bildirgec.org

catlakpusula

11 yıl önce üye olmuş, 17 yazı yazmış. 15 yorum yazmış.

Dünyayı Yürüyerek Dolaşmak

catlakpusula | 18 November 2008 12:17

Dave Kunst deneyimli bir seyyah. 1974 yılında dünyayı yürüyerek dolaşan ilk kişi. 12 haziran 1970 ‘da Minnesota’da geziye başlamış. 4 sene 3 ay ve 16 gün sonra seyahati aynı yerde bitirmiş. Sonra 23,120 km karşı tarafa farklı ülke ve kıtalara seyahat etmiş. Bu seyahatinde 21 çift ayakkabı kullanmış ve 20 milyon adım atmış.

Dave kısa gezisine kardeşi John ve bir katır ile başlamış. Onlar Amerika’nın diğer tarafına yürümüş sonra Portekize uçakla gitmişler. Her gittikleri yerde yeni bir katır almışlar. Kardeşinin Avrupa’da dil sorunu varmış ama bundan çok da etkilenmemişler. İran ve Afganistan’daki çölü geçmek için Türkiye’ye geldiklerinde bir vagon ve içine yeteri kadar su ve yiyecek almışlar. Asyadaki yolculukları daha da zorlaşmış. Çölün havası 53 dereceye uzanıyormuş. Sonra Kuş sıradağlarında trajedik bir dövüş olmuş. Hırsızlar vagonun içinde para olduğunu sanmışlar ve kardeşine saldırmışlar. Dave o saldırıdan sonra hayatta kalmayı başarmış ama kardeşi saldırıdan dolayı ölmüş.

Şemsiye Tarihi

catlakpusula | 30 June 2008 17:10

Şemsiye çok sıradan bir nesnedir. O insanları güneşten ve yağmurdan korur. Şemsiyeler katlanarak kolay taşınır. Yinede şemsiyeler ilk zamanlarda sıradan bir nesne değildi. Onlar asillik veya büyüklüğün işaretiydi. Bazı Afrika kabilelerinde hala bu işaret kullanılır.

Şemsiyeler çok eskiçağlara dayanır. Milattan önce 11. yy Çinliler şemsiyeyi kullanıyorlardı. Oradan Hindistan, Mısır ve İran’da kullanılmaya başlandı. Yunanistan ve Roma’da erkekler şemsiye kullanamıyordu. Şemsiyeler sadece bayanlar içindi. Onlar şemsiyelerin bayanlar için olduğuna inanıyorlardı.

Sevdiğimiz Çizgi Filmler

catlakpusula | 18 June 2008 12:06

Şirinler; küçük mavi yaratıklar. Hepimizin çok sevdiği şeker şeyler. Karakterlerine göre isimleri verilmiştir. Mesela en güçlülerine güçlü şirin, yıllardır büyümeyen, hep bebek kalan şirine bebek şirin denilmiştir. Küçükken yağmur sularının birikimiyle oluşan küçük gölcükleri görünce şirinler olsa bunu deniz zannederlerdi, küçük fidanlara şirinler olsaydı bunu ağaç zannederlerdi diyerek her şeyi şirinlere bağlardım. Şirinler Gargamel amcanın eline düşünce çok üzüldürdüm ya kurtulamazlarsa diye düşünürdüm ama her seferinde kurtulurlardı ben de sevinirdim. En sevdiğim sahne her bölüm sonunda gözlüklü şirini köyün dışına kafa üstü atmaları olurdu.
Şimdilerde sinema filmi çıkacakmış. Bakalım o nasıl olacak..

Var mısın Yok musun?

catlakpusula | 09 June 2008 15:26

Geçenlerde toplu olarak arkadaşlarımızla gezmeye çıkmıştık dönerken dolmuşta şu zamanların en meşhur programı olan (biraz reklam olacak ama) “Var Mısın Yok musun?” da yarışmacı olan 3’üzlerden birini gördük. Tabi ilk defa ünlü görmüşüz (ona da ünlü denilirse) bununda tadını çıkarmak lazım. Bizimkiler başladı garip garip soralar yöneltmeye yazık adamcağız neye uğradığını şaşırdı. Ama arkadaşlarım bir dakika olsun durmadan saçmalamaya devam etti. Arada ben de soru sordum ama onca gürültü içerisinde benim sorularım gümbürtüye gitti. Aklımda kalanlara göre “Paranızı aldınız mı?” sorusunza karşılık “Hayır 6 ay sonra alacağız” demişti. Ben bu kadar çabuk olmasa da yine de bundan daha kısa sürede paralarını alırlar diyordum. Demekki adam parasını alamadığı için dolmuşlarla geziniyor. Bir de “Nursel abla gerçekten güzel mi?” diye sorulmuştu o da “Hayır ” demişti bizde tipi değil heralde şeklinde yorumladık. Elindeki sağlık karnesi de gözlerden kaçamdı. Var mısın Yok musundan sonra hasta olduğunu düşünüyoruz. Adamın kafasında güneş gözlüğü olmasına rağmen elindeki sağık karnesini gözüne güneş gelmemesi için siper etmesine de şaşırdık. demekki Var mısın Yok musun programı böyle şaşırtıyor insanı. Öyle düşünüyorumki adam dolmuşa bindiğinde ilk defa böyle bir tepkiyle karşılaşmıştır. Neyse bu da bize eğlenceli bir anı olarak kaldı.

Meksika’dan gelen hediye 2

catlakpusula | 23 February 2008 18:35

İnternette abim vesilesi ile tanışmış olduğum Meksikalı ablam Maria geçenlerde Türkiyeyi ziyarete gelmişti. Bizimle görüşme fırsatı olmadı ama bize hediyeler göndermiş. Bu şekilde hediye gelmesi bizi çok mutlu etti. Geçen sene bu zamanlarda bana yine hediye göndermişti. onu da sizinle paylaşmıştım.
Başka insanlardan hediye almak çok güzel bir duydu. Hem de doğum günümde hediyenin gelmesi beni daha da sevindirdi.

YAMAHA-R 10 YAŞINDA

catlakpusula | 10 February 2008 18:43

2008 yılı Yamaha’nın R serisi için 10. doğum günü oldu. bunula ilgili son 10 yılın R serisine adanmış bir web sitesiyapıldı. sitede spor kategorisi hakkında bilmek istediğiniz pek çok bilgi içeriyor.

YZF-R1
YZF-R1

YZF-R1, YZF-R6 ve artık bir kült kabul edilen YZF-R7′ ye ithafen, bu yeni site, R serisi fanlarının merak edebilceği R serisi modellerinin yıllardan beri sahip olduğu materyallerini, teknik özelliklerini ve zengin grafik ile video içeriğini bizlere sunuyor.

arkadaşım Z….

catlakpusula | 07 January 2008 18:16

Bir insan ancak bu kadar çalışkan olabilir. Bu kadar derslerine düşkün.
Arkadaşım Z haytımda gördüğüm derslerine en çok çalışan insan. Denemelerde önceki netinden 3 net düşünce ağlayan ortalığı yıkan ya da 1. olamayıp 2. olunca üzülen birisi. zaten bu yönü dolayısıyla bütün tepkileri üzerine çekmiş durumda.
Konuları annesi sayesinde önceden öğrendiği için hoca ders anlatırken bütün sözlere atlayor. Böyle yapınca da hep bir ağızdan “Ya Z..” diye onu uyarasımız geliyor. Hocalar bir şey söylediği zaman değişik tepkiler veriyor ve espirileri en son o anlıyor.
Benim saf arkadaşım.. Bu gün ona “bre Z..” diyorduk. o da bunu bir küfür sandı ve “Ya hocam bana hakaret ediyorlar” dedi. Çocuk gibi hareketleri var. Arkadaşlar onu korkutmak için oyuncak sümük almışlar. Bunda korkulacak bir şey olmamasına rağmen sınıfta onun çığlıklarından geçilmedi.
Nedenini anlayamadığımız bir sebepten dolayı sürekli düşüyor. yine bir gün arkadan hafif bir itekleme sonucu düşünce bir yerlere tutunmak istedi ve arkadaşı çekiştirdi ve o da yere düştü. Birgün biryerlerini kıracağından endişeleniyoruz.. artık onu görünce bir refleks haline geldi düşmesin diye tutuyoruz. Kitabı kayboldu diye neredeyse ağlayacaktı kitabını bulamadık. neyseki annesi yenisini almış. Ben de bir keresinde onun dolabına kitabımı koymuştum. Benimki de ortalıktan kayboldu ama ben buldum.
Arkadaşımın bu özelliklerinden dolayı sınıfta alay konusu oldu. Bu yüzden ona sataşanlar çok.
Yapamadığımız bir soruyu ona sorunca nekadar heyecanla anlattığını görünce gülmekten yerlere yıkılıyoruz.
Artık arkadaşım Z.. yi bütün okul tanıyor.
Bir beden dersinde oturuken bu yaptığı saflıkları konuşuyorduk yanımızda o da vardı. Ben onların çoğunu komiklik olsun diye yapıyorum dedi. dediklerinde ne kadar ciddi olduğunu bilemiyorum.

OKULLU OLDUK

catlakpusula | 17 September 2007 11:25

Şimdi okullu olduk sınıfları doldurduk…
okullar balıyor koca bir 3 ay göz açıp kapayıncaya kadar geçti. bu 3 ayı bir sene boyunca sürekli arayacağıma eminim. “Keşke şimdi tatil olsa…” diyeceğim günleri şimdiden görüyorum.
bu sene sınava ireceğim için çok zorlu geçecek bir yandan okul br yandan dersane beni çok sıkacağa benziyor. ama “zafere giden yolda çekilen çile kutsaldır”. benim de büyük zafere ulaşmak için biraz zorlanmam gerekecek.
artık bilgisayar açamayacak, televizyonu haftada sadce 2 saat izleyebileceğim. belki o bile olmayacak. ne kadar zor..
ben bu sene okulumu değiştirdim. son senem ama daha iyi bir eğitim görmem için değişmesi daha uygun oldu.
özel okullarda sınavda bizden derece yapanlar çıktı demek için başarılı öğrencileri ordan burdan topluyorlar. neyse..
zorlu bir eğitim öğretim yılı 17 Eylül de başlıyor…
yine sınavlar, yazılılar, ödevler….
okulumun bitmesini çok istiyorum. ama önümde okumam gerekecek çok sene var…

yanlış sınıf

catlakpusula | 10 September 2007 10:12

bu sene sınava girceğim için dershaneye gidiyorum. bugün de sınav vardı. ben de sınava girmek için dershaneye gittim. hangi panoya sınıfa gideceğimizi yazan soyadı sırasına göre dizilmiş liste vardı. tabi herkes oraya toplanmıştı. arkadaşımda kapının önündeydi. bana c sınıfındayız hadi gel dedi. ben de hiç hangi sınıfta olduğuma bakmadan onun aklıa uyup sınıfa girdim. sınavda yoklama alınırken ikimizin adı okunmadı. ben de biran acaba yanlış sınıfa mı girdim diye düşündüm. normalde hangi sınıfta olduğumu garanti olsun diye 2-3 kere bakardım. sınav sonrasında başka bir arkadaşım bana niye sınıfa gelmediğimi sordu ben de şaşırdım. listeyi kaldırmamışlardı ben de tekrar baktım. benim adım ı sınıfına yazılmıştı. üstelik c sınıfıyla da hiç yankınlığı yoktu. işin ilginç tarafı beni c sınıfına sokan arkadaşımda yanlış sınıfa girmişti. yanlış sınıflara girdiğimiz için yok yazılmıştık. eve gelince ben de anneme olanları anlattım. dersanemiz gelmediğimiz günler evimizi aradığı için bizi de aradılar. annem olanları bildiği için bişi olmadı ama ben kendimi birden saf gibi hissettim. gerçi arkadaşımın böyle hissetmesi gerekiyor ama.. ben de niye bakmadıysam sınıfımın nerde olduğuna 😀 bir daha arkadaşlarıma bu konuda güvenmemem gerek.