kafam güzeldio kadar güzeldi kitüm çirkinlikler bir kadeh sonrasında gittikçe güzelleşiyorduhani derler ya ruslar çirkin kadın yoktur, az votka vardıro misaldi kafamdumanlı bir barın en ortasındayapayalnız bir adamterkedilişinin gecesindeağzındaki sigarayı yakmaya çabalarkenherşeyi unutmaya çabalıyordu kendincebir başına kalmakonu bir zavallıya dönüştürürkenbir kadeh daha dolduruyordu dibine az kalan şişesindendibe biraz daha vurmak içincanın acısını dindirmek için başka bir acıdan medet umarkenusulca bırakıyordu kendiniacımasızlaşacak, canavarlaşacaktıağzına gelen küfürleri edecektiiyiliğin yerini yüreğinde kötülüğe teslim edecekintikam alacaktı, yeminler ediyordu kendi kendinedarmadağın olanı toparlayacakgüçlüyüm diye gösterecekti, herkes görecektisızmadan önce son bir yudum daha aldı kadehtenve kafası masaya çarptı sızdı adamcağızgüzeldi kafam anlıyorsun yao kadar güzeldi kiaynaya bakarken bu barın ortasındabir başkasıymışım gibiiçiyorumbir başkasını anlatır gibiyimdedim yakafam güzel…
yorumlar
Hem aşık, hem terkedilmiş, hem de sarhoşsa, şahane olur muhabbet..:)
içerken güzel olan kafa ertesi gün çatlayan kafa olur dikkat:)yazı ise çok vasat geldi
eğlenmek için yazılan yazılar.. Vasattır tıpkı hayatımız gibi..
pek vasat bir yazı değil, eğlendirici de denemez.Belki samimi bir meydan okuma diyebiliriz. Ben keyifle okudum.
”Meydan okuma” mı ne alaka, yazar iç halini anlatmış, demlenmiş sadece..
akşam okunsa daha hoş bir etki bırakabilirdi belki. öğle yemeği saatinde pek keyif vermedi:)ancak samimimiyetle yazıldığı çok belli
sabaha karşı 05:00 civarında lost’u seyrettim, aynı etkiyi bıraktı bünye de..
flaş back sendromu!
:))