yıllar önce bir kahve falı baktırmıştı. falcı kadın, konuştukça büyüyen gözleri, korkunç çehresi, yırtıcı bir kuş sürüsü gibi üzerine saldığı sözleri ile yıllarca aklından çıkmamış, hayatının belli dönemlerinde ifrit gibi peydah olmuş, en olmadık anlarda, içinde yanan ateşin, kulaklarında dinmek bilmeyen gong sesinin körükleyicisi olmuştu.yıllar yılı kadının söylediklerini düşüne düşüne eblehleşmiş, akıl yordamıyla idame ettirdiği hayatını kontrol edemez hale gelmişti.önceki yaşantılarıyla kadının söyledikleri bir iki örtüşünce, kadının sözlerini ilahi bir takdir olarak addetmiş ve kendini bütünüyle uhrevi meselelere adamıştı.vakti zamanında verimli bir iş yerinin sahibi ve yöneticisi olan bu adam, şimdi kendi hayatını yönetebilecek kudreti kendinde bulamıyordu.ilk olarak işini kaybetti.tamı tamına falcı kadının söylediği zaman dilimine denk düşen bu kaybediş, onun bu kadına olan inancını, ilahileştirmişti. ‘sen iflas edince, karın çoçuklarınla birlikte seni terk edecek’ demişti kadın..bu korku ve endişe haliyle tutunacak tek bir dal bulamıyor, tuttuğu dalları bir bir kopartıyordu.hergün eşine..’hadi git, gideceksin madem, hemen git, gitte bitsin bu ızdırap’ tarzında şeyler söylüyordu. kadının üç yıla yakın süren terennüm ve tesellileri hiçbir işe yaramamış, kocasını , onu terketmeyeceğine bir türlü inandıramamıştı. sonunda kadın çareyi onu terketmekte bulmuştu.bütün sıkıntılar ,elem ve kederler, asıl taşıdıkları değerin kaç misli olup boğazında düğümleniyor, olayların vuku bulma ihtimalleri, olayların gerçekleşmesinden daha çok yoruyordu onu.karısının gitmesine hiç üzülmediği söylenebilirdi.o şimdi bambaşka sıkıntılar içindeydi.korku zehirli bir yılan gibi bedenini sarmış, sarmalamış , sıkıştırdıkça sıkıştırıyordu onu. vakit ölmek vakti idi.günlerdir dualar ediyor, yattığı yerden bedensel ihtiyaçlarını minimum düzeyde karşılamak için kalkıyordu.ve o gece kadının gözleri gözlerinde şimşek gibi çakıyor, nefesi yeniden bütün ekşiliğiyle yüzüne çarpıyordu. bir yandan kadına öfke besliyor, öte yandan ona minnet duyuyordu. onun sayesinde ölmeden önceki tüm vaktini dularla geçirebiliyordu.duasını etti. elindeki bir avuç ilacı susuz yuttu. yatağına uzandı.kadının gözlerini yenebilmenin avuntusuyla yüzüne acı bir gülümseme yerleşti..etraf karardı..korkular bitti. hayat bitti.