bildirgec.org

Yalap şalap bilgi kırıntılarıyla ideolojik fanatizmi birleşince yazıları da abuklama düzeyinin ötesine geçemiyor. Onu artık tükettiği esprileri de kurtaramıyor. Hürriyet yazarı Yılmaz Özdil bahse konu olan zat. Hani bir ara sırf “espri” olsun diye yöneticisi olduğu gazetede Kerkürt başlığını atan muhterem. Kerkürt’ün anlamını söyleyelim; Eşek Kürt demek. Böyle de ırkçı mülahazalardan azade, müstesna bir kişiliktir kendileri.Şaşırmayın, ADD hükümet dışı organizasyon ama Cumhurbaşkanı dışı değil. Ahmet Necdet Sezer de ADD’yi 221 milyar lirayla desteklememiş miydi? Yok canııım, darbe ayağına destek versinler ya da ideolojik nedenlerle değil! Ne kadar da kötü kalplisiniz. FUAT UĞUR2001 krizine kitapçıktan uçurtma yaparak katkıda bulundu zatı şahaneleri, o kadarcık tasarruf yapsın artık. kılavuzu yılmaz olanın burnu hiçbişiden kurtulmaz.

Köşk’e Atatürk döneminde de Dolmabahçe’den eşyalar gitmişti!İlahi Şahin, keşke istihbarat kaynakların sana bu bilgiyi verirken Atatürk döneminde Dolmabahçe Sarayı’ndan Çankaya Köşkü’ne getirilen eşyaların da olduğunu söyleseydi. Tarihe biraz bakmanız yeterliydi oysa…Mesela çok genel bir tabir kullanayım, Çankaya Köşkü’nün her dönemdeki iç dizaynı ile hanımefendiler ilgilenmiştir…Mesela bugünkü Çankaya Köşkü’nün seçimini bile Fikriye Hanım yapıyor. Atatürk, bağevini gördükten sonra Fikriye Hanım’la Salih Bozok’un beraber giderek yere bakmasını ve beğenirlerse alacaklarını söylüyor. Fikriye Hanım bağevini geziyor, beğendiğini ifade edince de Atatürk “alalım” diyor…Bağevi alınıp, Köşk’e dönüştürüldüğünde tüm tefrişatı bizzat Fikriye Hanım takip ediyor. İnşaatta çalışan askerlerin yemeklerini, çaylarını bile kendisi yapıyor, servis ediyor. Öyle ki asılan perdelerden tutun da, kullanılacak mobilyalara, tablolara kadar…Hadi Fikriye Hanım “Fırst Laydi” değil dediniz… Latife Hanım’dan örnek vereyim… Köşk’ün tüm tefrişatıyla yine hanımefendi olarak o ilgileniyor… Ayna takımından, perdelerine kadar… Atatürk’ün Latife Hanım’la ayrılmasından sonra da Köşk’teki tefrişatlarla hep ona yakın olan Sabiha Gökçen ilgileniyor.. Ve yine 1926’dan sonra İstanbul’daki Dolmabahçe Sarayı da kullanıma açıldığında Saray’dan bir çok eşya Çankaya Köşk’üne getiriliyor…***Yani neymiş, Dolmabahçe Saray’ından “Cumhuriyet’in sembolü” Çankaya Köşkü’ne ilk eşya Atatürk döneminde getirilmiş…Ne mi getirilmiş…?Mesela, Yeşil Salon olarak bilinen Çankaya Köşkü’ndeki oturma grubu…Giriş holde bulunan nefis ve zevkli dekorasyonuyla göz kamaştıran oturma grubu… Bir çok küçük süs eşyası…Hatta Köşk’e asılan bazı tablolar bile Dolmabahçe Saray’ından getirilmiş… Mesela Şeker Ahmet Paşa Tablosu…Daha çok eşya var…Belki Şükrü bana kızacak ama, bir çok düşmanı bulunan 2. Abdulhamit’in bizzat kendisinin el işlemesiyle yaptığı ahşap paravan bile Çankaya Köşk’üne aynı dönemde getirilmiş… Hala orada duruyor.Yani neymiş, Çankaya Köşk’üne hem de Padişah’ın eşyası getirilmiş…Yetmezmiş gibi(!) bir de bugün “Elçi kabül” salonunda bulunan; Kütüphane, Çalışma masası, sigara tablası bile Dolmabahçe Sarayı’ndan getirilmiş…***Şimdi sıkı durun… Dolmabahçe Sarayı’ndan Çankaya Köşk’üne eşyaların getirildiği o dönem, yani 1926-1938 dönemindeki basını taradım… Ankara’da yayınlanan Hakimiyet-i Milli’ye dahil hiçbir gazetede, “Çankaya Köşkü Cumhuriyet’in sembolüdür Atam, Osmanlı sembolü olan Dolmabahçe Sarayı’ndan neden eşya getiriyorsunuz?” diye yazmamış…Buyrun sizde bakın… Geriye bu yazıların neden yazıldığına ilişkin tek bir neden kalıyor, o da bu işin Hayrünnisa Hanım tarafından yapılıyor olması… Fatih BAYHAN