. manson sağol gülüm.
Bir deGeldi, gelin kınasıAğlasın kız anası,Çatlasın kaynanası, şarkısı vardırlar..
tamam vazgeçtim, söz kına yaktıracağım, manson gülüm o eşşek kadar altınlardan birini de sen koyacaksın:)
eşşek kadar olanın, beşi bir yerde olanına, ne denir acaba..
bilmiyorum pibek onu da senden istiyorum…adını da söylersin o zaman:)
eşekoğlueşek..
ne diyosun pibek, iyi misin?! onun adı bildiğimiz beşi bir yerde işte:)
diğeri de Cumhuriyet altını o zaman..
Beşi bir yerdeler, artık tek altın yapılıyor, gülüm ağırlık olarak, inanmıyorsan kuyumcuya sor..
ya zaten annem anlatırdı o zaman ki beşi bir yerdeler farklı oluyormuş , hala bilmiyorum nesi farklıysa, şimdi bulamıyormuş falan. bi de teyzemle kuyumcuya gitmiştik , bende çocuk sayılırım o zamanlar kelle altın alıcaz biz diyor, kuyumcu kelle altın ne diyor, sonra öğrendik ki kelle altın diye bir şey varmış , kocaman, mansonun eşşek kadar diye belirtmek istediği o olsa gerek.
bende ki 8 kelle büyüklüğünde. direk madenin tapusu yani. o derece.
istiyorum dedim. o kaddar, bak kına yakmam sonra hee
ki bitişik yav.
Bir de kınalı farklı durum var,hani deriz ya,bak olumm beni dinlemiyon görürsün dediğime gelirsin diye uyarırız sevdiklerimizi.öfkelenir karşımızdaki de,sende kıçına kına yakarsın derler..o zaman kınanın rengi ve kokusu ne hal alır ?,sn.thing.
o kırolar dediğin taze damat olabilir, gelenek görenek diye kına yaktırmış olabilir, bi de askere gitmeden kendisine kına gecesi düzenlenmiş olabilir…