Ta ki, aşk onu buluncaya kadar. Aşk onu buldu ve yok etti. Kendi girdabına alıp yok ettiği ruhların yanına birini daha kattı böylece, aşk…—Eskilerden kalma bir zaman. Fakat o an ki, eski olduğu hissedilmiyor. Bir melodi. Derinden ve her şeyi etkileyen. ‘I fell you.’Bu şarkı ne zaman çalsa kadının gözüne o geliyordu ve daha da ötesi şarkıyı o söylüyor gibi geliyordu.An değişti ama bir yandan da hiç değişmedi. Gecenin karanlığında anılar geldi kadının önüne.Kamera, fotoğraf makinası, insanlar ve o renkli anlar. ‘Renkli gelirdi…’ diye düşündü kadın sadece o mekanda o olduğu için.Tablonun içinden onu çıkarınca renksiz tablo başına yıkılırdı kadının. Kaçardı anın içinden. O aynı fotoğraf makinasının anlamı kalmazdı o zaman, ne de mekanın…An değişti, zaman da.Aynı parça. O söylüyor işte. Hiç değişmeyenler orada duruyor.Sanki gecenin karanlığı ve aynı mekanlarda aynı anılar olabilecekmiş gibi, ruhumun bir bölümü hiç değişmemişcesine acısız kalmış gibi, gözlerimde aynı ışıltı; bu şarkıyla auranın rengine ahenk katacak misk, kapı önünde bu anı bekler gibi duruyor, duruyor. Duyuyorum.
Duyuyorum: I feel you. Değişmeyenleri ben biliyorum. Bu şarkı hiç değişmedi, onu söyleyen hiç değişmedi. Bu şarkıda duyumsadığım hiç değişmedi.Bir adam tüm karizmasıyla şarkı söylüyor ve ben onu duyuyorum. Seyrediyorum. Karanlık bir gecenin lavanta kokusu sarıyor ortalığı.Adam pencereden dışarı bakıyor bir yandan hazırlanırken. Kendine güvenir hali her şeyden önce belli oluyor.Sokağa çıkıyor adam. Soğuk bir sonbahar gecesi. Yerler ıslak. Islak bir matemi çoktan geride bırakmış adam, bir tek kendini düşünüyor uzun zamandır.Karanlık gecenin içinde adımlarını perçinlerken soluğu atmosfere karışıyor: ‘I feel you.’Adam bir kadına uzun zaman sonra aşık oluyor. Onun için her şeyi yapar olmuşken, evleniyor.Ama hiç umduğu gibi gitmiyor. Sevdiği kadın ona hakaretler ediyor. O her şeyi dinliyor. Ama sindiremedikleri belli ki kaldıramadıklarını yazıyor, yeniden.Sadece sokağa çıkıyor. Duymamak için. Bir şarkı dökülüyor dudaklarından. ‘I feel you.’Karanlık bir sokaktan geçip sahile yaklaşıyor.Denize adımlarını atıyor. Usul usul bedeni üşürken özgürleştiğini düşünüyor.İlk defa yüzmüyor, sadece bırakıyor siyah sulara soğuk bedenini, duymamak için. Beyninde bir melodi sadece: ‘I feel you.’—Bir adam vardı. Çok sevdi. Çok seveceğini sanmazdı. Hatta öyle karizmatik öyle yakışıklıydı ki, ruhsuzdu sanki.‘Adamın bedenine dokunan kadınlar onun ruhuna da dokunmak mümkün olur mu acaba?’ diye düşünürdü inceden. Adam çevredekileri takmayanlardandı. Ta ki, aşk onu buluncaya kadar. Aşk onu buldu ve yok etti. Kendi girdabına alıp yok ettiği ruhların yanına birini daha kattı böylece, aşk
Kadın şimdi şarkıyı dinliyor zaman zaman. O adam gözünün önüne geliyor. Şarkıyı söylüyor. ‘Her şey o kadar gerçekçi ki, o an gibi, gece gibi, şimdi gibi, nefes gibi, koku gibi, duyuyorum’ diyor.Yine bir akşama hazırlanır gibi pencerenin önünde o, bu şarkıyı söylüyor ve biliyor tüm endamının dünyaya meydan okuduğunu.Bu yüzden daha bir emin haliyle devam ediyor, siyah bir gecede, geceye ve yıldızlara yakışır bir endamla ortalıkta devam etmeye.Tam bu anda kendi kendine mırıldanıyor: ‘I feel you.’Bir sabah denizin içinden çıkardılar, artık ona benzemeyen soğuk bedenini. Bu şarkıyı söyleyemeyecek kadar ölüydü.Ama hala bir ruh bu şarkıyı söylüyor, yıllar geçse de ben duyuyorum. Hiç değişmedi ve ne zaman bu şarkı çalsa.O söylüyor kimse değil. Ben dinliyorum.Pencerenin önünden dışarı mistik siyah gözleriyle bakarken, dünyaya endamıyla meydan okumak için hazırlıyordu bir yandan, her akşam ki gibi.Kendini ve endamını derinden seven adam aşktan ve her şeyden önce henüz kaybetmemişken yankılanırcasına atmosfere bir şarkı armağan etti, epey önce:‘I feel you.’Bir şarkının hatırlattığı bir anıya, ‘Ruhu şad olsun.’ demek mi, gerekli bilmiyorum.Evrene özgür bırakmalı yaşanılanları ve sonuna kadar açıp sesi, sadece onu hatırlatan şarkıyı son kez dinlemek…Son kez cam kenarında onu görmek. ‘I feel you.’Sen bilmesen de buradasın.Bu şarkıyı da hala sen söylüyorsun. Belki de görüyor ve izliyorsun, bilemiyorum. Herşeye rağmen, herşey için, öğrettiklerin için teşekkür ederim. Şimdi Tanrıya ve gökyüzüne yükselen ruhuna, bu şarkıyla huzur dilemekten başka ne gelir ki elimden…‘I fell you.’
(Yasal Haklar: Kaynak gösterilsin ya da gösterilmesin, hangi dilde olursa olsun içeriğin bir kısmı ya da tamamının kullanılması yasaktır. Bu yazının yasal hakları www.hafif.org ve Astral’a aittir. Bu madde, altında yazmıyor olsa dahi, Astral’ın tüm yazıları için geçerlidir.)