Hem ülkenin kurtuluşuna vesile olacaksın, hem ülke ve ülke insanını çağdaş medeniyetler seviyesine ulaştırmak için çalışacaksın hem de çocukları düşüneceksin. İlk olarak Atatürk’ün himayesinde düzenlendi ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin açılışının birinci yılında kutlanmaya başlandı. Savaş sırasında yetim ve öksüz kalan çocuklar ile yoksul çocukları bahar şenliğinde sevindirmek amacı güden çocuk bayramını, 1927 yılında Himaye-i Etfal cemiyeti (Çocuk Esirgeme Kurumu) ilan etmiştir. Hakimiyet-i Milliye Bayramı (Ulusal Egemenlik Bayramı) 1 Kasım 1922 de saltanatın kaldırılması ile 1 Kasım olarak kutlanmaya başlamış ancak 1935 te 23 Nisan Çocuk Bayramı ile birleşmişti.1980 darbe döneminde ise MGK kararı ile “23 Nisan Ulusal Egemenlik ve çocuk Bayramı” resmi adı verilmiştir.
cumhuriyet hakkında tüm yazılar
Genç girişimciler!!! için web sitesi
Vformumya | 11 March 2011 13:30
bir web sitesi daha buldum. itibar atolyesidiye bir yer. Daha geçen günlerde bir organizasyon yapılmış,keşke daha önceden haberim olsaydı. Özellikle iletişim sektöründe ki profesyonellerin toplandığı bir platform. ve eğitim programları da var … sponsorları sağlam cnnturk,hürriyet,cumhuriyet var.diğer site önerilerimi de yazacağım yakında.
site adresi ; http://www.itibaratolyesi.com
Devrim
zarifce | 24 November 2010 16:28
Hücre, bir canlının bütün özelliklerini taşıyan, en küçük birimidir. İnsan da birey olarak yaşadığı toplumu yansıtır. Canlıların hepsi hücrelerden oluşur, topluluklar ise bireyden, hücrelerden oluşma, ayrı canlıların en belirgin ayırt edici özelliğidir, bireyden oluşan toplumların özelliği de yine bireyde saklıdır. Hücreler bağımsız hareket ettikleri halde birlikte iş görürler. Bireyler bağımsız hareketleri ile hem kendi yaşamlarını hem de oluşturduğu toplumun hayatını idame ettirmesini sağlar.
Aynı alanda gerçekleşen birçok toplumsal olayın genel adı toplumsal olgudur. Tek bir topluma ya da kişiye özgü değil, bütün toplumlara ya da kişilere özgüdür. Aynı türden birçok değişmeyi anlatmak için kullanılır. Başlangıç ve bitiş süresi ve nerede biteceği kesin olarak belirlenemez ve Soyutlama ve genelleme yoluyla elde edilir. Toplumsal olguya önemli bir örnek devrim-yeniliktir. Şimdi yazının başında neden hücre ile insanı karşılaştırdık. Hücreler bölünme ile kendisini yeniler ve çoğalır insan da doğumla çoğalır. Doğum da bir yeniliktir. Burada önemli olan ve temas etmek istediğim konu YENİLİKTİR. Yenilik denince aklıma hücrelerin kendini yenilemesi ve Cumhuriyet devrimleri gelir. Bence ikiside büyük bir olay. Yenilik hayatımızın her alanında olması gereken bir olgudur. Değişmek birey ve toplumun gelişerek daha ileri gitmesi demektir. Yenilenmek için başka toplumları örnek alabiliriz. Bu yenilik toplumumuzu diğer toplumlar arasında ileri seviyelere taşıyacak nitelikte olmalıdır. Yani başka toplumların hayatlarını yozlaştıran ananelerini kendimize “biz de bu yok” diye örnek almamalıyız. Özellikle teknoloji alanında yapılan yenilikler toplumu ve ülkemizi ileri götürür.
Yaşasın Özgürlük!! Yaşasın Cumhuriyet!!
yavuz ile | 29 October 2010 14:58
Bir 29 Ekim daha geldi…Okullarda bayraklar asıldı, apartman yöneticileri ve mahalle sakinleri yoldan geçen ve görenlere ne kadar Cumhuriyetçi olduklarını göstermek için en gösterişli ve en görünür bayrakları salladılar daire balkonlarından…
Okullarda törenler yapıldı. Marşlar söylendi 87 yıldır değişmeyen tınılarda, şiirler okundu avaz avaz ve gözyaşları döküldü izleyenler tarafından..Eğer devlet okuluysa yoklama alınmasından korkan bütün öğrencilerin geldikleri görüldü, özel okullarda ise görevli öğrenciler ailelerine emeklerini sergilediler, törene katılmayan aileler ve öğrencilerin çoğunluğu evde sabah kahvaltısında veya brunchlarda moccalarını höpürdetirken, cep telefonlarından facebook profil resimlerini Atatürk’ün en afili fotoğraflarından biriyle değiştirdiler. Çünkü herkes Cumhuriyete sadıktı ve gericilerden nefret ediyordu. Onuncu yılmarşları okundu her tören sonunda ve dindar olmamakla övünen modern Türk halkı yine avaz avaz haykırdı marşın her dizesini. Çünkü hala 10ç yıldaki demiryolu özlemi vardı herkesin içinde.
Cumhuriyet olmasa ne olurdu azaba herkes, I phonelar olur muydu? Okul törenlerine gitmeyen brunch sevdalıları, yine gitemeyebilirler miydi? Avaz avaz köylü ve gerici halkımız düşünülüp onlara acınır ve nefretle bağıralıabilir miydi?
Cumhuriyetten öte gerçek insanlık ve demokrasi gelişse ne olurdu acaba?
Belki insanlar keyifle giderdi törenlere çünkü demir perde ülkelerindeki tören anlayışı hala hakim olmazdı. Belki insanlar avaz avaz marşlar söylerken içlerinden nasılda altedeceğiz bu gericileri değilde, çocuklarımız için, ülkemiz için her gün ne anlamlı ne güzel şeyler yapıyoruz, ne güzel bir ülkedeyiz ve özgürüz diye düşünürlerdi.
Belkide insanlar I phonelarından facebooklara Atatürk resmi yüklemeye ihtyaç duymazdı çünkü herkesin bir Türk malı telefonu olurdu, ve Türk malı sosyal sitelerde zaten bütün Dünya o günkü resmi ATATÜRK olarak değiştirmiş olurdu bizden önce.
Anadolu Cumhuriyeti
Piranit | 11 October 2010 23:40
Bazı kişilerin işine gelmeyebilir, zira Türkiye Cumhuriyet’nin adı Anadolu Cumhuriyeti olarak değiştiirlmesi ne kazandırır ve ne kaybettirir?
Muhtemelen kaybettireceği bir sürü ıvırzıvır prosüdür. Mesela devletin kurum ve kuruluşlarının tabelaları değiştirilir. Paralar değiştirilir. matbuu evraklar vb. Başka?
Kaybettirir mi? Elbette kaybettirir. Yıllardır etnik kavganın yok olmasına neden olur bundan kimin kaybı olur ?
Anadolu Cumhuriyeti kulağa hoş geliyor. Bütün dünya basını bundan bahseder Türkiye İsmini değiştiriyor. Yeni bir vizyon, yeni bir atılım ile belkide bu benzersiz vatanımız hak ettiği ferahı bulur.
Cumhuriyet Spor
deLe | 20 September 2010 19:45
Nerede spor orada cumhuriyet spor slogani ile Cumhuriyetspor bugun itibariyle internette yayin hayatina basladi.
Artık Yeter!
karuma76 | 09 August 2010 13:49
Anladık… Kıbrıs’ta iyi gitmeyen birşeyler var. Yönetimde günden güne büyüyen çatlaklar var. Tamam, belki de iyi yönetilmiyor olabilir. Memur, Türkiye’deki memurdan, öğretmen de Türkiye’deki öğretmenden fazla para alabilir. Burada hayat daha refah içinde, insanlar da daha ferah yaşıyor görünebilir.
Ama artık yeter!
Şimdi size birşey anlatayım. İlk geldiğim günlerde, yani adaya geldiğim illk günler, burada müthiş bir pahalılıkla karşılaştım. Üzerimdeki kazak, mağazada tam 10 katı paraya satılıyordu. Önce garip geldi. Marketler, manavlar ateş pahasıydı. Türkiye’de insanlar 50 kuruşa domates yerken biz burada tam 5 katı para veriyoruz. Yani anlayacağınız insanlar burada kazandığı kadar da harcıyor. İşsizlik had safhada. Mezunlar okullardan fışkırıyor, fakat işsizler ordusuna asker olmaktan başka birşey olamıyorlar. Burada hayat hiç de kolay değil arkadaşlar. Bunu burada yaşamadan anlayamazsınız. Ev kiraları, işyeri kiraları el yakıyor. Toplu taşımacılığın olmadığı bir adada benzine hergün yeni bir zam geliyor. İnsanlar burada alternatifsiz bir adada alternatif arıyor. Özel sektör çökmüş bir durumda. Devlet memurluğuna yığılma var ve maaşlar hayat pahalılığı karşısında eriyip gidiyor. Aileler aldıkları maaşın daha fazlasını harcıyor.
Peki burada olanları, burada yaşayanlar mı böyle olsun istedi? Kötü olan da bu ya. Buraya sürekli Türkiye’den para akıyor. Yol yapılacak para, şu olacak para, bu olacak para… Oysa balık vereceğine balık tutmayı öğretsen fena mı olur.
Düşünün ki, Kıbrıs’la Türkiye arasında gümrük vergisi var. Türkiye’den gelen bir mal daha gümrükte pahalılanmaya başlıyor. Satışa başlayana kadar fiyat 4-5 katına çıkıyor. Türkiye’deki bir sürü iş adamı dış devletlerde yatırım yapmak için yarışırken, hemen yanındaki KKTC boynu bükük kalıyor. Güney Kıbrıs’ta boy gösteren Carrefour, KKTC’de hayal olarak kalıyor. Nerede bizim değerli iş adamlarımız ya da nerede o adayı korumak isteyen devlet büyüklerimiz?
Artık herkes buradaki masum halkı suçlamaktan, horgörmekten vazgeçsin. Birkaç günlüğüne ziyarete gelenler ve buradaki lüks otellerde kalıp jakuzisinden ahkam kesenler KKTC’yi karalamaktan vazgeçsin. Burada kumarhanelerde eğlenirken her tarafın aynı şekilde yaşadığını zannedenler önce halkın içine girsin. Haberciysen eğer haber, otel odasında değil halkın içindedir. Misafirsen eğer ziyaret misafir odasında değil, köylünün, milletin içinde sokaklardadır.
Her yerde olduğu gibi, KKTC’de de yolsuzluklar, çarpıklıklar olabilir ama kesinlikle genele maledilemez. Ve şunu kesinlikle unutmayın. Birine yardım etmek istiyorsanız ona pozitif eleştiriler yapın.
Şehitlerin kanının son damlasıyla sulanan bu Yavruvatan, gereksiz insanların iftira ve yalanlarıyla heba olmasın! Unutmayın, düşmandan hiçbir zaman dost olmaz. Türk’ün dostu yine Türktür! Unutanlara ithaf ediyorum.
İlhan Selçuk vefat etti
uykusuz kutup ayisi | 21 June 2010 14:38
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/15089515.asp?gid=373
cumhuriyetin bayramı
taha3045 | 30 October 2009 12:25
An itibarı ile yazmış olduğum şu satırlar eminimki 30 ekimde onaydan geçerse Hafif.Org’da yer alacaktır ama yine de yazmakta fayda var.
Cumhuriyet Bayramı‘mız bugün,Halk Fırkası Meclis Grubu ile toplandıgı akşam yemeğinde Cumhuriyet‘in müjdesini veren Atatürk ,158 mebusun oyuyla ilk cumhurbaşkanı seçildi ve Türkiye Cumhuriyeti kuruldu.En büyük milli bayramlarımızdan biri olan bugün tüm yurtta coşku ile kutlandı.
Her yıl olduğu gibi kutlandı bu yıl bayram ve her yıl oldugu gibi hangi lider kiminle el sıkıştı, kiminle soğuk veya sıcaktı gözlendi, resepsiyon veya Dtp’li milletvekillerinin selamlaştıkları kişiler irdelendi.
KÜRT AÇILIMI VE HİTLER
antiemperyal | 23 October 2009 09:47
C.Eren ÇELİK
Açılım dendi, saçılım dendi işte bugün gelinen noktada 34 tane PKK’lı geldi, bu PKK’lı grup serbest kaldı, 2 gün boyunca mitingler düzenlendi, gövde gösterisi yapıldı.
İşin en ama en garip ve acı yanı şu ki; İçişleri Bakanı bu teröristlerin Türkiye’ye girişlerinin hukuki zemininin “etkin pişmanlık yasası” olduğunu ifade ediyor ancak gelen teröristlerden (yoksa barış elçisi (!) mi demeliydim ?) hiç birisi “etkin pişmanlık yasasından” yararlanmak istemiyor. Sebep olarak da pişmanlık duyacakları bir şey yapmadıklarını ifade ediyorlar.