Bir düğün düşünün, ama bildiklerinizden değil. Bir sünnet düğünü. Ancak öyle böyle değil. Çok şatafatlı. Belki de aylar öncesinden planlanmış , haftalarca üstünde çalışılmış. Havai fişekler, süsler, garsonlar her şey ama her şey birinci sınıf, nerdeyse davetliler bile bu birinci sınıf ortama ayak uydurmuş durumdalar.Ve o birinci sınıf ortamda biri birden çığlık atıyor, diğerleri de “Kavga var, kavga var ! diye bağrınıyor. Kimse ne olduğunu anlamıyor. İnsanlar korkuyor, ortalıkta gezen çocuklarını toparlıyor. Böyle birinci sınıf bir ortamda kim kavga edebilir ki?!Orada bir adamın yaşam kavgası oluyor aslında, kimse farkında değil. Bir adam masadan düşüyor ve son saniyelerini uzatmak için başından bekleyen iki doktorla beraber kavga ediyor Azraille, doktorlar ısrarla son saniyelerin değil diyorlar ona, suni teneffüsle kalp masajıyla. Doktorlar karşısında Azrailin beklemediğine ikna etmeye çalışıyorlar adamı.Herkes kavga var diye alandan kaçmak için uğraşırken, iki doktor yaşamla ölüm arasındaki çizgide bir adam için kavga ediyor.Ve yaşam bu kavgayı kazanamayıp yerini ölüme bırakıyor. Herkesin gözleri önünde. Kavga olmadığını anlayan davetlilerde bu birinci sınıf ölümle, bu son derece güzel planlanmış vedanın etkisiyle başbaşa kalıyorlar.Doktorun gözünden bir damla yaş akarken , ölenin gözünden de bir damla kan akıyor.