Evimde karınca çıkmaya başladı. Geçen yaz bir tek gelmemişlerdi. Onun dışında her yaz hazirandan eylüle kadar beraber yaşıyoruz. Geçen yıl ne olduğunu bilmiyorum, bana neden kızdıklarını. Oysa çok bekledim, onları. Gelsinler diye koridora ekmek kırıntıları bıraktım. Kahrolası bir hamam böceği geldi, onlar gelmedi.Bu yıl ansızın arz-ı endam ettiklerinde çok şaşırdım. Koca bir yıl geçmişti. Birbirimizi unuttuk, sanmıştım. Oysa unutmak, hatırlamanın geçmiş zaman dilimi.İlk şaşkınlığım geçtikten sonra sınırlarımızı belirledim. Onların yuvası koridorda duvar dibiydi. Bu sayede kimse onları görmeyecek, yanlışlıkla basıp öldürmeyecekti. Sevmem aslında ben karıncaları. İlk çıktıklarında çığlık çığlığa bağırmıştım. Sinirlerim o kadar oynamıştı ki! Bir gün oturup ağlamıştım. Sonra, annemin “karınca berekettir” sözüne kandım. Ayrıca beni alt etmelerinin de etkisi olmuş olabilir. Yenildim onlara ve anlaşma yaptım, suçlu muyum? Onlar kendi bölgelerini kullanıyorlar, ben benimkini.Bu yıl onları gördüğümde, ilk düşündüğüm; “beni terk etmedikleriydi”. Öyle ya! Hayatımızda herkes bir gün gidiyor. Her şey bir gün bitiyordu. Yere çöktüm, vızır vızır çalışmalarına baktım. Ne kadar didaktiklerdi. Yolu bile değiştirmiyorlardı. İnsanoğlu gibi arayışta da değillerdi. Bu hayat, bu yürüyüş, bu çalışma temposu onlara yetiyordu. Sonra biri beni çok sinirlendirdi. Koluma tırmanmaya başladı. Tırmandıkça kaşındım. Kolumdan aşağı üfledim, çok zayıftı. Tek hedefi vardı, yürümek. Yolundan şaşmadan, kolumdan yukarı tırmanmaya çalışıyordu. “Yazık” dedim, hayatı böyle tek yolda geçecek. Sonra döndüm, salondaki koca aynaya baktım. “Yazık” dedim. Hayatımız da dümdüz yürümekle geçmiş. Başka hayaller, başka şeyler yapmamışız. İşe gidip gelmişiz, evlenmişiz, çocuk doğurmuşuz. Belki bir zaman diliminde dünyayı kurtaracağımıza, güzel günler göreceğimize dair umudumuz; ideallerimiz, ideolojilerimiz vardı. O da bitmiş, onu da çalmışlar bizden. Sadece dümdüz bir yolu yürümek, basamakları hızla tırmanmak kalmış geriye.Evden çıktım, karıncalarıma biraz yemek bıraktım. Yeni başladığım işe gitmem gerekiyordu, gitmedim. Yolumu bugünlük değiştirdim. Yarın mı? Bilmem, bakacağız.